İnovasyonla Farklılaşıyor Hedef, Amerika Pazarı

0
1276

Kayseri Organize Sanayi de faaliyet gösteren Emek Çelik Kapı Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kabak, aile şirketinde kurumsallaşma başarısıyla ilgili örnekleri Fortune Türkiye’ye anlattı.

17.500 METREKARE kapalı olmak üzere 25 bin metrekare alan üzerine kurulu modern tesislerinde dünyanın 22 ülkesine çelik kapı ihracatı yapan Emek Çelik Kapı, Türkiye pazarında olduğu kadar, dünya pazarında da adından söz ettiriyor. Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kabak, “Bundan sonraki hedefimiz ABD ve Brezilya” diyor.

Mehmet Kabak, beş yıl önce profesyonel bir uzmandan destek alarak bir “Aile Anayasası” oluşturduklarını ve bütün herkesin bu anayasaya sonuna kadar uyduklarını söylüyor. 1993 doğumlu Kabak, Erciyes Üniversitesi İşletme bölümü mezunu. Kabak hedeflerinin kapı imalatında en kaliteli işleri öne çıkarmak olduğunu söylüyor.

Kabak şirketin hedeflerini, Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarını, sektördeki en güncel gelişmelerle birlikte anlattı.

Şirketinizin kuruluş hikayesinden bahseder misiniz? 1. ve 2. kuşak arasındaki farklar neler? Aranızda kuşak çatışması oluyor mu?

Emek Çelik Kapı’nın temelleri 1975 yılında dedem Mehmet Kabak tarafından, Kayseri eski sanayide 35 metrekare bir dükkânda atıldı. İlk aşamada demir doğrama olarak başlanan dükkanda, babam Turan Kabak’ın öncülüğünde çelik kapı işine girilmiş. 1999 yılının sonlarında Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’ne taşındık ve şu anda da yine OSB’de 17.500 metrekarelik yeni yerimizde 150 çalışanımızla hizmet veriyoruz. Biz çok kalabalık bir aile değiliz. Yönetimde dedem, babam, amcam ve ben varız.

Tabi nesiller arasında kuşak çatışması oluyor. Biz gençler yeni çağın hızı ile biraz daha heyecanlıyız. Dedem eskiden parayı zor kazandıkları için zor harcıyor. Babamla amcam ise dedem kadar olmasa da zor kazanmışlar ve onlarda zor harcayanlardan. Ama akıllarına yatan bir projede gereken desteği veriyorlar. Dedem Mehmet Bey bizlere esnaflığı öğreten kişidir. Bana paranın ne kadar zor kazanıldığını, ticaret hayatında nelere dikkat edilmesi gerektiğini zor dönemlerde nasıl hareket edileceğini gösterdi. Kendisi hala şirketimizde Yönetim Kurulu başkanlığı yapmaktadır. Aktif bir şekilde iş hayatına devam etmektedir. Babam Turan Kabak, bu işi yapmaya başladığından bu yana vazgeçmediği mottosu kaliteli ürün üretmekti. Zaten firma sloganımızda; “Fiyat unutulur fakat kalite daima akılda kalır.” Turan bey, bu işi ilk yapmaya başladığında kalitenin yurt dışında tercih edildiğini bildiği için yurt dışında bu işe başladı. Çünkü kendisi de kaliteden vazgeçemiyordu. Turan Bey, eski sanayi dönemlerimizde hem işçi olarak hem de usta olarak çalıştığı için çekirdekten yetişme anlayacağınız. Amcam Mahmut Bey, son yıllarda yaptığımız atılımlarda büyük katkısı olan geleceğe dair vizyon sahibidir, özellikle dünya çapında katıldığımız fuar organizasyonları ile gelecek hedeflere güçlü adımlar atmamızı sağlamaktadır.

Türkiye’de aile şirketleri 2. ve 3. kuşağa pek geçemiyor. Kurumsallaşma sağlanamadığı için de sürdürülebilir olmuyor. Sizler bu süreci nasıl yönettiniz?

