“Trump ABD, Çin ve Rusya Etrafında Yeni Bir Dünya Düzeni Kuruyor”

0
51

ABD Başkanı Donald Trump geçen hafta Japonya’da düzenlenen G20 toplantısında Rusya ve Çin’le iyi ilişkiler kurmak istediğinin mesajını verdi.

Görünüşe göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le dostane ve kapsamlı bir görüşmesi oldu. İki lider Amerikalı ve Rus yetkililerin küresel ve bölgesel konularda görüş alışverişine devam etmeleri, ikili siyasi ve ekonomik bağların güçlendirilmesi için çalışmaların sürdürülmesi konusunda anlaştı.

Daha sonra da Trump ticaret savaşları ve Huawei’ye yönelik yasaklamalar nedeniyle ilişkilerin gergin olduğu Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’le görüştü. Trump-Xi görüşmesi de olumlu bir havada sona erdi. Buna göre, ilave gümrük vergileri uygulanmayacak ve iki ülke yetkilileri bir ay önce kesintiye uğrayan ticaret müzakerelerini bıraktıkları yerden sürdürecek.

Peki tüm bunlar ne anlama geliyor? Her şeyden önce Trump gelecek yılki ABD Başkanlık seçimlerinde yeniden seçilmek için kampanyalara yoğunlaşmış durumda. Bu durumda da, Rusya ve Çin ile sürtüşmenin yeniden seçilme şansını azaltacağı ve bir dönemlik başkan olarak kalmasına yol açacağının bilincinde.

Peki bu hamlesi gerçekten doğru bir seçim stratejisi mi? Evet çünkü daha önce de belirttiğim gibi, Trump Rusya ve Çin’le dalaşmanın insanlığa, Amerikalılara ve dünyanın geri kalanına yönelik bir tehdit olduğunun ve bunun desteklenmeyeceğinin bilincinde.

Bundan dolayı Trump Suriye, Ukrayna ve Venezuela’da Rusya’yla barışçı ve görüşmelere dayanan çözümler bulmak istiyor. Bundan dolayı da, Amerikan iş dünyasının büyük fırsatlar bulabileceği Moskova’ya havuç uzattı. Nitekim, Amerikan iş dünyası delegasyonu St. Petersburg’ta yakın zamanda düzenlenen ekonomik foruma katılan en büyük delegasyonlardan biriydi.

Ayrıca Moskova’nın OPEC bünyesinde, enerji fiyatlarının düşük tutulması ve enerji fiyatlarından kaynaklanabilecek enflasyon oranındaki artışın önlenmesi için oynayacağı kilit rol de unutulmamalı.

Amerikan düzenine asıl meydan okuyan Çin

İran ise Rusya’nın yardımcı olabileceği bir başka konu.

Amerika’nın İran’a yönelik düşmanca tutumu en yakın müttefikleri olan İngiltere, Fransa ve Almanya tarafından benimsenmiyor; bu ülkeler Washington’un İran politikasına açıkça karşı çıkarken, Tahran’la iş yapmak için özel bir ödeme sistemi de geliştiriyorlar.

Çin ise tamamen farklı bir sorun. Rusya belki bazı küresel konularda sinirleri bozabilir ve Avrupa’nın yüzyıllar öncesine dayanan hesaplaşma planlarının hedefi olabilir ancak şu bir gerçek ki, Amerikan dünya düzenini asıl tehdit eden Çin.

Bazı gözlemciler Trump’ın geçen hafta Çin’le olan ticaret ve güvenlik sürtüşmesinde kaybeden taraf olduğunu söylüyorlar. Ancak bu değerlendirme doğru değil.

Şu bir gerçek ki, Trump’ın Çin’le olan ticari ateşkesi kendi iç politikasıyla ilgili hassasiyetlerinin sonucu. Her halükarda Trump Çin’in Amerika’yla olan ticaret fazlasını azaltacağına dair taahhüdüne uymasını talep edecek ancak Çin’in hukuki ve ekonomik politikalarına karışmayı aklından bile geçirmemeli. Bunlar Pekin için “ilke meselesi”.

Trump aslında Çin’in hiçbir zaman kabul etmeyeceğini bilmesi gerektiği siyasi amaçları için iki buçuk yıl boyunca 1 trilyon dolar harcadı. ABD Başkanı’nı kim bu yola soktuysa kovulmayı hak ediyor.

Tüm bunlar bir araya geldiğinde ve artı bir takım bölük pörçük gözlemlerin sonucunda, Trump’ın kalıcı bir dünya barışı sürecini başlattığı söylenebilir. Yeni dünya düzeninin, ekonomik ve uygarlık çıkarlarının barışçı bir şekilde bir arada yaşamalarını gerektiren bu üç önemli aktör etrafında şekilleneceğini söyleyebiliriz MICHAEL IVANONITCH Kaynak: (CNBC)

*Michael Ivanovitch dünya ekonomisi, jeopolitik ve yatırım stratejisine odaklanan bağımsız bir analisttir. Paris’te OECD’de kıdemli ekonomist, New York FED’de uluslararası ekonomist olarak çalışmış ve Columbia Business School’da ekonomi dersleri vermiştir.