Evernote’tan yeni nesil çalışma alanı

0
47

Son zamanlarda yeni bir bilgisayar ya da tablet aldıysanız, masaüstündeki yeşil bir fil ikonu dikkatinizi çekmiş olabilir. Türkiye’de sayısı 2014 sonunda 1,1 milyonun üzerine çıkan EverNote kullanıcısından biriyseniz, daha fazlasını biliyorsunuzdur. Daha fazlasını öğrenmek isteyenlere şunu söylemek mümkün: Y kuşağının etkisiyle daha da büyüyecek “bir sonraki büyük şey” ile karşı karşıya olabilirsiniz.
 
Türkiye lansmanını Kasım 2012’de yapan Evernote’un Türkiye’de 2014’te sağladığı yüzde 85’lik büyüme bunun çarpıcı bir göstergesi. Genç nüfusu ve dinamik kullanıcı kitlesi ile Türkiye, Y kuşağı için dünya üzerindeki en iyi test laboratuvarlarından birini oluşturuyor. Bu laboratuvarın söylediği, yerel varlığa sahip olmadan -ya da ofis açmadan- ve pazarlama yatırımı yapmadan bu hızda büyümenin, kulaktan kulağa yayılma etkisiyle mümkün olduğu. Bu sadece Y kuşağı ile bağlanabilecek bir konu da değil; belki Y ekonomisi diye bir şeyi de tartışmaya başlamamız gerekiyor.
 
EverNote özünde dosyaları saklamaya ve her yerden her cihazdan erişmeye olanak tanıyan bir sistem. Bu yanıyla birçok benzeri var ama benzersiz olan yanları şirketi farklı bir noktaya taşıyor. Dünya çapında 100 milyonun üzerindeki kullanıcısı ve büyüklü küçüklü 16 bin işletme, bu farkın etki alanına girmiş durumda.
 
En büyük farklılığı ise, kurucularının herhangi bir çıkış planı (exit plan) yapmamış olması ve şirketi 100 yaşına geldiğinde de bir start-up kimliğinde tutmaya başından karar vermesi. “100 yıllık start-up” şirket için sıkça duyulan bir tanımlama. 2008 yılında kurulan Evernote’un bu noktaya ulaşmak için kat etmesi gereken uzun mesafe bulunuyor ancak altıncı yılında şirket uluslararası alanda 10 ofisindeki 380 çalışanıyla büyümeyi sürdürüyor.
 
Evernote Avrupa Genel Müdürü Cristina Riesen, her gün Evernote’a bin 500’e yakın üye katılmasından büyük heyecan duyuyor. Kuşkusuz bu gelecek 94 yıl boyunca sürdürülebilecek bir dinamizm değil ancak diğer yeni yaklaşımları ile birlikte yeni çalışma alanı konsepti, EverNote’u daha güçlü bir konuma taşıyacak bir dinamik oluşturuyor.
 
Riesen, genç bilgi çalışanlarının EverNote’u sevenler kervanına dahil olduğunu söylüyor ancak elektronik ortamda yaptıkları ile insanların hayatını kolaylaştıran şirketin elinde, arada yaptırdığı anketlerin dışında kullanıcı profilleri bulunmuyor. Üstelik bu herkesin büyük veriden bahsettiği bir dönemde oluyor. EverNote ile ilgili tek farklılık bundan ibaret değil.
 
Hızla büyüyen kullanıcı topluluğuna karşın, EverNote kendisini sadece sanal dünyaya hapsetmiş değil. Şirket son olarak geliştirdiği EverNote Market kapsamında Fujitsu ile birlikte geliştirdiği tarayıcı ve Adonit ile birlikte iPad için geliştirdiği -Avrupa’da çok yaygınlaşmamasına karşın ABD’de çok tutulan- Stylus’u ile fiziksel dünyaya da taşıyor. Bu işbirlikleri arasında şaşırtıcı olan ise, Moleskine ile yapılan. Bir teknoloji şirketinin, kağıda not alanlar için geliştirme yapması ilk anda anlamsız görünüyor.
 
Ancak Riesen, “Bu fiziksel dünya ürünlerinin bizim için anlamı, bilgi çalışanlarının hayatını iyileştirme araçları olmasıydı. Sadece bilgiyi yönetmek için muhteşem elektronik araçlara ihtiyacınız yoktur; verimli olmanız, mutlu olmanız ve hayatınızın rahatça ilerlemesi için çevrenizi saran bu fiziksel araçlara da ihtiyacınız olur. Bunlar daha iyi işi çıkarmanızı sağlayabilir” diyor.
 
