Dünyadaki değişim ofislere nasıl yansıyacak?

0
43

Herman Miller, mobilya sistemleri ve ergonomik oturma gruplarına yönelik buluş ve tasarımlarla işyerinde yeniliğin öncülerinden biri olma iddiasını taşıyan, 108 yıllık bir firma. Sadece ofiste değil, eğitim sektöründe de mobilyalar üretiyor. Ayrıca, sağlık sektöründe de faaliyet gösteriyor. Yaklaşık 20 yıldır, Büro Mobilyaları San. AŞ. (BMS) ile çalışan firma, “yeni bir iş ortamı” sloganıyla faaliyet gösteriyor.
 
Şirketin felsefesi; “Farklı şekilde yapıcı bir merak, sıra dışı düşünme, zeka, yaratıcılık ve risk almayla objelere bakmak.” Herman Miller’ın EMEA Bölgesi ‘Insight Group’ Direktörü Mark Catchlove, şirketi anlatıyor.
 
Herman Miller’ı diğer tasarım şirketlerinden ayıran özellikleri neler? Hangi noktalarda farklılık yaratıyorsunuz?
Anahtar faktörlerden biri, insanı merkeze koyuyor olmamız. Sadece tasarımla ilgilenmiyoruz; insanlara bakarak onlara göre tasarımlar yapıyoruz. Bunu yapabilmek için araştırmaya çok büyük para harcıyor, çok büyük yatırım yapıyoruz. Ve bu araştırmanın merkezinde, psikoloji, yaratıcılık, yenilik ve uyum bulunuyor.
 
“Yaşayan ofis” konseptinizi anlatır mısınız? Türkiye’de hayata geçti mi?
Yaşayan ofisler, bir tür çalışma düzeninin konsepti. Sadece ürünle ilgili değil ama ürünler de bunun bir parçası olarak hayatımız içine giriyor. Türkiye’de yavaş yavaş şirketler de talep eder hale geldiler. Şu an iki proje üzerinde çalışıyoruz. 2015 itibariyle iki ofisimiz olacak. Nida Kule ‘de ve diğeri de yine Ataşehir’deki bir iş merkezinde. Yaşayan ofis sadece ofisi değiştirmekle ilgili değil; fikri değiştirmekle ilgili. Dünya değişti, iş yapış şeklimiz değişti, birbirimizle iletişim şeklimiz değişti. Ve ofislerin buna ayak uydurması ve destek olması verimliliğimiz için önemli.
 
Yaşayan ofis konseptinin çalışanların verimliliğini artırdığına dair araştırmalar yapıyor musunuz? Burada somut birtakım veriler var mı?
Ofisleri yaptıktan sonra gerçekleştirdiğimiz araştırmalarımız var. Bazıları akademik olarak, enstitü içinde yapılıyor. Bazılarında da müşteri ya da kullananlarla temas kurarak sonuçlar alıyoruz. Global olarak çalıştığımız tüm müşterilerimize soruyor ve geri bildirimler alarak bu sonuçları yayımlıyoruz. Web sitemizin büyük bir bölümü araştırmaya ayrılmıştır.
 
Yaşayan ofis konseptinde “çevreye duyarlılık” konusu nerede duruyor?
Öncelikle mekanı doğru kullanır, boşa harcamazsanız zaten çevre dostu oluyorsunuz. İnsanlar bazı zamanlarda da ofise gelmeden çalışıyor olabilirler. Bu da çevrecilik açısından önemli. Yaşayan ofiste ana fikir, küçük değişikliklerle ileriye gitmek. “Bu ofis işimize yaramadı, atıp yerine yeni ofis yapalım” düşüncesinden ziyade, birtakım parçaları değiştirerek ileriye gitmek. Herman Miller “beşikten beşiğe” protokolünü başlatmış bir şirket. Tüm ürünlerde geri dönüştürülebilen malzemeler kullanılıyor. Dolayısıyla standartlarımız çok yüksek ve bütün ürünlerimiz bu standartlara uymak zorunda. Ayrıca çok dayanıklı ve sürdürülebilir ürünler yapıyoruz. Dolayısıyla ürünün kendisi çevreci.
 
Fortune ABD’nin “en beğenilen şirketler” listesinde yer aldınız. “Çalışılabilecek en iyi 100 şirket”ten biri seçildiniz. Burada hangi özellikleriniz öne çıktı?
Çalışanlarımız genellikle 1923’e kadar uzanan köklü geçmişimizden ve değerlerimizden etkilenen insanlar oluyor. Gelişmeye açık bir şirketiz ve çalışanlarımız, insanların birlikte daha iyi bir şekilde çalışmalarını sağlayacak bir şeyler üretmeyi isteyen bir organizasyonda olduklarının farkındalar. Onları bize çeken şey de bu. Bizi biz yapan şeyler, insanlara davranış biçimimiz ve kültürümüz. Fortune tarafından belirlenen dokuz kategorinin beşinde birincilik aldık. Bunlar, inovasyon, insan yönetimi, şirket değerlerinin kullanımı, sosyal sorumluluk ve ürün-hizmet kalitesi. Herman Miller kendine ait prensiplerinin arkasında duran bir şirket.