Vakko’nun CEO’su Jaklin Güner’in lüks moda markası için çizdiği rota…

0
795

Nakkaştepe’deki Vakko Moda Merkezi binasından içeri girdiğimizde, çalışanların tamamına sirayet etmiş güler yüzlü hava dikkatimizi çekiyor. Vakko’nun yeni CEO’su Jaklin Güner bu atmosferde önemli pay sahibi. Oldukça pozitif bir yönetici.

Türkiye’nin en güçlü 50 iş kadını listesinde yer alan Güner, Vakko’nun ilk kadın yöneticisi. Türkiye genelinde 16 mağaza ve 33 Vakko butik mağazasıyla geniş bir perakende ağına liderlik ediyor. Vakko Home, Vakko Chocolate, Vakko Wedding House Christofle, Vakkorama, W Collection, Pronovias, Vakko Mare, Outlet Vakko ve V2K designers markalarının artan sinerjisini sürekli kılmaya odaklı.

Eylül 2014’te Vakko’ya CEO olarak atanan Güner, perakende kanalında YKM ve Ziylan Grup’ta hayata geçirdiği önemli projelerle iz bırakmış deneyimli bir perakendeci. Çalışırken başarıya giden yoldaki sırrını “Çalışanlarımın sevgisini çok önemsiyorum. Sevilmek çok önemli. Çünkü insan birini severse, hatalarını da anlayışla karşılar” diyerek açıklıyor. “Tutku dağları devirir” diyen Güner, nasıl bir yönetici olduğunu ve Vakko’da neler hedeflediğini anlattı.
 
Vakko’ya geçmeye karar vermenizde neler etkili oldu?
Vakko, moda sektöründeki köklü geçmişiyle bıraktığı iz ve Bay Vitali’nin örnek alınması gereken öyküsüyle ruhuma dokundu. Vakko, perakende sektöründe hepimizin gurur duyduğu bir marka ve artık çalışanlarına, müşterilerine mal olmuş, onlarla birlikte tarih yazmış bir marka. Vakko’ya geçme kararımda Cem Hakko’nun yönetim binamızın açılışında verdiği bir davette hissettiklerimin çok katkısı oldu diyebilirim. Yönetim binası, kütüphanesi ve bu köklü miras ile yaratılan kültüre hayran oldum. Cem Bey’in iş disiplini ve çalışanların markayla ilişkisi Vakko ile ilgili düşüncelerimi çok etkiledi. Sonuçta Vakko Türkiye için değerli bir marka ve ben burada olmaktan mutluyum.
 
Vakko’ya geldikten sonra ilk aldığınız karar ne oldu?
Vakko uzun geçmişi olan, çok değerli bir marka, Türkiye’de de birçok ilke imza atmış. Markayı gelecek yıllarda daha da ileriye taşıyabilmek ve hızla büyütmek için yapmamız gereken çalışmaların yol haritasını hazırlamak ilk önceliğimiz oldu. Bunu yaparken de, öncelikle bu köklü geçmişten gelen ve şirketin birçok farklı biriminde var olan iyi uygulamaları iyi anlamak, geliştirmek ve şirket geneline yaymaya başlamak ilk çalışmalarımızdan oldu.
“Moda Vakko’dur” sloganı üzerine bir özel çalışma başlattık. Vakko’da her pazartesi çalışanlar için moda olgusunu iyi kavramak adına moda tarihinin dünü ve bugününe dair bilgiler paylaşmaya karar verdik. Çünkü böyle bir çatı altında olup da modayı ve tarihini yakından bilmemek, okumamak olmazdı. Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi’nin zengin arşivinden hazırlanan bir konu her hafta kaleme alınıyor ve çalışma arkadaşlarımızla paylaşılıyor.
 
Vakko büyük bir gemi. Okyanus üzerinde hareketi zor. Yeni kaptan olarak gemiyi nasıl yürüteceksiniz? Zor zamanlar için B planınız var mı?
Gemi örneği çok doğru. İş hayatıma başladığım yıllarda Arçelik’te çalışırken bize öğretilen ilk şey, “Köklü şirketler büyük gemi gibidir ve büyük gemiyi döndürmek zordur” olmuştu. Aslına bakarsanız büyük gemi aynı zamanda güvenlidir. Fırtınalarda kaptan da iyi ise kolay kolay devrilmez. İyi kaptan da zor zamanlarda anlaşılır. Üniversitede sevdiğim bir hocam derdi ki; “İş yaptığınız şirketin bulunduğu çevreyi iyi analiz edin ve tanıyın. Ancak böyle iyi bir kaptan olur ve rotanızı doğru belirlersiniz.” Ben de şu anda bunu yapmaya çalışıyorum.