EverNote’un geleneksel bir şirket olan Moleskine ile işbirliği, iki yıl önce EverNote Market’ı başlatmasına dayanıyor. Moleskine ile işbirliği içinde geliştirilen akıllı defterin arkasındaki düşünce için Riesen, “Birçok insan EverNote’un her şeyi dijitalleştirmeye çalışırken bir de iyilik yapmaya çalıştığını söyledi ama bu doğru değildi. İnsanlar hâlâ kağıt ve kalemi kullanmayı seviyor ve bunun uzun süre böyle kalacağını düşünüyoruz. Bunu neden öldürmeye çalışalım? Bunu öldürmek yerine fiziksel nesnelere dijital bir yaşam kazandıran bir çözüm üretmeyi tercih ettik” diyor.
 
EverNote, müşterilerinin nasıl yaşadığını ve çalıştığını anlama yeteneği konusunda son derece mağrur. İki şirketin geliştirdiği stickerlar, akılı etiketler ya da tagler gibi hareket ederek fiziksel ve dijital dünyalar arasında bağlantı kuruyor. Elle yazılan metinlerin fotoğrafı her zaman çekilebilirken, EverNote’un içinden bu notları fotoğrafa dönüştürmek farklı bir kullanıcı deneyimi sağlıyor. Bir sayfada bir sticker kullanıldığında ve EverNote’un içinden bu sayfanın fotoğrafı çekildiğinde, EverNote bu tag’i fark ediyor ve bu sticker’ın özel başlığı -iş, seyahat veya her ne ise- ile ilgili özel deftere kaydediyor. Kullanıcı sayısı artarken “Moleskine kesinlikle sizin rakibiniz çünkü kağıda not alma ile ilgili bir iş yapıyorlar” görüşünün dile getirilmesi de sürüyor. Fiziksel ve dijital dünyaların birbirinden ayrı görülmesi, bu tartışmanın bir süre daha devam edeceğini gösteriyor. EverNote, 94 sene daha koruyacağı start-up heyecanı ile bu konularda açıklamada bulunmaktan gocunmuyor.
 
EverNote market kapsamında Fujitsu ile birlikte geliştirilen tek düğmeli scanner’ın anlaşılması biraz daha kolay. Özellikle uluslararası toplantılardan dönenler yanlarında getirdikleri kartvizitler, ödemelerin karşılığında alınan fişler, el ilanları, broşürler ve diğer belgelerin ne kadar içinden çıkılması zor bir yığın oluşturduğunu biliyor. Tek düğmeli scanner, bunları kategorilerine göre ayırmaya gerek bırakmadan bir kerede yükleyerek scanner’dan geçirmeye, tek bir tuşa basılmasıyla bunların her iki yüzlerinin teker teker taranmasına ve formatları tanımasıyla taranmış belgelerin Evernote’un içindeki doğru noktalara aktarılmasına olanak tanıyor.
 
Tarama tamamlandığında EverNote’un içinde aldığınız sonuç, taranan kartvizit, fiş ve doküman sayısı bildirilirken kartvizitlerin doğrudan EverNote kartvizitler klasörüne aktarılması, fişlerin özel bir deftere kaydedilmesi ve kullanıcı için özel bir harcama raporu hazırlanması olabiliyor. Kullanıcının hiçbir şey yapmasına gerek bırakmadan bu işlemin otomatize edilmesi, sadece seyahatler değil günlük olarak tekrarlanan rutin işlemler düşünüldüğünde küçük işlerin kaybettirdiği çok büyük zamanı kazandırabiliyor.
 
Market için Adonit ile yapılan işbirliğinin sonucu olan ve Avrupa’da çok yaygınlaşmamasına karşın ABD’de çok tutulan Stylus, iPad ile birlikte tam olarak kağıt kalem hissini verecek bir ikili ortaya çıkarmış durumda. EverNote ile entegre çalışan çözüm, aynı zamanda eli tabletin üzerine koyarak Stylus ile yazı yazmaya olanak tanıyarak kağıt ile aradaki farkı kapatıyor. Eli tabletin üzerine koyabilmek, kağıt ile arasındaki kalınlıktan kaynaklanan farkı ortadan kaldırıyor.
 
