Şekerbank, CALIGO ile Finansal Kapsayıcılığı Artırmaya Devam Edecek

0
1190
Şekerbank Müşteri Analitiği ve Portföy Kalitesi Grup Başkanı Seray Göklü

Türkiye’deki her yüz yetişkinden 31’i finansal sistem tarafından tanınmıyor. Sistemdeki kitlenin %40’ı ise son 12 ay içinde işlem yapmamış. Finansal kapsayıcılık alanında Türkiye’de ilk olan uygulamalara imza atan Şekerbank, CALIGO ile birlikte hayata geçirdiği projeyle mikro finansman ürününü dijital kanallarda daha fazla müşteriye ulaştıracak.

CALIGO Kurucu Ortaklarından Umut İşcan

Kırsal bölgelerdeki daha evvel banka ile çalışmamış esnaf, çiftçi ve kadın girişimcilerin finansal kaynaklara erişimini kolaylaştıran Şekerbank ile veri ve analitik alanlarında hizmet sağlayan teknoloji şirketi CALIGO’nun, alternatif veri kullanımı ile finansal kapsayıcılığı destekleyen projelerinin hikayesini, Şekerbank Müşteri Analitiği ve Portföy Kalitesi Grup Başkanı Seray Göklü ve CALIGO Kurucu Ortaklarından Umut İşcan’dan dinledik. 

Bu proje yolculuğu nasıl başladı?

Şekerbank, Türk bankacılık sektöründe küçük üreticinin desteklenmesi ve üretimin finansmanı konusunda her dönem öncü bir rol üstlenmektedir. Mikro finansman kredilendirme modelimizle bankacılık hizmetleri ile tanışmamış kesimlere ulaşarak, üreticilere finansman desteği sağlayan ülkemizdeki ilk banka konumundayız. Diğer yandan bakıldığında ise Türkiye ciddi bir yetişkin nüfusa sahip olmasına rağmen yetişkinlerin %31’i finansal hizmetlerden faydalanamamaktadır. Sistemin dışındaki bu kesimin büyüklüğü önemli bir potansiyel barındırıyor ancak finansal sistem dışındaki bu grubun risk değerlendirmesinin objektif bir şekilde yapılabilmesi konusunda da ciddi bir bilgi ve metodoloji eksikliği var. 

Tam da bu noktada, Şekerbank’ın misyonuyla uyumlu bir şekilde finansal kapsayıcılığı desteklemek amacıyla, alternatif veri kaynaklarını ve modelleme metodolojilerini kullanarak mikro finansman ürünümüzün kredi değerlendirme sürecini otomatik hale getirmek ve böylece ürünü dijital kanallarda daha fazla müşterimize daha kolay bir şekilde ulaştırmak için EFSE’nin de (European Fund for Southeast Europe) desteğini alarak bu projeyi başlattık. CALIGO da aynı zamanlarda TUBİTAK tarafından desteklenen alternatif veri ile risk skorlama projesini başlatmıştı. Ortak hedefleri olan bu iki proje inisiyatifini bir araya getirerek güzel bir sinerji yarattık. 

Finansal kapsayıcılık nedir, sağlanamaması nasıl bir problem yaratır? 

Finansal kapsayıcılık, toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaç duydukları finansal ürün ve hizmetlere erişmesini ifade ediyor. Biliyorsunuz birey veya kurumlar, bir finans kurumuna başvuru yaptığında, çoğunlukla geçmiş finansal davranışlarına dair veriler incelenir. Örneğin, bir kredi başvurusu yaptığınızda diğer bankalardaki toplam kredi riski, geçmiş kredi ödeme performansı, kredi skoru gibi kriterler değerlendirilir. Daha önce hiç finansal ürün kullanmamış kişiler, finansal risk değerlendirme süreçlerinde finans kurumları tarafından beklenen geleneksel verileri sağlayamadıkları için ürün ve hizmet başvuruları olumsuz sonuçlanabiliyor. Olumsuz sonuçlanmasa dahi, veri eksikliği yüzünden yüksek riskli müşteri olarak değerlendirildikleri 

için farklı maliyetlerle karşılaşabiliyorlar. Finansal kapsayıcılığın düşük olduğu ülkelerde tasarruf oranlarının düşük, gelir adaletsizliğinin ve yoksulluğun yüksek olduğunu gösteren bilimsel çalışmalar mevcut. Bu açıdan da bakıldığında toplumsal refah ve finansal gelişim açısından oldukça önemli bir kavramdan bahsediyoruz.

Dünyayla karşılaştırıldığında finansal kapsayıcılık Türkiye’de ne durumda? 

Bu konudaki en kapsamlı araştırmalardan biri Dünya Bankası tarafından 2017’de yayımlandı. Buna göre, Kuzey Avrupa ülkelerinde finansal kapsayıcılık oranı %100. Batı Avrupa ülkelerinde ise %95-99 arasında değişiyor. Türkiye’de bu oran yalnızca %69. Yani her yüz yetişkinden 31’i finansal sistem tarafından tanınmıyor. Ne finansal davranış izleri, ne de finansal skorları var. 

