Emtia fiyatları ağlıyor

0
42

Küresel ekonomideki talep yetersizliğin kısır bir döngü oluşturmuş olduğu mevcut konjonktürde, bu durumdan en fazla etkilenen enstrüman gurubunun emtia olduğunu belirtebiliriz. FED’in faiz artıracağı beklentisine ek olarak dünya ekonomisinde gözlemlenen daralma, emtia fiyatlarını sert bir şekilde bastırmış durumda. Aslına bakacak olursak, emtia bir yatırım aracından çok bir reel sektör aracıdır ve emtiadaki düşüş reel sektörün “yeterli talebim yok” demesi anlamı gelir. Talep daralmasının emtia fiyatları üzerinde bu kadar büyük bir hakimiyetinin olmasının nedeni de budur. Bu noktada, sermayenin kıta değiştirirken konaklama bölgesi olarak kullandığı ve yatırımcının en ufak bir tedirginlikte yamacına sığındığı altını, genel emtia piyasadan bir miktar ayrı tutabiliriz. Ancak, talep mağduru olan diğer emtiaları incelediğimizde, durumun ne kadar vahim olduğunu gözler önüne seriyor.

İlk olarak bakırla başlayacak olursak: Çin’deki “en kötü senaryonun” geride kaldığı beklentisi ile birlikte bu seneye olumlu bir başlangıç yapan bakırın tüm hayalleri suya düşmüş durumda. Geçtiğimiz yılın başlarından itibaren “yalpalayan” Çin ekonomisi, bu yılı  daha da zor bir şekilde geçiriyor. Kurunu uzun süre boyunca çok düşük tutmuş, bunun sayesinden Amerika’dan ciddi anlamda gelir elde etmiş ve bu geliri dönüp dolaşıp yine ABD tahviline yatırarak bir “saadet zinciri oluşturmuş” olan Çin, bu durumun sürdürülebilirliğinin olmaması nedeniyle, geçtiğimiz hafta art arda uyguladığı devalüasyonlarla bakır fiyatlarında sert satış baskıları yaşanmasına neden olmuştu. Böylelikle, son bir yıldır istikrarlı bir şekilde düşüş kaydetmekte olan bakır fiyatları, düşüşünü hızlandırarak 230$ seviyesinin altına sarktı. Bu noktada, Şili’deki üretim problemleri, Codelco’daki grevler ve Zambiya’da bakır üreten bir kamu şirketinin elektrik hatlarının kesilmesi ile birlikte üretim 100 bin tona yakın bir kayba uğradığı söylentileri gibi kısa vadeli gelişmeler, bakır fiyatlarını kısa vadeli destekleyebilir. Ancak istikrarlı bir yükseliş görmemiz şu an için muhtemel görünmüyor. Talep görmeyen bir emtianın üretim sıkıntıları nedeniyle değerlenmesi ancak kısa vadeli bir düzeltme olarak sınırlı kalabilir…

Paladyuma baktığımızda ise önümüzde yine benzer bir tablo çıkıyor. Paladyum tüketiminin yaklaşık %70’ni karşılayan otomotiv sektöründeki daralma, paladyumun ciddi bir kan kaybı yaşamasına neden oluyor. Yavaşlayan Rusya pazarı ile birlikte Doğu Avrupa’daki otomotiv satışları büyük ölçüde yavaşlarken, Brezilya pazarındaki daralma da  Latin Amerika’yı hayal kırıklığına uğratmış durumda. Çin’den uzun zamandır beklediği talebi de henüz görememiş olan otomotiv sektörü, vasat bir 2015 yılı geçiriyor. Yetersiz talep nedeniyle değer kaybını hızlandıran paladyum açısından dolardaki yükseliş de bu noktada tuz biber oluyor… Hem yükselen dolar, hem de daralan taleple beslenen bir düşüş hareketi burada da karşımıza çıkıyor.

Son olarak petrole bakacak olursak: küresel muslukların açılması ile birlikte çok sert bir düşüş yaşayan petrol fiyatları, arz – talep dengesinde majör bir değişim olmaması nedeniyle genel olarak düşüş hareketine devam ediyor. Küresel arz fazlasının devam ediyor olmasını etkisi ile bilikte 40$’a kadar gerileyen ham petrol fiyatları, 2009 yılından bu yana en düşük seviyesinde geziniyor. Yılın başlarında 61$ seviyesine çıkarak piyasayı heyecanlandıran petrol, yükselişini destekleyecek temel bir destek bulamadığından dolayı kazançlarının tamamını geri almış durumda. Hemen hemen her petrol analizimizde, fiyatlarda gözlemlenen yükseliş hareketlerinin kalıcı olabilmesi için arz – talep dengesinde majör bir değişiklik olması ve arz musluklarının kısılması gerektiğini belirtmiş ve yatırımlarımıza yükselişlerde satış denemelerini önermiştik. Hedge fonların long pozisyonlarını artırmış olmaları, Çin’den birbiri ardına gelen talep artırma çabaları, üretim maliyeti nedeniyle kapanan kuyu sayısının artmaya devam etmesi vb etkiler petrol fiyatları üzerinde kısa vadeli yükselişlere neden olsa da, fiyatların beslenebileceği temel bir faktör olmadığı için petroldeki düşüşler devam ediyor. Ne zaman ki petrolü bu seviyelere kadar düşüren etki tersine döner, işte o zaman kalıcı bir yükseliş hareketinden bahsedebiliriz. Ancak bu durum şu an için pek mümkün görünmüyor.

Kısacası, FED’in bu yıl içerisinde faiz artıracağına ilişkin beklentilere bir de küresel daralma eklenmesi, emtia fiyatlarını sert bir şekilde düşürmüş durumda. Burada bahsettiklerimizin dışında kalan emtialarda da benzer bir hikaye söz konusu. Dünya ekonomisinde topyekun bir toparlanmanın orta vadede ufukta görünmemesi nedeniyle, emtiada gözlemlenen yükselişlerin yatırımcıları yanıltmaması gerektiğini ve yükseliş hareketlerinin düzeltme hareketleri olarak sınırlı kalabileceğini belirtebiliriz.

FXTCR Araştırma Yönetmeni Ekin Akbaş