MÜSİAD Başkanı’ndan TÜSİAD’a sert eleştiriler

0
66

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, MÜSİAD için kazanırken hukuki ve meşru olmak kadar, harcarken de hukuki ve meşru olmanın önemli olduğunu belirterek, “Bilançolarındaki faaliyet dışı gelirleri, faaliyet gelirlerinden fazla olan, hırçın toprak sahibi sendromundaki TÜSİAD’dan farkımız bu…” dedi. 
 
MÜSİAD 23. Olağan Genel Kurulu’nda Olpak, bugünün MÜSİAD için önemli bir gün olduğunu ve yaptıkları faaliyetlerden bahsetmeyi planladığını belirterek, “Ama baktım 25 yıldır MÜSİAD’ı görmezden gelmeye çalışan birileri, hazımsızlıklarını dışa vurmaya başladı. Gelecek nasıl olsa bizim olacak. Bırakayım planlarımızı anlatmayı, ben MÜSİAD’ı anlatayım dedim” ifadelerini kullandı.
 
Başkanlığı süresince sansasyonel açıklamalar yapmadığını, başka kurumlar hakkında değerlendirmede bulunmadığını ve açıklama veya cevaplarını MÜSİAD ilkeleri üzerinden yaptığına dikkati çeken Olpak, ancak bu yöntemin her zaman doğru olmadığını gördüğünü dile getirdi.
 
 Sakin ama vakur tavırlarını aleyhlerinde kullananların olduğunu kaydeden Olpak, TÜSİAD başkan yardımcılarından birinin MÜSİAD’a hakarete cüret ettiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
 
“Başkanıyla görüştüm. Kurumsal bir tekzip gelir mi diye bekledim, gelmedi. Şimdi cevap verme zamanı. Hukuk devletinden yanayız diyen, evrensel nitelikli demokrasi iddiasında olan, kişisel hak ve özgürlüklere dayalı düzen istediğini söyleyen, MÜSİAD’a böyle dertleri olmadığı iftirasını atan, bizi hükümeti desteklemekten başka iş yapmamakla itham eden, bundan dolayı bizimle işbirliği yapmayacağını açıklayan TÜSİAD’a söyleyeceklerim var.
 
28 Şubat’ta, kurucu başkanım DGM’de yargılanıp mahkum olurken, üyelerimin ev ve işyerleri çilingirlerle açılırken, sermaye renklere bölünürken, yapılanlara susarak payanda olan TÜSİAD’ın aklına hiç hukuk devleti gelmiş miydi? TBMM’de 2 partinin oylarıyla, 411 milletvekilinin kabul ettiği Başörtüsü Tasarısı için ‘Kaos’a kalkan 411 el’ manşetleri atılırken, siz hangi evrensel demokrasiyi savunuyordunuz ki hiç sesiniz çıkmadı? Yoksa paralel evrende miydiniz? Genç kızlarımız ağızları kapatılıp, üniversite amfilerinden dışarı atılırken, üyeleriniz kibirle, ‘iş yerimizde başörtülü çalıştırmayız’ derken, meslek liseliler ikinci sınıf genç kategorisinde dışlanırken kimin özgürlüğünü savunuyordunuz? Biz seçilmiş iktidara karşı yayınlanan 27 Nisan e-muhtırasına anında karşı çıkarken herhalde IMF reçeteleriyle meşguldünüz ki hiç sesiniz çıkmadı.”
 
“17 Aralık darbe girişimine iş aleminde tek başına MÜSİAD karşı çıkarken, paralel devlet göremeyen TÜSİAD ne görüyordu da susuyordu, çok merak ediyorum” diyen Olpak, MÜSİAD’ın, siyasetin iş alemi üzerinde egemenlik kurma çabalarına niçin karşı çıktıysa, iş aleminin de siyasetin egemenlik alanına tahakkümüne aynı şekildi karşı olduğunu ve karşı çıkmaya devam edeceğini kaydetti.
 
Olpak, “Hükümeti desteklemekten başka iş yapmıyormuşuz. Allah’ın kendisine şükredilmesi emrinden hareketle, güzel yapılan her şeye teşekkür ettik ve etmeye devam edeceğiz. Diğer taraftan başkan olarak ilk konuşmamda söylediğim gibi Resulullah’ın ‘Dostlarınıza mazlumken yardım ettiğiniz gibi, hata yapmasını önleyerek, zalimken de yardım edin’ ifadesine uyarak, eksik gördüklerimizi ve önerilerimizi de hep söyledik, söylemeye de devam edeceğiz. Hem de hazırladığımız raporlara, daha sonra devran dönünce ‘O rapor bizi değil, hazırlayanları bağlar’ diyenlerin acziyetine düşmeden” diye konuştu.
 
