ECB: Genişleme veya genişlememe, işte bütün mesele bu

0
30

Euro bölgesi ekonomilerini yakından takip etmiyorsanız bu tartışma mantıksız görünebilir. Zira Yunanistan’ın çok düşük bir faizle dört yıldan sonra piyasalardan yeniden borçlanabildiği veya İtalyan bono getirilerinin krizden sonra en düşük seviyelerine gerilediği bir ortamdayız. O halde krizin üzerinden yaklaşık beş yıl geçtikten ve ABD Merkez Bankası (FED) parasal genişleme (QE) operasyonunu kademeli olarak bitirirken Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) QE yapma gerekliliği nasıl ortaya çıktı?

Bu sorunun cevabını grafikte bulabiliriz. Bu grafik ECB’nin M3, yani geniş anlamda para arzı verisi içinde paylaştığı kredilerin seyrini gösteriyor. Euro bölgesinde bankalar gerek şirketlere gerekse hane halkına kredi vermek istemiyor. ECB faiz indirdi, LTRO olarak bilinen likidite ihaleleri açtı, dolaylı yoldan ülke tahvillerini alacağını ifade etti ancak bu resmi değiştiremedi. Böylece geriye tek bir yol kaldı; o da QE yani varlık alımı yapılması. Olası bir QE’nin pek çok alternatifi içinde iki yol var. Bir tanesi GSYİH’ye yönelik ağırlıklarına bağlı olarak ülkelerin tahvillerinin alınması zira ABD’de olduğu gibi ortak bir devlet tahvilleri yok. Kulağa makul gelebilir ancak Alman tahvilleri zaten rekor düşük seviyede ve daha da düşmesinin İspanya’da kredi bulmaya çalışan bir şirkete faydası olmaz. Diğeri ise ECB’nin daha fazla üzerine düştüğüne inanılan varlığa dayalı menkul (ABS) piyasasında alım yapmak yolu ile KOBİ’leri desteklemek.
 
Neden KOBİ’ler? Kriz sırasında finansal piyasaların etkinliği bozuldu ve ABD dahil her yerde merkez bankalarının müdahalesine ihtiyaç duyuldu. Bozulma euro bölgesinde tedavi edilmiş değil. Bu bozulmayı Uluslararası Ödeme Bankası (BIS) üç aşama üzerinden özetliyor:
 ■ Miktar. Grafikte bankaların kredi büyümesi var. Daralıyor. Mario Draghi bu daralmanın yeni krediler değil eski krediler üzerinden yaşandığını söylese de istenilen tablo bu değil.
 ■ Fiyat. ECB’nin faiz indirimleri aktarma mekanizması dağılmadığından bazı ülkeler ve finansal yapılara yansımıyor
 ■ Dağılım. KOBİ’ler miktar ve fiyat denkleminden daha negatif etkileniyor.

KOBİ’ler özellikle İspanya ve İtalya gibi bölgelerde büyüme ve istihdam içinde yüzde 60’a yakın paya sahipken kredi başvurularının ise sadece yüzde 30’u olumlu yanıt alabiliyor (Avrupa’da şirketlerin yüzde 99,7’si KOBİ). Bu nedenle ECB doğrudan bu şirketlere yönelik bir uygulamayı tercih eder durumda. Zira Draghi’nin de belirttiği gibi ABD’de sermaye piyasaları üzerinden borçlanmak mümkünken AB’de bunu sadece büyük şirketler başarabiliyor. Bu nedenle banka kredileri son derece kritik. Ancak bilançosu nispeten düzgün bankalar merkezde, bozuk olanlarsa çevre ülkelerinde.

BBB- üstü ABS piyasası 513 milyar euro büyüklüğünde ancak bunun önemli bir kısmı emlak üzerine ve sadece 50 milyar euro’luk kısmı KOBİ ilişkili. 2013’te bölgede ABS ihracı 70 milyar euro civarında oldu. Bu 2009’dan bu yana en düşük rakam. Bu durumda ECB, çok tercih edilmese de, doğrudan bankalardan kredileri satın almak isteyebilir.

Peki, sorun nedir? Bankalar temelde KOBİ’lere kredi vererek bilançolarında riskli kredileri arttırmayı istemiyor. Bunun çözümü ABS yani kredileri menkulleştirerek riski aktarmak olabilir. Ancak bu noktada bile birkaç sorun var. 1) “Sub-prime” sonrası regülatörler ABS’leri, AAA bile olsa kısa vadeli likidite rasyolarına dahil etmiyor. Basel kriterlerine uymayan bu varlıkları bankalar taşımak istemiyor. Zaten yeni regülasyonlar bankalara bu tip ihraçların bir kısmını taşıma mecburiyeti getiriyor. 2) Birinci madde nedeniyle likidite yok. Yükümlülüklerini yerine getirmeme oranı 2008’den beri yüzde 0,6-1,5 aralığında (ABD’de yüzde 9,3-18,4) bile olsa birinci madde nedeniyle örneğin rasyolara dahil edilen bonolar çok daha likit ve tercih ediliyor. Varlık Kalitesi Testi (AQR) ile beraber bankalar pozisyon almak değil azaltmak istiyor. Konu çok daha detaylı ancak görünen o ki ECB önce nisan ayı enflasyon rakamını bekleyecek. Düşük gelirse faiz indirecek ve ancak ikinci aşamada QE’ye geçecek. O zaman daha detaylı olarak inceleyeceğim