Aviva dijitale oynuyor

0
29

İngiliz sigorta devi Aviva grubu, geçtiğimiz ay direktörler toplantısını İstanbul’da gerçekleştirdi. Bu toplantı için İstanbul’a gelen Aviva Group CEO’su Mark Wilson’la sohbet imkanı bulduk. 20’li yaşlardayken Türkiye’yi otobüsle gezen ve Türkiye hayranı olan Wilson, şimdi iş için sık sık ziyaretlerde bulunuyor.

Grup için en önemli pazarlar arasında Türkiye, Endonezya, Polonya ve Çin bulunuyor. Türkiye’de Sabancı Holding ortaklığıyla faaliyet gösteren AvivaSA’nın performansından oldukça memnun olduklarını belirten Wilson, Türkiye’deki yatırımlarını artırmak istediklerini söylüyor. Tabii bu yatırımlarda dünyada bir trend haline gelen dijital de payını alacak. Bu arada, AvivaSA’nın da önümüzdeki günlerde dijital konusunda sürprizleri olduğu bilgisini aldık. Mark Wilson sorularımızı yanıtladı.
 
Sizin için dünyada sigortacılıkta en büyük potansiyele sahip ülkeler hangileri? Türkiye pazarının yeri nedir?
En önemli pazarlarımız arasında Türkiye, Endonezya, Polonya ve Çin bulunuyor. 15 yıl önce Güneydoğu Asya’da çalışıyordum. Türkiye’nin şu andaki hali 15 yıl önceki Güneydoğu Asya gibi. Türkiye’de sigorta penetrasyon oranı yüzde 1,4 seviyelerinde. Çin’de yüzde 3 penetrasyon var. Gelişmiş pazar olan İngiltere’de ise yüzde 11’lerde. Türkiye ile benzer nüfusa sahip Tayland’da yüzde 5’lerde sigortalılık oranı. Bu nedenle Türkiye’de büyük bir potansiyel bulunuyor. Nispeten istikrarlı bir ülke. Dalgalanmalar oluyor ama bu her ülkede yaşanıyor. Biz yatırımlarımıza uzun vadeli bakıyoruz.
 
Türkiye’de yatırımlarınızı artıracak mısınız? Yeni satın almalar olacak mı?
Stratejik pazarlarda satın almalara sıcak bakıyoruz. Bu tür satın almalar işimizin gelişmesini sağlayacaktır. Doğru fiyatlı fırsatlar olursa her zaman değerlendiririz. Örneğin, Kanada’da yeni bir satın alma yaptık. Türkiye’de emeklilik fonlarında yüzde 20’lik bir oranla pazarın lideriyiz. Grup olarak uzun yıllardır Türkiye’de faaliyet gösteriyoruz. Bu pazara daha fazla para yatırmak istiyoruz. Sabancı Holding ile güzel bir ortaklığımız var. Halka açılmamız bize rahatlık sağlıyor. Yönetim ekibimiz çok deneyimli ve yıllardır süregelen başarımız var. İşimizi daha da büyütmemiz için tüm şartlara sahibiz. Şunu net olarak söyleyeyim; şu an bir satın almanın peşinde değiliz ama fırsatlara açığız.
 
15 yıl sonra pazarın nasıl olmasını öngörüyorsunuz?
Sigorta penetrasyon oranının yüzde 5’in üzerine çıkacağını tahmin ediyoruz. Özellikle emeklilik sektöründe çok fazla oyuncu var. Daha az oyuncu olacak bu pazarda. Emeklilik fonları ise büyüyeceği için ekonomiye katkısı daha fazla olacaktır. Çünkü, bu uzun vadeli fonlar piyasalardaki dalgalanmaları azaltır, altyapı, yol gibi ülke ekonomisine de katkıda bulunurlar. Hükümetin yüzde 25’lik devlet katkısıyla bireysel emeklilik sektörünü desteklemesini alkışlıyorum.
 
Şu anda sektörün gündeminde otomatik katılım var…
Bunun başarılı olması ve kök salması için işverenin de katkıda bulunması şart olmalı. Bunun uluslararası birçok örneği var. İşverenin katkısını zorunlu kılmazsanız bu zaman kaybı olur. Türkiye’nin tasarrufları artırmasına ihtiyacı var. Tasarrufların GSMH’ye oranı yüzde 14’lerde. Çin’de ise bu oran yüzde 30’larda. Tasarrufu teşvik etmek, aslında tasarrufu zorunlu kılmak hükümet açısından da iyi sonuçlar verir.
 