Riesen, “Bunların tümü, bilgi çalışanlarının işlerini kolaylaştıran akıllı küçük şeyler ve biz sürekli olarak daha iyi ürünler geliştirmemizi ve büyümemizi sağlayacak bu tür işbirliklerine bakıyoruz. Buradaki mesele kullanıcı sayısındaki büyüme” diyor. İşbirliği arayışı, EverNote’un rakip olarak görüldüğü Apple, Microsoft ve Google ile de işbirliği yapar hale gelmesini sağlamış durumda. 2013’te iOS7’nin piyasaya sürülmesinin öncesinde birkaç haftalık çalışma ile EverNote’u iOS için tam olarak yeniden tasarlayan EverNote, iOS 7 lansmanında sahnede kullanım örneği olarak gösterilmeyi başardı. Riesen aynı yıl aldıkları Apple tasarım ödülü Apple Design Award’un kendileri üzerinde “Hey beni çimdikleyin; bu gerçek olamaz” etkisi yarattığını hatırlıyor. Kendi içinde Google Drive ve Gmail kullanan EverNote, Google Glass üzerinde kullanılan ilk uygulamalardan biri oluyor.
 
EverNote, ekosistemin birlikte iyi iş çıkardığından kuşku duymuyor ama kendisini benzersiz bir örnek olarak ortaya koymaktan da geri durmuyor. Riesen açık bir biçimde, “EverNote’ta yapabildiğiniz şeylerin bazılarını diğer servislerle de yapmanız mümkün ancak EverNote’un bütünü kesinlikle benzersiz. EverNote ile yapabildiklerinizin tümünü yapmanızı sağlayan başka bir servis ortada yok” ifadesini kullanıyor. Bu özellikle Y kuşağının iş hayatına katılmasıyla ortaya çıkmaya başlayan yeni dünyada EverNote’a güven veriyor. EverNote’un kendisini konumladığı nokta ile Y kuşağının yarattığı dönüşümün kesişme noktası, Y kuşağını ya da yeni bilgi çalışanlarını belirli bir bakış açısına hapsetmenin veya gerçek anlamda kontrol etmenin mümkün olmaması. Riesen, “Onları sadece güçlendirebilirsiniz ve bunun yolu, onları verimli tutacak bu güzel çalışma alanını inşa etmek. Ve bu gelişmiş teknolojiyi kullanmalarına olanak tanımak” diyor.
 
EverNote bunun için dünya genelinde orijinal ekipman üreticileri (OEM), Samsung gibi üreticiler ve DoCoMo, Telefonica, Deutsche Telekom gibi telekom operatörleri ile global işbirlikleri yapıyor. Ancak diğerleri ile olduğu gibi bu büyük oyuncularla işbirliği de, şirketin büyük oyuncular arasında günümüzde geçerli olan her türlü kabulü sorgulamasına ve hedef almasına engel olmuyor.
 
EverNote’un hedef aldığı konular arasında B2B ve B2C ayrımı ön sıralarda yer alıyor. Bu, şirketi bireysel ve profesyonel kullanım profilleri arasında kolayca geçiş sağlayacak bir arayüz tasarımı düşüncesine ve işteyken de güzel bir kullanıcı deneyimi yaratmaya yönlendirmiş durumda. Buradaki bakış açısı çok net: EverNote, her şey gibi şirketlerin de insanlarla ilgili olduğunu düşünüyor. Bunun doğal sonucu olarak da, B2B ve B2C yazılım ayrımının olmaması gerektiğini düşünüyor. Riesen, “Çünkü günün sonunda güzel cihazlar ve uygulamalar kullanmalısınız ve bunu her yerde yapmalısınız. Dolayısıyla bu bizim başlattığımız küçük bir devrim ve bir anlamda ‘modern çalışma alanı’ bakışımızı da kapsıyor” diyor.
 
Buradaki kilit sözcük, “gerçek zaman” haline gelmiş durumda. Hem şirketin son olarak geliştirdiği sunum özelliği hem de Wall Street Journal ve Dow Jones ile yaptığı son anlaşma gerçek zamanın ne kadar kritik hale geldiğini gösteriyor. Sunum tarafında Microsoft Powerpoint ve benzerlerine ne ölçüde gerek olduğunu sorgulayan EverNote, büyük bir toplantının açılış konuşması söz konusu olmadığında ya da TED gibi dev bir organizasyonda 3 bin kadar kişinin karşısına çıkılmadığında, muhteşem görseller bulmak ya da ayrıntılarda boğulmak için bonkörce zaman harcamanın yerinde olmadığı noktasına ulaşıyor.

Riesen, “Bizim düşüncemiz şuydu: Toplantıyla ilgili olarak üç dört tane not alıp, sunum butonuna basın ve Evernote sizin için sunumunuzu tasarlasın. Böyle olunca aslında bir Powerpoint yaratmak için zaman harcamanıza gerek kalmıyor” diyor.
 
