CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM adına kamu harcamalarını denetleyen Sayıştay’ın, özel bir çalışmayla, denetçilerin raporlarını “kuşa çevirdiğini” iddia etti.
TBMM Genel Kurulu’nda, 2015 yılı bütçe tasarısı üzerinde söz alan Kılıçdaroğlu, bütçe sunumunun heyecanı, ufku, amacı olmadığını, sunumun, savunma içgüdüsü içinde yapıldığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, bütçe hakkı diye bir kavram olduğunu, 77 milyon vatandaşın, vergisinin hesabını sorabileceğini ve hükümetin de bu hesabı vermek zorunda olduğunu kaydetti.
Bütçenin hazırlanmasında ve kullanılmasında hukuka uyulup uyulmadığı ve harcamaların sağlıklı bir şekilde değerlendirilip değerlendirilmediği sorularının bütçenin üç ayağını oluşturduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Bütçenin hazırlanmasında hukuka uyuluyor mu? 2006 yılından bu yana orta vadeli program zamanında ilan edilmedi, duyurulmadı. Bu yasayı sizler çıkarmadınız mı? Yasada, ‘Eylül ayının ilk haftasında yayınlanır’ diyor ama yayınlanmadı. Hükümete soruyorum: Hangi gerekçe ile bunları yayınlamadınız. Bana çıkıp makul bir açıklama getirsinler. Eğer getirmiyorlarsa parlamentonun itibarı ile oynuyorlar.
Bütçenin kullanılması… Bütçeye yüzde 2 ödenek koyuyoruz; deprem, sel, felaket olabilir diye. Uygulama doğrudur, olması gerekir. Ödenek 949 milyon liraydı. Kullanılan 36 milyar lira. Ben 949 milyon ödenek ayıracağım, bu paranın hesabını vermeyecek. Ek ödenek talebiniz varsa yeni bütçe getirin, parlamentoya bilgi verin. Kul hakkından söz edeceksiniz, sonra harcanan paranın hesabını vermeyeceksiniz.
Bununla kalsa yine iyi. Döner sermaye var. Döner sermayeye para veriyor vatandaş. Bu 35 milyar lira bu bütçede niye yok? Hangi gerekçe ile yok? Siz millete hesap vermeyecek misiniz? Size bütçeyi kullanma yetkisi veriliyor diye babanızın çiftliği gibi kullanamazsınız. Parlamentonun düzeni vardır.
Dernek, vakıf, kurumlar, kuruluşlar var. Bunlara yardımlar yapılıyor. Ne kadar yapılıyor, bilmiyoruz. Hangi gerekçe ile bilmiyoruz. Biz yasama organıyız, bize hesap vermeniz gerekiyor. Özellikle TOKİ… Hesabını bilen var mı niye gelmiyor buraya, neden çıkardılar bütçeden?”
Parlamentonun, bütçede ayrılan paranın nasıl harcandığını da bilmesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, bunu, TBMM adına Sayıştay’ın denetlemesi gerektiğini ifade etti. Raporların, Sayıştay tarafından “kuşa çevrilerek” geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Sayın Cemil Çiçek’e sesleniyorum: TBMM adına kamu harcamalarını denetleyen kurum, özel bir çalışmayla, denetçilerin raporlarını kuşa çeviriyor” dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Milletvekillerinin, denetim elemanlarının raporlarını görme hakkı vardır. Makaslanıyor, düzeltiliyor ise bunun gerekçesini bilmemiz gerekiyor. Eğer Sayıştay’ın üzerinde vesayet varsa, bir siyasi baskı varsa o kurum TBMM adına sağlıklı denetim yapamaz. Bunun sorumlusu da Sayın Başkan, başta sizsiniz.
Size örnek… Orman ve Su İşleri Bakanlığı bütçesi denetleniyor. Milli Parkların kiralanması ile ilgili büyük olaylar var. Denetim kurumlarından da geçiyor. Fakat karanlık bir el devreye giriyor ve aynı kurul raporu yeniden inceleme alıyor. Rapor kuşa çevriliyor. Sayın Cemil Çiçek’e soruyorum: Bunun muhatabı hükümet değil, Sayıştay’a sahip çıkamayan parlamento. Hangi gerekçeyle bu Bakanlığın Milli Parklarla ilgili raporu ikinci kez komisyona gelip makaslanıyor? Bunun bilgisini istiyoruz.
