Japonya’nın yaşadığı büyük deprem ve tsunami felaketinin ardından Fujitsu, bir süre dünyanın en hızlı süper bilgisayarı olma özelliğini elinde tutan Bilgisayar K’yı geliştirdi. Bu bilgisayar ile övünülen, süper olmak ya da dünyanın en hızlısı olmak değildi. İnsanlar için sorun oluşturan ya da hayatlarını tehdit eden bir konuda çözüm oluşturmaktı. O zaman bu konudaki vizyonunu ayrıntılı olarak anlatan Fujitsu Başkanı Masami Yamamoto, birkaç ay önce görevini Tatsuya Tanaka’ya devrederken K’nın çok ötesine geçilmişti.
Bu seneki Fujitsu Forum’da süper bilgisayar teknolojisinin sunucu düzeyine uyarlandığı örnekler K sonrası dönemde kat edilen mesafeyi gösteren bir kilometre taşı olarak dikkat çekti. Daha çarpıcı olan, bu bilgi işlem gücünün ne amaçla kullanılacağının işaretlerini veren örneklerdi. Bu, 3D tasarımları yeniden kodlamaya gerek bırakmadan imalat yapan robotlara aktaran ve ürüne dönüştürmelerini sağlamak ve sensörlerin dünyasından akan büyük veriyi işleyerek, örneğin kaza geçirip yere düşen bir işçinin durumunu tespit etmekten, yaşlılara yürüme desteği sağlayan araçların aynı zamanda sağlık bilgisini de takip ederek asistans sağlamasına kadar uzanıyor. Kimlik doğrulamayı basitleştirmekten tarımda verimliliği artırmaya kadar birçok şey bunun üzerine eklenebilir.
Ancak Fujitsu Forum’da kendisini açıkça gösteren en önemli yenilik, yaşlı Japonya’da teknolojiye eğilimli ve ilgili genç bir kitlenin Oculus’lardaki zenginleştirilmiş gerçeklik kullanılan sunumu izlemek için sıraya girmesiydi. Bu, 2010’da göreve gelmesinin ardından şirketteki yapısal reformların en üst düzeydeki destekçisi olan Yamamoto’nun yönetim kurulu başkanlığını üstlenmek üzere başkanlığı devrederken içinin rahat olmasını sağlayacak düzeyde bir gelişme.
Fujitsu, bundan sonrası ile ilgili açıklamalarında harekete geçirmek anlamında “in action” ve iddialı ya da saldırgan bilgi işlem anlamında “aggressive IT” ifadelerini kullanıyor. Bunlardan ilki, harekete geçme zamanının geldiğine işaret ederken ikincisi hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına vurgu yapıyor. Aradan geçen sürede Fujitsu, yeni global yönetim şemasını -ya da matrisini- oluştururken en dikkat çekici adım olarak uluslararası yerine global kavramını yerleştirdi. Dünyayı beş bölgeye ayıran Fujitsu, teknoloji çözümlerini bütün bu bölgelerde yerel özelliklere uyarlayarak sunmasını sağlayacak organizasyonlarını da kurdu.
İşin sadece yapı kurmaktan ibaret olmadığının farkında olan şirket, Tatsuya Tanaka’yı başkanlık koltuğuna oturtarak yeni filmin “motor” diyecek yönetmenini de belirlemiş oldu.
Başkanlık görevinin öncesinde Fujitsu’nun Asya operasyonlarının başında yer alan Tanaka, yurtdışı deneyimi ve satış kökeni ile dikkat çekiyor. 1980’de Tokyo Bilim Üniversitesi’nden mezun olmasının ardından Fujitsu’da satışın ön saflarında görev alan Tanaka’nın, İkinci Dünya Savaşı sonrasında şirketin başına geçen ilk geçici olarak atanmamış satış kökenli yönetici olması şimdiye kadar iş modeli konusunda süregelen dönüşümün bundan sonra da hız kesmeden süreceğinin güçlü bir işaretini veriyor.
