Dijital Operatör, Dijital Entegratör Çıkardı

    0
    215

    Bireysel ve kurumsalı ayıran Turkcell, Dijital İş Servisleri (DBS) ile kamu, şirketler ve kurumların dijitalleşmesine ve dijital ekonominin parçası haline gelmesine hizmet edecek. Turkcell Kurumsal ve Ev Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ceyhun Özata, dijital servisler, kurumsal çözümler ve techfin olmak üzere üç ana alana odaklanacaklarını söylüyor. KEREM ÖZDEMİR

    Murat Erkan’ın genel müdürü olarak atanmasının ardından kurumsal ve bireyseli ayıran Turkcell arık her iki alana ayrı birer genel müdür yardımcısı ile odaklanıyor. Bunun basit bir nedeni var: Zaman yönetimi. Turkcell Kurumsal ve Ev Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ceyhun Özata, bu olgunun iş boyutunu “Çok iyi odaklanmak, iyi işlere odaklanmak inanılmaz kıymetli. En kıymetli kaynak da zaman; zaman çok önemli… Doğru zamanda çok doğru işler yapmak lazım. Bunun için işleri ayırmak; en azından odakları ayırmak gerekiyor. Doğru zamanda çok doğru işler yapman lazım” şeklinde ifade ediyor.

    Özata’nın hayatına bunun pratik yansıması, artık hiç meşgul olmaması. “Artık sürekli vaktim var” şeklindeki sözlerinin Türkçe karşılığı çok daha fazla çalışmak zorunda olması. Zaman yönetiminin kurumsal dünyadaki karşılığı bu…

    Kurumsal tarafa odaklanmak çok basit bir denkleme bağlı değil. Bir bakkalın da bir bankanın da bir tüzel kişilik olduğu bir dünya söz konusu ve özellikleri çok farklı olan bu kuruluşlara yönelik yaklaşımların da çok farklı olması gerekiyor. Turkcell, Dijital İş Servisleri (Digital Business Services-DBS) adıyla kurduğu yeni şirketle bilgi teknolojisi (BT) ve sistem entegrasyonu alanında uzmanlaşmayı hedefliyor. Özata, “Bir cümlede odağımızın bu olduğunu söyleyebilirim” diyor.

    2015’te mobil ve sabit hizmetlerini birleştirerek çıktığı dijtalleştirme yolculuğunda dijital ürün ve servislerimizin sayısını hızla artıran Turkcell’in dijital operatör yolculuğunda geldiği aşamada, bireysel müşterilere özel dijital ürün ve servislerin yanında kurumsal tarafta da derinleşen varlığını görüyor olacağız.

    “Önümüzdeki dönemde de müşteri odaklı yaklaşımımızı güçlendirerek, yeni akıllı teknolojilerimizle müşterilerimizin hayatlarına değer katmaya devam edeceğiz” diyen Özata, yeni stratejinin üç alana odaklanacağına işaret ediyor. Şirket stratejisini dijital servisler, kurumsal çözümler ve techfin olmak üzere üç ana odak üzerinde yeniden şekillendiren Turkcell’in bu değişimde temel amacı tüm müşterileriyle daha güçlü bir duygusal ilişki içinde olduğu bir organizasyona ulaşmak.

    Bunu da Kaan Terzioğlu’nun genel müdürlüğü sırasında şirketin dijital operatör olarak müşterilerine 1440 dakika ya da bütün gün boyunca dokunma stratejisinin derinleşmiş bir devamı olarak değerlendirmek yerinde olur. Yine benzer bir biçimde bu yeni strateji, sadece Türkiye ile sınırlı değil. Turkcell yerli ve milli uygulamalarıyla, şu an 39 ülkeye ulaşan bir portföyü ortaya çıkarmış olan dijital ihracatını aynı vizyonla hayata geçirmeyi sürdürmeyi planlıyor. Vizyon aynı kalmakla birlikte hem yurtiçinde hem yurtdışında edinilen deneyim iş pratiğinin sürekli zenginleşmesinin önünü açıyor.

