Kobil, ABD’li şirket olma peşinde

0
72

Almanya’da Heidelberg’in ana caddesinde uçtan uca ikinci turumuza başlarken İsmet Koyun, cep telefonuna gelen bir pdf dosyasını gösterdi. Fotoğrafını görünce ilk anda Kobil reklamı sandım ancak kısa sürede öyle olmadığını bana anlatmayı başardı. 30 sene öncesinde kalmış Almancamla zaten anlayabildiğim “Benim düşünüşümü anladılar” ifadesinin yarattığı karışıklığı böylece aşabildik. İnfografik tarzındaki bu reklam Kobil’e değil, Deutsche Bank’a aitti. Yatırım bankalarının günümüzdeki farklılaşma noktasının, inovatif projeleri yakalamak ve bunlara kredi verebilmek olduğu bir dönemde, Kobil’in CEO’su Koyun’un bu ilgiye mazhar olması boşuna değil.

Güvenli kimlik çözümleri sağlayan Kobil’in, son yıllarda mobilite yükselirken mIdentity çözümü ile artırdığı gücü, nesnelerin interneti (IoT) çağında yeni zirveler yapmaya aday. Güvenlik çözümleri şaşırtıcı olmayan bir şekilde akıllı ev teknolojileri ile kolayca entegre olabilmesinin karşılığını büyüme olarak alacağa benziyor. IoT tarafındaki vaatlerin çok daha büyük olduğunu görmek zor değil ancak Koyun’un iş yapış tarzını anlamak için akıllı evlere bakmak daha uygun.

“Almanya’da yaşlılar için kullanım kolaylığı olan özel konutlar inşa ediliyor” diye başlayan Koyun, Yaşlıların ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetlerinin güvenli kimlik çözümleri ile desteklenen bir platform üzerinden nasıl çok daha kolay verilebileceğini ve bu çözümün bilgi güvenliğinin çok kritik olduğu sağlık sektöründe nasıl yeni ufuklar açabileceğini anlattı. Tabii bunu kendi anlatım biçimiyle ve her ayrıntıyı bir yapbozun parçaları gibi çözmek zorunda bırakarak yaptı.

Düğümün tam olarak çözülebilmesi için son olarak heyecanlanıp, beyaz panosundaki kağıtların başına geçmesi gerekti. “Eco” kod adıyla geliştirilmekte olan platform çözümünü çizerek anlatması gerekti. Belgelerin ve süreçlerin akışının güvenli kimlik çözümleri ile hataya yer bırakmadan sağlandığı platform tamamlandığında, Kobil’in portföyünde sadece sağlık ile sınırlı kalmayacak güçlü bir ürün yer alıyor olacak. Koyun, “Bunu yapabilirsek, milyar dolarlık iş olur” diyor. Kastettiği, milyar dolarlık değere ulaşan Unicorn’lardan ziyade milyar dolarlık operasyon.

