2015 çözüm yılı mı, çözülme yılı mı olacak?

0
54

İçeride “çözüm süreci”, dışarıda ABD Merkez Bankası (FED) belirleyici olacak. Haziran seçimlerine genel kabul görmüş bir “barış” ile girmemizle, “Barışın bir başka bahara ertelendiği” bir ortamda girmemiz çok şeyi değiştirecek.

ABD’nin üçüncü çeyrek büyüme rakamı yüzde 5 olarak açıklandı. FED Başkanı Yellen da faizleri 2015’in nisan ayına kadar artırmayacağını “resmen” açıklandı. Artışın nisanda mı yoksa haziranda mı olacağı tartışılıyor. Ben oyumu 16-17 Haziran’daki toplantıda artışın başlayacağı yönünde altı ay öncesinden kullanmıştım. Ancak FED’in faiz artışlarının piyasaları radikal olarak sarsmasını beklemiyorum. FED’in politika faizinin yılı 75 baz ile bitirmesini, kötüsünden 100 baz puanın üzerine çıkmasını beklemiyorum.
Ne “Abenomics” Japonya’yı, ne de Draghi AB’yi kurtarabilecek. Özellikle AB bölgesinde İngiltere dışındaki ülkelerde, başta Fransa olmak üzere büyüme ciddi bir sorun olmayı sürdürecek. Yunanistan’ın yanı sıra 2015’te İspanya ve İtalya’yı daha çok konuşmaya devam edeceğiz.

Gerek FED’in faiz artışı, gerekse de AB’nin küçük işletmelere kadar ulaşabilecek bir para arzı yaratma isteği euro/dolar paritesinin önce 1,20’ye, ardından da 1,1475’e kadar inmesine yol açabilecek. Ancak yılın ikinci yarısında paritenin yeniden 1,2750 seviyelerine kadar yükseldiğine şahit olabiliriz.

Petrol fiyatlarında düşüşün ilâ nihai devam etmesi zor. 2015’in ilk yarısında 72 dolar, ikinci yarısında da 80 dolar ortalama görme ihtimalimiz bence yüksek. Bu tahminin ardında ABD’nin en kötü durumda doğrudan ya da dolaylı olarak kayaç gazı üreticilerini destekleyeceği ve onların çok da büyük zararlar görmesine mani olacağı varsayımı var.

Bizi yakından ilgilendiren Suriye, (IŞ)İD meselesiyle Ukrayna bu sene dünyayı daha fazla ilgilendirecek. Suriye ve (IŞ)İD meselesinin yılın ikinci yarısından başka bir evreye taşınacağını, Esad’ın daha fazla “güç kazandığı”, Türkiye’nin çözüm ortaklarından biri olmaktan uzaklaştığı bir döneme şahit olacağız.

Rusya 2015’te daha düşük profilli bir ülke görünümü çizecek, ancak yaralarını sardıktan sonra yeniden sahneye çıkacaktır. Putin’in son açıklamalarından bu tarihin 2017 olma ihtimali yüksek gibi gözüküyor. Rublede rekor görüldü, yeni yılda yeni rekor olmayacaktır.

Bizi asıl ilgilendiren “barış süreci” olacak. Haziran ayında yapılacak genel seçimler öncesinde gelecek bir “barış” ya da tersine Türk ve Kürt taraflarının anlaşamaması hali, seçim sonuçlarını temelden etkileyecek faktör olacak.

Dolar/TL kurlarında uzun zamandan beri dile getirdiğim ancak yazmadığım tahminimi artık paylaşma zamanı geldi: Seçimlerden iki ay önce veya iki ay sonra dolar/TL kurunda 2,4650 seviyesi test edilecektir. Bu seviyenin ne zaman ve ne sebeple test edildiğine bağlı olarak ya bu seviye zirve olarak kalacak ve yıl ortalama kuru 2,30 seviyelerinde oluşacak. Ya da barış sürecinin başarısızlığa uğraması durumunda 2,4650 seviyesi hızlı bir şekilde aşılacak ve ortada bir kriz olmasa da kriz algısı güçlenecek. Dolar/TL’de 2,70 tahminleri havalarda uçuşacak.

Türk ve Kürt taraflarının birlikte yaşama konusunda mutabakata vardığı, hele ki Kuzey Irak Kürt Bölgesi’nin de Türkiye ile ekonomik işbirliği içinde olduğu bir ortamda, TL’nin hızla 2,15’lere kadar değer kazandığı, BIST’in tarihi zirvesi olan 5,10 dolar seviyesini aştığı bir yıl yaşayabiliriz.

Hele bir de buna İran ile P5+1 arasındaki nükleer görüşmelerin de “barış” ile sonuçlandırılması eklenirse 2015 yılı çok farklı bir dönemin başlangıcı olabilir. Dünya ile entegre olmaya başlayan, yaptırımların kalktığı bir İran, Türkiye için çok ciddi fırsatlar sunacaktır.

Eğer “çözüm süreci” başarısız olur, İran ile Batı da anlaşamazsa…

Yaşayacağımız “oynaklık” 2008’i aratacaktır!