Zor zamanlar için sürekli B planı yapmak, başta radikal hareketler yapmaya ve sonuca hızlı ulaşmaya engel olabilir. Bu nedenle işlere korkusuzca girişmek çok önemli. Perakende sektörü zor dönemlere duyarlıdır. Bizim işimiz böyle dönemlerde müşterimizin ve ekibimizin yanında olduğumuzu hissettirmek ve motivasyonu yüksek tutarak hedefe ulaşmaktır.
 
Perakende kanalında Vakko nasıl bir strateji izliyor?
Türkiye’nin ilk lüks markası olarak 75 yıllık geçmişe sahibiz. Bize miras kalan değerlerimizi bugünün gelişen teknolojisine, hızlanan tüketime ve lüksün her alanında görmeye alışıp yadırgamadığımız “demokratikleşme” ortamında, geride kalmadan ama hep korumak üzerine kurulu stratejilerimiz var. Mağazalarımızda müşterilerimize yaşattığımız alışveriş deneyimi bizim için çok önemli ve ayrıştırıcı. Bu alanda Türkiye’de birçok ilke imza atmış bir marka olarak özel ve özellikli hizmetlerimizi ön plana çıkarmayı tercih ediyoruz. Satış yapmak tabii ki iş hedefimiz ancak, marka algısı çalışmaları yaparken, satıştan çok yaşattığımız deneyim ve müşterilerimizde bıraktığımız iz bizim için birinci planda.
 
Vakko çatısı altındaki markaların sayısı artıyor. Biraz bahseder misiniz?
Vakko, kadın ve erkek hazır giyim koleksiyonlarının yanı sıra Vakko Eşarp, Vakko Gömlek &Kravat,VakkoShoes&Bag, Vakko Couture, Vakko Wedding, Vakko Özel Dikim, Vakko Home, Vakko Parfüm, Vakko Mare, Vakko Cruise ve Vakko Chocolate markalarıyla da hizmet veriyor. Vakko; W Collection, Vakkorama ve V2K designers alt markalarımız ile farklı hedef kitlelere odaklanıyoruz. Vakko’nun Türkiye genelinde 16 mağazası, 33 adet de Vakko Butik mağazası mevcut. 16 Vakko mağazasının dokuzu İstanbul’da, ikisi Ankara’da, geri kalan beş tanesi ise İzmir, Adana, Bursa, Antalya ve Mersin illerinde. Vakko Butikler ise İstanbul ve Ankara dışında İzmir, Konya, Bursa, Samsun, Gaziantep, Adapazarı, Erzurum, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Kayseri illerinde ve Kıbrıs’ta yer alıyor. Sayı olarak vermek gerekirse, üç Vakko Home, iki Vakko Chocolate mağazası, üç Vakko Wedding House (Wedding House’lar dışında dört mağazada da Wedding bölümümüz bulunuyor) iki Christofle, 13 Vakkorama mağazası, 31 W Collection (ikisi yurtdışında, ) dört Pronovias, iki Vakko Mare ve dokuz Outlet Vakko mağazamız mevcut. V2K designers markası ise Nişantaşı mağazası ile birlikte Vakko V2K Cornerları’nda yer alıyor.
 
Vakko’nun farklılaşma stratejisi hangi değerler üzerine kurulu?
Bugün Türkiye’de lüks moda markalarının dinamiklerine baktığımızda çok katlı mağazacılık anlayışı içinde, marka çeşitliliği üzerine odaklanan bir yapı olduğunu gözlemliyoruz. Bizim öncelikli hedefimiz ise Vakko markasına yatırım yapmak, Vakko markasını büyütmek. Bunu yaparken, ürün çeşitliliği üzerine odaklanıp ana koleksiyonlarımızı destekleyen ve tamamlayan marka çeşitliliği üzerine kurduğumuz bir iş modelimiz var. Ürün çeşitliliği konusunda tüm lüks markalar içinde aynı çatı altında kadın ve erkek koleksiyonlarının yanısıra gelinlik, abiye, eşarp, çikolata, ev koleksiyonlarını hep birlikte barındıran ve yaşatan tek markayız. Marka çeşitliliği alanında da özellikle gelinlik, abiye ve V2K designers koleksiyonlarımızla güçlüyüz.
 