Ancak en kritik nokta bu değil. Hazırlanan sunum ekibe yapılmaya başladığında, EverNote notları edit etme olanağı da sunuyor ve bu, toplantı bittiğinde herkesin masasına döndüğü ve toplantıda ele alınan konuları toparlayıp “Yapmamız gereken şunlar” diye e-posta attığı akışı olduğu gibi değiştiriyor. Buna alternatif olarak gerçek zamanlı iş yapmayı sağlayan yeni yaklaşım, şirketlerin ve ekiplerin gerçek anlamda verimli olmasını sağlıyor. Riesen, “Biz Zürih’te son aylarda bunu yapıyoruz ve çok başarılı oldu” diyor.
 
EverNote’un gerçek zamanlı çözümleri medya ile ilişkiyi de farklı bir zemine taşıyor. Şirketin San Francisco’daki toplantısında ilan ettiği Dow Jones ve Wall Street Journal işbirlikleri, bir konuda ekip çalışması yapılırken bu iki medya kanalında çıkan makalelerin gerçek zamanlı olarak karşınıza çıkmasını sağlıyor. Örneğin İstanbul ile ilgili proje yapan bir ekibin karşısına bu konu ile ilgili içerik pop-up olarak çıkıyor. Bu, arama motoru ile içeriğe ulaşmaya dayanan -buna artık eski diyebiliriz- tarza ve bunun lideri Google’a açık bir meydan okuma ancak sırf meydan okuma olsun diye yapılan bir hareket de değil.
 
EverNote zaten bu işbirliği ile sunduğunun benzerini bir süredir İlgili Notlar (Related Notes) adı altında şirketlere sunuyordu. Şirketlerin içinde yüzen ve kimsenin farkında olmadığı büyük miktarda bilgiyi iş akışına katan İlgili Notlar, bir proje söz konusu olduğunda medya kanalları ile işbirliğindekine benzer biçimde proje ile ilgili kişilerin önüne getiriyor.

Kendi sistematiğini yazmak, bulmak, toplamak ve sunmak ekseninde belirleyen EverNote’un bir sonraki hedefi medyanın kendisi olabilir. Şirket şimdiden içerik işinin ciddi biçimde değiştiğini keşfetmiş durumda. Riesen, “Sadece yazmayı düşündüğünüzde, bugünkü yazma biçiminizde Word’ü açıyorsanız, karşınızda kağıt formatında açılan bir sayfa görürsünüz ki bunun fazla anlamı yok” diyor. EverNote doğru bir biçimde, bugünkü yazma biçiminin, bilgisayarda yazılmaya başlayan bir metne daha sonra cep telefonunda sesli notlar eklenmesi ve bazı başka ses ya da video kayıtlarının eklenmesiyle oluştuğunu keşfetmiş durumda;
bir yerden alınan bir görüntü ya da PDF’in de buna eklenebileceğini biliyor. Riesen, “Yazmanın yeni biçimi bu. Yazmanın yeni biçimi farklı medyaları içeriyor; bir cihazdan diğerine geçiyorsunuz ve bütün bu farkı formatları kullanıyorsunuz” diyor.
 
Toplantı ajandasına görüşülecek kişinin Linkedin profilini eklemeyi akıl eden bir şirketi ciddiye almak gerekiyor. Büyüme konusunda yakaladığı ivmeyi de aynı şekilde ciddiye almakta yarar var. Şirketlerin ciroya dönüşme hızını gördüğü verimlilik çözümlerine artan hızda yönelmesini bekleyen EverNote’un geleneksel olarak kullanıcılarının yüzde 4’ü ücretli kullanıcı. Bu EverNote’un gelirini artırmak için kullanıcı tabanını çok daha hızlı artırması gerektiğini gösteriyor. Şirket, ücretsiz sürümün yanında sunduğu Premium ve Business versiyonları ile EverNote Market’tan gelir elde ediyor. Premium fiziksel ürünler satarak sadece iki üç ayda 1 milyon dolarlık ciro sınırını aşan EverNote Market, şirketin ciro üretmede ne kadar yaratıcı olabileceğini açıkça gösteriyor. Ancak rakamlar yine de çok sayıda 10 milyar dolar ciro elde eden geleneksel şirketlerden çok uzak. Bununla birlikte verimlilik araçları ile iş yapma tarzını köklü bir biçimde değiştirebilen EverNote’un radikalizmi ile oyunu değiştiren oyuncu olarak yeni bir Apple mucizesi yaratması şaşırtıcı olmayacak.