Bizim bir aile anayasamız var. Benim şirkete dahil olduğum 5 yıl önce, profesyonel bir uzmandan destek alarak bu aile anayasasını oluşturduk. Bizim bir görev ağacımız var, kimin hangi görevi yaptığı bu ağacımızda bellidir. Bizler aile anayasamızla birçok konuyu rahatlıkla çözmüş oluyoruz.

Burada olmaktan memnun musunuz?

Aslında burada olmak yüzde 70 hayalimdi diyebilirim. Yüzde 30’u da teknoloji adına bir şeyler yapmaktı. Bunun içinde buradan bağımsız 6 ay önce Erciyes Teknopark’ta bir teknolojik yazılım şirketi kurdum. Ama şunu da söylemek istiyorum ki, burası olmasaydı o şirket de olmazdı.

Ar-Ge ve inovasyonda 3. kuşak ne kadar etkili?

Sektörümüzde AR-GE ve inovasyonda makine önemli rol oynar. Önce makine, sonra bunu çalıştıracak insan, ondan sonra bu ürüne yansır. Biz de AR-GE ve inovasyona ilk önce makinalarla başladık. 7 kişilik bir AR-GE ekibimiz ve 40’a yakın patentli ürünümüz mevcut. Bu patentli ürünlerimiz, çelik kapı sektöründe başkalarının taklit etmesini engelliyor. Ekibimizle beraber yılda ortalama 10 ila 12 AR-GE ürünüyle farklılık yaratıyoruz diyebilirim. Tasarımda ve iletişimde güncelliği benimsiyoruz. Tasarımlarımızda dünyanın önemli şehirlerinden esinlendik. Her birinin bir hikayesi ve duygusu var. Örneğin Son yaptığımız kataloğumuzda bir kapımızın adına Venedik dedik. O sayfada Venedik ile ilgili karakalem çalışma ve şehir ile ilgili bir hikaye var. Tabi sadece Venedik değil, Mısır’daki piramitlerden esinlenerek yaptığımız Giza modelimiz var. Bunun dışında yine o şehrin özelliklerini çağrıştıran Havana, Las Vegas tasarımlı kapılarımız var.

Çelik kapı dışında başka sektörlerde olmayı düşünüyor musunuz?

Bizim işimiz çelik kapı ve biz başka bir iş yapmayız. Bu aile anayasamızda da böyle ve değişmez. Eğer bu şirket başka iş yapacaksa ki, biz bunu risk olarak görüyoruz açıkçası. Çünkü şu an ailede bunu idare edecek, büyümeyi sağlayacak ekibimiz yok. Biz yönetimde dört kişiyiz ve amacımız burayı en iyi şekilde yönetmek Eğer başka sektörlerde iş yapmak istiyorsanız, ailenin daha büyük olması lazım. Bu Türkiye’deki aile şirketlerinde bellidir. Çok kalabalık aileler farklı sektörlerde iş yaparlar. Çünkü o firmadaki sayı yeterlidir ve arkadan gelecek nesil yeni işler arar.

Kaç ülkeye ihracat yapıyorsunuz? Gelecekte yeni pazarlar var mı?

Moğolistan’dan Panama’ya, Kolombiya’dan Güney Afrika’ya kadar tam 22 ülkeye ihracatımız var. Yeni hedefimiz ise Amerikan pazarı. Amerika pazarında daha önceden birkaç denememiz oldu ama önümüze hep Çin engeli çıktı. Ama son zamanlarda Amerika ile Çin arasındaki ticaret savaşları ve Corana virüsü sebebiyle, Amerika Çin’den çekilmeye başladı. Bizde firma olarak yaşanan bu krizi fırsata çevirme çabasındayız. Hatta Mart ayında Amerika Utah’da uluslararası kapı fuarı var ve oraya gidiyoruz. Hatta önden bir çalışma yaptık ve geri dönüşler umduğumuzdan daha iyi oldu.

İkinci pazar hedefimiz ise Brezilya. Bizim özelikle uluslararası geçerliliği olan sertifikalı kurşun geçirmez çelik kapılarımız var. Bu ürünleri de daha çok suç oranı yüksek olan Kolombiya, Meksika ve Panama’da satışını yapıyoruz. Brezilya’da da malum kartel savaşları var ve amacımız Brezilya pazarında da söz sahibi olmak.