    Özata, bu değişimi “Kurumsal müşterilerimiz tarafından kullanılan ürün ve servisler ise bizi yeni çözümler üretmeye yönlendirdi. Müşterilerimizin cihazlarını uzaktan yönetme ihtiyaçlarına özel çözümler, ERP, CRM ve işletim sistemleri yönetimi gibi çözümlerin yanı sıra uçtan uca ihtiyaçlarını karşılayacak sektörel çözümlerler sunmaya başladık. Ulaşımdan finansa, sağlıktan eğitim ve lojistiğe, üretimden perakende ve enerjiye kadar çok çeşitli sektörlere hizmet sunarken en önemli noktanın uçtan uca tüm ihtiyaçların karşılanması olduğunu fark ettik” sözleriyle ifade ediyor.

    Bütün bunlar olurken Turkcell içinde “dünyanın ilk dijital operatörü” sloganının yanına dijital entegratörlük ve dijital ekonomi terimlerini içeren derinlikli değerlendirmeler ve analizler ekleniyor. Kurumsal tarafta attığı bu adımla Turkcell şu anda Türkiye’nin büyük gruplarının odaklandığı dijital entegratörlük alanına şebeke tarafından dahil oluyor. Bunun yaratacağı etki izlemeye değer olacak. Büyük gruplardaki iş modeli ağırlıkla grup içinde yer alan şirketlerin ihtiyaçlarını karşılayarak oluşturulan gelir ve deneyime dayanarak pazarda yer bulmaya yönelik adımları atmaya dayanırken Turkcell, geniş müşteri ağına dayanarak bir bakıma daha zorlu bir bakıma da daha avantajlı bir ortamda dijital yolculuğunu sürdürecek. Bu ortam, müşterilerin iş modelleri için kritik öneme sahip olan servis düzeyi anlaşmalarının (Service Level Agreement-SLA) koşulsuz olarak yerine getirilmesini gerektirirken hatasız bir operasyon için hem teknoloji hem de iş modeline tam olarak hakim olmayı gerektiriyor. Bu koşul sağlandığında çok çarpıcı bir rekabet avantajı ortaya çıkıyor. Üstelik 4.5G ve hazırlıkları süren 5G ile birlikte veri merkezi ve telekomünikasyon şebekelerinin dijitalleşmek isteyen şirketlere sağlayacağı olanaklar, bu dünya için çok büyük önem taşıyor olacak. Özellikle 5G şebekesinde sensörler ve makinelerin şebeke üzerinden haberleşerek birçok operasyonu otomatize etmesi, şirketlere operasyon kalitesi ve maliyet noktasında çok önemli avantajlar sağlayacak.

    Bu durum Özata’ya yeni görevinde –Turkcell’in operatör olmasından kaynaklanan- önemli bir avantaj sağlıyor. Özata da bunun farkında ve “Turkcell Dijital İş Servisleri şirketimiz, bilgi teknolojileri hizmetlerini telekom servisleriyle birleştirme kabiliyetini kullanarak, katma değerli uçtan uca sektörel çözümler geliştirecek yapının oluşturulmasını sağlıyor. Pazarda ihtiyaç duyulan çözümleri stratejik iş birliklerinin de katkısıyla sunarak müşterilerimizin dijital dönüşüm yolculuğunda ilk aklına gelen teknoloji sağlayıcısı olacağız” şeklinde iddialı ve bir o kadar da ayakları yere basan bir biçimde bunu ifade ediyor.

    Ancak Özata’nın en önemli avantajı, Turkcell Superonline’ın ayağa kaldırılmasında şu andaki Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan ile birlikte çalışmış olması. Bu, kendisine hem bu yeni oluşumda şirketin en tepesi ile uyumlu çalışma avantajını sağlıyor, hem de Superonline deneyiminin sağladığı deneyimle hareket etme kozunu sunuyor.

