Teknoloji startup’ları inanılmaz değerlere ulaşıyor

0
99

Stewart Butterfield geçen sonbahar startup’ı için yatırım arayışına girdiğinde aklında sadece şu vardı: Ya milyar dolar ya da hiçbir şey. San Francisco’daki ticari yazılım şirketi Slack 1 milyar dolarlık bir değere erişemediği takdirde, dert etmeyecekti. Slack’in acil nakde ihtiyacı olduğu söylenemezdi. Burası, her hafta binlerce insanın bir işyerinin ihtiyaç duyabileceği iletişim araçları için başvurduğu bir yerdi. Butterfield açısından Slack’in gereksinim duyduğu şey, milyar dolarlık markanın prestijiydi.
 
41 yaşındaki Butterfield “Evet, gelişigüzel söylenmiş gibi duruyor çünkü çok büyük yuvarlak bir rakam” diyor. “Psikolojik olarak fark yaratıyor. Bir milyar potansiyel müşteriler, çalışanlar ve basın için psikolojik eşik olduğundan 800 milyon dolardan daha iyi.”
 
Nitekim Slack ekim ayında yani şirketin kendi adıyla anılan ürününü çıkarmasının üzerinden bir yıldan daha kısa bir zaman geçmişken, 129 milyon dolarlık bir finansman raundunun kapandığını bildirdi. Toplam yatırım değeri ise tam 1 milyar dolardı. Butterfield’in arzusu gerçekleşmişti: Slack teknoloji dünyasının yeni “Tekboynuz”uydu.
 
Çok değil daha kısa süre öncesine kadar 1 milyar dolar piyasa değeri olan bir halka arz öncesi teknoloji startup fikri fanteziydi. Google halka arz edilmeden önce hiçbir zaman 1 milyar dolarlık değere ulaşmamıştı. Sadece Google değil Amazon ya da dotcom kategorisinin diğer üyeleri de bu seviyeye ulaşmamışlardı.
 
Bugün teknoloji sektörü milyar dolarlık startuplarla dolu. Cowboy Ventures kurucusu Aileen Lee, Kasım 2013 TechCrunch blog yazısında bu tür kurumsal varlıklar için tekboynuz terimini kullandığında, son on yılda girişim sermayesinin desteklediği ABD’li yazılım startuplarından yalnızca 39’u 1 milyar dolarlık bir değere ulaşmıştı. Şimdi ise, ağın daha da genişlediği bir süreçte, Fortune girişim sermayedarlarının 1 milyar dolar ya da üzeri bir değer biçtiği 80’i aşkın startup sayıyor. Ve bu şirketlerin borsaya açık olmadığı göz önüne alındığında, dikkatimizden kaçan çok az olmuştur. Tekboynuz’un yükselişi çok hızlı bir şekilde ve çok fazla da işaret vermeden gerçekleşti ve bu yüzden de bazı insanları da şaşkınlığa uğratmaya başlamış durumda.
 
Yatırımları arasında 1,2 milyar dolara Microsoft’a sattığı Yammer’ın da yer aldığı Emergence Capital Partners’tan girişim sermayedarı Jason Green, “Tekboynuzların hep mitsel yaratıklar oldukları düşünülürdü” diyor. “Ama şimdi tekboynuz sürüleri görüyoruz.”
 
Sürüyle birlikte hareket etmekten memnun olmayan girişim sermayedarları ise daha büyük oyunları hedeflemeye başladılar. Şimdi artık hızla 10 milyar dolar değere ulaşacak potansiyele sahip startupları avlıyorlar. 2013 yılında yalnızca bir tek borsaya açık olmayan şirket bu eşiği geçti: Facebook. Şimdi ise, Uber dahil 41,2 milyar dolar değerinde en az sekiz adet, istek üzerine araba hizmeti sunan şirket var. Değeri ise Fortune 500’deki şirketlerin en az yüzde 70’inin piyasa değerinden daha yüksek.
 
Teknoloji bu patlamayı körüklüyor. Akıllı telefonlar, ucuz sensörler ve bulut bilgisayar, teknolojiye en kapalı endüstrilere bile sızabilen bir dizi yeni internet bağlantılı hizmetlerin önünü açtı; bunun en çarpıcı örneği de, taksicilikte yeni bir çığır açan Uber; Airbnb ise otelciliği sarsıyor. Yatırımcılar bu yükselen dalgada devasa fırsatlar görüyorlar.
 
