Devlerin aşkı

0
53

Dünya genelinde yılda ortalama 27 farklı sistem ve 40’tan fazla projenin hayata geçtiği merkezde, çözüm ortaklığının yanı sıra 7/24 destek modeliyle de 40 binden fazla kullanıcıya çözüm sunuluyor. İstanbul’daki merkezden portföydeki 30’dan fazla ülkeye verilen servis içinde SAP yazılımları ve uygulamalarının yaygınlaştırması da önemli bir yere sahip.

Dijital dönüşümün parçası olarak gerçekleştirilen SAP işlerinde merkez, SAP’nin ekosisteminde yer alan en büyük uluslararası iş ortaklarından itelligence’ın global deneyimlerinden de faydalanarak global olarak kopyalanmaya çalışılan bir örnek yaratmış durumda.

NTT Grubu içinde yer alan itelligence, Daimler’e hem sistem desteğini, geliştirmesini, sıfırdan sistem altyapısının tasarım hizmetini ve bakım hizmetini sunuyor hem de uygulama ve geliştirme alanında danışmanlık yapıyor. SAP sistemlerinin geliştirilmesi kapsamında, mevcut sistemlerin değişikliğine yönelik talepler yönetiliyor, yeni projeler yürütülüyor ve yazılım geliştiriliyor. SAP kullanıcılarının ayda ortalama 3 binin üzerinde hata bildirimi çözülürken, uzaktan destek veren ekiple de ayda yaklaşık 500 hata bildirimi çözüme kavuşuyor.
Mercedes-Benz Türk Daimler Küresel BT Çözümleri Merkezi, Türkiye’den Daimler Global’e iki ana başlık altında hizmet  veren bir merkez. Merkezin cirosunun yüzde 98’inin yazılım ihracatından gelmesine neden olan bu durum, merkezin cirosunun sadece yüzde 2’sinin Türkiye’den ve Mercedes-Benz Türk’ten gelmesine anlamını taşıyor.

Daimler Global çatısı altında 30 ana lokasyona sunulan hizmetlerin ana başlıklarından biri olan SAP’de itelligence ve NTT Global ile çalışan merkez, Daimler’in teknoloji olarak SAP üzerinde herhangi bir üretim veya lojistik lokasyonunun bütün yazılım altyapısı hizmetlerini sunuyor. Mercedes-Benz Türk Daimler Küresel BT Çözümleri Merkezi Direktörü Özlem Vidin Engindeniz, “Gece bize İtalya’da, Almanya’da ya da Polonya’da üretim hattı durduğunda bize bir ticket (bilet) açılıyor ve bizim arkadaşlarımız 7/24 bu ticket’ları çözüyor. Bunun içinde lojistik de var, üretim de var, satış da var” diyor.

Ticket çözmeden başlayan bu iş, orada bitmiyor. Bu merkezlerde yeni bir yazılım talebi ya da üretim hatlarına yeni birinin eklenmesi talebi olduğunda bu iş de Türkiye’ye veriliyor. Bir yazılım paketi işi verildiğinde, Türkiye’deki merkez o talebi kodluyor, hazırlıyor ve teslim ediyor. Merkezin SAP projelerinin bir diğer boyutu ise, her şey bitip kullanım aşamasına geçilen yazılımların bakım hizmeti.

Bu yıl bunların üzerine yeni bir boyut  daha ekleniyor. Örneğin, Daimler Polonya’ya bir motor fabrikası kurma kararı aldığında Türkiye’deki çözüm merkezinden bunun yazılım altyapısını oluşturması isteniyorsa merkez bunu da gerçekleştiriyor. Türkiye merkezi, SAP teknolojisi ile ilgili olarak bu dört başlık altındaki her şeyi yapacak yetkinlikleri oluşturmuş durumda; yazılım geliştirmeden proje yönetimine kadar…

Engindeniz, “Bazen keşke cerrah olsaymışım; daha rahat ederdim, diyorum. Gece ticket geliyor, uyanıyoruz. Ama global organizasyon da bizden bu esnekliğe sahip olduğumuz, ucuz olduğumuz, iyi Almanca ve İngilizce konuştuğumuz için bu hizmeti alıyor. Dolayısıyla bu hizmeti sunmak durumundayız” diyor.

