OPLOG Yurt Dışı Pazarlara Yöneliyor

0
215
OPLOG CEO'su Halit Develioğlu

Çözüm ortağı olduğu firmaların müşterilerine hatasız bir satın alma sonrası deneyimi sunan OPLOG’un büyüme hedefleri arasında; İstanbul, Ankara ve İzmir’de yeni depolar açmak ve Türkiye sınırları dışına çıkmak yer alıyor. Girişimin kurucusu ve CEO’su Halit Develioğlu, “Hizmet verdiğimiz markaların ürünlerini Avrupa ve Avrupa dışı pazarlara ulaştırma amacıyla farklı ülkelerde yatırımlarımıza devam edeceğiz” diyor.
SEBLA KUTSAL

Günümüzde ticaretin dijitalleşmesiyle rekabet koşulları hem değişti hem de daha zorlaştı. Tüketici beklentilerinin arttığı güncel koşullarda müşteri sadakatinin sağlanmasında “satın alma sonrası deneyimin” belirleyici rol oynadığını görüyoruz. Satın alma sonrası müşteri deneyiminde yaşanan en ufak problem müşteri kaybının ötesinde marka itibarına da zarar veriyor. Bu nedenle, markaların altından kalkılması oldukça güç bir iş yükünü sırtlanması gerekiyor. Ancak bazen, büyük ve köklü firmaların bile finansal, operasyonel ve teknolojik mükemmellik gerektiren bu görevin altından kalkamadıklarına şahit oluyoruz.

OPLOG tam da bu noktada, kendi geliştirdiği teknolojiler üzerinde çalışan, kendi depolarında, kendi operasyon ekiplerinin gücüyle oluşturulmuş lojistik çözümü ve hizmetini sunan bir iş ortağı olarak, firmaların imdadına yetişiyor. İşin depolama ve lojistik süreçlerinde en son teknolojilerle donatılmış çözümlere ulaşma imkanı sunan girişim, müşterilerin yüksek hız taleplerini karşılıyor, siparişin hazırlanması, paketlenmesi, kargolanması ve gerekli durumlarda iade edilmesi gibi süreçleri yönetiyor. Bu hizmetin karşılığını ise alınan sipariş ve stoklanan ürün sayısına denk olacak şekilde, yani “kullandığın kadar öde” mantığıyla talep ediyor.

OPLOG Kurucusu ve CEO’su Halit Develioğlu’na bu iş fikrinin nasıl ortaya çıktığını ve bugün gelinen noktayı soruyoruz. Sektördeki deneyim ve gözlemlerinin kendisine açtığı yolu şöyle anlatıyor:

TEKNOLOJI ODAKLI LOJISTIK HIZMETI

“Lojistik; teknoloji kullanımından oldukça uzak ve konvansiyonel bir sektör. İlk girişimimde sektörde ihtiyaç duyulan teknolojik dönüşümü, lojistik firmalarına teknoloji sağlayarak karşılamaya çalıştım. Bu noktada teknolojik dönüşümün, bu konvansiyonel yapıya sonradan eklenerek mümkün olamayacağını anladım. Çözümün, ilk günden teknoloji kültürüyle kurulmuş, kendi teknolojilerini geliştiren ve satmak yerine onları kullanarak müşterilerine en yüksek değerde hizmet sunan bir yapı kurmaktan geçtiğini anladım. Bu yapının dünyadaki karşılığı ‘tech enabled logistics’ yani ‘teknoloji odaklı lojistik’. Bu amaçla 2013 yılında Bilkent Cyberpark’taki Teknokent’te kurulan OPLOG, 70 kişilik teknoloji ekibiyle beraber toplamda 350 kişilik bir yapıya ulaştı. Kocaeli’de yer alan iki fulfillment (e-ticaret lojistiği) kampüsümüzde, aralarında SONY, Tupperware, Rossmann gibi global markaları da barındıran 100’e yakın müşterimizin ürünlerini depoluyor, siparişlerini hazırlıyor ve böylece müşterilerimizin kendi müşterilerine kusursuz bir satın alma sonrası deneyimi sunmalarını sağlıyoruz.”

OPLOG’un üstlendiği işin bir lojistik operasyonları, bir de teknoloji tarafı var. Dışarıdan tek bir şirketmiş gibi görünse de içerisinde başlı başına bir teknoloji ve bir de lojistik şirketi barındıran çok daha kompleks bir yapıya sahip. Develioğlu, “Bugüne kadar geldiğimiz süreçte bir yandan bir teknoloji girişimi kurarken diğer yandan depolar yöneten bir lojistik şirketini inşa etmek bu işin en zorlayıcı tarafı oldu” diyor.

