Zor zamanda iş yönetimi

0
40

TÜRKİYE’NİN EN büyük holdinglerinden biri olan Sabancı Holding’in yönetim kurulu başkanı Güler Sabancı bu yılın başında hissedarlara gönderdiği yazıda, 2016 yılında iyimser olmak için pek çok neden sıralamıştı: “Türkiye – AB ilişkilerinde olumlu hava” ve bu yıl ülkeyi bekleyen “devasa fırsatlar”.

Ancak bundan tam altı ay sonra bütünüyle farklı bir tablo ortaya çıktı. Türkiye, temmuz ayındaki başarısız darbe girişiminden beri OHAL uygulamasında. Ülke, bölgedeki mülteci krizi ve belli başlı şehirleri, güneydoğu sınır bölgesini hedef alan terör eylemleriyle mücadele etmeye devam ediyor. Türk Lirası ise Ocak 2015’ten beri yüzde 21 oranında değer kaybetti. Küresel volatilitenin de gündemde olduğu bir süreçte, finans, endüstri, perakende ve enerji sektörlerini kapsayan 17,6 milyar dolarlık iş hacmine sahip İstanbul merkezli Sabancı grubunu yönetmek için bundan daha zorlu bir ortamı kestirebilmek zor.

Bununla birlikte, 16 ülkede faal olan Sabancı zorlu koşullarda yola devam edebilecek bir yetkinliğe sahip. 2016 yılının ilk yarısında, grubun satışları TL bazında yüzde 22, kârı ise yüzde 11 oranlarında arttı. Aile işinin üçüncü kuşak lideri ve Fortune’un Dünyanın En Güçlü Kadınları sıralamasının daimi üyesi olan Güler Sabancı ülkenin toparlanıp, yeniden sıçrama yapacağına inanıyor. Kendisi ağustos ayı ortalarında Fortune’a yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin inanılmaz bir toparlanma gücü var” demişti. Sıcak tavırlı ama aynı zamanda iddialı ve çalışkan 61 yaşındaki Sabancı krizlere yabancı değil. 38 yıl önce üniversite eğitimini tamamlar tamamlamaz, beş amcasının yönettiği (henüz gençken babasını kaybetti) aile şirketine dahil oldu. Grup her ne kadar tekstil işiyle bilinse de, Güler Sabancı henüz yeni kurulmuş olan lastik üretim şirketi Lassa’da işe başladı. “İşle beraber büyümek istedim” diye açıklıyor; “Lastik kokusunu sevdim.”

Ancak 1980 yılındaki darbe, planları raydan çıkardı. Döviz kurlarının dalgalandığı ve ithalatın yasaklandığı bir dönemde yaşanan darbe, ticari faaliyet ortamında ciddi bir sarsıntıya yol açarken, Lassa’yı da iflasın eşiğine getirdi. Sabancı’nın yurtdışından hammadde ithalatı çok zor hale geldi. Toparlanma üç yıl sürdü ama şimdi kendisi bunu son derece değerli bir deneyim olarak görüyor. “Kriz yönetimini ilk elden öğrendim. Ekibin parçası olmak da bana bütün yaşamım boyunca yardım etti” diyor.

Sabancı zorluklarla mücadele şevkini koruyarak, 1987 yılında şirketin ilk ortak girişimine imza atıp, Türkiye’de bir çelik halat fabrikası kurdu. Bu çabalar aile işinde de değişim yarattı. “Kontrolü elimizde tutmaya alışmıştık” diyor Güler Sabancı; “Amcam bana ‘o halde patron kim olacak?’ diye sordu. Ben de projenin kendisinin bizzat patron olacağını söyledim.” Türkiye 1990’larda dünya sahnesine çıkarken, Sabancı da şirketin küreselleşmesinde kilit rol oynadı.

Amcası Sakıp Sabancı’nın 2004 yılında ölümünün ardından aile üyelerinin çoğunluğunun desteğiyle -ve pek çok erkek akrabanın önüne geçerek- Sabancı grubu yönetim kurulu başkanı seçildi. O sırada bu seçim şaşırtıcı bir gelişmeydi; Türkiye’de bir kadın için o zamana dek görülmemiş bir pozisyondu. Ancak onun ilkleri bununla sınırlı değil: 1994 yılında üniversite kuran, Türkiye’nin önde gelen hayırseverlerinden Güler Sabancı ülkesinin karmaşık siyasi ikliminde yol alma konusunda da uzman olduğunu kanıtladı; hassas sektörlere net bir yön vermeyi başarırken aynı zamanda Türkiye’nin güçlü bir ekonomi elçisi olma rolünü üstlendi. Düşünce kuruluşu Chatham House’da Türkiye Projesi’ni yöneten Fadi Hakura bunun Sabancı geleneğine uygun olduğunu söylüyor: “Son elli yıldaki dönemeçleri yönetmeyi başardılar. Türkiye politikasındaki inişleri çıkışları nasıl yöneteceklerini biliyorlar” diyor.

Özellikle de halihazırdaki son derece olağanüstü süreçte, bu tablo kendi ülkesine yatırımları ikiye katlamak anlamına geliyor. Sabancı, “Hâlâ yatırım yapmaya devam ediyoruz” diyor; “Ülkemizin geleceğine yönelik kesin bir inancımız var ve konuşmak yerine iş yapmayı tercih ediyoruz.” Kendisi geçenlerde de Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi’nin açılışı için başbakanla bir araya geldi; söz konusu merkez, ülkede daha yenilikçi bir Ar-Ge ekosistemi yaratmayı amaçlıyor.

Sabancı aynı zamanda başarısız darbe girişiminin ardından oluşan ulusal birliği de umut ışığı olarak görüyor ve reformların uygulanması açısından önemli bir fırsat şeklinde değerlendiriyor. Ülkesinin mevcut yönetimiyle ilgili olarak konuşurken de, darbe girişimi sonrası tutuklamalar hakkında Batı medyasının önyargılı davrandığı düşüncesinde. Darbe girişimine ise sert bir dille karşı çıkıyor. “Türkiye için bu çok kötü bir anı ve neyse ki, her zaman da yalnızca çok kötü bir anı olarak kalacak” diyor. Şimdi ise, bir kez daha, kriz yönetim becerilerini kullanması gerekiyor.