İş dünyası, 2015’ten neler bekliyor?

0
36

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye ve dünyanın önümüzdeki birkaç sene güçlü doların etkisi altında kalacağını, buna hazır olunması gerektiğini söyledi.
 
Dövizdeki en önemli konunun Türkiye’nin finansal istikrarı noktasında oluşturmuş olduğu zeminde, sıkıntıya düşmeyecek bir boyutta ilerlemesi gereği olduğunu vurgulayan Bahçıvan, sürdürülebilir bir kur hedefinin olabilmesinin temelinin finansal istikrardan geçtiğini belirterek, “Türkiye’nin sanayicisi de artık kuru yönetme, farklı enstrümanlar kullanarak bir maliyet veya rekabet avantajı oluşturma noktasında eskisine göre çok daha tecrübe kazanmış durumda” dedi.
 
ABD’de faiz artırımının er ya da geç karşı karşıya gelinecek bir durum olduğunu vurgulayan Bahçıvan, Türkiye’nin artık beklentileri yönetebilmekte bir tecrübe kazandığını, Türk sanayisinin bu konuda eskisi gibi sadece kadercilikle karşı karşıya olmadığını dile getirdi.
 
2015 yılının 2014’ten çok farklı olacağını düşünmediğine dikkatini çeken Bahçıvan, hemen hemen aynı dengeler üzerinde bir büyümenin yaşanacağının beklenebileceğini, belki faizlerin ve enflasyonun biraz düşmesinden dolayı iç piyasanın, iç tüketimin biraz daha canlanabileceğini ifade etti.
 
Petrol fiyatlarının düşmesinin Türkiye’ye enflasyonun düşürülebilmesi mücadelesinde son derece önemli bir fırsat verdiğini anlatan Bahçıvan, sözlerine şöyle devam etti:
 
“Artı dünyadaki önemli ham madde ve emtia fiyatlarının düşüyor olması da yine enflasyon açısından bizi sevindiren bir döneme girdiğimizin işareti. Bu konular bir avantaja çevrilip ekonomimizin rotası ona göre ayarlanırsa enflasyonda hedeflenen oranlar yakalanabilir çünkü  geçen yıl ve bu yıl enflasyondaki artışın temelinde kurun ani çıkışının önemli bir etkisi vardı ve uzun bir süre kurdan kaynaklanan enflasyon sorununu yaşamak zorunda kaldık. Gelecek yıl en azından daha makul ve daha istikrar kazanmış olan bir kurun da enflasyona 2014’teki kadar bir etki yapamayacağını düşünmekteyiz.
 
Tarımda da üst üste gelen zor senelerden sonra daha bol bir üretim seviyesinin gelme ihtimali var. Bu da gıdadan kaynaklanan enflasyonda olumluya gidişi arttıran başka bir faktör. 2014’ün ilk aylarındaki baz etkisi yavaş yavaş ortadan kalktıkça enflasyonun 2015’te 2014 kadar umutsuz bir rakam sergileyeceğini düşünmüyorum. Bu konuda daha iyimserim.”
 
“Ekonomi gündeminin belli bir süre ikinci planda kalması bizi endişelendiren bir konu” 
Bahçıvan, Türk sanayisinin en temel finansman sorununun başında ülkenin tasarruf kaynaklarının yeterli olmamasının geldiğini söyledi.
 
Bunun da ciddi anlamda yurt dışı kaynaklardan borçlanmayı beraberinde getirdiğini belirten Bahçıvan, “Ne yazık ki bu konu ülkemizdeki tasarruf artışı olana kadar da hepimizin ciddi bir problemi olmaya devam edecek. Bunun için de farklı hedging yöntemlerinin, sanayicinin riskini dengeleyebilmesi açısından olmazsa olmaz, en önemli ihtiyaçlarından birisi olduğunu savunuyorum. Bunun için de farklı teşviklerin farklı desteklerin sanayicimizin hizmetine sunulmasının çok büyük katkısı olacaktır” diye konuştu.
 
2015 yılında dünyada faizlerin Türkiye’ye para girişini engelleyecek kadar aşırı yükseleceğini ve para piyasasının aşırı daralacağını düşünmediğini bildiren Bahçıvan, ancak bunun bu zorluğun 2015’te gelmeyeceği anlamına gelmediğini, bunun için de Türk sanayisiyle ekonomi yönetiminin böyle bir geleceğe kendisini çok daha güçlü bir şekilde hazırlamak zorunda olduğunu dile getirdi.
 
Türkiye’nin pozitif ayrışmasının petrol fiyatlarının düşmesiyle paralel gideceğini anlatan Bahçıvan, buradaki en olumlu noktanın petrol fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak cari açıktaki gerilemenin olacağını düşündüğünü, ancak sadece buna aldanıp tabloya toz pembe bakmanın da Türkiye’yi orta vadede başka sıkıntılarla karşı karşıya bırakabileceğini ifade etti.
 
Bahçıvan, 2015 yılına ilişkin gördüğü riskleri şöyle sıraladı:
 
“En önemlisi Türkiye’nin etrafındaki jeopolitik riskler. Tabii ki bir seçim senesi yaşayacağız. Hükümetimiz son yıllarda her ne kadar seçim ekonomisi politikaları uygulamamış olsa da ekonomi gündeminin belli bir süre ikinci planda kalması bizi endişelendiren bir konu. Çünkü bu dönemler genellikle ekonomik konsantrasyonun kalktığı bir dönem oluyor. En önemli ihracat pazarımız AB’de hala daha tam anlamıyla bir rahatlamanın olmaması ve ciddi anlamda dünyadaki belirsizlikler şu anda Türk ekonomisinin en büyük riski. Ama ben pozitif ayrışma noktalarının daha fazla olduğunu düşünüyorum. Bütün gelişmekte olan ülkelere göre 2015 yılına girilirken Türkiye’nin daha şanslı bir konumda olduğu söylenebilir.
 
2015’te yine 2014 seviyesinde bir büyüme olacağını düşünüyorum. Enflasyonun düşmesinden dolayı faizlerde mutlaka bir gerileme umuyorum ki olacaktır. Dövizde de en azından volatilitenin 2014’teki kadar olmayacağı istikrarlı bir kuru göreceğimiz düşüncesindeyim.”