Elektronik paralar, neobankalar, kitle finansmanı gibi nispeten yeni finansal deneyimler tüketiciler için yeni alışkanlıklara dönüşüyor. Peki, kripto paraya dair talebin istikrarlı bir çizgide ilerleyememesinin nedeni nedir?
ERSAN TAYLAN
Berlin merkezli Contextual Solutions Kurucusu Şebnem Elif Kocaoğlu Ulbrich, “Kripto paraların geleneksel finansal kurumlarına karşı oluşan tepki ve güven kaybından kaynaklanan ikame sistem arayışından doğduğunu artık çoğumuz biliyoruz” diyor. Her ne kadar merkeziyetsiz finans düşüncesinin tohumları piyasaya ekildiği ilk andan itibaren demokratik bir finansal sistemin kurulması için gerekli çalışmalar özel sektör tarafından yaratılmaya başlandıysa da kamuoyuna verilen çelişkili mesajlar ve yargıya intikal eden bazı münferit olaylar nedeniyle kripto para adaptasyonunun uzun süre düşük seviyelerde ilerlediğine şahit olduk. Zamanla kripto paralara atfedilen alışveriş ve tasarruf fonksiyonları ayrılmaya ve kripto paraların değeri artmaya başladı. Pandemi nedeniyle kapanmalarla beraber tam anlamıyla “sokaklara inen” kripto paralara dair önyargıların piyasalardaki dalgalanmalarla yavaş yavaş topluma geri dönmeye başladığını görüyoruz.
Psikolojik Etmenler
Pandemiden önceki keskin kutuplaşmada etkili olan korku faktörünün daha önce internet devriminde de karşımıza çıktığını söylemek mümkün. Kocaoğlu, “Aslında çoğu insanın dijital varlık korkusunun altında yatan sebep sistemi ve riskleri anlayamamaları. Dijital varlıkların arkasındaki dağıtık sistemi kabul etmek, anlamaktan daha zor” diyor. Yazar Stephen P. Williams “Blockchain: Gelecekteki Her Şey” isimli kitabında birçoğumuzun dağıtılmış sistemleri doğru anlamakta güçlük çekmesinin nedenini koşullanmış olmamıza bağlıyor. Avcı-toplayıcı toplumdan sonra gelişen hiyerarşik düzene alışan bireyler, hiyerarşi ve kontrol olmayan bir düzenin uygulamalarından çekiniyorlar. Nitekim “Kripto Korku ve Açgözlülük Endeksi” (Crypto Fear & Greed Index) dikkatli incelendiğinde de endeksin bu savı desteklercesine uçlarda gezdiği görülüyor. Kocaoğlu, “Demek ki toplumun kripto varlıklara bakışı ani gelişen ekonomik fırsatlara göre şekil alıyor; bireyler sistemi ve getirdiklerini anlamasalar da fırsat yakaladıkları anlarda sürü psikolojisi ile korkularını göz ardı edebiliyorlar. Pazar dalgalanmaları yaşanan riskli durumlarda koruma ve hayatta kalma içgüdüsü tarafından ele geçirilen bu bireyler varlıklarını aynı anda elden çıkarıyorlar. Kripto Korku ve Açgözlülük Endeksi’nde de belirtildiği üzere kripto pazar davranışları neredeyse tamamen duygusal. Finansal teknoloji yatırım ve varlık yönetimini demokratikleştirmiş olsa da erişimin kolaylaşmasının yan etkilerini en çok kripto para gibi karmaşık (ve öngörülebilirliği düşük) varlık gruplarında gözlemliyoruz. Teknolojik ve ekonomik okur yazarlığı olmayan tüketiciler FOMO (fırsatı kaçırma korkusu) ile bir grup halinde talimat veriyor, zaman zaman da geleneksel medya ve sosyal medya kullanıcılarının manipülasyonuna maruz kalarak ekonomik mağduriyetler yaşıyorlar. Kripto Korku ve Açgözlülük Endeksi’ne yılın ikinci çeyreğinden beri korku duygusu hâkim görünüyor. Ancak bu durumun bir süre sonra toplumdaki ruh hali ve beklenti değişiklikleri ile başkalaşması kaçınılmaz” diyor.