Merkezin diğer faaliyet alanı ise, yaygınlaştırma (rollout) başlığı altında toplanıyor. Teknoloji bağımsız olan bu alan, Daimler’in bayilerinde kullanılacak bir yazılımı konu alabiliyor. Daimler’in İtalya, Fransa ve İngiltere’deki bayilerinde kullanılacak yazılımlar söz konusu olduğunda Türkiye merkezi, bu yazılımların yaygınlaştırılması işini alarak bu projeye yaygınlaştırma iş ortağı olarak dahil oluyor. Haziran ayında bir araya geldiğimizde Engindeniz, “Şu anda bir ekibimiz Kore’de bir ekibimiz İtalya’da, bir ekibimiz Fransa’da, bir ekibimiz Almanya’da farklı farklı yazılımların yaygınlaştırılmasını yapıyor. Bir yazılımın bir buçuk yılda bin 800 bayi lokasyonuna kurulumunu gerçekleştirdik. Bu bir rekor… Daimler bunu kendi kaynakları ile yapacak olsaydı hem daha yüksek maliyetle gerçekleşeceği hem de daha uzun süreceği için işi biz alabiliyoruz; hem daha uygun maliyetli hem de daha hızlı servis vermenin avantajına sahibiz” şeklinde konuşuyor.

Merkezin yetkinlikleri, 2015’te Engindeniz’in göreve gelmesinin ardından hem yaygınlaşıyor hem de derinleşiyor. 140 kişisi Mercedes-Benz Türk çalışanı olan 280 kişilik kadronun yaklaşık 90 kişisi itelligence’ın destek ve danışmanlık veren ekibinden oluşuyor.

2012’DE ITELLIGENCE ADINI alarak Türkiye’ye yatırım yapmaya başladıklarını söyleyen itelligence CEO’su Dr. Abdülbahri Danış, “O günden bugüne 140 kişilik bir ekipten 600’ü aşkın kişiden oluşan bir ekibe ulaşmış durumdayız. Daimler’in bizim için önemi büyük. 2013’te yedi sekiz kişilik bir ekiple başladığımız işbirliğimiz, bugün 95 kişilik bir ekiple sürüyor. Bu ekip tam zamanlı olarak Daimler’e hizmet veriyor. Buradaki model sadece Türkiye için değil, dünya için bir kıyaslama noktası, benchmark oluşturuyor” diyor.

Japon NTT’nin dünyadaki en büyük veri şirketlerinden biri ve dünyadaki en büyük SAP çözüm ortaklarından biri olarak Daimler gibi bir devle birlikte çalışarak yarattığı bu örneğin dikkatle izlenmesinin ve bir model olarak uygulanmaya çalışılmasının nedeni, Engindeniz’in bahsettiği performans ve ölçek.

NTT ile birlikte itelligence’ın SAP işinden yaptığı toplam ciro 1,2 milyar doları buluyor. 7 binin üzerinde çalışanı olan NTT Grubu, SAP dışında da çok büyük bir yapı. NTT Grubu’nun bilgi teknolojisi işleri 13 milyar dolarlık bir ciro yaratıyor. Bu, Fortune 500 Türkiye’nin zirvesinin üzerinde bir yüksekliğe işaret ediyor.

NTT’nin Daimler’deki  işinin  Hindistan ve Türkiye’de itelligence ile işbirliği içinde başlıyor ve bu program Daimler-NTT işbirliğini de geliştiriyor. itelligence ekibinin yüzde 90’ının ana dili gibi Almanca konuşuyor olması ve bu proje için Almanya’dan  Türkiye’ye tersine göç eden kişilerin olması, bugün gelinen noktada oluşan insan kaynağı gücü açısından çarpıcı göstergeler.

İtelligence’ın bu şekilde gerekleştirmeye çalıştığı temel hedef, verilen desteğin kalitesini en üst seviyede tutarak merkezin Mercedes dünyasında etkinliğini artırmasını sağlamak, hizmetlerini geliştirip büyümesine destek olmak ve mevcut organizasyonun sürekliliğini sağlamak. Engindeniz’in ekibi ise, otomotiv şirketlerinin otomotiv işi yapan teknoloji şirketlerine dönüşmeye başladığı bir dünyada Daimler’in ihtiyaçlarını kendi avantajlı pozisyonlarını oluşturarak karşılamak.

Türkiye’deki yazılım üssünün benzerlerini Hindistan’da ve ABD’de kuran Daimler, dijitalleşme başlığını ise CASE stratejisi doğrultusunda yürütüyor. CASE’in altında Connectivity (ağa bağlı olma), Autonomous Driving (otonom sürüş), Sahred Car (paylaşımlı otomobil) ve Electric Car (elektrikli otomobil) yer alıyor. Engindeniz, “Daimler bu şekilde bir teknoloji şirketi olma yönünde ilerliyor ve bu yönde çok fazla işbirliklerine giriyor. Örneğin, ağa bağlı otomobil projesi Mercedes Me Connect’te bizden -SAP dışındaki bölümden- üç tane takım var ve bu takımlar dünyadaki takımlara hem yazılım ve teknoloji hem de yaygınlaştırma konusunda destek veriyor” diyor. Otonom sürüş konusunda kamyon ve otomobile yatırım yapan Daimler, paylaşımlı otomobil projesi Car2Go’da çok güçlü bir oyuncu olan TSS ile Türkiye merkezi arasında işbirliği söz konusu. Engindeniz, “TSS bize işi komple vermese de bizden kaynak kullanarak bunu yapabiliyor. Elektrikli otomobilde şu anda işimiz yok ama temel olarak stratejiye bakarsak, teknoloji şirketi olma ve dijitalleşme yolunda inanılmaz büyük adımlar atılıyor ve büyük yatırımlar yapılıyor. Bu durum diğer şirketler için de geçerli” diyor.