    Özata’nın hala yükümlüsü olduğu ev satışları bu deneyimin mihenk taşını oluşturuyor. Haneye erişim sayısını 6,4 milyona ulaştıran Turkcell Superonline’ın bu bayır yukarı savaşı, Özata’nın birçok şeyi öğrenmesini sağlamış durumda. Bunların başında ekonomik fayda ve servislerin önemi geliyor. Teknolojinin sağladığı olanakların sınırsız olduğunu ifade eden Özata, bu olanakların yaratabileceği baş dönmesinden ya da uyuşturucu bağımlılığına benzer teknoloji müptelalığından uzak duruyor. Turkcell Kurumsal’ın bu noktadaki odaklanmasının yerindeliğini anlamak için Özata’nın “Kurumsal müşterilerimize verdiğimiz hizmetleri farklılaştırmak, onların işlerine değer katmak ve bu sayede Türkiye’ye katkı sağlamak en büyük önceliğimiz. Dijital entegratör kimliğimizle sadece lider olduğumuz alanlarda değil, teknolojinin dokunduğu her alanda şirketlerin daha hızlı karar almalarını, daha verimli çalışmalarını sağlayacak projeler üretir hale geldik” şeklindeki sözlerine kulak vermek yeterli.

    Bu sözlerin boş olmadığını gösteren örnekler de oluşmuş durumda ve yenileri de yolda. Turkcell’in kamunun, şirketlerin ve kurumların dijitalleşme yolundaki adımlarına eşlik etmeye yönelik çalışmaları nihayetinde Türkiye’nin dijital ekonomisine katkı sunmayı amaçlıyor. Bahsettiğimiz örnekler bu alanların hepsini kapsıyor. Ancak dijitalleşme söz konusu olduğunda yenilikçi ve çığır açan teknolojiler daha ilgi çekici hale geliyor. Özata’nın da büyük veri ve nesnelerin internetinden (IoT) özel bir heyecan duyduğunu görmek zor değil.

    Büyük veri konusunda hem yatırım yapmayı sürdürdüklerini hem de müşterilerine yeni servisler sunarak iş modelinin ekonomik geçerliliğini sağladıklarını söyleyen Özata, “Turkcell, dünyanın en büyük veri ambarlarından birine sahip. İzinli veri tabanındaki veriler arasından, anlamlı öngörüler oluşturmak için BIS, raporlama ve analiz altyapılarına sürekli olarak yatırım yapıyoruz. Bunun sonucunda müşterilerimize veri sorgulama, içgörü sorgulama, zengin veri iş birlikteliği, iletişim ve reklam gibi servislerimizle hizmet sunuyoruz” şeklinde konuşuyor.

    Veriden değer üretebilmek için öncelikli olan unsurlar arasında, gerçek zamanlı verinin biriktirilmesi, işlenmesi, raporlanması, analiz edilebilmesi ve anlam yaratabilmek için sadeleştirilmesi geliyor. Bunlara ek olarak veride çeşitlilik, tam ve doğruluk, süreklilik, entegre ortam ve gerçek zamanlı olarak kampanyalarda kullanılabilirlik büyük verinin olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Büyük veri, Turkcell üst yönetiminin de kullanıcı olarak çok yakından izlediği bir iş. Hem içeride hem de dışarıda üst yönetimlere hizmet eden bir karar destek sistemi boyutu da olan bu iş için Özata, “Turkcell üst yönetimi olarak Dijital Kokpit üzerinden tüm müşteri kullanım metriklerini mobil cihaz üzerinden anlık olarak takip edebiliyoruz. Aynı zamanda bu ürünümüzü şirketlere de sunarak anlık müşterileri trendlerini takip etmelerini sağlıyoruz” diyor.

