Narpos, esnafın kârını artırma ve müşterinin daha uygun fiyata hizmet almasını sağlama yönünde bir iddia ortaya koyuyor. Şirketin CEO’su İlyas Akça, modellerinin ileride unicorn seviyesine ulaşmasını hedefliyor.
Oturduğumuz kafede öğle servisi telaşı var. Mutfaktan gelen metalik seslere, salonu dolduran uğultu eşlik ediyor. Kafe sahibi kasanın yanındaki küçük ekranda yanıp sönen rakamlara bakıyor. POS ekranı, tedarikçi faturası, personel çizelgesi ve online sipariş platformundan gelen komisyon kesintisi…
Birkaç yıl önce tatmin edici seviyelerde olan kârlılık, şimdi tüm bu operasyonel yükün altında eziliyor. Gördüğüm, binlerce esnafın her gün karşılaştığı finansal bir boğuşma…
Peki, Türkiye’nin ilk hibrit altyapılı restoran sistemi olduğunu söyleyen bir yazılım, bu karmaşık düğümü tek başına çözebilir mi?
Sorunun cevabı karşımda duran kişide. 2012’den bu yana faaliyet yürüten Narpos Yazılım’ın CEO’su İlyas Akça’dan uyguladıkları sistemi dinliyorum.
Aklımda ise bir tek soru var: Napos esnafın sorununu gerçekten de çözebilir mi?

Radikal kârlılık vadediyor
Yeme-içme sektörü, dışarıdan görünen ışıltısının aksine, sessiz bir kârlılık krizi yaşıyor.
“Bundan 6-7 yıl önce her bir restoranın kâr marjı %60 seviyesindeydi, ” diyor İlyas Akça.
Ve hemen ekliyor:
“Şu an nette %10. Hatta %10’lar bile bazen ‘çok şükür’ dedirtebiliyor.”
Tespiti, radikal bir vaadi takip ediyor.
“Bizim şu anki sistemimiz, menü fiyatlarını %10 indirirken esnafın kâr marjını %30’a çıkarabilmekte.”
Bu, mevcut duruma göre %40’lık bir etki anlamına geliyor.
“Şimdiden adisyon sistemini ücretsiz hale getirerek 3 ayda 35 milyon TL tasarruf sağladık.”
“Sessiz Prens”ten CEO’luğa
Peki, bu iddialı hedeflerin arkasındaki kişi kim?
İlyas Akça’nın hikayesi, Zonguldak’tan İstanbul’a uzanan sıra dışı bir kişisel dönüşüme dayanıyor.
Lisede o kadar utangaçmış ki, arkadaşları ona “Sessiz Prens” lakabını takmış.
“Eyüp Sultan’a gittim” diyor, o günleri anlatırken.
“Dua ettim, Allah’ım lütfen sıkılmadan konuşabileyim.”
Bugün büyük bir ekosistemde çalışan bir sistemi yönetiyor.
15 yaşında “Burada başarılı olamam” diyerek ailesini İstanbul’a taşımaya ikna etmiş.
Akça’nın ailesindeki dört kardeş de girişimci. Temel motivasyon anneleri.
“Annem bize üç şeyi çok iyi öğretti: Doğruluk, dürüstlük ve para hesabını doğru yapmak.”
Bu düsturla bir projeyle Microsoft’a 10 milyon dolarlık gelir sağlamış. Batmakta olan bir şirketi bir yılda kâra geçirmeyi başarmış. Sonra düşünmüş…
“Bunu kendim için de yapabilirim.”
Böylece kendi girişimcilik yolculuğu başlamış.
Restoran sektörünün 4 büyük problemi
İlyas Akça’nın bir “unicorn” hedefi var.
Ve bu hedef, kişisel hikâyesiyle sektörde gördüğü dört temel sorunu aynı noktada buluşturan bir yaklaşımdan besleniyor.
İlk sorun “operasyon yönetimi” zaten Narpos’un sunduğu finans ve ERP destekli POS sisteminin temel işlevi.
Asıl yenilikçi adımlar diğer üç sorunla alakalı.
İkinci ve belki de en yakıcı sorun, esnafın online platformlara ödediği yüksek komisyonlar.
Geliştirdikleri modeli anlatıyor:
“Halk Bankası, Narpos kullanana Paraf Troy Kart ile %20 indirim yapıyorum,” diyor.
Asıl stratejik hamle ise Akça’nın esnafa yaptığı çağrıda gizli.
“Esnafa diyorum ki, bir yüzde 20 de sen yap.”
Yeni bir maliyet gibi görünüyor. Ama modelin mantığı farklı. Yüzde 30’ları aşan platform komisyonları yerine, esnafın kendi müşterisine yaptığı indirim bu.
Model, komisyon yükünü azaltırken müşteriyi kapısından içeriye alıyor.
Esnafla çiftçi aynı pazarda
Üçüncü sorun, tedarik maliyeti.
“Esnaf neyi kaça aldığını bilmiyor,” diyor.
Aynı ürünü toplu alım gücüyle daha ucuza alınabileceğini söylüyor.
“Türkiye’nin tamamından gelen talebi tek yerde toplayacağız.”
Bu hacim, toplu halde üreticiye gidecek.
Fiyat aracıların değil, şeffaf talep havuzunun belirlediği seviyede oluşacak.
“Takasbank ile anlaşacağız. Çiftçiye ödeme, Takasbank üzerinden yapılacak.”
Her gün tekrarlanan kriz
Sektörün bir diğer sorunu personel.
“Bulaşıkçı bulunmuyor, garson bulunmuyor.”
Bir garsonun sabah gelip akşam gelmemesi sorun. Küçük bir aksaklık, tüm servis akışını bozuyor.
İlyas Akça’nın çözümü basit; yazılımın içine eklenen bir buton.
“Bir tuşa basacak, ‘Bana 5 garson gönderin’ diyecek,” diyor.
İşletmenin anlık talebi, bu işe odaklanan dış kaynak firmalara iletilecek.
“Esnaf her gün yeni bir krizle uyanmamalı.”
Gerçek soruna dokunmalı
İlyas Akça’nın söyledikleri etkileyici.
Kafe sahibi hâlâ ekrana bakıyor. Rakamlar bugün için değişmiş değil…
Anlıyorum ki sektörün nefes alacağı bir alan yaratılacaksa, bu tür modellerin sahadaki gerçek sorunlara dokunabilmesi önemli.
Belki de asıl soru şu:
Bu dokunuş, binlerce işletmenin kaderini değiştirecek kadar güçlü olabilir mi?