Zorluk demişken, bütün sektörlerin beklenmedik bir sınavdan geçtiği pandemi sürecini nasıl geçirdiklerini merak ediyoruz. Develioğlu, süreci; pandemi ve pandemi sonrası iki dönem şeklinde ele alarak açıklıyor: “Pandemi, ticaretin çok hızlı bir şekilde dijitale döndüğü ve firmaların satış kanallarını dijital dünyaya adapte etmeye çalıştığı bir dönem oldu. Ancak bu hızlı adaptasyon firmalar için ciddi sıkıntıları da ortaya çıkardı. Pandemi sonrasında ise dijital kanallardaki yavaşlama, firmalara geleneksel kanalları da kapsayan daha bütünleşik yani omnikanal bir satış stratejisiyle yaklaşma zorunluluğunu getirdi. Bu adaptasyonu gerçekleştirmeyen firmalar büyük ticari risklerle karşı karşıya geldi. Gerek online gerekse offline geniş bir satış kanalı oluşturabilmiş firmalar ise içinde bulunduğumuz pandemi sonrası dönemde büyümelerine hız kesmeden devam ediyor.”

Türkiye, dünyada e-ticaret ekosisteminin hızla geliştiği ülkelerden biri. Birçok şeyi doğru yaptığımızı düşünen Develioğlu, en önemli eksikliğimizin ise “markalaşmaya yeterince önem verilmemesi” olduğunu belirtiyor. Son dönemde önem kazanan e-ihracat konusunda da markalaşmanın aynı değerde önem taşıdığını ifade eden CEO, “burada da asıl amaç yurt dışına herhangi bir ürün satmaktan ziyade yurt dışında da markalaşmak olmalı. E-ticaret hacmini artırmanın yegane yolunun markalaşmadan geçtiğini anlamamız gerekiyor” diyor. Develioğlu’na göre, e-ticaret sektörünün bir diğer sorunu da, pazar yerlerinin internetten alışveriş yapan müşterilere sunduğu hızlı ve profesyonel lojistik hizmetleri, pozitif satın alma sonrası deneyimi, markaların kendi kanalları üzerinden verememesi. Bu noktada da, OPLOG gibi profesyonel lojistik hizmet sunan fulfillment firmalarının desteği devreye giriyor.

TARQAN KIMDIR? NE YAPAR?

OPLOG’un Türk mühendisler tarafından geliştirilen TARQAN adında bir de robotu var. Robotların sektörün geleceğini şekillendireceğine inandıklarını ifade eden Develioğlu, oldukça yenilikçi bir robotik sistem sunan TARQAN’ın farkını şöyle anlatıyor: “Sektörde benzerlerini gördüğümüz, ürünleri A noktasından B noktasına götüren robotların oluşturduğu sistemin aksine depolardaki operasyonların verimli bir şekilde yönetilmesine büyük katkı sağlıyor. Bu sistem, ürünlerin depo içerisinde hangi raflarda ve rafların depo içerisinde hangi konumda yer alacağına karar vererek, hem depolama hem de ürün toplama sırasındaki verimliliği artırıyor. TARQAN’lar sipariş geldiğinde deponun içinde hızla ve kendi verebildiği kararlarla hareket ederek, ürünlerin bulunduğu en yakın raflara gidiyor ve rafları (bir tona kadar) operasyon sorumlularına taşıyor. Bu da, depolama alanlarında insansız çözümler sunarak, depolama alanlarını ve dolayısıyla bu alanların verimliliğini büyük ölçüde artırıyor.”

Gelecek hedefleri ve yatırım planlarına da değinen OPLOG Kurucusu, büyüme eğrilerine daha fazla hız katmak amacıyla yakın zamanda bir yatırım turunu kapatacaklarını, sürecin ilk gelişimini yine teknoloji alanında yapmayı planladıklarını ve teknolojilerine güç katacak yeni çalışanları ekibe dahil edeceklerini açıklıyor. “Aynı gün teslimat gibi hizmetler e-ticaretin yeni normalleri arasına girdi. Bu değişimin yaşandığı dönemde aslında depoları yalnızca üretim ve hammaddeye yakın değil aynı zamanda müşterilere de yakın konumlandırmak son derece önemli. Biz de bu sebeplerden dolayı Kocaeli’de yer alan iki fulfillment kampüsümüze ek olarak İstanbul, Ankara ve İzmir’de yeni depolar açarak ürünleri son tüketiciye daha da yakınlaştıracağız” diyen Develioğlu, büyüme hedeflerinin Türkiye ile sınırlı olmadığını belirtiyor: “Hizmet verdiğimiz ve vereceğimiz markaların ürünlerini Avrupa ve Avrupa dışı diğer pazarlara da OPLOG kalitesinde, yine kendi depolarımız, kendi teknolojimiz ve kendi operasyonlarımız ile ulaştırma amacıyla farklı ülkelerde de yatırımlarımıza devam edeceğiz.”