    IOT tarafı ete kemiğe bürünmeye başlayan örneklerle hem daha çarpıcı hem de Turkcell Dijital İş Servisleri’nin iş modeli konusunda iyi bir fikir edinmeyi sağlıyor. Garenta ile birlikte geliştirilen Garenta Moov bu konuda çarpıcı bir örnek. Garenta ve Turkcell’in ortak yürüttüğü MOOV by Garenta projesi ile tüketiciler, araç kiralamanın ilk adımından ödemeye kadar tüm süreçleri, akıllı telefonlarından Turkcell’in dijital servisleri ile yönetebiliyor. Kullanıcılar ilk olarak Turkcell Mobile Connect ile uygulamaya güvenli giriş yapıyor. Proje kapsamında Garenta, araçların uzaktan yönetimini sağlayan IoT cihazları Turkcell’den temin ederek entegrasyonunu sağladı. Bu IoT donanımla, araçların uzaktan takibi, kapıların açılması, yakıt ve araçla ilgili diğer tüm bilgilerin alınabilmesi gibi işlemler yapılabiliyor. Garenta müşterileri için hazırlanan tüm yazılım ve donanım altyapısı önümüzdeki üç yıl boyunca, uçtan uca yönetimi Turkcell tarafından yapılacak.

    Bu servis, hem müşterilerin tam gün boyunca değil kullanmak istedikleri süre kadar araç kiralamasına olanak tanıyarak tüketici tarafında bir fayda yaratıyor hem de araçların daha fazla sayıda kiralanmasını sağlayarak Garenta’nın operasyonel verimliliğini artırıcı etki yapıyor. Bu ikili etki Turkcell Kurumsal’ın bütün işlerinin temel motifini oluşturuyor.

    IoT’yi akıllı şehir uygulamaları ile bağlantılı olarak değerlendiren Turkcell’in bu alandaki yaklaşımını “Artık makinelerin birbiriyle konuştuğu yepyeni bir dünya var. IoT çözümlerimiz ile Turkcell’in üstün teknolojik altyapısı üzerinden tüm şirketlerimizin dünya ile rekabet ederek verimli ve tasarruflu çalışmalarını sağlayacak çözümler sunuyoruz. Kullanım alanının genişliği ve iş modellerinde yarattığı değişiklikler nedeniyle M2M, hem bireylerin hem de şirketlerin hayatını ciddi biçimde değiştiriyor. Enerji, araç, sağlık, bina gibi alanlardaki IoT çözümlerimizden örnek vermek gerekirse; Kopilot, Filiz, Akıllı Direk bunlardan sadece birkaçı” şeklinde özetleyen Özata, IoT servislerinin iş modeli inovasyonu için de bir kaldıraç oluşturacağının işaretini veriyor.

    Aynı kaldıraç, Türkiye’nin önemli önceliklerinin de hizmetine sunuluyor. Büyük bir dönüşümün yaşandığı sağlık sektörü, bu alanların en çarpıcılarından biri: Bursa, Yozgat, Adana, Eskişehir ve Elazığ Şehir Hastanesi’ni en son teknolojiyle donatan Turkcell, uçtan uca yerli çözüm ile tüm sağlık verilerinin bilgisayar ve tabletler üzerinden takip edilmesine imkan sağlıyor. Bu beş hastanede 5 bin 500 yatak kapasitesi ile hizmet sunuluyor. Yozgat Şehir Hastanesi, sağlık alanında en yüksek standart olarak kabul edilen HIMSS Stage 7 akreditasyonuna sahip. En yeni standartlara göre Seviye 7 akreditasyonunu alarak Avrupa’da bu özelliğe sahip ilk hastane olan Yozgat Şehir Hastanesi dünyada da bu seviyeye sahip 30 hastaneden biri olarak yer alıyor.

    Özata, yeni dönemde bütün bu dijitalleşmenin üzerinde gerçekleşeceği altyapıya da talip olduklarını söylüyor. Turkcell’in fiber şebekesini 21 şehirden 28’e taşıyarak 45 bin kilometre fiber ağa ulaştırma hikayesinde yer alan Özata, “Türkiye’nin fiber anlamında yapması gereken yatırım 13-15 milyar dolar. Üç operatör ortaklaşa yaparsak bu rakam 2,5-3 milyar dolara inecek. Aynı altyapı olacak ve rekabet üst yapı hizmetler, servisler, müşteri kalitesi gibi konularda yaşanacak. Bu konuda ülke çapında eylem planı gerek. Türkiye kazanacaksa her adımı atmaya hazırız” şeklinde konuşuyor. Bu, oldukça ikna edici bir teklif…