Otomatik katılımda hep İngiltere örneğini konuştuk. Türkiye için doğru model ne olur?
İngiltere iyi bir örnek ama karmaşıktır, politik müdahalelere de açık. Bir de Yeni Zelanda örneği var. Bu modelde İngiltere’de olduğu gibi çalışan sisteme katıldığında işveren de katkı ödemek zorunda. Tabii teşviklerin olması önemli bir faktör. Türkiye’de hükümet teşvikler veriyor. Türkiye için doğru model şu olabilir; yüzde 25’lik devlet katkısı uygulaması devam eder, otomatik katılım işveren katkılı olarak başlar. İşverenler şikayet edebilir. Ama ekonomi için, Türkiye için iyiyse işveren için de iyidir derim. Örneğin, Hong Kong beş yıllık bir aşama ile otomatik katılımı başlattı. Gelişmiş ülkelerde zorunlu ya da otomatik katılımın olmadığı bir pazar düşünemiyorum. Türkiye’de de bu sadece bir zaman meselesi, olacaktır.
 
Dünyada şirketlerin ağırlıklı olarak dijitale yatırım yaptıkları görülüyor. Aviva bu konuda neler yapıyor?
Dijital sigortacılıkta dünya liderlerinden biriyiz. Fakat bu endüstri dijitalde hâlâ taş devrinde, kimse uzay çağına gelemedi. Tüm dünyada dijital şirketlerimizi ana şirketlerden ayrıştırdık. İlk olarak bu alandaki işimizi İngiltere’de kurduğumuz dijital merkezde başlattık. Burada takım elbise giymek yasak. Google’da, Amazon’da çalışanları işe aldık. Call of Duty adlı oyunun tasarımcılarından birini işe aldık, bizim baş web tasarımcımız oldu. Dijitale yılda 100 milyon pound’dan fazla para ayırıyoruz. Türkiye’de partnerimiz Akbank’ın dijitale önemli yatırımları var. Biz de onlarla çalışıyoruz, bu kanallarda oluruz. Amacımız ürünü ve müşteri deneyimini yalınlaştırmak.
 
Dijital sigorta satışlarının oranı nedir?
Bu oranlar ülkelere göre değişiyor. İngiltere’de yıllık 1,3 milyar pound’un üzerinde. Hatırı sayılır bir orana geldi. Bu alan hızlı bir büyüme kaydediyor.
 
Gelecek dijital sigortacılıkta diyebilir miyiz?
Evet. Dijital bütün satış kanallarına uygulanabilir. Acenteler dijitale yatırım yapabilir. İmza yerine parmak izi devreye girebilir. Türkiye, dünyada Facebook kullanımında birinci sırada. Bu nedenle dijital sigortacılık için bir potansiyel taşıyor. Pazar dijitalde büyüyecektir. Bu konuda da iddialı hedeflerimiz var.
 
Türkiye için yeni hedefler belirlediniz mi?
Türkiye, kilit büyüme yapacak pazarlardan biri. Bu nedenle hedeflerimiz büyük. Biz burada uzun dönemli bir oyuncuyuz. Çin’de bir atasözü vardır: Sular yükseldiğinde bütün gemiler, tekneler de yükselir. Türkiye’de de sigortalılık oranı üç-dört kat artacaksa, biz de bu pazarın önemli bir oyuncusu olarak büyümeden en büyük faydayı sağlayacağız.
 
Global ekonomilerde yaşanan sorunlar Aviva’yı etkiliyor mu?
Sanıyorum piyasalardaki korku ekonomik verilerle desteklenen düzeyde değil. Avrupa’da sağlam büyüme görüyoruz. Kendi pazarımız İngiltere’de kuvvetli büyüme var. Geçen yılki sonuçlarımız oldukça iyi. Yılın ilk üç ayında yüzde 23 büyüme kaydettik. Bilançomuz son derece esnek. Bu bizi pazardaki dalgalanmalardan koruyor. Öte yandan, Çin’deki ekonomik yavaşlama sadece oradaki şirketimizi etkiler. Çin’de yaşananları altı ay önce tahmin etmiştim.

Bu üç-dört yıl öncesinden bile farklı bir durum. Çin ekonomisi 20 yıldır büyüyor. Bunun ilk 10 yılında çift haneli büyüme kaydettiler. Son 10 yıldır ise büyüme her yıl azaldı. Çin’deki şirketler artık yavaş büyüyen bir ortamda yönetimin nasıl yapılacağını öğreniyor. Bu 2019’a kadar da devam eder. Dünya bu duruma aşırı tepki veriyor.