Bu rakam iki açıdan önemli: Birincisi, şu anda tek başına 30 milyon ve grup olarak 50 milyon euro ciro elde eden Kobil için önemli bir büyüme anlamına geliyor. Kobil’in 2016 büyüme hedefinin yüzde 30 olduğu düşünülürse, oldukça uzun süreli bir büyümenin sıçramalı olarak geçekleşmesi söz konusu. İkinci olarak, Kobil bunu başardığında sadece büyüklük olarak değil aynı zamanda iş olarak da başka bir lige atlamış olacak.
Bu işin büyümesi için işbirliği yapılması gereken şirketlerle ilgili bir yönetici ismi söylediğimde, Koyun panosundaki kağıtlarda geriye giderek 15 sayfa kadar önce kırmızı ile yazılmış o ismi bana gösterdi. Daha sonra sorunca projenin şemasının ortasına yine bu şirketin bulutta büyük veri işi yapmayı sağlayan çözümünün adını yazdı ama bunlar o açıklayana kadar aramızda kalacak. Bunlar, Koyun’un iyi planlanmış bir iş üzerinde olduğunu gösteren güçlü kanıtlar. Zaten, hayal kuran bir startup’tan fazlası ile karşı karşıya olduğumuzu anlamak için Kobil’in UBS, Yapı Kredi, Societe Generale, Akbank, İş Bankası, UniCredit Bank, İsviçre’deki MigrosBank, Ziraat Bankası, Deutsche Post, BBVA, DHL, ING Bank, Commerzbank diye uzayan referans listesine bakmak yeterli..Almanya, Türkiye, Polonya, Fransa, İsviçre ve Avusturya’nın yanı sıra 18 ülkede yılda 3 milyar finansal işlem gerçekleştiren Kobil, dijital kimlik, yüksek güvenlikli veri teknolojisi, uçtan uca şifreleme ve mobil güvenlik yönetimi alanlarında bunu gerçekleştirebilen ilk ve tek global Türk markası haline gelmiş durumda.
Diğer yandan, bu proje Koyun’un hala gece uykusuz kalmasına neden olan hayali. Geceleri bu projeyle ilgili birşeyler aklına gelip uyandığında attığı WhatsApp mesajları bazen teknik bazen şiir tadında. 2000’lerde bilgisayar işini bırakıp, kriptolojiye girdiğinde bir USB bellek üzerinde mobil kimlik, mobil veri saklama deposu (kasa) ve mobil ofisi birleştirme şeklinde kurduğu hayal, bugün akıllı telefonların geliştiği bir dünyada USB bellek gibi ayrı bir donanım kullanmadan gerçekleştirilebilecek hale geldi. Masasını üzerinde yer alan ve USB portuna takılan token sayesinde kendisi tanıyan iMac ile sunum yaparken Ar-Ge’nin üzerinde çalıştığı son uygulamanın yüklendiği akıllı telefon ile masaya gelmesi bu geçişi simgeliyor.

Hayal ve teknoloji dönüşümünün birlikte gittiği Kobil’in CEO’su Koyun, “Gerekirse şirketin arazisini ve binasını ipoteğe veririm ama bu projenin tamamlanmasını sağlayacağım” diyor. Bu, aile içinde itirazlara neden olan bir tavır ve hala aile şirketi izlerini taşıyan Kobil açısından ciddi bir muhalefet. Ancak Koyun, güvence odaklı tavırlara prim vermemekte kararlı: “Ben 18 yaşımda buraya gelirken cebimde sadece babamın verdiği 20 mark vardı. Başka kimseye borcum yok” diyor.

İş hayatının başlangıcı sayılabilecek olan Çorum’da çobanlık yaptığı dönemde kurda kuzu kaptırma deneyimi elde etmiş olan Koyun, işlerin risk tarafını çok iyi biliyor. Koyun, aynı zamanda fırsatlar konusunda da iyi koku alan biri olduğunu gizlemiyor. Bu durum, bu sözlerin arkasında iyi hesaplanmış bir risk olduğunu ortaya koyuyor. Ancak bir fikri gerçekleştirme arzusunun, hesap tarafı üzerindeki kurduğu baskıyı da görmek gerekiyor.
Koyun’un bir yakını, “İsmet’ten para istersen yüzü asılır ama gerçekleştirmek istediğim bir fikrim var dersen ve aklına yatarsa önüne bütün imkanları serer” diyor. Aynı kişi bu proje konusundaki ciddiyetinin ne düzeyde olduğunu ise, “Ar-Ge’nin başındaki kişi, amcasının oğlu. Proje yıl sonuna yetişmezse onu kesin vurur. Diğerleri ile o kadar yakın değil; onların topuklarına sıkar” şeklinde konuşuyor. Tabii, bu esprili bir anlatım ama Koyun’un kendisi, “2018’in ilk çeyreğinin sonuna kadar süre istediler; vermedim. Artık sabrım kalmadı; bu iş bu yılın sonuna kadar bitecek” diyor.

Merkezi Frankfurt yakınlarındaki küçük bir kasaba olan Worms’da bulunan Kobil, Avrupa’daki gücünü Asya’ya açılarak artırmayı ve Silikon Vadisi’ne açtığı ofis ile ABD’nin kaldıraç etkisini kullanmayı planlarken, hız en fazla ihtiyaç duyduğu şey. Yılda Ar-Ge’ye yatırılan 5-6 milyon Euro ve bu projeye şimdiye kadar harcandığı tahmin edilen 20 milyon euro, Koyun’a bu hızın bedelini ödediğini düşündürüyor.

