Komşuluk ilişkileri ortadan kalktı mı? Murata’nın geliştirdiği ve Yokohama’da sergilemeye başladığı ev, sadece komşuluk ilişkilerinin değil doğadan öğrenerek yaşanacak dolu dolu bir hayatın temellerini atıyor. Güneş, yakıt hücresi ve diğer doğal enerji kaynaklarını kullanarak kendine yeten bir ev olmakla kalmayan bu yeni yapı, “akıllı bir topluluk” oluşturmakta önemli rol oynamayı hedefliyor.
Murata’nın geliştirdiği kontrol kutusu ile enerjisini etkin ve verimli kullanma konusunda önemli mesafe kat eden evler mahalle yapısı altında bir araya geldiklerinde, bir “Mesh” yapısı oluşturarak mahallenin enerji ihtiyaçlarını da el birliğiyle karşılıyorlar. Eşitlerin bir araya geldiği Mesh şebekeler bir kaynağa bağlı olmak yerine kendi aralarında bağlı olarak bir şebeke oluşturmaya işaret ediyor. Murata’nın teknolojisi bu şebekeyi akıllı hale getiriyor. Murata’nın akıllı sistemi, enerjinin verimliliği, tasarrufu, hangi enerji kaynaklarının ne zaman ve nasıl kullanılacağına karar verme gibi kritik konularda katkı sunuyor.
Yokohama’da Japon hükümeti ve Murata’nın işbirliğiyle ilk örneğini veren proje için Türkiye pilot proje için hedef ülke olarak seçilmiş durumda. Murata Avrupa Kıdemli Satış Mühendisi Adnan Sazlı, “Türkiye’de akıllı enerji sistemimizle ilgili olarak ileride bizimler birlikte çalışabilecek, Ar-Ge’si olan, sistemimizi anlayacak, ağ kurabilecek ve servisini verebilecek şirketlerle çalışmak istiyoruz. Bunun için görüşmelerimiz sürüyor” diyor.
Sistemin enerji tarafında kullandığı kaynaklar şebeke, güneş, hidrojen ya da yakıt hücresi ve kesintisiz güç kaynakları (UPS) olarak sıralanıyor. Murata’nın akıllı enerji sistemi bu kaynakların dengeli olarak kullanılmasını sağlıyor. Nesnelerin interneti (IOT) mantığı içinde internetten veri alabilen, hava durumu kanalları ile konuşabilen sistem, anlık verilerin yanında hava tahminlerine göre de enerji yönetim planı yapabiliyor.
Enerjide Nesnelerin İnterneti
Sayısının 50 milyar gibi muazzam bir seviyeye ulaşması beklenen sensörlerin belirleyeceği Nesnelerin İnterneti (Internet of Things-IoT) için verilen örneklerde buzdolabının markete süt siparişi vermesi örneğinden akıllı cep telefonlerı ile birlikte çok daha gelişmiş örneklere ulaştık.
Yokohama’da deneme amaçlı olarak inşa edilen ve Singapur’da da bir örneği bulunan Akıllı Toplum Hücresi, Nesnelerin İnterneti’ni farklı bir seviyeye taşıyor. Bir yandan enerji şebekesine diğer yandan bilgi alışverişi için internete bağlı olan sistem, kendi aklı ile hareket edebilen özerk bir bölgesel yapı haline geliyor. Bu, şu anda enerji verimliliği ile ilgili bir yapı ancak gelecekte buna ne ad verilebileceğini şimdiden düşünmekte yarar var. Dünyanın en önemli teorik fizikçisi Michio Kaku, Las Vegas’taki Tüketici Elektroniği Şovu’nda (CES) Toyota’nın yakıt hücresi ya da hidrojen kullanan yeni otomobilini tanıtırken beş dakikada şarj olan otomobilin bir felaket anında şarj sistemi üzerinden bağlandığı şebekeye enerji sağlayabileceğini ifade ediyordu. Üzerindeki cihazların iki yönlü çalışarak network oluşturduğu Mesh yapısı, enerjide çok farklı bir şebeke yapısının ortaya çıkmasını sağlayabilir. Akıllı yapısı ile ürettiği enerjiyi verimli ve öncelikli olarak nereye kullanabileceğine karar verebilir hale geldiğinde bu sistemler çok daha fazlasını vaat ediyor olacak. |
Güneşli bir günde evdeki aletlerin enerjisini sağlarken enerji depolama sistemini şarj eden enerji yönetim sistemi, yağmurlu bir günde evdeki cihazları çalıştırmak için şebekeden aldığı ve depolanmış olan enerjisinin optimum karışımını oluşturuyor. Azami kullanım zamanlarında şebekeden çekilen gücü dengeleyen sistem, şebekede bir arıza meydana geldiğinde bölgenin enerji ihtiyacını karşılayacak şekilde akıllı bir düzenleme yapıyor. Bu akıllı enerji sistemine sahip evlerden oluşan mahalle, geçmişteki komşuluk ilişkilerindeki mahalle içi paylaşma sistemini yeniden canlandıran biçimde bir “özerk yerel enerji şebekesi” oluştururken diğer yandan geleceğe uzanıyor.