Yeni görevinizde kendinize koyduğunuz hedefler neler? 
Vakko Türk moda sektörüne yön veren bir marka. Öncelikle böyle bir marka için çalışıyor olmak benim için büyük mutluluk. Bundan sonraki süreçte, geçmişte edindiğim deneyimlerden ve farklı bakış açılarından faydalanarak ekibimle birlikte markayı daha ileriye götürmek ve yükseltmek için çalışacağım. Gelişen teknoloji ile birlikte, değişen perakende dinamikleri ve tüketici alışkanlıkları söz konusu. Ekip olarak tüm bunları göz önünde bulundurarak, tabii ki Vakko kültüründen kopmadan Vakko’yu daha ileriye taşımak ve satış kanallarımızı hızlı büyütmek üzerine çalışmalar yapacağız.
 
Erkek egemen bir sektörde kadın olarak başarınızın sırrı nedir?
Çalıştığım bütün kurumlarda öne çıkan tarafım, tutkulu olmamdır. Tutku insanların mutlaka fark yaratabileceği bir özellik. “Tutku dağları devirir” lafını çok önemsiyorum. Ben de genelde “Olmazları olur yapan kadın” olarak bilinirim. 2008’de pek çok erkek yönetici arasından “Yılın perakendecisi” seçildim. Türkiye’nin dördüncü büyük sektöründe bilimsel yöntemlerle çalışmayı ve insani ilişkilerimi azami düzeyde tutmayı seviyorum. Yaptığım projelerde hisse satışlarına da iştirak ettiğim için biraz erkek işi görülen işlerde görev aldım. Üç yılda iki şirketi hem kârlı hale getirdim hem de iyi ortaklarla bir araya gelmelerini sağladım. İş yaparken kendimi kadın olarak ayrıştırmıyorum. Sabırlı olmak bana çok kazandırdı. Çalıştığınız kurumun değerlerini çok iyi anlamanız gerekiyor. Perakendede kadın olmanın avantajlarını çok yaşadım.
 
Yönetici olarak aldığınız en kritik karar neydi? 
Operasyonları, organizasyonu, müşterileri ve çevresindeki tüm iş ortakları ve diğer paydaşlarıyla mevcut bir şirket yönetiyorsanız, gerçek anlamda rutin dışı alınan pek çok karar kritiktir. Ancak, kısa sürede ve ani alınması gereken kararlar gerçekten zor ve zorlayıcıdır. Her şeyden önce yönetim kurulunu ikna etmeniz gereken durumlar daha da kritiktir.

Bundan 15 yıl önce perakende sektörüne geldiğim ilk yıllarda, sektörün dinamiklerini anlamaya çalıştığım bir dönemde önemli bir yatırım kararı alınacaktı. Her markanın kendi kredi kartını çıkardığı ve kart merkezini kurmak için milyon dolarlık yatırımların yapıldığı bir dönemdi. Bu dönemde bu yatırımı yapmak yerine, bu projeyi esas işlerinden biri, kredi kartı olan bir banka ile rakipleri de bu programa dahil edecek kadar cesur bir proje haline dönüştürmek çok kritik bir karardı. Yıllarca biriktirdiğimiz ve çok değer verdiğimiz müşterilerimize yeni proje ile iyi hizmet vermek ve onlarla kurduğumuz bağa zarar vermeyecek şekilde işi yeniden tasarlamak çok riskliydi. Ayrıca yönetim kurulu işin başında bu projeyi riskli buluyordu ve içerde bu yatırımın yapılmasını daha doğru buluyordu. Sonunda yönetim kurulu ikna edilerek, banka ile birlikte çok önemli bir projeye imza atıldı. Bugün Türkiye’nin en güçlü kart programlarından biri, bu zorlu çalışma sonrasında yaratılmış oldu. Burada kararın ne kadar doğru olduğu ancak belirli bir süreden ve sonuçları netleştikten sonra anlaşıldı. Böyle kararlar sonrasında hakkınız kritik süreden sonra teslim edilir ki, bu kişisel olarak sizin için de kritik durumdur.
 
Kariyerinizde bir dönüm noktası oldu mu?
Öncelikle üniversiteyi bitirdiğim zaman yurtdışına gitme planlarım vardı ancak o zaman okuldan hocamın eşi bana Arçelik’te iş teklif etti ve benim Türkiye’deki profesyonel yolculuğum o gün bu gündür devam ediyor. Endüstri mühendisi olmam ve iş hayatına başladığım yıllarda bilgi teknolojilerindeki baş döndürücü gelişim ve şirketlere getirdiği değişim ve dönüşüm dinamizmi beni bu alana çekti. Bu alanda pek çok öncü proje gerçekleştirdiğimi söyleyebilirim. Ancak YKM’nin beni çimento sektöründen ve bilişim konularından perakende sektörüne ve operasyonlarına transfer etmesi iş hayatımdaki bir diğer önemli dönüm noktasıdır.
 
