Türk Telekom’dan entegrasyon ve dijitalleşme

0
47

Türk Telekom CTO’su Coşkun Şahin, Türk Telekom’daki dijitalleşmeyi anlatırken kendisinin bir arşivi olmadığını söylüyor ve ekliyor: “Üstelik bu son yedi yıldır böyle.” Şahin iş hayatına başladığında belgelerle dolu dolapların güç göstergesi olması ile karşılaştırma yaptığında dijital değişimin büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor. İlk bakışta Türk Telekom için dijitalleşme yolculuğunun zirvesine çıkıldığını düşündürebilecek bir gösterge. Ancak macera sadece yeni başlıyor.

Dijitalleşme günümüzde iki önemli kavram ile tanımlanıyor ve bunların her ikisi de Türk Telekom ile yakından ilgili: Veri merkezleri ve mobil. Türk Telekom’un Avea ve TTNet ile aynı grup çatısı altında birleşmesi ile ortaya çıkan yapı, bu dijital dünyanın ihtiyaçlarını çok daha iyi karşılamasını sağlıyor. Fortune 500 Türkiye listesinde telekom operatörleri arasında 14,5 milyar liralık satış geliri ile Turkcell’in iki sıra üzerinde yer alan Türk Telekom, 2015 yılında Turkcell’in biraz üzerindeki büyüme hızı ile arayı da açmış durumda. Turkcell’in yüzde 6,03’lük büyüme hızına karşılık Türk Telekom’un büyüme hızı yüzde 6,77 olarak gerçekleşti. TT, ciro olarak Turkcell’in yaklaşık yüzde 15 üzerinde yer almayı sürdürüyor.

Türk Telekom’un (TT) akıllarda sabit hat operatörü olarak kazınmış kimliği ile birlikte düşünüldüğünde bu rakamlar daha çarpıcı hale geliyor. Telekomünikasyon dünyası, mobildeki büyümeye övgüler düzülürken TT için sürekli sabit hat abonelerinin sayısındaki düşüş ile bağlantı kurulan bir yer.

Ancak önümüzdeki dönemde bir diğer sabit altyapı unsuru, TT’nin daha güçlü bir konum elde etmesini sağlayabilir. Fiber, Türkiye’nin çok sevdiği mobil iletişimin baz istasyonları arasındaki kısmını bağlayan bir altyapı unsuru olarak sahip olduğu önemi, 4.5G ile birlikte veri merkezleri etrafında kurulan yeni dünyayı da kapsayacak şekilde yaygınlaştıracak ve katlayacak.

Türk Telekom, bu dünyaya hazırlanırken grup şirketlerinin entegrasyonu, daha önce olmadığı kadar büyük bir önem taşıyacak. Bu entegrasyon çalışmasını heyecan verici bulan Şahin, “Biri 175 yaşında diğer ikisi 20 yaşının altında üç şirketi entegre edecek sistemleri oluşturuyoruz. Bunu yaparken regülasyonun ayrı kalmasını gerektirdiği ve birleştirebileceğimiz yapılarla ilgili farklı çözümler geliştirmemiz gerekiyor” diyor. Türk Telekom Grubu’nun mühendis ordusunun büyük bölümünün bağlı olduğu Şahin’in sözleri, önemli boyuttaki bir çabaya işaret ediyor. Bu değişim, şirket içinde işlerin proje gibi değerlendirilip adımlar (sprint) halinde sonuçlandırılmasına dayanan çevik iş modelinin de gelişmesi anlamına geliyor.

Bu şekilde yeni ürünlerin ve hizmetlerin pazara sunulmasının hızlandırılması ile müşteri ihtiyaçlarının daha hızlı karşılanmasına bağlı müşteri tatminini daha yukarı taşımak, TT için sahip olduğu fiber kapasitesinin hakkını verecek müşteri portföyünü elinde tutabilmek anlamına gelecek.

Sabit hatta ve internet servis sağlayıcılığında en büyük pazar payına sahip olmanın sağladığı avantajla hareket eden Türk Telekom, ezber bozan mobil iletişim tarafında ise üç operatör arasında son sırada yer alıyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun işletmecilerin toplam gelirden aldığı pay ile ilgili verilerine göre, 2015 yılında toplam gelirlerin yaklaşık yüzde 20,1’ini Türk Telekom, yüzde 25,4’ünü Turkcell, yüzde 21,3’ünü Vodafone, yüzde 12,6’sını Avea ve yüzde 20,7’sini diğer işletmeciler elde etmiş durumda. Rakamlar üzerinden mekanik bir biçimde düşünüldüğünde, diğer mobil operatörlerin gerisinde kalan Avea’nın eklenmesiyle telekomünikasyon pazarında bundan sonra yüzde 30’un üzerinde gelir payına sahip bir Türk Telekom ile karşı karşıya kalacağız.

