Teknoloji transfer ofislerinden haberdar mısınız?

0
34

Fikri mülkiyet hakları, lisans ve patent konusunda oldukça fakir bir ülkeyiz. “Eski köye, yeni adet çıkarma!” diyen bir toplumda, “Müslüman ülkeyiz, orta kademe eleman yetişir, mucit çıkmaz” zihniyetinin değişmesi gerektiği yavaş yavaş anlaşılmaya başladı. Belki ilk günden müthiş icatlar çıkaramayız ancak, var olan teknolojilerin daha verimli kullanılması, geliştirilmesi konusunda ciddi adımlar atabiliriz.

Sanayinin yaratmış olduğu katma değerin ancak yüzde 2,6’sı yüksek teknolojili ürünlerden geliyor. Tayvan’da yüzde 45, Güney Kore’de yüzde 21,6 ve dünya ortalaması yüzde 16,7 iken bu oranın Türkiye’de bu denli düşük olması, artık kayda değer bir değişimin gerektiğini gösteriyor. Bunun için ilk ve belki de en önemli adım, üniversite ile sanayi arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi. Bu konuda 2011 yılında TÜBİTAK destekli “üniversitede yenilikçiliğin ve girişimciliğin tetiklenmesi amacıyla politika araçlarının geliştirilmesi“ çerçevesinde bir dizi karar alınmış. Bunların başında da teknoloji transfer ofisleri geliyor.

Özyeğin Üniversitesi’nden Nilay Papila’nın verdiği bilgilere göre; “TÜBİTAK Teknoloji Transfer Ofisleri (TTO) Destekleme Programı; üniversitelerdeki bilgi ve teknolojinin, uygulamaya dönüştürülerek ticarileştirilmesi, üniversite ve özel sektör kuruluşları arasında işbirliği oluşturulması ve sanayinin ihtiyaç duyduğu bilgi ve teknolojinin üniversitede üretilmesine yardımcı olunması amacıyla faaliyet gösteren TTO’ların desteklenmesini hedefleyen bir destek programı.”

TTO’ların asıl fonksiyonu; üniversite ve sanayi arasında köprü vazifesi görmek! Zira bu konuda; dil, iletişim, tanıma ve işbirliği geliştirme alanlarında ciddi sorunlar yaşanıyor. Sanayi, üniversiteye nasıl yaklaşacağını bilmiyor. Üniversite de hangi yol, yöntem veya mekanizma ile bu işbirliğini geliştireceğini bilemiyor. Üniversitede görev alan araştırmacılar ve sanayi birbirinin dilini konuşmuyor ve farklı motivasyonlarla hareket ediyorlardı. Henüz emekleme aşamasındaki TTO’lar bu konuda önemli bir “aracılık” görevini üstlenmeye aday.

Artık sanayinin dilinden “akademik” olarak anlayacak ve köprü görevini üstlenecek, proje geliştirebilecek, kamu desteklerine, AB fonlarına ulaşma konusunda rehberlik edebilecek TTO’lar var. Özellikle de yaratıcı olan ve olma çabasındaki KOBİ’lerin bu kanalı kullanmalarında büyük fayda var. TÜBİTAK 2013’ten bu yana her yıl 10 üniversiteye TTO kurma konusunda birer milyonluk destek veriyor ve şu anda 20 üniversitede TTO kurulmuş durumda. Bu yıl da bunlara 10 yeni üniversite daha eklenecek. Her ne kadar üniversitelerin döner sermaye yapıları, öğretim üyelerinin ders/araştırma arasındaki dengeyi tutturmakta zorlanmaları, öğretim üyelerinin üniversite yerine kendi adlarına danışmanlık şirketleri kurarak bunların üzerinden “danışmanlık” yapmaları gibi nedenlerle “mekanizma” henüz daha verimli çalışmıyor olsa da önümüzdeki yıllarda bu konuda daha hızlı yol kat edileceğini umuyorum. Dünya ile rekabet edebilme adına buna ihtiyacımız var!

Sanayicinin ihtiyaç duyduğu “geliştirmeyi” yapabilecek doğru üniversiteyi, bu üniversitedeki doğru araştırmacıyı bulması halen daha bir sorun. Zira TTO’lar henüz daha ortak bir veri tabanında buluşabilmiş değil. Geliştirmelerin başarıyla sonuçlanması durumunda yaratılacak lisans ve paten haklarının “paylaşımı” konusunda da henüz daha yeterli bilinç oluşmuş değil. Sanayici, “Parasını ben verdim, her şey benim” diyebiliyor. Buna karşın üniversite ve araştırmayı yapan akademik personelin hak ettiği payı alamaması bu konuda aşılması gereken sorunlar olarak karşımızda.

TTO’ların ve üniversitelerin yarattıkları patentlerin de TÜBİTAK nezdinde bir “performans kriteri” olması; kullanıl(a)mayacak patentlerin alınması, bu patentler için gereksiz tescil ve yıllık aidat masrafı ödenmesi de ayrı bir tehlike.

Sayıları 30’a ulaşacak olan TTO’lar arasındaki rekabet ülkemizin yararına olacak. Aralarındaki rekabet verimliliklerini artıracak olsa da ortak bir platformda buluşmaları sanayiye hem başvuru, hem de sonuç açısından büyük faydalar sağlayacaktır.