Hayatta aldığınız en önemli tavsiye nedir? Kariyer felsefeniz neler üzerine kurulu?
“Cehenneme giden yollar, iyi niyetle asfaltlanmıştır…” İlk yöneticimin bana verdiği, aldığım en büyük tavsiye buydu. İş ortamındaki her türlü dinamiği doğru anlamak ve rekabeti sürdürebilmek için kararlarınızı alırken, çevre şartlarını değerlendirirken ilişkilerinizi yönetirken bu tavsiyeyi akıldan çıkarmamak gerektiğini düşünürüm. Tabii ki bu iyi niyet ortamını toptan yok saymak anlamında değildir; daha çok, temkinli ve adımlarınızı atarken iyi hesap yapmanız gerektiğine işaret eder.

Bu kapsamda benim felsefem, yaptığım işi tutkuyla yapıp, her engele rağmen sonuca gitmek ve mutlaka yeni bir şeyler başarmak ve bunu paylaşmaktır. Paylaşım önemlidir çünkü bu tek kişilik bir oyun değil; çok kalabalık ve birden fazla sahnede yer almaktasınız. Perde kapanana kadar sahnede olmak istiyorsanız başkalarına da ihtiyacınız olduğunu unutmamalısınız.
 
Tepe yönetimine ulaşmak isteyen kadınlara neler tavsiye edersiniz?
Kadın veya erkek olarak ayırmadan, kendilerini iyi tanımlamalarını, amaçlarını iyi belirlemelerini ve amaçlarına ulaşmak için işlerini tutkuyla ve özenle yapmalarını tavsiye ediyorum.İş hayatında kadın olmanın dezavantajlarından çok avantajlarının da olduğunu ve bunların kendilerini ayrıştırdığını hep akıllarında tutmalarını tavsiye ediyorum. Kadınların daha titiz ve detaycı olduğunu, değişen şartlara daha hızlı adapte olabildiklerini düşünüyorum. Bu da pek çok güçlüğü aşmalarına yardımcı olacaktır.

Ayrıca en önemli kaynağın zaman olduğunu, bunu iyi değerlendirmeleri ve doğal olarak karşılarına çıkacak güçlüklere göre planlarını mutlaka gözden geçirip yeniden düzenlemelerini, kısa vadeli kazanımlardan çok uzun vadeli hedeflere odaklanmalarını öneriyorum. Yükselmek isteyen kadın profesyonellere iyi bir aile ve güçlü ilişkiler kurmalarını önemle tavsiye ederim. Bu yolda alınacak destek ve güçlü bağların, sürdürülebilir ilerlemenin en önemli temel taşları olduğunu düşünüyorum. Kadınların kendilerine güvenmeleri ve her zorluğun altından kalkabilecek olduklarının bilincinde olmaları da çok önemli. Yeniliklere açık olmak, zamanı iyi kullanmak ve uzmanlaşmaya önem vermek de başarıyı getirecektir.
 
Türk iş kadınını global arenadaki rakiplerinden ayıran en temel özelliği nedir? 
Türk kadını genel olarak fırsat eşitliği ve eğitim konularında yaşadığı olumsuzluklara rağmen daha mücadeleci. Pek çok alanda var olduğunu hissettirmek için çok çalışıyor. Tutkuları ile dağları deviriyor.
 
Rekabet ve güç kelimeleri sizin için ne ifade ediyor? Başarıya giden yolda en çok beslendiğiniz kaynaklar neler?
Rekabet benim için yaşadığım ortamın genel tanımıdır. Geçilmesi gereken rakibin varlığından çok dengelenmesi ve gerektiği durumda varlığında faydalanmamız gereken vazgeçilmez bir unsurdur. Çözmemiz gereken probleme dair denklemin ayrılmaz bir parçasıdır. Çoğu zaman çözüm yoludur. Rekabet, izlememiz, iyi gözlememiz ve pek çok durumda ders almamıza yardımcı ve bazı durumlarda ihtiyaç duyduğumuz örnekleri bulabileceğimiz bir kaynaktır. Bu anlamda rekabete ek olarak iş ortakları ve paydaşlar ile kurulan iyi ilişkiler ve güçlü işbirlikleri başarıya giden yolda benim şahsen en çok destek aldığım kaynaklardır. Bunun dışında, ailemin desteğini de eklemek isterim çünkü güçlü aile bağları ve onların desteği başarıya giden yoldaki en önemli unsurlardan biridir.
 