Bu şebeke, evlerin depoladığı ya da üretmeyi sürdürdüğü enerji ile –bir enerji kesintisi durumunda- öncelikle mahalledeki ya da bölgedeki hastanenin ameliyathanesinin ihtiyacını karşılamaya öncelik vermeye karar verebiliyor.
Sazlı, “Bu sistemin hedefi, tek bir evin, okulun ya da hastanenin ihtiyacını karşılamak değil. Bu bir akıllı sistem ve bölgede ortaya çıkan dinamik ihtiyaçları karşılama yeteneğine sahip” diyor.
Doğal enerjiyi kullanarak oluşturulan bu akıllı sistem bir yandan pahalı olmayan ve esnek bir enerji sistemi seçeneği oluştururken diğer yandan karbondioksit salımını azaltmak gibi bir fayda yaratıyor.
Farklı kültürel yapıları bir arada barındıran Yokohama’daki deneysel çalışma, akıllı enerji teknolojilerinin modern yaşam tarzlarını sürdürmeye ve iyileştirmeye yardımcı olduğunu göstermeyi hedefliyor. Yokohama’nın yanı sıra Singapur’da yapılan bir deneysel çalışmadan elde edilen geri besleme ile sistemin daha iyiye götürülmesine çalışılırken, Murata elektronik malzeme tarafındaki uzmanlığını farklı paydaşların yeterlilikleri ile birleştiriyor. Yokohama Belediyesi ve mekanikten yazılıma kadar birçok noktada projeye katkı sunan oyuncular, sistemin şekillenmesini sağlıyor. Mesh yapısı sayesinde bölgelere kurulan sistemin, daha sonra birleştirilerek şehir ve ülke düzeyine yayılması da teorik olarak mümkün. Durum böyle olunca, elektrik dağıtım şirketlerinden belediyeler ve Enerji Bakanlığı’na kadar birçok yapı bu yeni teknoloji ile ilgili hale geliyor. Bu sisteme sağlıklı geçiş için yapılacak güneş enerjisi yatırımının finansmanında devletin uygulayacağı teşvik ve bu sistemde üretilen enerjinin şebekeye verilmesinde uygulanacak fiyatlandırma gibi konuların netlik kazanması gerekiyor.
Bu gelişmelerin ardından güneş panelleri ve kesintisiz güç kaynakları ile birlikte tasarlanacak gelecek nesil gayrimenkullerde enerjinin verimli kullanılmasını sağlayacak bu tür çözümlerin de gündeme gelmesi bekleniyor.
Bu yüzden Murata, bu sistemi tek tek evlere ya da binalara satmaya yönelik bir çaba içine girmiş değil. Bunun bugünün ya da yarının değil birkaç yıl sonrasının projesi olduğunu belirten Sazlı, bu konuda Türkiye ile Japonya arasındaki benzerliği “Japonlar da enerjide dışa bağımlı. Denizlerle kuşatılmış bir adada yaşıyorlar ve nükleer ya da güneş enerjisi dışında enerji üretmeleri zor. Petrol kaynakları yok; kömür rezervleri çok fazla değil. Enerjideki bu dışa bağımlılıkları bizimle aynı” diyor.
Japon hükümetinin kıt kaynak olan enerjinin verimli kullanılması hedefiyle başlattığı çalışmanın Türkiye’ye uyarlanması için arayışlar sürerken Murata’nın kendisi şimdiden önemli bir değişim geçiriyor. 1944’te kurulan Murata asıl olarak elektronik malzeme alanında lider. Elektronik malzeme ve çözümlerin tasarlanması, üretilmesi ve tedarik edilmesinde dünya çapında önde gelen firmalar arasında yer alan Murata’nın bu özelliği sistem tasarlamadaki başarısı için de iyi bir zemin oluşturuyor.
Şirketin gelecek vizyonunda yöneldiği yeni genişleme alanları arasında enerji ve çevre, otomotiv, sağlık ve tıp öne çıkarken Murata, yarıiletkenler ve yazılım alanındaki yeni uzmanlıkları ile bu alanlarda öncü olmayı hedefliyor. Nesnelerin interneti ekseninde yeniden şekillenen dünyada Murata, sensör çözümleri ve kablosuz çözümlere daha fazla odaklanarak büyümesini sürdürmeyi planlıyor. Bu proje, Murata’nın malzeme ve çözümden ürüne geçmesi için önemli bir kaldıraç; sistem yaygınlaştığında, kullanıldığı bölgelerde benzer bir geliştirici kaldıraç etkisi yaratmaya aday.
Sazlı, “Bu Türkiye için, bizim geleceğimizde olmazsa olmaz akıllı sistemlerden bir tanesi. Hayatımıza girecek birçok akıllı sistem var ama bu onlar arasında özel bir yere sahip. Enerji verimliliği bizim açımızdan önemli ama Türk insanı bunu fazla bilmiyor ve çok önem de vermiyor” diyor. Enerji üretmenin farklı yollarını deneyen Türkiye’nin, verimlilik ile sağlayabileceği faydanın farkındalığını toplum düzeyine yaygınlaştırması, enerjideki sorunların çok daha etkin bir biçimde çözülmesini sağlayabilecek.