Referandumla iş bitmeyecek

0
48

Referandum sonuçlanınca her şey bitecek sanmayın! AB üyeliği, ekonomi, Suriye meselesi, turizm ile ilgili sorunlar gündemde kalmaya devam edecek.

Okul hayatına başladığınızda “Ah bir üniversiteyi kazansam, gerisi kolay”, üniversiteye girdikten sonra “Ah bir bitirsem gerisi dert değil”, erkekseniz, “Şu askerliği de bir yapsam”, “10 yıllık pasaportu bir kapsam daha ne isterim, ah bir evlensem, çocuk şu üniversiteyi bir bitirse dünya turuna çıkacağım” der dururuz. Hep önümüzde bir milat, daha doğrusu hep bir “Godot” bekleriz. Bir eşiği geçtikten sonra da önümüze hep yeni bir eşik çıkar.

16 Nisan’da yapılacak referandum da böyle bir eşik. İş dünyası son yıllarda neredeyse iki yıldan daha az aralıklarla ya yerel, ya genel seçim ya da referandumun bitmesini bekledi. Ev alacak olan, evlenecek olan, arabasını değiştirecek olan hep bu eşiklerin aşılmasını bekledi. Erteledik. Adeta yaşamı da bu “oylamalar” nedeniyle hep erteliyoruz. Sadece ertelemekle kalmıyor bir de her “oylama” öncesi ve hatta sonrasında kamplara ayrılıyoruz, bu kamplaşma her seferinde daha da sertleşerek devam ediyor.

İktidar cephesi bu kamplaşmadan oy devşirmeyi başardıkça bir yandan söylemlerini yükseltirken, oy sayısını artırmak için “oylama” öncesindeki söylemlerini daha da sertleştiriyor. Eşik aşıldıktan sonrasındaki olası maliyetlerini de pek ölçüp biçmeden bu adımlar atılıyor. Hollanda ve Almanya ile “Nazi” polemiği bunlara iyi bir örnek. Hollanda’daki seçime dört gün kala yaşanan gerginlik her iki tarafın politikacılarının “işine gelmiş” olabilir. Ancak Hollanda ile yaşanan gerginliğe diğer AB ülkeleri de doğrudan veya dolaylı olarak dahil oldu. Propaganda çalışmalarının yarattığı heyecanla sarf edilmiş bazı sözler, oylama süreci sonrasında unutulabilir. Ancak Almanya ve Hollanda için sarf edilen “Nazi” söylemi kolay kolay unutulacak gibi durmuyor. Türkiye’nin zaten çok meşakkatli devam eden AB üyelik sürecinde, referandum öncesinde sarf edilen sözler ileride mutlaka hatırlanacaktır.

İşin bir de turizm boyutu var. Rus uçağının düşürülmesi sonrasında Rus vatandaşlarının Türkiye’ye gitmesinin “yasaklanması” ile ilk darbesini alan turizm; bombalı terör olayları, İstanbul havaalanı ve Reina saldırıları sonrasında adeta çökmüştü. AB ülkeleriyle yaşanan son gerginlik sadece Avrupa’dan ülkemize gelen turist sayısını değil, dünyanın değişik köşelerinden gelen zengin turisti de olumsuz etkileyecektir. Önümüzdeki yıllarda turistleri yeniden kazanmak için hem çok daha fazla tanıtım masrafı yapmamız, hem de düşük fiyata razı olmamız gerekecek.

ABD’nin Türkiye’nin de dahil olduğu sekiz ülke çıkışlı ABD uçuşlarında laptop ve bilgisayarların kabine alınmasına yasak getirmesi de turizme yeni bir darbe vurmaya aday. “Bu ülkelerden gelecek uçuşların güvenliğinden endişe ediyorum” diyen ABD, aynı zamanda vatandaşlarına, bu ülkelerin güvenli olmadığını da dolaylı olarak ima ediyor. ABD’nin ve İngiltere’nin bu uyarısı sadece kendi ülke vatandaşları için mi? Tabii ki dünyanın geri kalanı da bunları dikkate alacaktır.

Suriye politikasındaki hataların sonuçları referandumdan sonra da bizleri etkiliyor olacak. Propaganda sürecinin toz dumanı içinde Menbiç ve Rakka’ya yapılacak kara harekatında Türkiye’nin yer al(a)mayacağı kesinleşirken; Afrin’de Rusya ve YPG arasında “Ateşkes İzleme Noktası” adı altında bir işbirliği başladı. Menbiç’te ABD-Rusya-YPG-Esat arasında, bizim dışarıda bırakıldığımız bir işbirliğinin tohumları atılıyor.
AB üyeliği olsun, Suriye meselesi ve tabii ki ekonomi ile ilgili meseleler olsun, referandum sonucu ne olursa olsun, önümüzdeki dönem ülkemizi zorlayacak konular. Referandum bitince bunlar başlayacak. Umarım referandum sonucu tüm bu ve benzeri sorunların ortasında ülkemiz için hayırlı olur!