Robotlar düşmanımız olmak zorunda mı?

0
30

Endüstriyel devrimin başladığı 18. yüzyıldan örnek veren Carney işçilerin gelişen ekonomiden ancak bir asır sonra fayda sağlayabildiğini ve tam bu dönemde Marx’ın kabul gördüğünü söyledi.
Kısa vadede işsizlik ile kaygılar çok yerinde ve zaten herkesten duyduğumuz bir konu. Hatta sık sık kullanılan çarpıcı bir örnek var: Yakında ışıkların hep kapalı olduğu ve sadece robotların çalıştığı bir fabrikada sadece iki canlı kalacak. Bir insan ve bir bekçi köpeği. İnsan köpeği beslemek için köpek ise insanın robotlara dokunmasını engellemek için. Carney’in belirttiği gibi End. Devrimine çok benzer noktalarla karşı karşıyayız. Hatta daha “tehlikeli” diyebileceğimiz detaylar da var. Örneğin o tarihlerde nüfus kırsaldan şehirlere göç etmek zorunda kalırken şimdi doğrudan şehirlerde patlayacak bir işsizlik tehlikesinden bahsediyoruz. Evet gelir dağılımı 1980’lerden sonra bir kez daha rekor seviyede bozulmuş durumda. Ancak kati fakirlik sınırında yaşayan insanların oranı özellikle son yüzyılda çok sert bir gerileme gösterdi. 1820’lerde yüzde 94 olan oran artık yüzde 10 civarında
Peki bu “iyileşme” nasıl sağlanmış olabilir? Aslında insanlık tarihine baktığımızda normun “fakirlik” olduğunu görüyoruz. Öyle ki Endüstri Devrimi’ne kadar global GDP’nin son derece düşük ve yatay olduğu söylenebilir. Ancak Endüstri Devrimi ile beraber muazzam bir değişiklik yaşanıyor ve hızla büyümeye geçiyoruz. Bazı akademisyenlerin bu gelişmeyi insanlık tarihinde bir defalık bir gelişme olarak görür. Normali düşük büyümedir ve tekrar o döneme geri dönüyor olabilir. Popüler senaryo geniş çaplı işsizlik olmasına rağmen aslında tam bir konsensüs da söz konusu değil. Örneğin Oxford’dan Carl Frey ve Michael Osborne yeni teknolojilere kaptırılacak ABD istihdam oranını yüzde 47 verirken, OECD’nin yeni çıkan bir raporu yüzde 14 olarak veriyor. Kötü senaryo üzerinden az sayıda çözüm üretmeye çalışan görüşleri duymuş olmalısınız. Gates robotlara vergi önerisinde bulunurken diğer bir fikir de evrensel temel gelirki İsviçre’de bir referandumla ret edildi. Toparlarsak:
1- Hiçbir ekonomik gelişme sosyal tarafı olmadan olmaz. Bu da bizi Carney’in konuşması kapsamında “üretici güçler” konusuna getirir. “Yeni üretici güçler sağlamak için insanlar da üretim biçimlerini değiştirir. Bu değişim toplumsal ilişkilerin de değişmesine neden olur. Yel değirmeni size feodal beyli toplumu verir; buharlı değirmen ise, sınai kapitalist toplumu.”
2- Bu durumda “Robotlar veya AI” bazlı bir üretim tabanına bakılıyorsa cari toplum yapısı aynı kalacakmış gibi yorum yapmak hatalı olur.
3- İlginç bir şekilde veya sanılanın aksine, Marx gelişmiş üretim unsurlarını ve bolluğu temel şartlardan birisi olarak görür. Bu nedenle aslında beklentisi de Rusya değil, İngiltere’de bir komünist sistemin oluşmasıydı. Robotlara bu gözle bakarsanız Carney’in düşündüğü şekilde değil ama yine aynı noktaya götürecek toplumsal değişikliğe neden olacağı söylenebilir.
4- Robotlar “artı değer” üretebilir mi? Ve genel korku haklı ise oluşacak olan işsizlik nedeni ile daralacak tüketim ortamında sistem bir kez daha kendini hırpalamaya başlamaz mı? Bu soru da bizi 1. maddeye götürür.
Kim bilir, belki biz robotlar ve Skaynetten tir tir titrerken Keynes’in bizler için yazdığı ama tutturamadığı öngörüleri bu kez bizlerin torunları için geçerli olur. Her durumda bizleri büyük değişimler bekliyor.