‘BM Küresel İlkeler Sözleşmesi iyi bir dünya için sorumluluk üstlenme beyanıdır’

0
25

Birleşmiş Milletler (BM) Küresel İlkeler Sözleşmesi Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Argüden, eylül ayında açıklanacak BM’nin gelecek 15 yıl için sürdürülebilir kalkınma hedefleri için Türkiye ile ilgili bir rapor hazırladıklarını belirterek, “Bu raporda şu öncelikler çıktı; ülkemizde her türlü kuruma duyulan güveni geliştirmek için iyi yönetişimin yaygınlaşması, kadınların iş gücüne katılımının önündeki engellerin kaldırılması, genç işsizliği azaltacak eğitim sistemlerinin uygulanması, bu kavramların KOBİ’lere yayılması ve kurumlar arası iş birlikleri” dedi.
 
Bursa Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (BUSİAD) tarafından BUSİAD Evi’nde düzenlenen toplantıda konuşan Argüden, BM Küresel İlkeler Sözleşmesinin, kurumların daha iyi bir dünya için sorumluluk üstlenme beyanı olduğunu söyledi.
 
Bu sözleşmenin dünyanın en yaygın “sürdürülebilirlik platformu” olduğunu anlatan Argüden, platformun 12 bini aşkın üyesi olduğunu ifade etti.
 
Türkiye’nin 20 başarılı firmasından 15’inin bu sözleşmeyi imzaladığını aktaran Argüden, “Sisteminizde bir zafiyet varsa ve siz onu ölçmüyorsanız, başınıza ne geleceğini bilemeyebiliyorsunuz. ‘Sorunu çözmek, para kazandırır’ düşüncesiyle imza atan firmalar oldu ve bu firmalar şirket değerlerini önemli ölçüde artırmaya başladı” diye konuştu.
 
Gönüllü olarak başlanan “kalite” hareketinin zamanla çok önemli bir hale geldiğini vurgulayan Argüden, kalite standartlarının da arttığını dile getirdi. Argüden, şöyle devam etti:
 
“Türkiye’deki üye sayımız 300’ü aştı. Dünyanın en büyük 12 ağı arasındayız. Herkesin kazandığı bir mekanizma kurmak istedik. Özellikle de Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelere (KOBİ) yaymak istiyoruz. Ülkenin de dünyanın da en çok kurum sayısını oluşturan, KOBİ’ler. KOBİ’lerin en önemli ihtiyacı para ve pazar. O zaman sorumlu şirketlerin para ve pazar almasını nasıl kolaylaştırırız diye baktık ve çok güzel bir yaklaşım yakaladık. Bankalar bu kriterleri kredi verme kriterleri içinde yedirirlerse bir kere daha az riskli kuruluşlara kredi vermiş oluyor. Bu da onlar için bir kazanç. Bu kriterler uygulayan şirketler de daha kolay finansmana ulaşmış oluyor. Bizim açımızdan da daha çok kurum imzalamış oluyor. Dolayısıyla herkes kazançlı kimsenin kaybetmediği bir yöntem. Türk bankaları içinde buna başlandı. Yakında bunun tanıtımını da daha çok yapacaklar. Yakında bunu yapmayan banka kalmayacak.”
 
“Tedarik zincirine katılan KOBİ’ere de pazar açıyoruz” 
Yılmaz Argüden, kredi kullanmayanlara pazar bulmak gerektiğini belirtti.
 
Büyük marka zincirlerine, tedarik zinciri yönetiminde satın alma kriterlerini yerleştirip bunları sormalarını istediklerine değinen Argüden, “Satın alıcılar denetlemediğinde kendi markalarına zarar geleceği için bizden daha iyi denetliyor. Dolayısıyla marka da korunuyor. Bu konudaki tedarik zincirine katılan KOBİ’lere de pazar açmış oluyoruz. İşin daha düzgün yapılmasını destekleyen bir strateji oluşturmuş oluyoruz. Buna tabii çıkarları kaldıraçlamak, kazan kazan ilişkileri kurmak. Bu strateji de dünyada benimsenmeye başladı” ifadesini kullandı.
 
BM’nin gelecek 15 yıl için sürdürülebilir kalkınma hedeflerini eylül ayında resmen tanımlayacağını bildiren Argüden, Türkiye’de Birleşmiş Milletler Endüstriyel Gelişme Örgütü (UNIDO) ile geniş istişareler yaparak ülkenin önceliklerinin ne olabileceği konusunda bir rapor yayınladıklarını anlattı. Argüden, şunları kaydetti:
 
“Bu raporda şu öncelikler çıktı; ülkemizde her türlü kuruma duyulan güveni geliştirmek için iyi yönetişimin yaygınlaşması, kadınların iş gücüne katılımının önündeki engellerin kaldırılması, genç işsizliği azaltacak eğitim sistemlerinin uygulanması, bu kavramların KOBİ’lere yayılması ve kurumlar arası iş birlikleri. Bu öncelikleri belirlemek için, sivil toplum kuruluşları, KOBİ’ler, büyük şirketler, 14 bakanlık, akademik dünya ile ayrı ayrı istişareleryaptık. Bunun sonucunda bu konular, öncelikli olarak ortaya çıktı. BM’ye de bu raporu sunduk.”