TÜSİAD’a kendilerinden önce kurulan bir STK oldukları için teşekkür ettiğini anımsatan Olpak, 3 yıl önce “Orta Gelir Tuzağı Raporunu” yayınladıklarını, tuzaktan çıkışın da hızlı ve adil işleyen hukuk devleti ve eğitim ile olacağını söylediklerini anımsattı.
Tespitlerinin doğru olduğunu ve onların geç kaldığını aktaran Olpak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim ifademizi kullanmamak için önce ‘Orta Halli Ekonomi Tuzağı’ dediler. Sonra dayanamadılar aynı konuda yan kuruluşlarıyla bir de rapor yayınladılar. ‘Kompleks yapmadılar, teşekkür ederim’ demiştim. Şimdi hak etmedikleri o teşekkürleri geri alıyor ve siz değerli üyelerimden özür diliyorum. Çünkü, en azından bugünkü TÜSİAD’ın amacı STK olmak değil, tekellerini sürdürmekmiş. MÜSİAD olarak, kırmızı çizgilerimiz soruluyor. ‘Milletimizin menfaatine olan konularda, bizimle yan yana durmaktan çekinmeyen herkesle işbirliği yaparız’ diyorum. Ama derilerinin rengine ve cüzdanlarına bakarak üye alanlarla, bizi de bu gözle değerlendirdikleri ve bu tavırlarını değiştirmedikleri sürece bizim de işbirliğimiz olamaz. Bizi hükümeti desteklemekten başka iş yapmamakla itham eden, TÜSİAD Başkan Yardımcısının bilmediği çok şey var. Medya önünde sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve hükümet aleyhinde kahramanlık yapanların basına kapalı toplantılarda nasıl methiye düzdüklerinin de canlı şahidiyiz. Akif’in dediği gibi ‘Şimdi Allah’a söver, sonra biraz bol para ver. Hiç utanmaz, Protestanlara zangoçluk eder’ “
 
 MURADIMIZ VE İNADIMIZ İÇİN ERDOĞAN’LAYIZ
Olpak, Recep Tayyip Erdoğan’a 12 yılda bu ülke için çok güzel şeyler yaptığı, 2000 yılında “10 yıl sonrayı görebiliyoruz” diye iktidara yağ çekenlerin 2001 yılında herkesi sürüklediği kara delikten, milleti çıkardığı için teşekkür etti.
 
“Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın deyimiyle ‘Sizin icraatlarınıza, onların hayalleri bile yetişemiyor’ diyen Olpak, kayınvalidesinin “Oğul, insan 2 şey için yaşar; biri murad için, diğeri inad için” dediğini aktararak, muratları ve inatları için Erdoğan ile olduklarını söyledi.
 
MÜSİAD için kazanırken hukuki ve meşru olmak kadar, harcarken de hukuki ve meşru olmanın önemli olduğunun altını çizen Nail Olpak, bilançolarındaki faaliyet dışı gelirleri, faaliyet gelirlerinden fazla olan, hırçın toprak sahibi sendromundaki TÜSİAD’dan farkımız bu..” dedi.
 
Amacının herkesi kırmak ve genellemeler yapmak olmadığının altını çizen Olpak, sözlerini şöyle tamamladı:
 
“İçlerinde tanıdığım çok kişi var. Aralarında, başkan yardımcısının o ifadelerini benimsemeyen ve TÜSİAD’a o açıklamanın hesabını soran varsa, elbette onları hariç tutarım. Yunus’un dediği gibi, ‘Ben gelmedim, kavga için. Benim işim, sevgi için’. Son olarak; heyecanlı bazı üyelerimiz de, ‘Bizim başkan, fazla kibar’ diyorlar. Her konuda yorum yapmamı, her söylenene anında sert tepki vermemi bekliyorlar. Bunu yapmayınca da, bir şeylerden çekindiğimi zannediyorlar. Dostlarıma ve nezaketimi zafiyetim zannedenlere söyleyecek tek bir sözüm var: Korkmaktan korkarım, Allah’tan başkasından.”