Ayrıca geniş çaplı mali trendler var. Hemen hemen altı yıllık çılgın boğa piyasası borsaya açık olmayan şirketlerin değerlemelerinde yelkenleri şişirirken, en son teknoloji girişimci kuşağı da istedikleri zaman yatırım yapabilmek için bol zaman olduğu kanısındaydı. Rekor düzeyde düşük faiz oranları da bazı kurumsal yatırımcıların hem riski hem de getirisi yüksek girişim sermayesi dünyasında getiri peşine düşmelerine neden oldu. Buna bir de mevzuattaki boşluk eklendi: 2012 yılında, küçük işletmelerin sermaye elde etmelerini kolaylaştırmayı amaçlayan JOBS yasasının kabulünün ardından startuplar SEC’in (ABD Sermaye Piyasaları Kurulu) onları halka arza zorlamasından sonra çok daha fazla sayıda yatırımcıyı çekebileceklerdi.
 
Son olarak da, algılama denilen soyut unsur var. Startupların dünyasında 1 milyar dolarlık bir değerleme hemen Google’a satış planları olan vurgun peşindeki bir startup olmaktan çıktığınız anlamına geliyor.
 
İş dünyasında henüz iki yıllık bir geçmişi olan ama 2 milyar dolarlık bir değeri olduğu söylenen, sipariş üzerine bakkaliye teslimat hizmeti sunan Instacart’ın 28 yaşındaki CEO’su Apoorva Mehta, “Bize bazı önemli insanları işe alabilmemizi sağlayacak bir saygınlık kazandırıyor” diyor; “Ve dünyaya, satın alınmaktansa kalıcı ve dünya çapında bir marka oluşturma peşinde olduğumuzu anlatıyor.”
 
Girişim sermayedarları geriye dönüp bakarak bu şişen değerlemeleri haklı çıkarma peşindeler. Dotcom balonunun sönmesinin ardından Silikon Vadisi’nde temkinli bir yaklaşım ortaya çıktı. Yatırımcılar değerlemeleri düşük tuttular ve şirketlerine aşırı sermaye yüklememeye çalıştılar. Bu strateji Facebook kasırgası ortaya çıkana kadar sürdü. İlk başlarda, 250 milyon ya da 500 milyon dolar gibi fiyatları çok yüksek bularak sosyal ağa yatırım yapmaktan kaçınan tüm o temkinli tipler, Facebook Mayıs 2012’de halka açılıp da 104 milyar dolarlık bir piyasa değerine ulaştığında kalakaldılar. Eğer bir startup birkaç yıl içinde milyarlarca dolarlık değere ulaşacaksa, başlangıç fiyatı olarak birkaç milyon doları ödemekten kaçınmanın ne anlamı var ki?
 
Sonuç olarak, hukuk firması Cooley LLP’ye göre, ilk halka arzların ortalama değeri 2012- 2014 yılları arasında yüzde 135 oranında arttı. Bu da bir eko etkisi yarattı ve yeni kazançlarla çıta daha da yükseldi. Böylece, girişim sermayedarları, tekboynuz düzeyindeki halka arzları desteklemek üzere Fidelity Investments (Uber’le ilgili son anlaşmayı yönetti) ve Wellington Management (DocuSign ve Moderna Therapeutics’i destekledi) gibi geleneksel para yöneticileri şeklinde, bu tür işler için pek de olası gözükmeyen yeni ortaklar devşirdiler.
 
Bu durum Amerikalı şirketlerin bilançolarında rekor düzeyde nakit rezervine sahip olmalarını da engellemiyor. Facebook geçen mart ayında mesajlaşma startup’ı WhatsApp’a 19 milyar dolar ödediğinde, herkesin ağzı açık kalmıştı; bundan bir ay sonra da sanal gerçeklik başlık üreticisi Oculus VR için 2 milyar doları daha gözden çıkarmıştı. 2014 yılına gelindiğinde ise Google akıllı termostat üreticisi Nest için 3,2 milyar dolar ödedi; Apple kulaklık üreticisi Beats’i 3 milyar dolara satın aldı ve Microsoft İsveçli oyun startup Minecraft için 2,5 milyar dolar ödedi. Hatta sağlık sektörüyle ilgili risk sermayedarları bile harekete geçerek, Seragon Pharmaceuticals’ı Genentech’e 1,7 milyar dolara sattılar.
 
