Salgın, Ekonomik Düşüncenin Merkezine İnsanı Oturtmamızı Söylüyor

    0
    55

    Siyasetçiler, iş dünyası liderleri ve medya sıklıkla şu soruyu soruyor: “Ekonomi ne olacak?” Peki ama ekonomi derken tam olarak ne kastediliyor? Bu sözcüğün kökeni Yunanca; Yunanca oikos’tan gelen eko ev/hane anlamında. Eki nomy ise Yunanca nomos’tan geliyor ve yönetim demek.

    Ne yazık ki, sözcüğün kökeni olan ev yönetimi tanımı genellikle politikacılar, medya ve pek çok ekonomist tarafından doğru şekilde anlaşılmış değil. Ekonomi sıklıkla GSYİH, finans piyasaları ve istihdam çerçevesinde değerlendiriliyor.

    Oysa ekonomiye bu yaklaşım biçimi sorunlu ve nitekim koronavirüs salgını da bunu bariz hale getirdi.

    Ekonomi sanki otomatik bir şekilde işleyen, iş dünyasını ve haneleri birbirine bağlayan ve her kesimin salt kendi çıkarları doğrultusunda yönettiği bir piyasa sistemiymiş gibi sunuluyor. Ekonomi adeta motordan ibaretmiş gibi algılanıyor.

    Ancak ekonomiyi bir motor olarak görüp, insan unsurunu göz ardı ettiğimizde, hem politika hem de geleceğimiz açısından temel bazı unsurlar ortaya çıkıyor.

    Birincisi, ekonomiyle sağlık karşı karşıya getiriliyor. Bundan dolayı bazı siyasetçiler ve yorumcuların ekonomiyi mi yoksa hayatları mı kurtarmanın daha önemli olduğundan söz ettiklerini görüyoruz. Ekonomi ila sağlık arasındaki bu gerilim kurumlara ve onların stratejilerine de yansıyor.
    Pek çok ülkenin 2008 yılı ekonomi krizinin ardından benimsediği bütçe kesintileri sağlık ve diğer sosyal hizmetlerdeki kaynakları kuruttu. Bu önlemler kamu sağlığı harcamaları ve sosyal hizmetler yerine borç geri ödemelerine öncelik tanıdı.

    Dünyada sağlık ekonomi açısından önemsenmiyor. IMF ve Dünya Bankası’nın başı çektiği ekonomik reformlar söz konusu olduğunda, Dünya Sağlık Örgütü hiçbir zaman masada olmadı.

    Kamu sağlığı ve genel olarak sağlık, ekonomiyle ilgili esas tartışmaların görünür kısmında yer almadı. Ancak halihazırdaki salgın bireylerin ve toplumların sağlığının ekonominin çarkının dönmesi için önemli olduğunu gösteriyor. İnsan kaynakları bu motorun temelleri ve işletenleri.
    Yarının ekonomisinde sağlık artık ikinci plana atılamaz. Ekonomiyi hem bireylerin hem de toplumların sağlığı üzerinde inşa etmek bizleri gelecekteki salgınlara karşı daha dirençli kılacaktır.

    Yarının ekonomisi insan odaklı olmalı. Tüm insanların aslında kırılgan olduğunu, hepimizin hayatımızın bir aşamasında ilgi ve bakıma gereksinim duyduğumuzu ve bunun bir değer içerdiğini göz önünde bulundurmalı. Bu değer de yalnızca parasal değil: Çocuklarımıza, anne babamıza, komşularımıza ihtiyaç duyduklarında destek olmak tam da bizi insan ve insani kılan özellikler.

    ABD’nin teşvik paketi de dahil geleceğin ekonomisi sağlık, yoksulluk, açlık, evsizlik ve düzgün bir iş gibi bir dizi göstergeyi içermeli.
    O halde şimdi tekrar soralım; “Ekonomi nasıl gidiyor?” (Kaynak: marketwatch.com)

    Sophie Mitra

    Sophie Mitra, Fordham Üniversitesi’nde ekonomi profesörü ve “Disability, Health and Human Development” kitabının yazarıdır.