Bir inovasyon problemi: Fındıklı TEOG

0
36

Türkiye üretim ölçeği olarak güçlü olduğu fındıkta ve eğitimde merkezi ölçme sistemi TEOG’da başarısızlık yaşıyor. Bunun analizi yapılmazsa Endüstri 4.0 sınavını vermemiz mümkün değil. 

Açıkhava’daki Tarkan konserleri taksicilerin en sevdiği konserler. Geçen sene konuştuğum taksici “Adam ful çekiyor abi, acayip iş oluyor” diyordu. Tarkan konserinde bu yılın dikkat çekici olayı ise, ara verildiğinde arkamdan gelen sesti: “TEOG kalkıyormuş. Cumhurbaşkanı söylemiş. Hadi inşallah” Yanındaki üç dört arkadaşı da telefonlarını karıştırmaya başladı. Sürekli yasaklama ve yavaşlatma peşinde olduğumuz Twitter bu sefer umut taşıyordu. Akrabaların çocuklarından yaklaşık bir yıl boyunca hazırlanılan bu sınavın nasıl bir eziyet olduğunu bildiğim için çocukların heyecanını anlamakta zorlanmadım. Ancak çocukların mutluluğunu da paylaşamadım. Bu, Uçurtmayı Vurmasınlar filmindeki “af çıkacak” ya da bir askerdeyken bir türlü bitmeyen “askerlik kısalacak” sevincinden farksızdı ve ihtiyacımız olan şey bambaşkaydı. Öğrencilerin performansının bütün öğrenim süresi boyunca takip edilmesi ve buna dayanarak her öğrenci için öğrenimine hangi alanda devam edeceğinin en doğru kararını vermek için kurulması gereken sistem bu şekilde kurulunca ortadan kalkmasına sevinmekten başka şansımız kalmıyor. Ama beni daha çok sevindirecek olan, İTÜ’de okurken teknik resim dersinin kaldırılması gibi bir adım olurdu. O zamanlar teknik resim yapabilmek önemli bir gösteriş unsuru ve CV’ye yazılacak değerde bir beceriydi ancak yönetim, bilgisayarlarla rahatça yapılabilmeye başlayan teknik resim çizimi için öğrencilerini yormamaya karar verdi. (Şu andaki otomasyon ve yapay zeka tartışmaları ile ilgili ne düşündüğümü de anlamışsınızdır)

Teknoloji öğrencilerin sürekli takibi ile ilgili araçları bize sonuna kadar açıyor. Öğrencilerin okulda geçirdikleri sürenin öğretmenlerle birlikte çocuğun yeteneklerinin ortaya çıkarılmaya çalışılması için kullanılması ve bu iki taraftan elde edilen verinin birleştirilmesi ile ülkenin ihtiyaç duyduğu işgücünün en doğru insanlarla doldurulması mümkün olabilir. Bu dijital bakış açısı bana tamamen doğru görünürken ne böyle bir niyetimizin ne de bu iş için yetiştirilmiş bir öğretmen ordumuzun olduğunu bilmek, bu konuda düşünmenin aptallık olduğunu kolayca anlamamı sağlıyor. Kurtarma sözlüleri ve şartsız kurullarla sınıf geçerek yetişen kuşaklardan dijital çağın gereklerini karşılayacak bu tür bir sistemi kurmasını beklemek ham hayalden başka bir şey değil. Oysa ki Endüstri 4.0 entegre bir sistem içinde ürünün üretim aşamasında nihai ürün olarak kullanılmasına kadar geçen bütün aşamalarda takip edilmesini sağlayan ve olası bir olumsuzluk durumunda sorunun anında çözülmesinin altyapısını barındıran bir inovasyon ve çevremizde canlı bir biçimde şekillendiğini görüyoruz. Günümüzde Endüstri 4.0’a tam geçilememişken bile, otomotiv başta olmak üzere birçok sektörde her aşamada yapılan kontrollerle hatasız ve değerli ürün ortaya çıkarılırken eğitimdeki bu yaklaşımımızı çağa uygun bulmak pek mümkün değil. Fortune Türkiye Dijital’in bu sayısında fındık konusuna akıllı tarım kapsamında daha ayrıntılı değindim ama bir noktaya bu konu ile bağlantısı nedeniyle tekrar değineceğim. Piyasa fiyatı düşük belirlediği için rahatsız olan çiftçilerimiz, birim alanlarının üretim miktarlarının İtalya’nın yüzde 40’ında kalmasından aynı rahatsızlığı duymuyor. Devlet hasarlı ve çatlak fındık kabul oranlarını yükselterek durumu kurtarmaya çalışıyor. Ve bütün bunlar sadece işleri düzeltmeye yönelik inovasyonu geciktirmekten başka bir işe yaramıyor. Fındık ve TEOG’u yan yana koyunca dijital dönüşümün önündeki asıl sorun karşımıza çıkıyor.