Neler oluyor şu piyasalarda

0
23

SON IKI AY IÇINDE gerek Türk gerekse dünya ekonomisinde önemli değişimler  yaşandı daha doğrusu değişimlere start verildi. Ticaret savaşlarının ilk adımı olan ellişer milyar dolarlık mal üzerine gümrük vergilerini artıran ABD ve Çin bu yazı kaleme alındığında yeniden görüşmelere başlamıştı.  ABD’nin daha az hasar alarak kazanması muhtemel  olan bu savaşın son raddesine kadar sürmesini beklemiyorum. Ancak artık net bir şekilde görülüyor ki ABD pazarına güvenerek ihracat kaynaklı bir büyüme modeli kurmak doğru değil. Dünyanın daha sağlıklı ve dengeli büyüyebilmesi için Almanya ve Çin de iç pazarlarını kuvvetlendirmeli. Maalesef bunun kısa vadede olmayacağını ve her iki ülkede de önemli ekonomik sorunlar yaşanacağını söyleyebilirim.
BOJ son toplantısında strateji değiştirmediğini sadece varlık alımlarında ince ayar gerçekleştirdiğini açıkladı.
Gördüğüm en kritik değişiklik uzun vadeli bono getirilerinde daha önce tavan olarak görülen yüzde 0.10 seviyesinin revize edilerek yüzde 0.20’ye yükseltilmesi oldu. Gerek nominal bazda bakıldığında gerekse yüzde 3.0 seviyesinde dolaşan ABD 10 yıllık tahvil getirileri ile karşılaştırıldığında önemli bir ayarlama gibi görünmeyebilir. Ancak dolar yen parite riskini  hedge  ettigimizde,  yani kur değişimleri değil de sadece getiri farkını kazanmaya çalıştığımızda, ABD tahvil getirileri yüzde 0.40  civarına  geriliyor.  Bu da Japon yatırımcıların biraz daha yüksek Japon devlet tahvil getirisi gördüklerinde portföy yapılarını değiştirmeleri anlamına geliyor. Türk lirasında görülen aşırı volatilite hedge işlemlerini aşırı pahalı hale getirmiş durumda, bu nedenle yüzde  20  ve  üstü tahvil getirilerinden bahsediyor olsak da bir emeklilik fonunun alım yapması yukarıda paylaştığım hesapla maalesef zor görünüyor. Sabit getirili varlıklardan uzak durma tavsiyemi yeniliyorum.
Öte yandan dolar büyük bir ticaret fazlası ve buna bağlı olarak arkasında devasa bir rezerve sahip olan yuan ve varlık alımlarında sona gelen euro karşısında değer kazanmaya devam ediyor. Sene başında yayınlanan raporlara baktığınızda dolar euro paritesi için 1.30›lar işten bile değildi. Oysa bilançosu küçülen,
faiz artışlarını piyasa beklentisi üzerinde gerçekleşen ve ekonomisi büyüme döngüsünün orta/sonunda olan ABD ekonomisine karşı hala eşit büyüyemeyen ve sorunlarını ortak bir strateji ile çözemeyen bir Euro Bölgesi mevcut. Paritede 1.08›e doğru bir geri çekilme bekliyorum.
Her yılbaşında ve yıl içinde 1500 doları hedeflediği açıklanan altın 1200 doların  altına gerilerken gümüş 2000 yılından bu yana süregelen yükseliş trendini kırdı. Dürüst olmak gerekirse K.Kore gerginliği, Suriye›de yaşananlar, ABD›nin İran›la imzalanan anlaşmadan çekilmesi ve gelişmekte olan ülkelerde baş gösteren kriz gibi teoride  altının yükselişine neden olabilecek pek çok gelişme yaşandı. Ancak bu gelişmelerden
hiç biri yüksek kârlar  açıklayan  ABD şirketleri ve yüksek büyüme gösteren ABD ekonomisinin sağladığı fırsat maliyetini göz ardı edecek kadar karlı bir hikaye yaratamadı.
Para sisteminin sorgulandığı dönemde altının yeniden önemli bir prim kaydetmesi kaçımılmaz. Ancak unutmamak gerek ki dedelerimiz için altın para olarak fonksiyon gösterirken şu anda ödemelerini cep telefonu ile yapanların çocukları açısından altın çok fazla bir anlam içermeyebilir. Dünya değişiyor ve yatırımcı davranışları/inançları da.