Bir Fon Hem Helal Hem Algoritmik Olabilir mi?

By Fortune Türkiye

Ne sadece helal, ne sadece algoritmik. Bu fon, yön arayan yatırımcıya pusula olmayı hedefliyor.

Fonbul’un fon listesi ekranında gezinirken durduğum yer bir grafik ya da getiri oranı değil, PKD İkinci Denge Katılım Serbest Fon’un büyüklüğü idi:

Sadece 1 milyon TL.

Sistemde neredeyse görünmezdi.

Bir pilot fon olduğu belliydi.

Açıklamasında hem “katılım” hem de “serbest fon” ibareleri yer alıyordu. O an kafamda tek bir soru belirdi:

Böyle bir fon hem helal, hem de algoritmik işlemlere açık olabilir miydi?

Cümle kısa, soru netti.

Ama cevabı grafiklerde ya da KAP duyurularında değildi.

Bunu öğrenmek için fonun arkasındaki isimle, Pusula Portföy’ün Genel Müdürü Ayşe Seher Aydın’la konuşmam gerekiyordu.

İrtibatı kuran isim Can İletişim’in Genel Müdürü Okan Can oldu.

Kurumun Ataşehir’deki ofisine doğru yola çıktım.

Düşünsel Bir İddia

Ofis, yüksek katlı bir plazanın 15. katındaydı.

Ferahlatıcı bir ışıkla aydınlatılmış sade giriş, gri zemin, cam sarkıtlar…

Fazla konuşmadan mesaj veren bir kurumsallık vardı.

Kapıda güler yüzüyle karşılayan Pusula Portföy’ün Genel Müdürü Ayşe Seher Aydın, 18 kişilik ekibini tek tek tanıştırdı.

Kendinden emin ve bir o kadar da içtendi.

Daha oturmadan, bu fonun sadece sayısal bir deneme olmadığını, düşünsel bir iddia taşıdığını hissettirdi.

Genellikle portföy yöneticilerinin bir kabuğu olur. Teknik, ketum, formel.

Ayşe Seher Aydın’da bunlar yoktu.

“Ailemizde kadınlar hep bankacı olmuş, erkekler başka alanlara yönelmiş,” diye başlıyor söze.

Gündelikten açılan bu giriş, sohbetin finans dışındaki damarını da açıyordu. Yani sistemin dışındaki soruları duyan bir yaklaşım.

Pusula Portföy Genel Müdürü Ayşe Seher Aydın

Net Kurallar, Açık Niyet

Sohbetin merkezinde PKD İkinci Denge Katılım Serbest Fon vardı.

Ayşe Seher Aydın, fonu anlatırken klasik katılım ürünü mantığını farklı bir zemine oturtmaya çalıştıklarını vurguladı:

“Biz burada sadece hisse almakla yetinmedik. Arbitraj fırsatlarını kovalayabilen ama tüm bunları katılım ilkelerine göre inşa edilmiş bir yapı kurduk.”

Bu modelin Malezya’daki örneklerden ilham aldığını söylüyor.

Referans değer olan kâr payı hedefini aşmayı amaçlarken, vadeli işlem sözleşmelerini de aktif olarak kullanarak portföyü korumayı hedefliyorlar.

Böylece diğer katılım esaslı hisse fonlardan riski minimize ederek ayrıştıklarını söylüyor.

“Aslında burada faizsiz bir yapı içinde, hem yukarı yönlü kazancı hem de korumayı bir arada düşünmeye çalıştık,” diyor.

Onu asıl heyecanlandıran şey ise bu yapının iki ayrı yatırımcı profiline aynı anda hitap edebilmesi:

“Bir yanda katılım hassasiyeti olan yatırımcılar, diğer yanda algoritmik işlem kurgusuna açık olanlar. İkisine de yer açmak istedik.”

Fonun negatif bölgede olmasında, küçük olmasına rağmen sabit yasal giderlerin varlığına işaret ediyor.

“Mayısta başladık. Henüz çok yeni bir fon. Performansın oturması, modelin kendini göstermesi için zamana ihtiyaç var” diyor.

Karar veremeyenlere pusula

Bu noktada soru biraz daha evriliyor.

“Finansal piyasadaki pusulamız, aslında sisteme uzak duranların yön bulmasına yardım etmek,” dediğinde, fonların yalnızca birer ürün değil, birer rehber gibi tasarlandığını anlamak zor değildi.

“Yatırımcının kendini sisteme emanet edebileceği bir yapı kurmak istiyoruz,” diyerek, teknik tasarımların ötesinde bir ilişki kurma niyetini de açık ediyordu.

Yurtdışında uygulanıp Türkiye’de henüz örneği olmayan modelleri denemek istediklerini söylerken, özellikle katılım ilkelerine uygun robot danışmanlık sistemlerine ayrı bir parantez açtı:

“Bazı insanlar ‘ben anlamam’ der, karar vermekte zorlanır. Biz onların yerine karar vermek değil, güvenebilecekleri bir sistem kurmak istiyoruz. Bu yüzden sade ama hassasiyeti yüksek araçlar geliştiriyoruz.”

Hem Bilanço Hem Hikâye Takibi

Konuştuğumuz sadece fon mimarisi değildi.

Hangi hisselerin neden portföye alındığını sorduğumda 16 fon yönettiklerini, dördünün TEFAS’ta işlem gördüğünü söylüyor.

“Enerji ve madencilik sektörlerine zaten bakıyoruz. Ama bazı şirketler var ki, onları sadece rakamlarıyla değil, hikâyeleriyle taşıyoruz,”

Serbest fonlarda her zaman yalnızca finansal kriterlerle ilerlemediklerini, bazen şirketin kültürü ya da yöneticisiyle kurulan ilişkinin de etkili olabildiğini vurguluyor.

İsim vermekten kaçınsa da bazı hisselerin arkasında strateji kadar, tecrübeye dayalı tercihlerin de etkili olduğu anlaşılıyor.

Sakin ve Yüksek Bir İddia

Başka konulara değiniyoruz.

Asıl mesele, sistemin dışında kalan yatırımcıya nasıl ulaşılabileceği diyor.

“Bazı yatırımcılar karmaşık ürünlerden çok, kendilerini teslim edebilecekleri sade bir yön duygusu arıyor” diyor.

Bu yaklaşım, “finansal pusula” ifadesini yalnızca bir marka olmaktan çıkarıp bir rehbere dönüştürüyor.

Şirketin genç kadrosu, sayıdan çok yaklaşımıyla farkını gösteriyor.

Geleneksel portföy yönetimi kalıplarının ötesine geçen bir bakış sergiliyorlar.

Ayşe Seher Aydın, fonların yalnızca performans değil, hikaye taşıması gerektiğini söylerken şunu söylüyor:

“Veri her yatırımın zeminidir ama pusulayı asıl yöneten, yatırımcının dünyaya bakışıdır.”

Yüksek katlı plazanın kapısından çıktığımda kafamdaki soru hâlâ cevabını arıyordu:

Bir yatırım fonu hem helal hem algoritmik olabilir miydi?

PKD İkinci Denge Katılım Serbest Fon’un bu soruya verdiği yanıt sakin ama açık:

“Evet, eğer amaç yatırımcıya sadece getiri sunmak değil, bir yön duygusu kazandırmaksa.”

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...