Astor Enerji, 100 milyar TL’yi aşan piyasa değeriyle enerji sektörünün lideri. Ama fiyat hâlâ Eylül 2023’teki zirvesinin altında. Lansman sabahı aklımda bir soruyla gittim. Salondan çıktığımda cevabı duymuştum. Ama bu cevap, veriden çok tonla ilgiliydi.
Toplantıya gitmeden önce fiyat grafiğine baktım. 147 TL’den döneli iki yıl olmuş. O günden beri 80 ile 130 TL arasında gidip gelen, ama hiçbir yöne net bir kırılım göstermeyen bir hareket.
Kendi sektöründe “Bu kadar değerli görülen bir şirketin hissesi neden yukarı gitmiyor?” diye düşünmeden edemedim.
Belki lansman, bu sorunun cevabını duymak için iyi bir fırsattı.
Ama cevabı fiyat değil, atmosferin kendisi verecekti.
Wyndham Grand’ın Charlie Chaplin Salonu’nda sınırlı sayıda basın mensubu vardı. Toplantı havası daha başlamadan kendini hissettiriyordu.
Salonun karşı tarafında bir masa, masada dört isim: Yönetim Kurulu Başkan Vekili Enver Geçgel, Genel Müdür Hakan Ünsal, Genel Müdür Yardımcısı Fatih Işık, CFO Olcay Doğan.
Sunumlar başlamadan önce herkes hazırlıklıydı. İlk slayt açıldığında şirketin hikâyesinden çok, yönü belirdi. Genel Müdür Hakan Ünsal konuşmasında Amerika pazarı vurgusunu yaptı.
Bu, slaytlara küçük görünen ama cümlede büyüyen bir detaydı.
“Yeni pazar, daha çok ihracat, daha uzun vadeli bakış” dedi.
O anda aklımdaki soru yerini başka bir soruya bıraktı:
Acaba bu fiyat, gelecekteki bir cevabın bekleme hali mi?
Grafikler Ne Gösterdi, Kelimeler Ne Söyledi?
Sunum ilerledikçe slaytlar aktı, grafikler değişti; anlatım ise başından sonuna aynı dingin tonda sürdü.
45 ilde şarj istasyonu kurulduğu, yılın ilk yarısında 232 kişinin istihdam edildiği, yatırımın 38 milyon dolar düzeyinde gerçekleştiği birer bilgi olarak sıralandı.
Ama salondaki dikkat, verinin içeriğinden çok, ardındaki potansiyele çevrilmişti.
Çünkü salonda oturan çoğu kişi gibi ben de ekranlarda gösterilen istikrarın, hisse fiyatında karşılığını arıyordum.
CFO Olcay Doğan konuşmasında dijitalleşmenin finansal etkisine dikkat çekti. SAP altyapısının sistem bütünlüğü getireceğini, bu sayede kontrol edilebilirliğin artacağını söyledi.
Bu teknik detaylar, dışarıdan bakıldığında “şirket içi meseleler” gibi görünse de içerideki mesaj farklıydı:
“Büyüklük artık sadece üretimle değil, veriyle ölçülecek.”
Belki de bu yüzden, marjların artışından daha çok yapısal uyum vurgusu öne çıkarıldı.
Yani şirket kârlılık kadar, tanımlanabilir olmaya da çalışıyor.
Cevaplar Gecikiyorsa, Bazı Bekleyişler Değer Kazanır
Fiyat, 147 TL’nin uzağında olabilir. Ama bu, cevapsızlık değil.
Uzun süre yatayda kalan bir fiyat, bazen yükselişin zeminini oluşturur. Çünkü her denemede, bir taş daha yerli yerine oturur.
100 milyar TL’nin üzerindeki piyasa değeri sadece bugünün değil, beklentinin yansımasıdır.
Toplantıda verilen mesaj da buydu. Bir açıklamadan ziyade, bir hazırlık.
Salondan çıktığımda aklımdaki ilk sorunun cevabını almıştım. Ama bu cevap bir slaytta yazmıyordu.
Hissedar, her zaman bugünkü kârdan pay almaz. Bazen yarının zeminine ortak olur.
Ve o ortaklık, fiyatın ne zaman yükseleceği değil, yükseldiğinde orada olup olunmadığıyla ilgilidir.