Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng, fijital mağazacılık anlayışı kapsamında daha iyi ve yenilikçi müşteri deneyimi için yatırımlara devam edeceklerinin altını çiziyor.
ŞULE LALELİ
METRO TÜRKIYE’DE 4 bin 500 kişilik bir çalışan ordusunu yöneten Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng, daha fazla kadının iş hayatında yer almasını öncelikli hedefleri haline getirdiklerini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Yönetim kurulumuzdaki kadın oranı yüzde 60. Dünya ve Türkiye ortalamasının üstünde üst düzey kadın yönetici oranımızla perakende sektörüne örnek teşkil ediyoruz.”
Türüng, sadece Metro Türkiye bünyesinde kadın çalışan sayısını artırmakla kalmayıp, aynı zamanda iş ortakları, tedarikçiler ve üreticileri de kadın istihdamını artırmaları için destekleyen projelere odaklandıklarının altını çiziyor.
İşte Metro Türkiye’nin gelecek dönem hedefleri…
Metro Türkiye’nin 2020 yılı performans değerlendirmesini yapar mısınız? İşletmelere yönelik sağladığınız operasyonlardan bahseder misiniz? Pandemi döneminde ürün ve tedarik zincirinde ne gibi değişimler yaşandı?
Metro Türkiye olarak, gıda perakende markası olmamız ve yeme içme sektörüne hitap etmemiz sebebiyle zor ve yoğun bir yıl geçirsek de müşterilerimize güvenli bir hizmet verme amacıyla yaklaşık 4 bin 500 kişilik ekibimiz ile çalışmalarımızı sürdürdük. COVID-19 pandemisi perakende sektörünün tamamına önemli tecrübeler kazandırdı. Burada hem sunulan ürün ve hizmetlerin içeriğinde hem de bunları müşteriye
sunma biçiminde kalıcı değişimler yaşandı. Fiziki olarak mesafeli geçen bu dönem bizi müşterilerimizle iyice yakınlaştırdı. Metro Türkiye olarak sürdürülebilir tedarik yönetimimiz sayesinde pandemi döneminde faaliyetlerimizi kesintisiz yönetme başarısını ortaya koyduk. 34 ülkede olan bilgi ve tecrübemiz ile Türkiye’de ilk koronavirüs vakası açıklamasından
çok önce tüm çalışmalarımızı planlamış, atacağımız adımlarımızı belirlemiştik. Pandemi özellikle gıda tedarik zincirinde yaşanan değişimlere adaptasyon gücümüzü artırdı. Tedarikçilerimizle kurduğumuz iletişimi bu dönemde de kol kola sürdürerek stok yönetimi ve tedarik süreçleri ile ilgili adımları eksiksiz bir şekilde attık. Hijyen ve dezenfeksiyon konularında var olan uygulamalarımızı artırarak ve
sıkı bir şekilde takibini yaparak gerekli önlemleri aldık. Türkiye’deki ilk vaka açıklamasından sonra taleplerin artacağını düşünerek müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için özellikle temel gıda
ve hijyen ürünlerinde stoklarımızı artırdık. 24 saat içerisinde raflarımızı tekrar dolu hale getirdik. Bir taraftan da artan talep sonrasında depo sayımızı artırdık. Tüm mağazalarımızda bu operasyonları en
üst seviyeye çıkardık. Tedarikçilerimizin yoğunluğunu dikkate alarak taleplerin üst seviyeye çıktığı dönemde gerektiğinde ürünlerin sevkiyatlarını kendi filomuz ile gerçekleştirdik. Bu kritik dönemdeki en büyük katma değer adımlarımızdan birisi olan, bakkallar gibi küçük işletmeler için de teslimat uygulamasını başlattık ve müşterilerimizle kurduğumuz bağlantıyı daha da güçlendirdik. Mahallelerdeki bakkalların da raflarının dolu olabilmesi, tüketicinin mağdur olmaması için yoğun çalışmalar yürüttük. HORECA’nın (otel, restoran, kafe) 30 yıldır en kritik iş ortaklarından biri olarak pandemi süresince sevkiyat operasyonlarımız ile 7/24 kesintisiz hizmetimizi sürdürdük. Yüksek arz döneminde de ihtiyaçları olan tüm ürünleri kendilerine güçlü operasyonlarımız ile ulaştırdık.
Teknoloji ve dijitalleşme ekseninde mobilite ve online kanalda ne kadar büyüdünüz?
