Katma Değer Vergisi (KDV) kod sisteminde neler değişti?

0
91

Değerli Fortune okuyucuları bu ay yeni Katma Değer Vergisi (KDV) Uygulama Tebliği’nden bahsetmek istiyorum. Söz konusu tebliğ ile KDV Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 1984 yılından bu yana yayımlanan 123 adet genel tebliğ tek bir tebliğde toplanarak KDV uygulamalarının günümüz koşullarına uygun ve anlaşılabilir hale getirilmesi hedeflenmiştir.

Tebliği incelediğimizde temel olarak KDV iade işlemleri ile ilgili yaşanan sorunların çözümüne yönelik birtakım değişikliklerin öne çıktığını görmekteyiz. KDV iade işlemleri başta ihracatçılar olmak üzere indirimli oranda mal satan gıda, inşaat, sağlık, tekstil gibi birçok sektörü doğrudan ilgilendirmektedir. 2013 yılı rakamlarına göre tahsil edilen 124 milyar liralık KDV’nin yaklaşık 23 milyar liralık kısmı mükelleflere iade edilmiştir. Bu da toplam tahsil edilen KDV’nin yüzde 18,5’e varan bir oranını oluşturmaktadır.

KDV iade konusu uzun süredir mükelleflerce şikayet konusu edilmekte ve iade sürecinde yaşanan gecikmeler işletmeler üzerinde önemli finansman baskısı yaratmaktadır. Yaşanan temel sorunlardan biri de “koda alınma” uygulamasıdır. Vergi İdaresi’nce “özel esaslar listesine alınma” olarak tanımlandırılan bu uygulama mükelleflerce “koda alınma” olarak adlandırılmaktadır. Kod uygulaması her bir mükellefin durumuna göre dokuz ayrı sınıflandırmaya ayrılmıştır. Ayrıca bu uygulamanın herhangi yasal bir dayanağı da yoktur. Başka bir ifade ile kod uygulaması tamamen vergi idaresinin kendi iç prosedürüdür. Ancak KDV iade taleplerinde bu listelerde yer alan mükelleflerden mal veya hizmet alınması halinde gerekli düzeltmeler yapılmadan iade alınması pratikte mümkün olamamaktadır. Tek çare mükelleflerin, uygulamanın yasal dayanağının olmaması nedeniyle, vergi mahkemeleri nezdinde dava açarak listeden çıkmaya çalışmalarıdır. Ancak dava sürecinin uzun olması, sonuç mükellef lehine olsa bile, iade süresini uzatmaktadır.

Yeni tebliğ ile haksız KDV iadelerinin önlenmesi için özel esaslar (koda alınma) uygulaması yeni baştan belirlenerek, mevcut sistemde mükelleflerin mağduriyetine yol açan uygulamalar düzeltilmektedir. Özel esaslar kapsamına alınma ve çıkma daha net şartlara bağlanmaktadır. Buna göre özel esaslar kapsamına alınılan dönemi takip eden vergilendirme döneminden itibaren, bu süre içerisinde başka bir olumsuzluk olmaması kaydıyla, sahte belge düzenleme raporu olanlar beş yıl, sahte belge düzenleme tespiti olanlar dört yıl, sahte belge kullanma raporu olanlar dört yıl, sahte belge kullanma tespiti olanlar üç yıl, muhteviyatı itibarı ile yanıltıcı belge (MİYB) düzenleme raporu olanlar dört yıl, MİYB düzenleme tespiti olanlar üç yıl, MİYB kullanma raporu olanlar üç yıl, MİYB kullanma tespiti olanlar iki yıl süre geçtikten sonra müracaatlarına gerek kalmaksızın otomatik olarak kapsamdan çıkabileceklerdir. MİYB gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belgedir.

Tebliğe göre, mükelleflere, sahte veya yanıltıcı olduğundan, idarece, şüphe duyulan bir belgenin, gerçek bir işleme dayandığı ve dayandığı işlemi mahiyet ve miktar itibarıyla doğru olarak yansıttığı yönünde Vergi Usul Kanunu’nun delil serbestisi kapsamında, ispat etme imkanı getirilmektedir. İleri sürülen karşı delillerin işlemin gerçekliğini göstermesi halinde mükellef hakkında özel esaslar uygulanmayacaktır. Tebliğin geçiş hükümlerine göre kendisi hakkında bir olumsuzluk olmamakla birlikte doğrudan mal veya hizmet temin ettikleri safhadan önceki safhalardaki mükellefler hakkında olumsuz rapor veya tespit olanların, müracaatlarına ve ilave bir işleme gerek olmaksızın, tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, bağlı bulundukları vergi dairesi tarafından genel esaslara dönüşleri sağlanacaktır.

Maliye Bakanlığı bu uygulama ile 150 bin mükellefin özel esaslar kapsamından çıkmasını beklemektedir. Ancak, söz konusu süreler dolmadan, vergi idaresince mükellefler hakkında aynı tespitlerin tekrar yapılması olasıdır. Bu nedenle listeden çıkışın beklenenin aksine çok kolay olamayabileceğinin de hesaba katılmasında yarar vardır.