Şirketin resmi tarihinde değinilen önemli kilometre taşları, yukarıya doğru gitme konusunda sahip olunan birikimi gözler önüne seriyor. 1995’te Deutsche Telekom’un KOBIL teknolojisini tercih etmesiyle birlikte devler sahnesine adım atan KOBIL, bu yıldan sonra dijital imza alanında ilk patent sahibi şirket unvanını elde ediyor. 2005 yılında Rheinhessen Ticaret Odası tarafından en yenilikçi girişimci seçilen Koyun, aynı yıl Bill Gates’in Münih’te internet güvenliği hakkında yaptığı sunumunda mIDentiy ürünüyle de örnek olarak gösteriliyor. 2006 yılında online bankacılıkta Türkiye’de önemli başarılara imza atan şirketin teknolojisi, 2013’e gelindiğinde Avrupa’da yaygınlaşmış ve mobil güvenlik tarafında uluslararası bankalar tarafından kullanılmaya başlamış oluyor.
Ancak bu resmi tarih, İsmet Koyun’un 1994’te Compaq ile kıyaslanan ve Worms yakınlarındaki BASF’ye büyük ölçüde tedarik edilen bir bilgisayar üreticisi iken bu işi neden bıraktığını açıklamıyor. Koyun, “Çok iyi bilgisayarlar yapıyorduk” deyip Chip dergisinde o dönemde yer alan kıyaslama tablosunu gösteriyor; puanı ilk birkaç ürün arasında yer aldığını gösteriyor. Koyun bu işi bırakmasının nedenini, “Compaq gibi büyük bir üretici ile rekabet etmemizi sağlayan, ileri teknolojiyi uygun fiyatla sunabilmemizdi. Fuarlarda onların ürünlerini yakından takip ediyordum. Fiyat farkımız yüzde 50 iken iyiydi ama sonra o farkın yüzde 30’a ve daha sonra yüzde 20’ye düştüğünü görünce, ‘bu işi bırakıyoruz’ dedim” şeklinde konuşuyor. Bu karar hiç de kolay değil çünkü 60 milyon euro’dan 10 milyon euro’ye düşmeyi kabul etmeyi gerektiriyor. Ancak güçlü olduğu pazardaki konumunun beynini oluşturması sonucunda bu tür adımları atamayan şirketlerin nasıl yavaş yavaş eridiğini anlatan hikayeler, bu kararın ne kadar yaşamsal ve doğru olduğunu bugün ortaya koyuyor. Yeni rotasında büyüyerek 30 milyon euro’ya ulaşan Kobil’in CEO’sunun iyi koku alan burnu onu yine değişim konusunda uyarıyor.

Akademisyen yanı da bulunan İbrahim Edin’i Ar-Ge adımları da atarak büyüme planları yaptığı Türkiye’ye genel müdür olarak ataması, kurumsallaşma yönünde de önemli bir adımı oluşturuyor. Kahvaltı masasında “Senden satış bekliyorum” dediği Edin’e asıl söylemek istediği Kobil ürünlerini iş dünyasındaki kullanım senaryolarının içine yerleştirerek hikayeler oluşturması. Satış hedefi, bunun doğal meyvesi olacak. İki günü beraber geçirdikten sonra dilini anlamaya başladığım Koyun ile anlaşma sorunum çoktan ortadan kalkmış durumda. Edin’in daha uzun süredir tanıdığı ve içinde yer almak için hayatının akışını değiştirdiği Kobil’in CEO’sunu alama konusunda zaten hiç sorunu yok.

Üstelik Edin, Almanya’daki başarısını Almanya, Avusturya, İsviçre (DACH) bölgesinin dinamiklerine bağlayarak analiz etmiş ve şu anda Çin’in damgasını vurduğu Asya’da başarılı iş modellerini inceleyen Koyun’un stratejik yaklaşımını da daha yakından biliyor. “Bu çözümün son çivisi çakıldığında bu şirket ABD’ye gider” diyen Koyun’un İngilizce konuşan ülkelerin oluşturduğu çok daha geniş pazar ile ilgili beklentileri ise, her ikisi açısından da iyi planlanması gereken bir konu.