Şekersiz formül, siyah üzümden gelen katkılar, Uludağ’dan getirilen kaynak suyu ve yenilenebilir enerjiyle işleyen bir tesis… Salihli’de geliştirilen üretim kültürü, bugün satışlarının yüzde 20’sini dış pazarlardan sağlıyor. Peki bu yerli üretim modeli, Avrupa’dan Uzak Doğu’ya uzanan yolculuğuyla bir ihracat hikâyesine dönüşebilir mi?
Salihli Ovası’nda sabah erken. Hava hafif rüzgarlı. Bağ girişinde üst üste yığılmış boş sepetler birazdan başlayacak günün habercisi gibi. Ziyaretimi tamamladıktan sonra üretim tesisine varıyorum. Karşıma ilk çıkan paslanmaz tanklar değil, şeffaflığı savunan bir cümle. Saki İçecek Grubu Başkanı Erol Sezer “Şekersiz üretim” diyor. Üzümün çekirdeğinden elde edilen bileşenlerin korunması, içeriğe sadakat ve şeffaflık anlayışı… Anlıyorum ki bu yaklaşım Saki İçecek’in çıkış noktası olmuş.

Saki İçecek Grubu Başkanı Erol Sezer ile tesisi geziyoruz. Anlattıkları, bu iddianın izini sürmek için iyi bir başlangıç oluyor. Şekersiz formülü ilk kez hayata geçirdiklerinde, ekibin bir bölümü bunun içeriği zayıflatacağını düşünmüş. Ancak Erol Sezer’in şu cümlesi, onlar için dönüm noktası olmuş: “Gizleyecek bir şeyimiz yok.” Açıklık, ekibin şekersiz formüle itirazını ortadan kaldırmış. Hatta zamanla, üzümlerin çekirdeklerinden elde edilen biyoaktif bileşenlerin ayrıştırılmasıyla yeni bir boyut eklenmiş. Bir süre sonra sektör de bu çıkışı benimsemiş.
Üretimin ikinci temel direği siyah üzümler. İçeriğe aromatik derinlik kazandıran bu seçim, aynı zamanda Salihli bağlarıyla kurulan doğrudan ilişkinin de bir parçası. 1100 dönümü aşan bağ, sadece Saki İçecek’e üretim yapıyor. Firma, yıl boyunca teknik ekiple bu bağları denetliyor, gübrelemeden ilaçlamaya kadar her adımda aynı kaliteyi garanti altına alıyor. En dikkat çeken uygulamalardan biri de peşinat sistemi. Hasattan önce yapılan ödemeler sayesinde çiftçi banka kredisine bağlı kalmadan yılı tamamlayabiliyor.
Üretimin üçüncü boyutu su. Uludağ’dan getirilen kaynak suyu, üretimde kullanılan en kritik unsurlardan biri. PH dengesi ve mineral yapısı, standardın korunmasında önemli bir diğer ayrıntı.
Dördüncü boyut enerji, diyor Erol Sezer. Salihli’deki tesis, tamamen güneş enerjisiyle çalışıyor. Doğalgaz ya da kömür kullanılmıyor ve atık oranı %2’nin altında tutuluyor. Geri kazanım odaklı yapı, çevresel etkileri en aza indiriyor ve üretimin sürdürülebilirlik ayağını güçlendiriyor.
Şüphesiz bu hassas yaklaşımın pazarda bir karşılığı var. Almanya, Hollanda, Fransa gibi klasik Avrupa ülkelerinin yanı sıra Güney Kore, Tayland ve ABD ihracatın önemli adresleri arasında yer alıyor. Şirketin satışlarının %20’si ihracattan geliyor. Yeni hedefi ise %30’a çıkmak. Bu noktada Erol Sezer iddialı: “Dış pazarlarda anlatım olanakları var ve karşılığını net bir şekilde alabiliyoruz” diyor.
Salihli’den çıkan bir üretim kültürü, yurt dışında yalnızca raflarda değil, sofralarda da yer buluyor. Almanya ve Hollanda’da aile yemeklerinde, Fransa’da dost buluşmalarında ya da Kore’de farklı toplulukların bir araya geldiği sofralarda sohbetlere eşlik ediyor. Bu da ihracatın sayılardan çok daha öte bir anlam taşıdığını gösteriyor.