Fujitsu Yönetim Kurulu Başkanı Masima Yamamoto’nun başkanlığı dönemine damgasını vuran dönüşüm vurgusunun ardından bu koltuğa gelen Tanaka, “Bizi tatmin eden ürünler geliştirme eğilimindeydik ama bundan sonra pazar gerçeklerine bakarak müşterileri ilk sıraya koyacağız” diyor. Nikkei’nin müşteriler ile görüşmekten hoşlanan biri kişilikte olduğuna dikkat çektiği Tanaka’nın profili, inatçı bir müzakereci özelliğini de taşıyor. Bir sözleşmeyi kaybetmenin kaynağı olarak kesin bir biçimde müşteriyi anlamamaya işaret eden Tanaka’nın daha başkan yardımcılığı döneminde Asya pazarındaki operasyonda başlattığı değişim, yeni global yönetim şemasına uyarlanacak olanın bir prototipini oluşturuyor. Bu görevi sırasında başarılı bir operasyon için gereken harici network’ü kurma konusunda da aktif olarak çalışan Tanaka, Asya’daki görevine başlar başlamaz yurtdışında faaliyet gösteren Japon şirketleriyle ilgili 100 üst düzey çalışanla Şanghay’da bilgilendirme toplantıları başlatmıştı. Nikkei, Nisan 2014’te Asya görevine başlamasının ardından 2015 başında başkan atanmasına kadar geçen sürede Tanaka’nın görev bölgesindeki 10 ülkenin her birini en azından beşer kere ziyaret ettiğini kaydediyor.
Bütün bunlar, Fujitsu’nun kaptanlığının sadece dışa açılmaya ve satışa odaklı birine geçtiği anlamına gelmiyor. Tanaka’nın şirketin içi ile ilgili açık bir vizyonu da bulunuyor. Bu vizyon, daha başlangıç noktasında, satış çalışanları kadar sistem mühendislerinin de başlangıç noktası olarak müşteriyi almasına dayanıyor. Tanaka, bunun Fujitsu’yu daha güçlü hale getireceğine inanıyor.
Fujitsu’nun halihazırda geliştirmiş olduğu toplumsal model de buna önemli bir katkı sunmaya hazır. Bu model, açık teknoloji platformu ve toplumsal faaliyetler ile bilgi ve iletişim teknolojileri ile ilgili iki yönlü olarak farkındalığı artırmanın üzerine mühendislerin hızla gerçekleştireceği katkının eklenmesine dayanıyor. Bu, günümüzdeki hızlı dönüşüme bağlı olarak ortaya çıkan maliyet tasarrufu ihtiyacı başta olmak üzere pazardaki dinamikler dikkate alınarak çözümlere uyarlanıyor. Bu basit ifade, aslında çok büyük bir değişime işaret ediyor.
Geleneksel olarak geliştirdiği çözümleri ilk olarak Japonya pazarında uygulayan ve buradan aldıkları derslerle uluslararası pazarlara açılmanın tercih edilmesine -ve Fujitsu’nun Tokyo’daki Fujitsu Forum toplantıları sırasında da bu modelin dile getirilmiş olmasına- karşın şirket yurtdışında hızla hareket etmeye yöneldi. Maliyet tasarrufunda rakamların çizdiği global tablo, dışarıya açık bulut ve veri depolama çözümlerinin daha büyük hızla yurtdışında boy göstermesini getirdi.
Japon yöneticilerin Tokyo’daki toplantıda gelişmekte olan pazarların bu tabloya bakışlarını ayrıntılandırırken Avrupa, Ortadoğu ve Afrika (EMEA) bölgesindeki büyüme potansiyelini ve geniş müşteri tabanını dikkatle izlediklerini belirterek “Bu bölgenin Japonya’ya paralel gideceğini” açıklaması kısa sürede fiiliyata yansıdı. Mayıs ortasındaki Fujitsu Forum’un ardından ayın sonunda açıklanan yeni Japonya dışı yatırım planında Türkiye’nin de adının geçmesi, bu ifadenin ete kemiğe bürünmesi oldu.
Ankara’daki Fujitsu Forum’da yeni Fujitsu Türkiye Genel Müdürü Selda Bağdat Bahadır tarafından açıklanan yeni yatırım bölgesi, Türkiye’nin içinde yer aldığı bir koridor olarak şekilleniyor. İspanya ve Portekiz’i içine alan İber ülkeleri, Hollanda, Fransa, İtalya, Benelüks ülkeleri, Polonya, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Hindistan’ı içinde barındıran bu yeni bölge, Batı Avrupa, Ortadoğu, Hindistan ve Afrika (WEMEIA) olarak adlandırılıyor.