Hukuki Boşluklar
Teknolojideki gelişmelere paralel ilerleyen regülasyonların özellikle 2008 finansal krizi dönemi ve sonrasındaki gelişmelerin gerisinde kaldığını biliyoruz. Kocaoğlu, “Daha internet odaklı yeni iş modelleri ve teknolojiler kapsamında gereken değişiklikler yürürlükteki mevzuata yansıtılamamışken tedavüle çıkan ve tam anlamıyla ezber bozan kripto paralar hukuk ve teknolojinin arasını açarak, kanun koyucular ve denetleyicilerin bireysel korkularını kanunlaştırma süreçlerine yansıtmalarına sebep oldu. İşte bu tepkinin, lisanslı kuruluşlar ve kamuoyunun da konuya temkinli yaklaşması sonucunu doğurarak sektörde uzun süreli bir kısır döngü yarattığına şahit olduk” diyor. Kripto paralar ilk tedavüle çıktıklarında düzenleyici kurumlar ve merkez bankalarının çoğu tarafından izlenen gelişmelere nötr kalma stratejisini belki de Amerikan filozof William James’in “Bir karar vermemek de başlı başına bir karardır” sözü ile açıklayabiliriz. Bazı yasa koyucular piyasadaki yeniliklere olumlu ve olumsuz bir müdahalede bulunmamak için gelişmeleri geriden takip etmeyi tercih etmişse de bu yaklaşımın zamanla münferit piyasaların kaderini belirleyen bir tercih haline dönüştüğünü gördük…
Güncel Gelişmeler
Kocaoğlu, Aslında sektörde son zamanlarda iki trilyon dolara ulaşan kayıplara ve diğer menfi gelişmelere yakından baktığımızda deneyimsiz yatırımcıların piyasadan soğumasını normal karşılamamız gerekiyor” diyor. App Radar’ın araştırmalarına göre 2022’nin ilk yarısında kripto aplikasyon yükleme rakamları 2021’in aynı dönemine göre neredeyse yarı yarıya indi. Bu da kripto borsalarının 2022’ye dair yeni kullanıcı ve dolayısı ile büyüme hedeflerini gerçekleştirememeleri anlamına geliyor. Son iki seneye yön veren kripto ödeme ürün trendinin son zamanlarda düşüşe geçtiğini ve kripto paraların bir ödeme aracı olarak kullanımının belirli bir kitleden öteye geçemediğini görüyoruz. JP Morgan’ın Global Ödemeler Departmanı Yöneticisi’ne göre de son altı ayda kripto ödeme yöntemlerine olan talep ciddi seviyede azaldı. Her ne kadar kripto piyasasındaki dalgalanmalar kurumsal yatırımcıları konudan tamamen soğutmadıysa da yatırımların önceki senelerdeki seviyelere ulaşmadığını görüyoruz. Dealroom verilerine göre 2020’de 431 milyon dolar seviyesindeki yatırımlar 2021’de 2.6 milyar dolara çıktıysa da bu yıl halen 1.9 milyar dolar seviyesinde seyrediyor. Eğer yılın son ayında ani bir değişiklik yaşanmazsa yatırımların en iyi olasılıkla geçen seneyle aynı seviyede seyredeceği kabul ediliyor. Crunchbase’in Eylül verilerine göre ise yakın zamanda toplam 2.7 milyar dolarlık M&A anlaşması son anda bozuldu. Rapora göre; kripto birleşme ve devralma anlaşmaları hem sayı hem büyüklük açısından yavaşladı. Bu arada uzun süren sessizliğini bozan regülatörlerin ardı ardına dijital varlık odaklı kanun tasarılarını kamuoyunun bilgisine sunduğunu görüyoruz. Özellikle Avrupa regülasyonlarındaki standartlaşmanın girişimler açısından belirsizliği gidermesi bekleniyorsa da bu regülasyonların kripto borsaları ve dijital varlık sağlayıcılarını denetim açısından banka statüsüne sokması ve hantallaştırması muhtemel. Bu da girişimler açısından operasyonel külfet ve masrafların artması ve yasal uyum yükümlülüklerinin inovasyon odaklı süreçlerin yerini alması anlamına gelmesi anlamına geliyor. Haziran 2022’den beri kripto ekosisteminde toplam üç binden fazla kişi işten çıkarıldı. Son olarak Voyager, 3AC, Celcius, Vauld, Nuri, Compute North gibi sektörün farklı hizmet kollarına dair iflas ilanları ve Solana, Wintermute gibi hackleme vakaları sebebiyle tüketicilerin endişelerinin körüklediğini görüyoruz.
Dijital Varlık İştahı Artıyor
Her ne kadar “kripto kışı” borsalara ve dijital varlık sağlayıcılarına olan talebi azaltsa da bu krizi bir “indirimli alışveriş” fırsatı olarak kabul ederek pazara giren yatırımcı sayısı da azımsanamayacak seviyede. Özellikle yükselen piyasa ekonomisindeki deneyimli yatırımcıların kriz ortamında dijital varlık iştahının arttığını görüyoruz. Kocaoğlu, “Nitekim Goldman Sachs gibi büyük şirketlerin iflas eden firmalara ve varlıklarına talep göstermesi ve kripto odaklı yeni yatırım fonlarının ilanı kurumsal piyasanın dijital varlıklara uzun vadeli bir değer biçtiğinin göstergesi” diyor. Peki kripto para ve diğer dijital varlık sağlayıcıları kıştan sonra gelecek bahara nasıl hazırlanabilir? Kocaoğlu, “Yatırımcıların cesaretinin kırıldığı bu dönemde öncelikle piyasa güveninin yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Kripto borsalarının ve dijital varlık sağlayıcılarının müşterileri ile şeffaf ve güvene dayanan bir ilişki kurması, siber güvenlik, veri güvenliği, risk yönetimi konularındaki önlemlerini müşterileri ile paylaşması gerekiyor. Yatırımcıların alım ve satım karar mekanizmasını etkileyen en büyük unsurun panik duygusu olduğu göz önüne alındığında piyasadaki bilgi eksikliği ortaya çıkıyor. Sürdürülebilirlik konusunun önem kazandığı bu dönemde kripto girişimlerinin çevresel sürdürülebilirlik konusundaki projelerini kamuoyu ile paylaşması da güven unsurunu artıracak adımlardan biri olma potansiyeline sahip. Kripto paralar ve diğer dijital varlıklar açısından cevaplanması gereken bir diğer önemli soru ise bu ürün ve hizmetlerin yarattığı değer aslında. Hizmet sağlayıcılarının, dijital varlık hizmetlerine sıcak bir trend olarak değil de piyasadaki bir sorunun veya ihtiyacın çözümü olarak yaklaşmaları gerekiyor. Piyasadaki bir ihtiyaca dijital varlıklarla karşılık vermeyi amaçlamak yerine kripto girişimcisi olmak üzere yola çıkan şirketlerin piyasadaki kalabalık arasında kaybolmaları kuvvetle muhtemel” diyor.