Finansal dünyada var olmanın yanı sıra, finansal sistemi düzenli kullanmak da önemli. Türkiye’de banka hesabı bulunan %69’luk yetişkin kitlesinin %40’ı, son 12 ay içinde finansal sistem üzerinden herhangi bir işlem yapmamış. Bu veriyi de dikkate aldığımızda, finansal sistemde hiç var olmamış veya finansal ürünleri düzenli bir şekilde kullanmayan kişiler toplam yetişkin nüfusunun neredeyse yarısını oluşturuyor. Bu kişilerin yalnızca finansal davranışlarına bakarak sağlıklı kararlar alabilmek oldukça güç.

Alternatif veri nedir? Bu projede ne tür veriler kullanıldı?

Alternatif veri denildiğinde, çoğunlukla internet verisi, sensör veya görüntü verileri gibi yapısal olmayan veriler anlaşılsa da risk skorlama süreçlerinde geleneksel olarak kullanılmayan 

her türlü veriyi, alternatif veri kümesi içerisinde değerlendirdik. Hem bankanın daha önce risk değerlendirme sürecinde dahil etmediği verileri; hem de lokasyon ve harita verisi, iklim ve hava durumu istatistikleri, Türkiye İstatistik Kurumu, Türkiye Bankalar Birliği, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu istatistikleri gibi pek çok farklı türden veriyi de makine öğrenmesi modellerimize entegre ederek birer karar değişkeni olarak kullandık.

Projenin sonucunda bankanın elde ettiği kazanımlar neler oldu?

Proje ile finansal verisi olmayan ya da sınırlı olan esnaf ve çiftçilerin başvurularının, daha doğru ve objektif bir şekilde değerlendirilmesini sağlayacağız. Proje sonunda oluşturulacak dijital mikro finansman kredisi tahsis süreçleri sayesinde ise mikro finansman kredi ürünümüzü daha hızlı ve kolay bir şekilde bu kitlelere sunarak daha fazla esnaf ve çiftçiye ulaşacağız. Esnaf ve çiftçi müşterilerimiz için kredi başvurusu değerlendirme modellerinin performansında %25-40’lık iyileşme hedefliyoruz. Böylelikle finansal kapsayıcılığı artırmaya devam edeceğiz.

Şekerbank’ın proje sonrasındaki yeni hedeflerinden bahseder misiniz…

Gelişen teknolojiler, değişen müşteri davranışları ve yeni regülasyonlar, bizleri yeni hizmet ve ürünlere yöneltiyor. Yenilikleri takip ederek alternatif veri kaynaklarını çoğaltmayı planlıyoruz. Örneğin, Avrupa Merkez Bankası yeşil finans alanına çok önem veriyor ve iklim krizi ile mücadele ederken finansın çok daha etkin kullanılabileceği kanaatinde. Sürdürülebilirlik prensiplerine uymayan firmaların kredi alma süreçlerini zorlaştırmaya yönelik regülasyonlar geliyor. Türkiye’de de bu regülasyonlar uygulanmaya başlandığında sadece çiftçiler veya küçük üreticiler değil tüm üreticilerin iklim risklerinin doğru ve objektif değerlendirilmesi çok kritik olacak. Bu alanda yine alternatif veri kaynaklarının kullanımı önemli bir gündem maddesi haline gelecek. 

Alternatif veriler bankanın farklı ihtiyaçları için de kullanılacak mı?

Alternatif veriler sayesinde büyük bir potansiyeli açığa çıkarma olanağına kavuştuk. Bu kapsamda yapılabileceklerin sınırı yok! Müşteri ihtiyaçlarının tespiti ve bu verilerin CRM faaliyetlerinde etkin kullanımı önceliklerimizden biri. Müşteri segmentasyonu, erken uyarı ve tahsilat gibi birçok alanda alternatif veriyi kullanmak üzere çalışmalar yapıyoruz. Alternatif verinin varlığı farklı makine öğrenmesi yaklaşımlarının daha etkin kullanılabilmesi noktasında da alan açıyor. Bankalarda yaygın olmayan makine öğrenmesi algoritmalarını daha efektif kullanarak, performansı çok daha güçlü alternatifler yaratmak mümkün.

CALIGO da bu projeden kazandığı deneyimle bir ürün lansmanına hazırlanıyor. Bu konudaki kısa ve uzun vadedeki hedefleriniz nelerdir?

Müşterilerimizin karar modellerini destekleyecek alternatif verilere kolayca erişebilmelerini sağlayacak bir platform olan Pinex’in lansmanına hazırlanıyoruz. Türkiye’deki deneyimlerimizi yurt dışına açmak da bir sonraki adım olacak bizim için.