Bu yeni döneme yeni genel müdür ile girilmesi, Türkiye’nin, baştan savılmayan ve üzerinde düşünülen bir ülke olduğuna işaret ediyor. Önceki genel müdür Ali Kançal gibi Bahadır da IBM deneyimine sahip olması ile dikkat çekiyor. İTÜ mezunu Selda Bağdat Bahadır, Cisco ve Gantek’te deneyim kazanmasının ardından IBM’de telekomünikasyon sektörü odaklı ve son olarak Vodafone iş ortağı olarak IBM Global Business Services içinde yer almıştı.
Fujitsu Forum Ankara’da basının karşısına çıkarken, Fujitsu Türkiye yönetim takımının yanında Fujitsu Depolama Ürün Grubu Başkanı Bernhard Brandwitte, Fujitsu Laboratuvarları Avrupa Bölgesi Başkan Yardımcısı Dr.Adel Rouz ve Fujitsu Global Sunucu Platformları Başkan Yardımcısı Udo Würtz ile birlikte oturması, Fujitsu’nun Türkiye ve bütün bölge planları ile ilgili bir fikir veriyor: Büyük veri ve bulut, işin odağında olacak.
Tanaka’nın başında bulunduğu Asya operasyonu, ulaşım ve diğer altyapının yanında tıp ve tarım alanlarında da büyük beklentiler barındırırken şirket tıbbi kayıtların elektronik ortamda tutulması ve tarımla bağlantılı bulut servisleri ile isim yapmış durumda. Fujitsu, bu servislerin üzerine, büyük veriyi kullanarak trafik sıkışıklığını engellemeye yönelik akıllı kent çözümleri geliştirmek gibi yenilerini eklemeyi de planlıyor.
Türkiye’de Adalet Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) için geliştirdiği çözümlerle tanınan Fujitsu, kamudaki gücünü kaldıraç olarak kullanıp bu tür projeleri geliştirebilir. Özellikle SGK için kurulan el damar izinden kimlik tanıma çözümünün eczaneler gibi diğer alanlara aktarılması geçen dönemde önemli bir öncelik olarak görülüyordu. Şirket, aynı zamanda enerjisini büyük projelere odakladığı bir hızlı büyümeyi sağlamak için çalışıyordu. Yeni dönemin halka açık bulut ile maliyetleri düşürme gibi olanakları telekomünikasyon şirketleri ile birlikte farklı iş modellerinin geliştirilmesine zemin yaratıyor.
Şirketin perspektifinde de bu tür çözümler önemli yer tutuyor. Sektörler arasında işbirliği odağı ile geliştirilecek çözümler, örneğin sağlık ve gıda sektörlerindeki ihtiyaçları birlikte karşılamak gibi alanlara odaklanacak. Ve bütün bunlar artık Japonya’nın iç pazarı ya da Japon yöneticiler ile sınırlı kalmadan yapılacak.
Fujitsu örneğini, Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin yeni ekonomi politikasının önemli bir bileşeni olarak izlemekte yarar var. Şirket 2013 itibariyle cirosunun yüzde 38’ini yurtdışından elde ederek Japonya’nın globalleşme hedefleri doğrultusunda dikkat çekici bir liderlik sergilemişti. Japon kurumsal dünyası, cirosunun yarıdan fazlasını iç pazardan elde ederken yaşlanan nüfus nedeniyle bu pazar giderek daralıyor. Bu resimde, Japonya dışı pazarlar şu an için daha küçük olsalar da kâr elde etme ve büyüme sağlama açısından büyük önem taşıyor.
Bilgi teknolojileri (BT) perspektifinden bakıldığında, şirketlerin bilişim bütçelerinin sadece yüzde 24’ünü inovasyon ve büyümeye ayırdığı Japonya ile karşılaştırıldığında bu oranın yüzde 35 olduğu Avrupa, yüzde 33 olduğu Kuzey Amerika ve yüzde 32 olduğu Asya Pasifik önemli fırsatlar barındırıyor. Bu fırsatlar, Japonya’daki tarzın dışına çıkıldığı zaman kullanılabilecek fırsatlar ve Fujitsu şimdiden Japonya’nın muhafazakar BT yatırımı tarzını, ABD’nin agresif ya da iddialı BT yatırım tarzı ile kıyaslayarak agresif tarza bağlı kalanların yarıdan fazlasının hem cirosunu hem de kârını artırdığını vurguladığı bir resmi çizmiş durumda. Yeni dönem hazırlıklarını tamamlamış olan Fujitsu’da agresifliğin ne demek olduğunu ise dünyaya yeni başkan Tanaka gösterecek.