Afrika’da niçin hâlâ açlık sorunu var?

    0
    497

    BILL GATES

    İlk kez Afrika’ya seyahat etmeye başladığımda, ziyaret ettiğim köylerde sıklıkla çocuklarla karşılaşıyor ve yaşlarını tahmin etmeye çalışıyordum. Çoğu zaman da yanlış tahminlerde bulunduğumu anlayınca şoke oldum. Boylarına bakarak bu çocukların 7-8 yaşlarında olduklarını düşünüyordum ama aslında 12-13 yaşlarındaydılar.

    Tanık olduğum durum Afrika’daki kötü beslenmenin korkunç sonuçlarıydı. Bu çocuklar büyüme bozukluğundan muzdariptiler. Belki açlıktan ölmüyorlardı ama yeterince yiyecek de bulamıyorlardı; bu da onların fiziksel gelişiminin yıllarca geride kalmasına yol açmıştı; üstelik bu farkı kapatabilmeleri de zordu.

    Büyüme bozukluğu yalnızca çocuğun boyunu etkilemiyor. Aynı zamanda beyin gelişimi üzerinde de olumsuz etkiye sahip. Gelişim bozukluğu olan çocuklar okulda akranlarına göre daha başarısızlar, okuma ve matematikte iyi bir performans sergileyemiyorlar ve yoksulluk sarmalından da kurtulamıyorlar. Gelişim bozukluğu olan çocuklar potansiyellerine erişemediklerinde, ülkeleri de aynı şekilde geride kalıyor. Kötü beslenme bir ülkenin gücünü emiyor, verimi düşürüyor ve bütün bir ülke yoksulluk batağında çırpınıyor.

    Tüm dünyada, dört çocuktan birinde büyüme bozukluğu görülüyor. Bunların dörtte üçü Güney Asya ve Alt Sahra ülkelerinde yaşıyor. 1990 yılından beri Güney Asya’da gelişim bozukluğu üçte bir kadar azaldıysa da, Alt Sahra Afrika’da büyüme bozukluğu olan çocukların sayısı 12 milyon kadar artarak 56 milyona çıktı. Alt Sahra Afrikası’nda çocukların yüzde kırkı gelişim bozukluğundan muzdarip.  


    Zengin ülkelerde, Afrika’yı hâlâ bir açlık kıtası olarak gören insanlara rastlıyorum. Ancak bu artık geçmişte kalmış olan bir durum. Ekonomik büyüme ve akılcı politikalar sayesinde bir zamanlar kıtaya damgasını vurmuş olan aşırı açlık ve kıtlık şimdi nadir görülen bir tablo. Çok satan kitapların yazarı John Green’le beraber geçen ay Afrika’ya gittiğimde gördüğüm gibi, günümüzün sorunu yiyecek miktarı değil niteliği. Yani çocukların tam olarak gelişebilmesi için yeterince protein ve diğer besinleri alamaması.

    Eşim Melinda ve ben zorluğun boyutunun bilincinde olduğumuzdan, beslenmeyi iyileştirmeyi vakfımızın bir numaralı önceliği haline getirdik. Bunu yapar yapmaz da, sorunun karmaşıklığını kabul etmek zorunda kaldık. Büyüme bozukluğunu engelleyecek bir aşı yok. Düzgün beslenme her gün yeteri miktarda ve doğru olan besinleri tüketmek demek. Dünyada sağlık görevlileri kötü beslenmenin nedenleri ve çözümleri üzerinde hâlâ çalışırken, çocukların hayata sağlıklı bir başlangıç yapabilmeleri için hangi gıdaları tüketmeleri gerektiğini hepimiz biliyoruz.

    Çocukların ilk 1000 gün doğru beslenmelerinin –hamileliğin başlangıcından çocuk 2 yaşına gelene kadar- gelecekleriyle ilgili en iyi yatırım olduğunu, büyümeleri, fiziksel ve zihinsel olarak gelişimlerine en iyi fırsatı vereceğini biliyoruz. Ayrıca çocuğa ilk altı ayda yeterince anne sütü vermenin beynin gelişiminde ve tehlikeli hastalıklara karşı korumada tek ve en etkili faktör olduğunu biliyoruz. İşte bu nedenle, kadınların neredeyse yarısının emzirmeden uzak durmasının önündeki kültürel kökenli ve diğer engelleri kaldırmak için en iyi yöntemleri araştırmakla meşgulüz.

    Meyve, et ve sebzelerin tedariği kısıtlı olduğunda çocukların gereken besinleri tüketmede zorlanacağını biliyoruz; ancak temel vitaminler ve minerallerle zenginleştirilmiş pişirme yağı, un ve tuz boşluğu doldurabilir. Ayrıca besin değeri daha yüksek ve daha fazla verim sağlayacak yeni ekinler geliştirmeye başladık. Bu yalnızca küçük çaplı çiftçilerin daha fazla para kazanmalarını ve böylece ailelerinin tükettiği besinleri çeşitlendirmelerini sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda masalarına doğrudan daha fazla besleyici gıda koyabilmelerinin de yolunu açacak.

    Daha iyi bir tıbbi bakım sağlamak da fark yaratabilir. Örneğin, rotavirüs aşısı olan çocuklarda, vücudun yaşamsal besinlerini alıp götürerek onları enfeksiyona karşı daha zayıf kılacak ishal vakalarına daha az rastlanıyor. Aynı şekilde, temiz su ve sağlık hizmetleri de hastalık vakalarını azaltarak beslenmenin iyileşmesinde rol oynuyor.

    Biz kendi adımıza bu konuda pek çok önemli müdahalelerde bulunsak da, sayısız faktörün söz konusu olduğu bir alanda hangi müdahalelerin beslenmeyi iyileştirmede neden en önemli etkiyi yaratacağını kestirmek zor olabilir. Eğer bana tek bir dileğim sorulsaydı, dünyanın kötü beslenmeyi ve bunun nasıl çözüleceğini daha iyi anlamasını isterdim.

    Bu alanda daha fazla araştırma yapmamız gerekiyor ve ilerleme sağlamaya devam edeceğiz. Ancak kesin olan şu ki, tüm çocuklara hayata sağlıklı başlamaları için gereken besinlerin verilmesi çok önemli. Gelecekleri buna bağlı. Aynı zamanda Afrika’nınki de.