ABD’nin En Büyük Şirketleri Bilinmeyene Hazırlanıyorlar

By Fortune Türkiye

Matt Heimer – Bugünlerde iş dünyasının liderlerinin “Ya şöyle olursa” endişesiyle gece uyuyamamaları için pek çok neden var. Ya eğer gümrük vergileri tedarik zincirimi bozarsa? Ya eğer enflasyon müşterilerimi fakirleştirirse? Ya eğer yapay zeka şirketimi gereksiz kılarsa? Ben yapay zeka konusunda endişelenirken ya eğer başka bir teknoloji işimi işlevsizleştirirse? Artık hemen herkes pazar günü sendromunu haftanın her gününde yaşıyor. Başkan Trump kapsamlı bir gümrük vergisi planı açıkladıktan sonra nisan ayında CEO’ların güveni dibe vurdu.

Aynı şekilde, tüketici iyimserliği de, gümrük vergilerinin bazıları daha makul seviyelere çekildikten sonra bile daha da geriledi. General Motors, UPS ve Delta Air Lines gibi devler, ekonomide beklenmedik yeni bir yönelimin karlarını nasıl etkileyebileceğini kestiremediklerinden yılın bütünüyle ilgili rakamsal öngörülerini geri çektiler. Ancak tüm bu oynaklığa rağmen şunu öğrenmek size şaşırtabilir: ABD’nin en büyük şirketlerinin en güvenilir sıralaması olan Fortune US 500 hiç bu kadar istikrarlı olmamıştı.

Bu yıl 71’incisini yayımladığımız listemizde geçen yıldan yalnızca 22 şirket yerini koruyamadı; bu son 30 yılın en düşük düzeyi. Bu yılki ilk 10’a baktığınızda, bu şirketlerden yedisinin son on yılda her sene bu özel kulübün bir parçası olduğunu görürsünüz. Walmart tam 13 yıldır hiç ara vermeden birinciliğini koruyor. Bu noktada, dikkatli bir okur şöyle diyebilir: “Hey bir dakika, Fortune 500 geriye dönük bakmıyor mu?” Evet tam da bu: Şirketlerin en son yıllık mali sonuçlarına dayanıyor (ve de liste editörü Scott DeCarlo tarafından titizlikle kontrol ediliyor). Bunu belirttikten sonra, halihazırda yakın geleceğin, yakın geçmişten ölçülebilir şekilde farklı gözüktüğünü söyleyemeyiz: CEO’ların korktuğu sonuçlar henüz şirketlerinin bilançolarına yansımış değil; ya da enflasyon oranına, işsizlik rakamlarına….

Kısacası, tıpkı eski filmlerde birisinin şunu dediği sahneyi yaşıyor gibiyiz: “Sessiz. Çok sessiz.” Görece sakin bir ortama rağmen ekonomik ya da siyasi altüst oluşun ufukta belirmeye başladığına ve bunun da büyük şirketler üzerinde COVID ya da Büyük Buhran benzeri dramatik bir etki yaratabileceğine dair genel bir hissiyat var. Örneğin, odadaki en büyük fil olan gümrük vergilerini ele alalım. Bu gümrük vergileri kalıcı olacaksa, düşürülmüş oranlarda bile, şimdiden sıkıntı vermeye başladı. Vaka bir: Walmart ve Amazon’daki (listede No.2) pek çok küçük çaplı satıcı, büyük ölçüde Çinli tedarikçilere bağımlı; her ikisi de, gümrük vergilerindeki artışları tüketicilere yansıtmaya başladı.

Bu da fiyat artışı ve daha çok gelir demek ancak alıcıların büyük bir kısmı uzaklaşmaya başladığında, durum kimseye yaramaz veya daha kötüsü olur. Öte yandan, eğer şirket bu dengeyi doğru kurabilirse, karını koruyabilir ve hatta artırabilir; peki ama bunun gerçekleşme ihtimali ne? Ve tabii ki, bütün dinamik resesyonu da tetikleyebilir. Bu hesaplamayı yıllık yaklaşık 20 trilyon dolar gelir üreten 500 şirkete uyguladığınızda, temkinli bir CFO’yu rakamlarla ilgili tahminlerini geri çektiği için suçlayamazsınız.

