İbrahim Turhan: Krizde dolar artışıyla oturma odası takımı aldım

0
90

AK Parti İzmir 2. bölge 1. sıra adayı olan Borsa İstanbul eski Başkanı İbrahim Turhan, Ege Sanayici ve İşadamları Derneği (ESİAD) üyeleriyle bir araya geldi. Turhan, 1994 ekonomik krizinde evlilik hazırlıkları yaparken Türk lirası ile dolar satın aldığını, doların yükselmesiyle oturma odası alabildiğini söyledi. Turhan, “Benim para kazandım diye sevindiğim şey daha az iş, daha az yatırım şeklinde bedeli ödenen bir ortamdı” dedi. 

İbrahim Turhan, ESİAD üyelerine ‘Türkiye ve dünya ekonomisi beklentiler, riskler, fırsatlar’ konulu konuşma yaptı. Turhan, 2002 yılında Türkiye’de istikrarsız bir ekonomiye sahip olduğunu belirterek, bunun 25 yıl önceden geldiğini ifade etti. O dönem kamu kesimi açıklarının yüksekliğine ve sürdürülemez hale geldiğine dikkat çeken Turhan, 1994 ekonomik krizinden dövizin yüksekliği nedeniyle dolar satın aldığını oradan elde ettiği karla evlenirken oturma odasını çok rahatlıkla alabildiğini söyledi. Turhan, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin 1990’lı yıllarda yaşadığı ekonomik krizden iki doktora tezi devşirmişiz. Bundan da büyük üzüntü duyuyorum. Yüksek lisans tezimin konusu kamu açıklarıdır. 1994 yılında evlilik arifesindeydim ve paramın tamamıyla döviz aldım o sayede oturma odasının rahatlıkla alabildik. Benim ‘para kazandım’ diye sevindiğim şey daha az iş, daha az yatırım şeklinde bedeli ödenen bir ortamdı. Tarih öncesi değil daha izleri duruyor. 100 liralık verginin 85 lirası faize harcanıyordu. AK Parti iktidarının ilk 6 yılı ekonomiyi istikrara kavuşturmakla geçti. Türkiye’de bundan sonra kriz çıkma ihtimali azalmıştır tabiki istikrar bozulmadığı sürece. Her yıl 1 milyon 300 bin genç iş gücü piyasasına katılıyor. Kadınlar giderek daha fazla işgücüne katılıyor.” 

İbrahim Turhan, ekonominin büyümesi için bireysel mülkiyet hakkının, piyasa ekonomisinin etkinliği artırılmasını, dışa açık bir ekonomi modelinden ödün verilmemesi ve özel sektör öncülüğünde büyüme modeli uygulanması gerektiğini söyledi.

YÜZDE 3 BÜYÜME BİZİ MUTLU EDEN BİR BÜYÜME DEĞİL

Turhan, bir işadamının büyüme rakamlarının düşüklüğünü ve faizin yüksekliğine dikkat çekerek, iş dünyasının kriz beklentisi içinde olduğunu bunun için ne yapılması gerektiğini sorması üzerine şunları anlattı: 

“Evde yangın varken ‘bu evin oturma odasını değiştirelim’ deme şansınız yok önce yangını söndüreceksiniz. 1990’lı yıllar için ben ‘kayıp yıllar’ diye kitap yazdım. Çin, Brezilya çok gerilerden gelip öne geçerken Türkiye o yıllarını heba etti. IMF’de ilk toplantıya katıldım. Bana ‘İbrahim Bey çok mutluyuz. İlk kez üç toplantıda aynı Hazine Müsteşarı ile görüşüyoruz’ dediler. İlk altı yıl ekonomi politikalarında istikrarı sağlamakla geçti. Büyümeyi düşünecek zamanımız yoktu. Ekonomi normalleşince büyüme başladı. Tam yapısal dönüşümü başlatacakken 2008 krizi yaşandı. Türkiye ekonomisi şimdi normalleşti. Yüzde 3 büyüme hızı bizi mutlu ve tatmin eden bir büyüme değil. Latin Amerika ülkelerinde ortalama büyüme hızı 1.3. AB ülkelerinde büyüme yüzde 1 olduğu zaman kutlama yapıyorlar. Türkiye çok kötü durumda değilse de buna bakıp rehavete kapılmamalıyız.” 

BİR BARDAK SU GİBİYİM

Turhan, bir işadamının “O kadar naturelsiniz ki siyasetteki ömrünüzün çok uzun olacağını düşünmüyorum” demesi üzerine şunları söyledi:

“Bir bardak su gibiyim. Önden baktığınızda arkasını arkadan baktığınızda önünü görürsünüz. Toplum nezdinde siyasetle ilgili algı güzel değil ama bunu düzeltmek zorundayız. Demokratik bir yapı içinde hayatımızı sürdüreceksek o zaman politikalara, siyaset mekanizmasının belirleyici olması vazgeçilmez bir husus. Siyaseti herkesin içinde yer almayı arzu edeceği, adil, sorumluluk sahibi bir faaliyet alanı haline getirmeliyiz.” 

MERKEZ BANKASI DENİZ FENERİ GİBİDİR

Merkez Bankası’nda başkan yardımcılığı da yapan Turhan, bir soru üzerine “Merkez Bankası deniz feneri gibidir. Hava açık güneşli, elinizde pusulanız varsa deniz fenerine ihtiyaç duymazsınız. Fırtına patlar, gök bulutlanır, yıldız dahi göremezseniz o zaman herkes deniz feneri arar. O zaman Merkez Bankası öne geçip güveni sağlayacak, ‘gidilecek yol budur’ diye piyasaya müdahale edecek bir yol izlemesi gerekir” dedi.