Özelikle şunu da söylemek istiyorum, biz bir Çin değiliz. Avrupaya ihracat yapmak için ciddi sertifikasyon standartlarına sahip olmanız gerekir. Şu an Fransa’dan 60 dakika yangına dayanıklı bir sertifikamız var. İnanın bu sertifikayı alırken oldukça zorlandık ama sonunda aldık. Hedefimiz 90 dakika ve bu anlamda argemizi geliştiriyoruz. Bu arada en büyük ihracatımızı Nijerya’ya yapıyoruz.

Çin’deki Corana virüsü bütün dünyayı sardı. Siz etkilendiniz mi? Çelik kapı sektöründe bu kriz fırsata çevrilebilir mi?

Aslında virüsten etkilendik. Tabi bunun avantaj ve dezavantajları var. Dezavantajları her yıl Nisan ve Ekim aylarında katıldığımız Çin ithalat-ihracat fuarı. Maalesef bu yıl bu fuara virüs yüzünden gitmeyeceğiz. Ve bu virüsün etkisi en az iki yıl daha sürer diye düşünüyoruz. Bakın İstanbul Ticaret Odası, Türkiye’den yaklaşık 30 firmayı bu fuara götürüyor. Bizde 6 yıldan beri bu fuara katılıyorduk ama bu yıl kısmet olmadı. Ama bu yıl Çin’deki fuar yerine, Nisan ayında İstanbul’da yapılacak olan yapı fuarına katılıyoruz. Bu İstanbul’daki yapı fuarını eğer fırsata çevirebilirsek bu da Türkiye olarak bizlerin avantajı olur.

2. kuşak Emek Çelik Kapı Yönetim Kurulu Üyesi Turan Kabak’a da sohbetimize dahil oluyor ve şirketteki aile bağlarının ne kadar önemli olduğunu anlatıyor.

Siz 2. kuşaksınız ve tam ortadasınız. 1. ve 3. kuşak arasında çatışma çıkıyor mu?

Ortada olmak iyi mi kötü mü inanın bilmiyorum. Ama biz büyüklerimizden aldığımız iş tecrübesi, terbiye ve ticareti bizden sonraki kuşağa yansıtmaya çalışıyoruz. Şimdi yeni gelen kuşak, sosyal medya ve teknolojiyi çok iyi kullanıyor. Tabi ki gençlerin önünü açmak ve yaptığı işlerde yardımcı olmak gerekiyor.

Oğlunuza şirkette çalışması için baskı yaptınız mı?

Kesinlikle bir baskı yapmadım. Hatta üniversiteye giderken de sordum bizimle çalışıp çalışmak istediğini. Bu konuda çocuklarıma yalnızca hangi bölümü okumak istiyorsanız o bölümü okuyun dedim. Tabi bizim gibi aile şirketlerinde baba ne iş yapıyorsa çocukların yüzde 80’i işin bir ucundan tutuyor. Burada ailelerin birbirine bağlı ve saygılı olması çok önemli. Bunlar olduğu müddetçe de işler ilerler.

Halka açılmayı düşündünüz mü?

Sermaye piyasaları ve borsa çok ilgilendiğim bir alan değil. Şu ana kadar da pek düşünmedim borsaya açılmayı. Hatta bankadan kredi almaya bile çoğu zaman karşı çıkmışımdır. Tabi ticarette aldığın krediyi nerede kullandığın da çok önemli. Eğer üretimi çoğaltacak bir işe yarıyorsa o zaman tabi ki kullanılabilir. Hatta bununla ilgili şirket anayasamızda, kredi kullanırken dört ortağın da imzası gerekiyor.

Çin’deki Corana virüsü krizi nasıl fırsat çevrilir?

Aslında 2001 yılı yaşanan krizde bizim gibi şirketler ihracatı öğrendi diyebilirim. Hatta ondan sonraki 2008 ve 2011’deki krizler de fırsata çevirdik. Çin’deki kriz de neden fırsata çevrilmesin.