Ancak bu furyanın özellikle son raunduna denk gelenler için tüm bunlar biraz balon gibi gözükmeye başladı. Risk sermayedarı Marc Andreessen bu tabloyla ilgili iyimserliğini korumakla birlikte uyarıda bulunmaktan da geri kalmıyor. “Eğer bugün CEO’ysanız ve yaşınız da 35 ya da altıysa, 2000’li yılları yaşamadınız yani sermaye piyasalarının dağılmasına tanık olmadınız demektir” diyor. “2000’li yılları yaşayan insanlar psikolojik olarak yaralıdırlar ve son 15 yılda risk alma konusunda daha temkinli davranmışlardır. Bu dönemden geçmediyseniz, yüksek değerlemelerde her zaman para kazanabileceğinize dair tehlikeli bir kanıya sahip olabilirsiniz.”
 
Kırkı yılı aşkın bir süredir startup’lara yatırım yapan Greycroft Partners kurucusu Alan Patricof endişeli: “İnsanlar trafik büyümesini ve gelir artışını satın alıyorlar ama bu ‘kral çıplak’ teorisini andırıyor. “Bir noktada, bu şirketlerin tümü FAVÖK’ün çarpımı kadar değerlenecek. İlk halka arzlarda bir durulma olursa ya da herhangi bir nedenden dolayı genel görünümde bazı uyarı sinyalleri ortaya çıkarsa, insanların ellerinde nasıl kurtulacaklarını bilemeyecekleri envanter fazlası kalabilir.”
 
Tekboynuz patlamasının destekçileri ise bu kez işlerin farklı olduğu konusunda ısrarcılar. Onlara göre, milyar dolarlık startupların çoğu “dotcom” günlerinde şirketlerin sahip olmadığı müşteri ve gelir portföyüne sahip. Ancak girişim sermayesi dünyasında hiç kimse, eninde sonunda piyasada bir geri çekilmeye tanık olmayacağımızı söyleyecek kadar saf değil.
 
Nitekim pek çok girişim sermayedarının portföy şirketlerine dikkat etmeye başlaması sürpriz değil. Geçen yıl nisan ayında borsaya açık teknoloji hisselerinde kısa süreli bir baygınlık, startupların “yanma hızları”nı kontrol etmeleri ve gelecekte olası bir kaynak kurumasına karşı önlem almak için olabildiğince çok yeni para bulmaları gerektiğine dair bir uyarı işareti olarak görülmüştü.
 
Girişimciler dinlediler yani en azından ikinci kısmını: National Venture Capital Association’a göre, ABD merkezli şirketler 2014 yılının dördüncü çeyreğinde geçen 13 yılda herhangi bir çeyrekte elde ettiklerinden çok daha yüksek miktarda risk sermayesi sağladılar.
 
Bu durum kısmen, Instacart gibi bir şirketin 400 milyon dolarlık bir değerlemeyle 44 milyon dolar elde etmesinden tam altı ay sonra 2 milyar dolarlık bir değerleme için 120 milyon dolar elde etmesinin nedenini açıklıyor. Ya da sosyal medya şirketi Pinterest’in Şubat 2013 ile Mayıs 2014 arasında üç turda 625 milyon dolar elde edip, değerini 2,5 milyar dolardan 5 milyar dolara çıkarmasının gerekçesini ortaya koyuyor.
 
Ancak daha agresif fonlamalar tekboynuzların değerlemelerine uygun büyüyeceklerinin garantisi değil. Green, “Gelir açısından sıfır dolardan 50 milyon dolara gitmek, 50 milyon dolardan yüzlerce milyon dolara gitmekten çok farklı” diyor. “Pek çok insan bu geçişi yapmıyor. Çoğu yapmıyor. Belki de bu şirketlerin yarısı potansiyelini doldurmayacak.”
 