Fiber altyapısı bu dengede daha ileri değişimlerin kapısını açabilir. Türk Telekom, Turkcell’in sahip olduğunun beş katından fazla fiber altyapısına sahip. Adının açıklanmasını istemeyen bir uzman, “Türk Telekom’un fiberdeki gücü, İstanbul’da boğaz köprülerine sahip olmaya benziyor. Otomobiliniz varsa buradan geçmek zorundasınız ve Türk Telekom’un bu geçişi yönetme konusunda sahiplik hakları bulunuyor” diyor. Buna “regülasyonun izin verdiği ölçülerde” ifadesini eklemek gerekiyor. 4.5G’ye geçişin öncesinde ve hemen sonrasında Türk Telekom’un biraz da hezeyan içinde fiberdeki gücüne vurgu yaptığı reklam kampanyasının bazı ayakları rekabetle ilgili şikayetler nedeniyle durdurulmuştu.

Yeni dönemde Turkcell’in hükümetin veriyi Türkiye içinde tutma hassasiyetine hitap edecek veri merkezi inşaatları ile fiber altyapısının paylaşımı ve yeni yatırımlarla ilgili politikaların belirlenmesine etki etmesi bekleniyor. Ancak yeni dönem sadece geleneksel telekomünikasyonla sınırlı kalacak bir rekabet ortamına sahne olmayacak ve bunun ilk işaretleri de ortaya çıkmaya başladı.

Akıllı şehir projeleri, bu değişimin görüldüğü alanlardan biri. Türk Telekom’un haziran ayı başında katıldığı “Smart City Expo”daki başarı kriterleri oldukça ilgi çekiciydi. Türk Telekom Kurumsal Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Mert Başar, Karaman ve Antalya’daki yeni nesil şehir uygulamalarıyla elektrikte yüzde 25, sulamada yüzde 30 tasarruf sağlandığını açıkladı. Açıklamalar dizisi, trafikte geçirilen sürenin düşmesine bağlı olarak karbon salımının yüzde 25 azalması, trafik kazalarında yüzde 40’a varan düşüş sağlanması ve 400’ün üzerinde kişi kronik hastalık takibi sağlık durumları takip edilip periyodik bakımları yapılmaya başlaması gibi ifadelerle devam ediyor. Bunlar telekomünikasyon pazarında alışıldık kilit performans kriterleri değil ve telekomünikasyon işinin ne şekle bürüneceği konusunda bir fikir veriyor ancak bunun ötesine geçen hayalleri öngörmek için erken.

Türk Telekom’un bu yeni dünyada ilerlerken baş etmesi gereken en önemli problem, döviz cinsinden sahip olduğu borcun getirdiği yük. Şirketin 2016’nın birinci çeyreği itibariyle 13,5 milyar lirayı bulan borcunun 9,5 milyar lira karşılığı dolar (3,4 milyar dolar) ve 3,85 milyar lira karşılığı da euro (1,2 milyar euro) cinsinden. Bu, şirketi finansal giderler anlamında son derece kırılgan bir noktaya taşıyor. 2015’te yüzde 37 FAVÖK marjı ile çalışan şirket, büyük ölçüde liranın dolar ve euro karşısındaki değer kaybından ötürü 1,8 milyar lira net finansal gider yazdı. Bu durum, şirketin kârının 907 milyon liraya gerilemesinde rol oynadı. Finansal giderin kârın neredeyse iki katına ulaşması, Türk Telekom’un modelinin özeti niteliğinde.

Türk Telekom’un klasik iş kuralları ve yeni dünyanın getirdiği değişimlerin dalgalandırdığı sularda seyrederken grup içi entegrasyondan kur riskine kadar birçok konuyu sonuçlandırması gerekiyor. Üstelik bütün bunlar olurken, bir şirket için hiç de uzun olmayan gelecek beş-10 yılda 4.5G’nin ardından 5G geçişi, akıllı şehirler, otonom taşıtlar, uzaktan gerçekleşen operasyonlar gibi işlerin parçası olmak gündeme gelecek.