Şirket bölünmelerinde vergi incelemeleri başlıyor

0
97

Maliye Bakanlığınca başlatılan incelemelerde kısmi bölünme işleminde yapılan sermaye azaltımı, hissedarlara kar dağıtımı yapıldığı iddiası ile cezalı vergi tarhiyatları istenebiliyor. Değerli okuyucularım bu ay sizinle Maliye Bakanlığı’nın şirketlerin kısmi bölünme işlemlerinde zorunlu yaptığı sermaye azaltımları ile ilgili başlattığı vergi incelemeleri hakkındaki değerlendirmelerimi paylaşmak istiyorum.
 
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19. maddesinde düzenlenen bölünme uygulaması tam bölünme ve kısmi bölünme olarak ikiye ayrılmaktadır. Sermaye şirketlerinin bilançolarında kayıtlı bulunan taşınmaz, üretim tesisi ile iki tam yıl süreyle elde tuttukları iştirak hisselerini kayıtlı değerleri ile yeni kurulan veya kurulu olan bir sermaye şirketine ayni sermaye olarak koymaları işlemi kısmi bölünme olarak adlandırılmaktadır. Kısmi bölünmede üretim ve hizmet işletmelerinin devrinde işletme bütünlüğünü koruyacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin de devredilmesi gerekmektedir. Kısmi bölünmede varlıkların devredildiği şirketin hisseleri devreden şirkette kalabileceği gibi devreden şirketin ortaklarına da verilebilmektedir. Örneğin A-A.Ş.’nin aktifine kayıtlı bir taşınmazın kısmi bölünme yolu ile yeni kurulacak B-A.Ş.’ne devredilmesi halinde, B-A.Ş.’nin hisseleri A-A.Ş.’ne verilebileceği gibi bu hisseler A-A.Ş.’nin ortaklarına da verilebilmektedir. Kısmi bölünme sonucu kurulan yeni şirketin hisselerinin, A-A.Ş. yerine onun ortaklarına verilmesi halinde, A-A.Ş.’nin aktifinde oluşacak azalma kadar bilanço denkliğinin sağlanması amacıyla pasifinde de sermaye azaltımına gidilmesi Türk Ticaret Kanunu gereği zorunluluktur.  Maliye Bakanlığı işte bu noktada bölünen şirket sermayesine bölünmeden önce eklenen geçmiş yıl karları, özel fonlar v.s,… gibi değerleri, bölünme işlemi ile işletmeden çekiş ve ortaklara dağıtılmış kar payı gibi değerlendiren bir yaklaşım ile vergi incelemeleri başlattığını görmekteyiz.  Oysa Maliye Bakanlığı, kısmî bölünme sonucunda şirket sermayesinin azaltılması durumunda, daha önce sermayeye eklenmiş olan, enflasyon düzeltmesi fark hesapları ile geçmiş yıl kârlarının, varlıkların devredildiği diğer şirket muhasebe kayıtlarında ayrıca gösterilerek sermayenin bir unsuru olarak bilançoda yer alması halinde bu işlemin işletmeden çekiş ve kar dağıtımı olarak değerlendirilmeyeceği yönünde 2012 ila 2014 yıllarında özelgeler vermiştir. Bölünme uygulaması mevzuatımıza 2001 yılında girmiştir. Maliye Bakanlığının hem yaklaşık 18 yıldır devam eden bir uygulamayı Kanun maddelerinde herhangi bir değişiklik olmadan hem de bugüne kadar süregelen görüşlerinin tersine bir görüş değişikliği ile mükellefleri vergileme yoluna gitmesi hukuki belirlilik, öngörülebilirlik ve yasallık ilkesi açısından olumlu olarak nitelendirilemez. Kısmi bölünme işlemi özünde bir vergi ertelemesi olduğundan dolayı, bölen şirketlerin ileride tasfiye, sermaye azaltımı gibi nedenlerle vergilendirilmesi gerekir. Bu vergilerin kısmi bölünme anında bölünen şirketten talep edilmesi bölen şirketlerin ileride tasfiyeye girmesi veya sermaye azaltımı yapması halinde sermayeye eklenen kar ve fonların tekrar vergilendirmesi riskini ortadan kaldıracak mıdır? Özetle aynı konuda hem bölünen hem bölen şirketlerde vergileme yapılması riski söz konusu olabilir.
 
Kısmi bölünme işlemi dünya ekonomileri paralelinde, gerçek bir ihtiyaçtan doğan bir uygulamadır. Yasa ile sınırları çizilmiş ve Türk Ticaret Kanunu’na göre zorunlu olarak yapılması gereken sermaye azaltımının bugüne kadar verilen Bakanlık özelgelerinin aksine bir uygulama ile vergilendirilmeye çalışılması şirketleri çok büyük vergi yükleri altında bırakabilecektir. Diğer taraftan, bundan sonra kısmi bölünme müessesesinin uygulaması da neredeyse ortadan kalkacağından, başta mükellefler olmak üzere Türk ekonomisi de üretim, istihdam, yabancı sermaye yatırımları açısından olumsuz etkilenecektir.