Maliye Bakanlığı’nın özelgesi ile kısmı bölünmede kafalar yine karıştı

0
26

Değerli Fortune okuyucuları, bu yazımda şirketlerin kısmi bölünme işlemleri ile ilgili olarak Maliye Bakanlığı’nın yapmış olduğu bir görüş değişikliği ve bu görüş değişikliğinin vergisel sonuçlarına değinmek istiyorum.
 
 
Rekabetin getirdiği yeni şartlara uyum ya da yapısal değişikliğe ihtiyaç duyulması gibi nedenlerden dolayı şirketler aktiflerinde yer alan kimi iştirak hissesi, taşınmazlar ile hizmet veya üretim faaliyetlerini şirket bünyesinden çıkararak farklı bir tüzel kişilik bünyesine devretmektedirler. En yaygın yeniden yapılandırma yöntemlerinden biri olan bu uygulamaya kısmi bölünme adı verilmektedir.
 
 
Bilindiği üzere, kısmi bölünme, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19’uncu maddesine göre tam mükellef bir sermaye şirketinin bilançosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip olduğu üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden ayni sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak bir sermaye şirketine devretmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu işlemin vergisiz olabilmesi için Kurumlar Vergisi Kanunu’nda belirtilmiş birtakım şartlara uyulması gerekmektedir. Öte yandan kısmi bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, bölünen şirkete veya doğrudan bu şirketin ortaklarına verilebilmektedir.
 
 
Örneğin A şirketine ait iki ayrı üretim faaliyetinden biri kimyevi maddeler imalatı iken diğeri iplik imalatı faaliyeti olsun. Şirketin iplik imalatını yeni kurulan bir şirket altında sürdürmek istemesi durumunda, A şirketinin bilançosunda yer alan iplik imalatı ile ilgili tüm aktif ve pasif kalemlerinin kısmi bölünme işlemi çerçevesinde yeni şirkete devrinin yapılması ve karşılığında iştirak hissesi alınabilmesi mümkündür. Yeni şirketin hisseleri A şirketine verilebileceği gibi ilgili mevzuat uyarınca A şirketinin ortaklarına da verilebilir. Kısmi bölünme sonucu yeni kurulan şirketin hisselerinin A şirketinin ortaklarına verilmesi halinde bilanço denkliğinin korunabilmesi için devredilen iştirak hissesi tutarı kadar A şirketinin sermayesinin azaltılması gerekecektir.
 
 
Kısmi bölünme sonucu elde edilen iştirak hisselerinin şirket ortaklarına verilmesi amacıyla yapılan sermaye azaltımı işleminde önceden sermayeye ilave edilmiş olan enflasyon düzeltmesi olumlu farklarının, gayrimenkul satış kazancından kaynaklanan fonların ve dağıtılmamış geçmiş yıl kârlarının işletmeden çekiş olarak değerlendirilip kurumlar vergisine ve kâr dağıtımına bağlı stopaja tabi tutulup tutulmayacağı konusu tartışılagelmektedir. Maliye Bakanlığı yakın zamana kadar, istikrarlı bir şekilde, bu konuya ilişkin olarak vermiş olduğu özelgelerde devralan şirkete konulacak sermaye içerisinde var olan enflasyon düzeltmesi olumlu farklarının ve dağıtılmamış geçmiş yıl kârlarının devralan şirketin bilançosunda ayrı bir şekilde gösterilmesi halinde bu kalemlere isabet eden sermaye azaltımının işletmeden çekiş olarak değerlendirilmeyeceği ve vergilendirmenin yapılmayacağı yönünde görüş beyan etmekteydi.
 
 
Ancak Maliye Bakanlığı 2013 yılı eylül ayında vermiş olduğu bir özelgede tam aksi yönde görüş bildirerek, kısmi bölünme işleminde sermaye azaltımı durumunda, daha önce sermayeye eklenmiş olan enflasyon düzeltmesi olumlu farkları ile gayrimenkul satış kazancından kaynaklanan fonlar ve dağıtılmamış geçmiş yıl kârlarının işletmeden çekilmiş sayılacağı ve vergilenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Buna göre önceden sermayeye eklenmiş olan enflasyon düzeltmesi olumlu farkları ile gayrimenkul satış kazancından kaynaklanan fonların öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulması ve ayrıca da bu fonların dağıtılmış kazanç addedilerek vergi kesintisine tabi tutulması, sermayeye eklenmiş geçmiş yıl kârlarının da aynı şekilde vergi kesintisine tabi tutulması gerektiğini beyan etmiştir. Maliye Bakanlığı bu görüş değişikliği ile vergisiz kısmi bölünmeyi nerede ise ortadan kaldırmıştır diyebiliriz. Çünkü geçmişte yukarıda bahsi geçen kalemleri sermayesine eklemeyen şirket neredeyse yok gibidir. Bu çerçevede Maliye Bakanlığı’nın vermiş olduğu bu görüşü tekrar gözden geçirerek, eski uygulamanın geçerli olduğuna ilişkin açıklama yapması şirket yeniden yapılandırmalarının önünü açması açısından çok önemlidir.