Bu endişeli yaklaşımı dengelemek için dikkatlerimizi Berkshire Hathaway’in yarı emekli CEO’su Warren Buffett’a çevirebiliriz; 94 yaşındaki bu ikon, istikrar bekleyen yatırımcıları ve iş dünyası liderlerini azarlamasıyla bilinir. CEO’lar en çok belirsizlikten nefret ettiklerini söylerler. Ancak Buffett’a göre, kesinlik beklemek imkansızı istemek gibi bir şey. Kendisi 2010 yılında verdiği bir röportajda, “10 Eylül 2001’de her şey belirsizdi, insanlar ne yaşanacağını bilmiyorlardı. Her geçen gün belirsizdir” demişti. “Ancak belirsizlik arkadaşınız olabilir.” Belirsizlik volatiliteye dönüştüğünde, yeni olanakların kapılarını açabilir. Altüst oluşlar insanları ve şirketleri alışkanlıklarından ve varsayımlarından uzaklaştırır. Çok az insan krizlerden memnun kalır ancak iyi liderler krizin barındırabileceği fırsatları görebilirler.

Eğer krizler önümüzdeki 12 ayda ortaya çıkarsa, pek çok şirket gerçekten mücadele edecek ve zor durumda kalacak. Umuyoruz ki, en iyi liderler kendi çıkarlarını koruyabilecek çözümler bulacak ve aynı zamanda çalışanlarını ve içinde bulunduğu toplulukları da gözetecek. Bazı şirketler kaçınılmaz olarak Fortune 500 listesinden düşecek ve her bir kayıp da bir başka şirketin başarı hikayesine ve direncine alan açacak. Bu acı verecek. Ama aynı zamanda hayranlık da uyandıracak. Ve Fortune da bunların kaydını tutup, hikayelerini anlamanıza yardımcı olacak.

Fortune US 500 şirketlerinin karları için göz kamaştırıcı bir yıl olmasının nedenleri

Nicolas Rapp & Matt Heimer- ABD’deki en büyük şirketler, şimdiye kadarki en karlı yıllarından birini geride bıraktılar. Bu yılki Fortune US 500’ün karı, nominal dolar cinsinden listenin tarihinde rekor kırdı. (Enflasyona göre hesaplandığında, 2022 yılındaki karlar biraz daha iyi bir performans sergiledi.) İlki 1955 yılında yayımlanan listemize giren CEO’lar bu rakamları hayal bile edemezlerdi. O yılki 500’ün toplam karı 8,3 milyar dolardı; bugünkü dolar değeri üzerinden hesaplandığında yaklaşık 96 milyar dolara denk düşüyor. Bu yılın en karlı şirketi olan Alphabet tek başına 100 milyar dolar kar elde etti. Bu durumda, listedeki ortalama bir şirketin, 1950’li yıllardakine göre daha karlı olduğu söylenebilir mi? Tam olarak değil. Geçen 71 yılın büyük bir bölümünde, 500 şirketin toplam kar marjı satış gelirinin yüzde 5 ila yüzde 7’si arasında yer aldı. Ancak son otuz yıl iki büyük değişimi beraberinde getirdi. Birincisi: En büyük şirketlerin artık devasa bir ölçeği var. Fortune US 500 şirketlerinin, enflasyon hesaplamasına göre bile 2024 yılında elde ettikleri gelir 1955 yılınkinin 12,5 katıydı. Daha fazla gelir, daha fazla kar. Diğer büyük fark ise şu: Genellikle yüzde 30 ya da daha fazla kar marjı ortaya koyan “Varlık-hafif” teknoloji ve finans şirketleri, bu yıl 500 şirketlerinin karının yüzde 53’ünü sağlayarak, listenin ana dayanağını oluşturdular.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...