Metro Türkiye olarak HORECA müşterilerimize yönelik online satış hizmeti veriyoruz. 2016 yılında başlattığımız Gıda Sevkiyat Operasyonu (FSD) ile beraber, Horeca müşterilerimize nakliye, gıda sevkiyat hizmeti sunuyoruz. “Metro Gastro Servis” adını verdiğimiz gıda sevkiyat operasyonları operasyonlarımızda, müşterilerimize web ve mobil üzerinden sipariş verme imkânı sunuyoruz. Siparişlerimizi tamamen online ortamdan alıyoruz. Geçen ay FSD müşterilerimizin yüzde 41’i online sipariş verdi.
Bu oldukça yüksek bir oran ve daha da artırmayı hedefliyoruz. Müşterilerimize çoklu seçme hakkının olduğu bir alışveriş deneyimi sunmak amacıyla dijital teknolojilere yaptığımız yatırımlarımız online kanallarda da devam edecek. Ayrıca yat ve tekne müşterilerimize ve buralara catering hizmeti yapan firmalara özel marina sevkiyat hizmeti sağlıyoruz.
Metro Türkiye’nin sürdürülebilirlik şartları neler? Çevresel, sosyal, ekonomik ve yönetişim alanlarındaki performansınızdan bahseder misiniz?
Ekosistemimizi korumak için sorumlu bir iş modelinin anahtar olduğuna inanıyor; tüm iş süreçlerine ve karar mekanizmalarına sürdürülebilir bakış açısını dahil ediyoruz. 2012 yılından itibaren coğrafi işaretli ürünler projemizi yürütüyoruz. 2017 yılından bu yana raftaki coğrafi işaretli ürün sayımız 160’a ulaştı. Toplam satışımız ise 400 milyon TL’ye ulaştı ve C.İ. ürünlerin satışı son 3 yılda yüzde 50’den fazla artmış oldu. Bu da talepteki ve bu ürünlerin bilinirliğindeki artışı gösteriyor. Diğer yandan bu ürünlerle ilgili en önemli kısım uluslararası alanda tanınmalarını sağlamak. 2018 yılından 2020 sonuna kadar başta Malatya kayısısı, Aydın inciri, Finike portakalı, Ege sultaniye üzümü ve Bursa siyah inciri olmak üzere 12 bin 500 ton Coğrafi İşaretli ve yerel ürün ihraç edildi. 10 milyon euroluk ihracatın yapıldığı ağırlıklı ülkeler: Rusya, Ukrayna, Polonya, Sırbistan ve Moldova). Önümüzdeki yıllarda bu sayı yükselmeye devam edecek. Bu kıymetli ürünlerin profesyonel mutfaklarda kullanımı için şeflerde de farkındalık çalışmaları yürütüyoruz, bu çerçevede 120 restoranın menüsüne girdi. Genç şef adayları için de MEB ile iş birliği içerisinde ders olarak okutulması için girişimde bulunduk.
Hedefimiz 10 yılda 650 bin gastronomi öğrencisine ulaşmak. 2019’da toplam 1,5 milyon TL’lik çevre yatırım ve harcaması gerçekleştirdik. Fazla Gıda ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği kapsamında da hâlâ satılabilir olan gıdaları atık olmaktan kurtarıyoruz. Bugüne dek 785,9 ton gıdayı 1 milyon 783 bin öğün yemek olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. Son üç yılda
yüzde 100 gıda güvenliği hedefiyle gıda ürünlerinde 5.461 analiz gerçekleştirdik. Sürdürülebilir üretim için toplam 2.100 tedarikçiye 2.400 saat eğitim verdik. Hayvan refahını gözeterek üretim yapılmasını destekliyoruz. 2019’da Metro markalı kafessiz tavuk yumurtası ürünümüzü raflarımıza koyduk. 2023 yılı sonuna dek tüm kendi markalı yumurtalarımızın kafessiz, 2025 yılı itibarıyla ise raflarımızdaki tüm yumurtaların kafessiz olmasını taahhüt ediyoruz.
Yatırımlar ve projeler açısından 2021 hedeflerinizde neler var? Mağaza sayısı, istihdam açısından değerlendirme yapar mısınız? Net satış ve ciro konusunda hedefler neler?