Pek çok tekboynuzlu geri çekilmeye tanık oldu. Açık kaynak yazılım şirketi Hortonworks yatırımcılar tarafından 1 milyar dolara değerlenmişti ancak geçen aralık ayında halka arz olduğunda piyasa değeri 666 milyon dolara düştü. (O zamandan beri 1 milyar dolarlık bir piyasa değerine ulaşmayı başardı.) Şirket teknolojisini “havalı” hale getirmekle ünlü veri depolama şirketi Box da bu derginin (Fortune ABD) baskıya girmesinden birkaç gün sonra halka arza hazırlanıyordu. İlk baştaki değerlemesinin de geçen yaz TPG Capital gibi yatırımcılardan elde ettiği 2,4 milyar dolardan en az yüzde 30 daha düşük olması bekleniyordu.
 
Ayrıca 2013 yılında 250 milyon dolar gelir elde edebileceğini söylemiş olan tasarım odaklı e-ticaret sitesi Fab var. Oysa gerçek rakam yaklaşık 30 milyon dolar olarak gerçekleşti. Fab’da çalışan sayısı 750 kişiden 150’ye geriledi ve CEO Jason Goldberg şirketi sipariş üzerine eşya üreten bir işyeri olarak yeniden konumlandırdı. Fab 1 milyar dolarlık değerlemeyle 336 milyon dolarlık bir fon elde etmeyi başarmıştı ancak Goldberg Fortune’a yaptığı açıklamada, değerlemesinin aslında hiçbir zaman 875 milyon dolara ulaşmadığını itiraf etti. Şirketin bugün bu rakama yakın bir değere sahip olmadığını kabul ediyor. “Eğer kendinizi iki-üç yıl işin içinde olduktan sonra 1 milyar dolarlık bir değere sahip olduğunuza inandırırsanız, sizin için sıkıntılı olur” diyor.
 
En iyi zamanlarda bile, startup yatırımı riskli iştir. Tekboynuzlar Çağı hızla geldiği gibi, bunu yaratan koşullar tersine de dönebilir.
 
Uber’in yönetim kurulunda yer alan Benchmark Capital’ın ortağı Bill Gurley, “Sanırım 2015’te çok fazla başarısızlığa tanık olacaksınız” diyor. “Eğer 3 milyar dolarlık halka açık bir şirketseniz ve buna karşılık, borsada işlem gören hisseleriniz de 1 milyar dolarlık bir değere sahipse, ayakta kalabilirsiniz çünkü yeni eleman alımına kaynak yaratmak için hâlâ opsiyon sunma şansınız vardır. Ancak borsaya açık bir şirket değilseniz ve böyle bir durumla karşı karşıyaysanız, işe almak ya da kademeli artan yatırım bulmak zorlaşır.”
 
Bu arada, daha fazla sayıda milyar dolarlık startup’ın ortaya çıkmasını bekleyin. Gurley, “Oynamamak gibi bir tercihiniz olamaz” diyor; “Eğer bir şirketiniz varsa ve yüksek değerlemelerde 150 milyon dolar elde edip bunu satışlara aktarıyorsa, ya siz de benzer bir şey yapacak ya da muhafazakar bir tavır takınıp, önemsemeyeceksiniz.” Bu da, bazı girişim sermayedarlarının başarısızlığı öngörmelerine rağmen niçin yatırım yapmaya devam ettiklerini açıklıyor. Her zaman, birkaç başarılı tekboynuzun yarattığı değerin başarısızların zararlarını baskılayacağına dair bir inanış vardır.
 
Butterfield kolay risk sermayesi kaynağının bir noktada kuruyacağının bilincinde. Slack’in elde ettiği paranın yalnızca yüzde 1’ini harcamasının bir nedeni de bu. “Slack’in sıkıntıya düşmesinden önce bir tür meteorların dünyaya çarpmasına benzer bir durumun oluşacağından emin olabilirsiniz” diyor. Tutumlu davranmak akıllıca bir hareket. Tekboynuz olmanın prestiji her geçen mali çeyrekle azalıyor. Bu tamamen ortadan kalktığında ise, arkasından gidilecek yepyeni bir fantezi ortaya çıkacak: Kârlılık.