Piyasalar için 3 olumlu 3 olumsuz gelişme

0
72

Geçen ağustos ayından bu yana Türk Lirası’nda gözlenen değer kazancı kasım sonunda durulmuşa benziyor. Özellikle aralık ayından bu yana lirada tekrar değer kaybı yaşanırken piyasaları bekleyen üç önemli risk ve fırsat öne çıkıyor.

Zeynep Aktaş’ın Milliyet’teki yazısına göre, bu yıl fiyat hareketlerindeki aşırı oynaklığı konuşmaya devam edeceğiz. Teknolojinin sağladığı imkânlar ve ülkelerin değişen yeni dengeleri karşısında aldıkları pozisyonlar gereği piyasaların yeni normali aşırı oynaklık. Ancak 2019 yılını Türkiye gibi ülkeler için asıl şekillendirecek olan gelişmekte olan ülkelere yönelik yaşanacak para akışı. Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin performansına baktığımızda MSCI Gelişmekte Olan Ülkeler Endeksi beş haftanın zirvesinde bulunuyor. Aynı şekilde gelişmekte olan ülkelerin para birimleri de dolara karşı değer kazandı. TL varlıklar ise aynı performansı gösteremedi. ABD’nin Suriye’den çekilme konusunda izlediği yol haritasındaki belirsizlikler ve Türkiye’nin bu konuda gösterdiği kararlılık, seçim sürecinde alınan kararlar, yabancıların henüz piyasada varlıklarını hissettirmemeleri TL varlıkların zayıf seyrine neden oluyor.

Fed’in faiz politikası

Geçtiğimiz hafta açıklanan Fed Açık Piyasa Komitesi tutanaklarında, bazı üyelerin faiz artırmak istemedikleri ve konuyu kendi aralarında görüştükleri takip edildi. Bu da küresel bazda dolarda satışa neden oldu. Doların küresel bazda gerilemesi elbette Türkiye açısından da olumlu bir seyir. Bununla birlikte doların seyri ağustos ayından bu yana 29 Kasım günü test edilen 5.13’ün üzerinde. Kurdaki hareketlenmede ABD ile ikili ilişkilerin de önemli bir rol oynadığı göz ardı edilmemeli. Bu yönüyle Ankara ile Washington arasındaki görüşmelerin izleyeceği seyir daha yakından takip edilecek. Görüldüğü kadarıyla sıcak paranın yönü gelişmekte olan ülkelere doğru olmaya devam edecek. Bu olduğu sürece, 2018 yılındaki gibi kur kaynaklı ciddi bir dalgalanmanın yaşanma ihtimali zayıflayacak. Öte yandan son dönemde yaşanan gelişmeleri de göz önünde bulundurarak 2019 yılında piyasaların önünde üç olumlu üç olumsuz gelişme söz konusu.

3 olumlu gelişme

1- MSCI Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi, bir yılın ardından ilk defa yeniden yönünü yukarı çevirdi. Halihazırda son beş haftanın zirvesine çıkmış durumda. Gelişmekte olan ülkelere para akışının sürmesi Türkiye’ye de olumlu yansıyacak.

2 –  FED’in 2019 yılında faiz artırımında aceleci hareket etmeyeceği beklentisi gelişmekte olan piyasalara ilgiyi canlı tutuyor.

3- Almanya sanayi üretimi 2008 yıldan beri ilk defa çok sert düştü. Almanya sanayi üretimindeki bu sert gerileme ve Brexit süreci, İtalya’nın durumu, Avrupa Merkez Bankası’nın ( ECB) bu yıl faiz artırımı yapmasının zor olabileceğine işaret ediyor.
 
3 olumsuz gelişme

1 –  Türkiye’nin beş yıllık risk primi 357 seviyesinde bulunuyor. Bu oldukça yüksek bir seviye. Yatırımcıların risk almada çok da istekli olmayacağını gösteren göstergelerden biri. ABD’nin Suriye’den çekilme konusunda izleyeceği yol ve Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna girme konusundaki kararlılığı risk primini yüksek tutmaya devam edebilir.

2 –  En büyük 20 ekonominin göstergelerine bakıldığında en yüksek enflasyon oranı ve faiz ile Türkiye dikkat çekiyor. Yüksek enflasyon ve faiz kıskacı kar marjlarını ister istemez daraltacak. Mevcut şartlarda ekonomi yönetiminin faiz indirimine gitmesi bekleniyor. Fakat bunun zamanlaması önemli. Erken bir faiz indirimi piyasalardaki dengelerin çok sert değişmesine neden olabilir.
 
3-  Yerel seçim sürecinde bütçe maliyetlerini artıracak kararlar ilgili kesimlere cazip görünse de son noktada bütçeye ek külfet oluşturmasına yol açıyor. Söz konusu durum uzun vadede piyasalar üzerindeki gerilimi artırabilir.
 
SONUÇ

Olumlu ve olumsuz gelişmeleri birlikte değerlendirdiğimizde ise belli bir sonuca varmak mümkün. Her şeyden önce küresel ekonomide küçülme meydana gelecek olması olumsuz bir gelişme olarak değerlendirilmeli. Bununla birlikte faiz artışının yaşanmayacak olması ya da çok düşük oranlarda gerçekleşeceği yönündeki beklenti gelişmekte olan ülkelere olumlu yansıyacaktır. Bu da sıcak paranın yeniden yönünü Türkiye gibi ülkelere çevirmesini sağlayacaktır. Böylece kurlardaki yükselişin önünü kesecektir. Türkiye’nin diğer gelişmekte olan ülkeler arasında öne çıkması ise ancak yerel seçimler sonrası alacağı önlemlere bağlı olduğu ise unutulmamalı. Enflasyonun 2018’de zirve yapmasından sonra 2019’da gerileme eğiliminde olması fiyatlara olumlu yansıyacaktır.

BORSADA HİZMET VE SANAYİ AĞIR BASIYOR

Borsa İstanbul’da hizmet ve sanayi sektörünün ağırlığı artıyor. Endekste ağırlığı en yüksek 10 hisse içerisinde hizmet, sanayi ve teknoloji sektöründe yer alan altı hisse bulunuyor. İlk 10’da yer alan mali sektör hisse sayısı ise sadece dört. Hizmet sektöründen üç şirket, sanayiden iki firma ve teknoloji sektöründen bir şirket ilk 10’da yer alıyor. 11 Ocak itibariyle BIST 100 Endeksi’nde ağırlığı en yüksek hisse, hizmet sektöründe yer alan BİM Mağazalar oldu. Borsa İstanbul’da BİM’in endeks içerisindeki payı Türkiye’nin en büyük sanayi, banka ve holdinglerinin önüne geçti. BİM tek başına endeks üzerinde yüzde 7.87 oranında etkiye sahip bulunuyor.

Turkcell ve Türk Hava Yolları hisseleri BİM’le birlikte hizmet sektöründe öne çıkan diğer iki şirket konumunda bulunuyor.

Altın fiyatında artış beklentisi

Artan jeopolitik gerginlikler ve büyüme endişeleri altını öne çıkarıyor. Altının onsunda ilk hedef 1.370 dolarda bulunuyor. Analist beklentileri ise yükselmeye başladı.

Goldman Sachs analistleri altında 12 aylık fiyat tahminini ons başına 1.425 dolara yükseltti. Altın, söz konusu seviyeyi son beş yılda görmedi.