Raporlar geldi. Bir kısmında, ‘Gerekli mali tablolar alınamadığı için denetim yapılamadı’ ifadesi yer alıyor. Yani Sayıştay, ‘denetim yapamıyoruz’ diyor. Hangi gerekçeyle bu mali tablolar denetim elemanlarına verilmiyor. Sayın Çiçek de bilmiyor, gruplar da bilmiyor. Hükümet biliyor ama. Burada sorumlu hükümet.
Sayın Davutoğlu’na soruyorum: Hangi Bakanlıkların mali tabloları hangi gerekçeyle denetim elemanlarına ibraz edilmedi. Cevabını bekliyorum. Eminim Adalet ve Kalkınma Partisi’nin milletvekilleri de merak ediyor.”
“Hükümet çıksın bu milletten özür dilesin”
Hükümetin bir bütçe politikasının olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, 12 yıl geçmesine rağmen halen yapısal reformdan bahsedildiğini söyledi.
Hükümetin, “büyüme masalı ile bu milleti 12 yıldır uyuttuğunu” ileri süren Kılıçdaroğlu, şu örnekleri verdi:
“1946-2002 arasında, 43 yılda ortalama büyüme yüzde 5.1 olarak gerçekleşti -ki bu dönemde darbeler, krizler, Kıbrıs çıkarması, ambargolar söz konusuydu. 2003-2014 arasında ortalama büyüme yüzde 4.7 oldu. Sayın Başbakan, bu rakamlar yanlışsa gel söyle, doğruysa büyüme masalıyla bu milleti artık aldatma.
2008 yılında kişi başına milli gelir 10 bin 444 dolar. 2014 ise 10 bin 537 dolar. Hangi ekonomi politikasından söz ediyorsunuz. Hangi yüzle gelip, ‘bütçeye oy verin’ diyorlar. Bütün cumhuriyet hükümetlerinin harcadığı paradan 1 trilyon dolar daha fazla para harcadılar. Büyüme 4.7…
Peki vatandaş refah içinde mi? Kredi kartı borçları… 2002’de, yazar kasanın atıldığı dönemlerde, 4.3 milyar lira. Ekim 2014’te 73.9 milyar liraya çıktı. Artış yüzde 1600… Hangi refahtan bahsediyorsunuz?
Tüketici borcu nedir? 2002’de 2.3 milyar lira. Ekim 2014’te 273 milyar lira. Vatandaş borç batağında, nefes alamıyor. Evde tencere kaynayacak mı vatandaşın derdi bu. Bu tablo doğru değilse emin olun çıkacağım özür dileceğim. Doğruysa hükümet çıksın bu milletten özür dilesin.”
“Sanıyorlar ki bütün Türkiye böyle”
Türkiye’de gelir dağılımına da değinen Kılıçdaroğlu, “Birileri köşeyi dönüyor, zengin oluyor ama vatandaş perişan vaziyette. Esnafa, çiftçiye sorun ah işitirsiniz. Sarayda oturanlara sorun; onlar sarayın penceresinden bakınca günlük güneşlik görüyorlar. Sanıyorlar ki bütün Türkiye böyle” dedi.
Hükümetin olağanüstü paralar harcadığını savunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Bir hükümetin hedefi, Türkiye’yi bilgi toplumuna taşımak olur. 21. Yüzyıl’dayız, artık insan beyni dünyanın en stratejik ürünü. Eğitim sistemi, bilgi toplumuna ulaşmanın temel noktası. Norveç’te eğitim sisteminin son 20 yılına bakın.
4+4+4 sistemini getirdiniz. Kalkınma planında, hükümetin programında yoktu. Bakanlar Kurulu’nda da görüşülmedi. Sizlerin içinden 5 değerli arkadaşım kanun teklifi verdi. Hiçbiri eğitimci değil. Kavga dövüş parlamentodan çıktı. 5 yaşındaki çocuğu okula göndermek istediniz. Göndermek istemeyenlere, ‘Sizin çocuğunuz geri zekalı mı?’ dediniz.
Eğitim sistemi hallaç pamuğu gibi. 11 yılda 13 kez eğitim politikası değişti. Kendi çocuklarını denek konumuna getiren dünyada hangi ülke var? Yazık günah değil mi bizim çocuklarımıza. Bu ülkenin eğitim kurumları yok mu? Eğitimcileri, pedagogları, bilim insanları yok mu? Neden uygar insanlar gibi tartışmıyoruz. İran bilimsel yayınlarda bizi geçti. Bu ayıp bu hükümet yetiyor. Neden oluyor bu? İyi bir şey getirdiniz de karşı mı çıktık? AB uyum yasaları çerçevesinde gelen bütün yasalar bu parlamentodan oy birliği ile çıktı.”