Sizce gücün tanımı nedir?
Benim için güç yola çıktığınız insanları bir arada tutan birleştirici çekim alanıdır. Heyecanı artırabilmek ve bastığınız zemini yukarıya kaldırabilmek, etrafınızdakilerin hayatına katkıda bulunabilmek ve bu sayede hedeflere doğru sürükleyebilmek, çevrenize güven verebilmektir. Bunları yapabildiğim sürece kendimi güçlü hissederim.
 
İş ve özel hayatınızın sınırlarını nasıl belirlediniz?
İş hafta içinde hemen hemen tüm vaktimi alıyor. Bu eve döndüğüm zaman da devam ediyor. Gerçekten yoğun çalışıyorum ve ailem bunu her zaman anlayışla karşılamıştır. Bunun benim için bir şans olduğunu biliyorum. Eğer bir programım yoksa akşam yemeğimi ailemle beraber yemek isterim. Haftada en az bir gün yemek yaparım ki, bu beni mutlu eder ve bir kadın ve anne olarak ailemle aramda daha güçlü bir bağ kurduğumu hissettirir. Bunun dışında işle alakalı planlı bir program yoksa haftasonlarımı tamamen aileme ayırmaya özen gösteririm. Dostlar ile mutlaka bir sosyal aktivite planlarım, bu bir akşam yemeği veya bir konser, sinema veya tiyatro programı olabilir. Haftada iki gün spor yapmaya gayret ederim, geç de olsa hava müsait ise eşimle birlikte yürüyüş yaparım, bu sıradaki sohbetler gerçekten bana iyi gelir.
 
Yönetiminizde Vakko markasını 2015 yılı içinde hangi projeler bekliyor? 
Vakko, Türkiye perakende sektöründe birçok ilke imza atmış bir marka olmanın yanı sıra lüks denildiğinde akla gelen ilk Türk moda markası. 2015 yılında da bunu destekleyecek, Vakko’yu daha da ileriye taşıyacak ve büyümeyi hızlandıracak değişim projeleri başlatıyoruz. Bu yıl da müşterilerimiz bütün işimizin odağında olacak, değişen trendler ve bu doğrultuda yaptığımız bütün çalışmaları en hızlı bir şekilde paylaşmak ve anlatmak bizim birincil önceliğimiz olacak. Hayata geçireceğimiz tüm projelerimizi bu strateji doğrultusunda kurguluyoruz. 2015 bu anlamda gerçekten “Vakko’nun yılı” olacak.
 
Özel yaşamından…
İz bırakan kitap: Stephen Covey’in “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı” ve
Cem Hakko’nun hediyesi, Vitali Hakko’nun hayat öyküsü “Hayatım Vakko”
Unutamadığı film: Kış Uykusu
En beğendiği yönetmen: Nuri Bilge Ceylan
En beğendiği yazar: Amin Maalouf
Dinlediği müzik türü: Klasik müzik, yabancı pop, jazz.
Hobileri: Eşi ve oğluyla farklı yerlere seyahat etmekten keyif alıyor. Ayrıca dostlarıyla her hafta muhakkak yeni tatları ve mekanları keşfe çıkıyor.
 
Jaklin Güner…
İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Güner, yüksek lisansını da aynı okul ve bölümde tamamladı. İş hayatına Arçelik’te başladı. Ardından ITCF- Set Group’ta yeniden yapılanma ve yatırımların yeniden projelendirilmesini yürüten Güner, 1997 yılında YKM bünyesine katıldı. YKM’nin yeniden yapılanma projesini yürüten Güner, şirketin kurumsallaşma sürecinde önemli rol üstlendi. YKM’deki hisse satışı/ortaklık projesini yönetti. Genel müdürlüğü döneminde 1 milyon adet YKM müşterisine daha iyi hizmet verebilmek için Garanti Bankası ortaklığıyla, çipli ve puan toplama sistemli ilk kredi kartı olan Bonus Card’ın yaratılmasına ve geliştirilmesine katkıda bulundu. Yüzlerce tedarikçinin birkaç ay gibi kısa bir sürede barkod sistemi uygulamasına geçişinin sağlanması, ülkemizde ilk SAP Retail uygulamasının başlatılması, perakendede kapsamlı mağaza yazılımı gibi uygulamalarla da Türkiye’de perakendeciliğin gelişimine katkıda bulundu.
Mayıs 2012 de Ziylan Grup’a CEO olarak katılan Güner, burada da önemli başarılara imza attı. En önemlisi Ziylan Grubu’nun yeniden yapılanması konusunda aldığı karar ve bu konuda başlattığı süreç bu adımlar içinde en önemlileri oldu. 2013 yılında Ziylan Grubu’nun hisse satışı/ ortaklık projesini yönetti. 1 Eylül 2014 tarihinden itibaren Vakko CEO’su.