Bu yıl hepimize özellikle yerelleşme ve dijitalleşme alanlarında ne kadar gelişmemiz gerektiğini açık bir şekilde gösterdi. 2021 yılı gündemimizde tüm faaliyetlerimizi teknolojinin gücünden yararlanarak, değişen dünyayı ve tüketici beklentilerini anlayıp, geleceği öngörerek ilerlemek var. Yeni dönemde odağımızda hemen her sektörde olduğu gibi dijitalleşme var. Pandemide işletmelere destek olmak için başlattığımız “Küçük İşletmem İçin” projesini bu yıl da sürdüreceğiz. 2020 yılında başlattığımız bu hareket ile 55 ilde yer alan 1.500 işletmeye 8 milyon TL değerinde ürün bağışının gerçekleşmesini sağladık. Pandemi dönemi kepenklerini indiren bu işletmelere 5 bin TL değerinde ürün bağışı yaparak can suyu olduk. Küçük işletmeler için bir yardımlaşma platformuna dönüşen Küçük İşletmem İçin projesi ile 2021 yılına da önemli bir destek hareketi başladık.
Bu kapsamda geçen yılın ekim ayında İzmir’de meydana gelen depremden etkilenen işletmeler için de harekete geçerek Ocak 2021’de İzmir’deki 170 işletmeye de işletme başına 2 bin TL olmak üzere, toplamda 340 bin TL değerinde hediye çeki verdik.
Pandemi ile birlikte artan temassız, hızlı ve kolay alışverişe yönelik ihtiyacı karşılamak üzere mağazanın giriş kapısından çıkışına kadar uçtan uca dijital bir alışveriş deneyimi sunuyoruz.
Bu kapsamda Metro Fast çözümümüzü 2020 yılında 6 mağazamızda hayata geçirdik ve 2021’de bu uygulamaya yatırımımızı 100 milyon TL’nin üzerine çıkararak bu teknolojiyi 20 mağazamızda daha hayata geçirmeyi planlıyoruz. ‘Fijital’ mağazacılık anlayışı kapsamında daha iyi ve yenilikçi bir müşteri deneyimi için yatırımlarımıza devam edeceğiz.
Yerelde ekonomik canlanmaya katkı sağlayan, yerelleşme alanındaki en önemli çalışmalarımızdan biri olarak gördüğümüz Coğrafi İşaretli Ürünler projemizi geliştireceğiz. Bu ürünlerin özellikle AB’den tescil alması, uluslararası alanda tanıtılması ve önemli şeflerin mutfaklarına girmesi
ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Son olarak Aydın kestanesinin de tesciliyle AB’de tescilli ürün sayısı 4’e yükseldi. Nisan ayına dek herhangi bir itiraz gelmediği takdirde Taşköprü sarımsağı da AB’de tescillenecek. Bu gelişmeler hem gastronomi turizminin yerli ve yabancı tüm turistlere daha da çekici hale getirilmesini hem de Türk mutfağına ait değerlerin ihracat kalemine dönüşmesini sağlıyor. Şu an raflarımızda 160’tan fazla Coğrafi İşaret tescilli ve tescil adayı ürün bulunuyor. Tedarikçilerimiz ve Metro’nun faaliyet gösterdiği ülkeler arasında işbirlikleri oluşturarak, 2018’den bu yana Metro’nun faaliyet gösterdiği ülkelere 12 bin 500 ton coğrafi işaretli ve yerel ürün ihraç edilmesini böylece 10 milyon avro tutarında ihracat gerçekleştirmesini sağladık. Türkiye’nin uluslararası alanda mutfağımıza ait değerlerle söz sahibi olmasına daha fazla katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bugün itibarıyla sistemimizde yer alan 800’ün üzerinde yerli üretici, üretici örgütü, kooperatif ve diğer tedarikçilerle iş birliği içindeyiz. Tedarikçilerimizin yüzde 99’unu yerel tedarikçiler oluştuğunu ve bu yapımızla binlerce üreticiye dokunduğumuzu da önemle belirtmek isterim. Son olarak daha fazla kadının iş hayatında yer alması da her zamanki gibi önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Sadece Metro Türkiye bünyesinde kadın çalışan sayısını artırmakla kalmayacak aynı zamanda birlikte çalıştığımız iş ortaklarımızı, tedarikçilerimizi ve üreticilerimizi de kadın istihdamını artırmaları için destekleyeceğimiz projelere ve iş birliklerine odaklanacağız.