Danış, “SAP dünyası açısından da çok büyük bir dalgayı fark ediyoruz. Pek çok şeyin tanımının ve uygulayış metodolojisinin değiştiği bir dünyadan bahsediyoruz. Eskiden yan sanayi ve OEM de dahil olmak üzere herhangi bir otomotiv şirketinin içinde bilgi teknolojileri işi destekleyen bir birimdi. Ancak bugün teknolojinin ve yazılımın dahil olmadığı hiçbir iş kararını almanız artık mümkün değil” şeklinde konuşuyor. Yeni bir tesis açılacağında ilk ele alınan konunun bu tesisin teknoloji ile nasıl yönetileceği olması bunu gösteren çarpıcı bir örnek.
Daimler gibi büyük yapılarda bu tür çözümler üretilmesi, bütün dünya için kıyaslama noktası oluşturuyor. Danış, bugün bütün ekosistemi kurmaya dayanan bu süreçle ilgili olarak, “Biz üç beş sene önce otomotiv sektörü ile bu tür projeleri konuşurken finansalları ve lojistiği nasıl yapacağımız gibi konuları ele alırdık. Şu anda artık bunları konuşmuyoruz.

HANA ve bulut çözümleri, insan kaynaklarında SuccessFactors çözümleri ile beraber şu anda tamamen işi, business’ı konuşuyoruz. İşi nasıl değiştirebileceğimiz, örnek uygulamaları nasıl uyarlayabileceğimizi ele alıyoruz. Daimler’in dünyada örnek uygulamaların üretildiği bir yer olması, burada yaptığımız işi daha önemli hale getiriyor” diyor.

Bu çok kolay bir iş değil. Yönetim kurulu katında bu kararlar alındığında bile bütün sistemlerin yönetiminin oluşturulması ve adım adım yeni teknolojilerin işe katılması dikkat çekici bir çaba gerektiriyor. İstanbul merkezli işbirliğinin bir boyutu da, bu konuların tartışılması ile doğru sonuçların ortaya çıkarılması.

GEÇMIŞTE KENDISINI SON TEKNOLOJI ve yazılımlarla tanımlayan ve farklılaştıran SAP’nin günümüzün akıllı şehirlerden nesnelerin internetine ve yapay zekaya kadar her türlü yeniliğin her yerde –ve hatta servis olarak- bulunduğu dünyada yeni farklılaşma aracını “en iyi uygulamalar” ya da “örnek uygulamalar ve “iş yapış tarzındaki birikimi” ifadeleriyle tanımlıyor. Bu tanımlama, geliştirme yapılırken teknoloji kadar iş modelini ya da vakasını (business case) oluşturmayı da önemli bir konu haline getiriyor.

Bu konuya büyük efor sarf eden itelligence için İstanbul’daki küresel bilgi teknolojileri merkezi, barındırdığı vaka örneklerinin sayısı ve çeşitliliği nedeniyle bulunmaz nimet. Ekip ve vizyon bunu daha değerli hale getiriyor.
Bu özellikler, Türkiye’nin ucuzluk ve ölçeklenebilirlik odaklı iş modeli ile iş alan Hindistan’dan farklılaşmasını da sağlıyor. Örneğin 90 kişilik bir Sharepoint ya da mobil uygulama işi olduğunda Hindistan hem bu kadroyu toplama gücü hem de fiyat olarak çok cazip hale geliyor. Türkiye, özellikle süreç ve iş bilgisi gerektiren işlerde öne çıkmış durumda. Engindeniz, “Örneğin, lojistikçiyle lojistikçi gibi konuşabilen biri gerektiğinde biz devreye giriyoruz” diyor. Bu, SAP’nin mobil uygulama alanında çok güçlü olmamasına karşın üretim ve lojistik gibi alanlarda güçlü bir pozisyona sahip olmasını, itelligence ile uyumlu işbirliğinin zeminlerinden biri haline getiriyor.
Engindeniz, “Bir şirkette ERP gibi sistemlerle güçlü bir zemin oluşturulmamışsa, bunun üzerine kurulan mobil uygulamalar başarılı olmuyor ve çöküyor; aşağı ile bağlantı kopuyor. Dolayısıyla bizim şu an yapmaya çalıştığımız, düzgün bir tabanın üzerine o mobil uygulamaları oturtmak” diyor. Bu formül, Engindeniz’in başında olduğu merkeze, itelligence ile birlikte gelişme konusunda önemli bir hareket alanı sağlıyor.