“Bu ülkelerden siyasetimiz eksik”
İmalat sanayi verilerine de değinen Kılıçdaroğlu, katma değerin yüksek ürün üretmenin yolunun akıl ve mantıktan, üniversitelerden geçtiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, eğitim sistemi bozuk bir ülkede katma değeri yüksek ürün elde edilemeyeceğini vurguladı.
Türkiye’de 2002’de imalat sanayide ileri teknoloji ürünlerin oranının yüzde 5.7 olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, 2013 yılında bu oranın yüzde 3.4 olarak gerçekleştiğini kaydetti. Kemal Kılıçdaroğlu, AR-GE’de çalışan kişi sayısının 1 milyon kişiye, Ukrayna’da 1253, Güney Kore’de 5 bin 928, Rusya’da 3 bin 96, Norveç’te 5 bin 588, Türkiye’de ise 987 düştüğünü ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Bizim bu ülkelerden neyimiz eksik? Bu ülkelerden siyasetimiz eksik. Siyasette ahlakı egemen kılmadığımız zaman bozulma başlar, yolsuzluk başlar ve karamsar bir tablo ortaya çıkar” diye konuştu.
“Bonzai tüketimi niye arttı?”
İşsizlik konusuna değinen Kılıçdaroğlu, önünde çok sayıda dosya bulunan bir AK Parti’li belediye başkanının fotoğrafını göstererek, “Önündeki dosyalarda, kendisine yapılan iş başvuruları var. 6 ayda 9 bin kişi iş istiyor. Nereye giderseniz gidin, iş için elinize kağıt tutuşturuyorlar” dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Niye işsizlik bu noktada? Genç işsiz sayısı yüzde 20’nin üzerinde. Beyefendilerin çocukları işsiz değil. Hükümet kanadının hiçbirinin çocuğu işsiz değil. Sorun, Ermenek’teki Recep ustada. Sorun onun ayakkabısında. Kahvede oturan Mehmet efendinin çocuğu işsiz. Atama bekleyen öğretmen sayısı 330 bini aştı. Üniversite bitiren 65 kişi intihar etti. Evde tencere kaynamıyor.
Sayın Başbakan’a soruyorum: Bonzai tüketimi niye arttı? Siz mi teşvik ediyorsunuz? Boşanmalar niye arttı? Aile yapısı niye bu kadar derinden sarsıldı? Kendinize ‘maneviyatçı’ diyorsunuz. Neden aile yapısı derinden sarsılıyor? Türkiye uyuşturucuya, fuhşa neden sürükleniyor? Hani siz huzur getiriyordunuz?”
“Bu sözleri düzeltin”
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 19 Kasım 2014 tarihinde TRT’de yaptığı açıklamada, emek ücretlerinin çok yüksek olması ve Avrupa standartlarında sendikal yapı bulunması nedeniyle Çin ile rekabet edilemediğini söylediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Sayın Başbakan’ın Türkiye’nin gerçekleri ile uzaktan yakından ilgisi yok. Bu ülkede sendikalı işçi sayısı yüzde 4. Asgari ücretle çalışan işçi sayısı 4 milyon 780 bin 807. Hangi yükseklikten söz ediyorsunuz? Kendi maaşınıza bakıp, ‘Bütün işçiler bu maaşı alıyor biz de rekabet edemiyoruz’ diye mi düşünüyorsunuz?” şeklinde konuştu.
Türk-İş’in yaptığı açıklamaya göre, açlık sınırının 1225, yoksulluk sınırının 3 bin 990 lira olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, “Asgari ücretli 890 lira ücret alıyor. Açlık sınırının altında. Sayın Başbakan devletin televizyonuna çıkıp ‘bizde ücretler yüksek’ diyor. İnsaf, ne söyleyeyim? Bu sözleri düzeltin” dedi.
Taşeron işçi sayısının AK Parti iktidarı döneminde arttığını belirten Kılıçdaroğlu, bu işçilerin sosyal haklardan mahrum olarak çalıştığını ifade etti.
Kılıçdaroğlu: Raporlar kuşa çevriliyor
By Fortune Türkiye
