AB seçimlerinde radikal bir Yunanlı ekonomist

    0
    43

    Yunanistan’ın yakın geçmişinde en çalkantılı döneminde altı ay maliye bakanlığı yapan 58 yaşındaki ekonomist Yanis Varoufakis, radikal sol görüşleriyle bilinen bir politikacı. Avrupa Birliği’ndeki 500 milyon kişi Pazar gününe kadar sürecek olan dört gün boyunca Avrupa Parlamentosu’nun 571 delegesini seçmek için sandık başına giderken Varoufakis’in yeni grubu DiEM25 (“Democracy in Europe Movement 2025”in kısaltılmışı) diğerlerinden ayrılıyor; farkı ise toplamda 11 ülkeden katılımcıların yer aldığı uluslararası bir parti olması. Grup muhtemelen oyların çok az bir kısmını alacak. Ancak konu bu değil. Varoufakis yeni partisiyle Avrupa’nın ekonomik durgunluk, yüksek orandaki işsizlik gibi derin sorunlarının ancak Avrupa çapındaki kararlarla çözülebileceği görüşünü savunuyor; büyük şirketlerin bol nakitleri üzerine oturmasına, merkez bankalarının ise yüksek faiz oranlarıyla yatırımları desteklemesine karşı. 2015 yılında Yunanistan’ın yaşadığı en derin ekonomik krizde Varoufakis, Alexis Tsipras’ın başbakan olduğu radikal sol Syriza hükümetinin maliye bakanı olarak ülkesini tam bir ekonomik çöküşten kurtarmaya çalışıyordu. Bankalardaki nakit hemen hemen tükenmişti. Devlet tahvilleri çöp olmuştu. Ülke memurların ve emeklilerin maaşını ödemekte zorlanıyordu. O yıl, Avrupa Merkez Bankası, IMF ve Avrupa Komisyonu’ndan oluşan üçlü kreditör troykası Yunanistan’ın kamu harcamalarında ciddi bir kesintiye gitmesini isterken, binlerce Yunanlı protesto için sokaklara dökülmüştü. Varoufakis o dönemde anlaşmanın referanduma götürülmesini istemiş, talebi reddedilince, Tsipras’la görüş ayrılıkları sonucu hükümetten ayrılmıştı. Varoufakis daha sonra ülkesinin yaşadığı trajik günleri çok satan kitabı “Adults in the Room”da anlattı. Yunanistan kurtarma programında geçen yaz çıksa da çok büyük yara aldı. GSYİH’si neredeyse dörtte bir oranında geriledi. Şimdi karanlık günlerin ardından iyileşmeye çalışıyor. Fortune yeni kurduğu partisiyle Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılan Varoufakis’le bir söyleşi gerçekleştirdi: İşte söyleşiden başlıklar:

    AB ekonomisini nasıl düzeltebilir?

    Mali kriz AB’nin ne kadar dayanıksız olduğunu ortaya koydu. Şu bir gerçek ki mali birlik olmadan ortak bir pazarımız var. Siyasi bir birlik yok.

    Bir an için Yunanistan’ı unutun. Yunanistan hemen hemen kronik ve derin bir borç çevirememe, iflas durumunda. Ama dönüp Almanya’ya bakın. Almanya likidite içinde yüzüyor. Kapitalizm tarihinin en büyük bütçe fazlasıyla karşı karşıya: GSYİH’nin yzüde 8,4’ü. Bütçe fazlası olan bir hükümet var ve bunu da sıfır faiz oranlarıyla kendilerine borçlanan yatırımcılar ödüyor.

    Milyarlarca euro’su olan şirketler var. Şirketler tasarruf etmemeli. Yatırım için borçlanmalı. Tasarruf ettiklerinde bir sorun olduğunu anlıyorsunuz.

    Peki şirketleri nakitleri üzerinde oturmaktan nasıl vazgeçirebilirsiniz?

    Yatırım yapmak istiyorlar ama korkuyorlar. Almanya’da halen nüfusun yarısı 15 yıl öncesine kıyasla daha düşük yaşam standardına sahip. Şirketler yatırım yapıp mal ve hizmet ürettiklerinde ve de insanlar bunları almadıklarında para kaybedeceklerini düşünüyorlar.

    Bu durumda emlağa yatırım yapıyorlar ve Berlin’de emlak satın alıp fiyatları yükseltiyorlar. Ve de kendi hisselerini geri alıyorlar. Volkswagen hisselerini geri satın almak için kendi parasını kullanıyor; Çinliler gibi elektrikli arabaya yatırmıyor çünkü hisselerin geri satın alınması fiyatı yükseltiyor. Tepe yöneticilerin bonus’ları da hisse fiyatına bağlı.

    Avrupa tarihinde en yüksek tasarruf oranına sahibiz ama aynı zamanda likiditeye kıyasla en düşük yatırım seviyesindeyiz.

    Peki siz Avrupalılara  ne verebilirsiniz?

    Krize sistemik bir Avrupalı yanıtı vermeliyiz. Siyasi bir partiye ihtiyacımız var. Biz de ilkiz.

    Biz, federal bir Avrupa istiyoruz. İşlerin farklı olmasını istiyoruz ama öyle olmuyor. Seçmenlere gidip de “hadi federal bir Avrupa yaratalım” desem, “iyi ama bu gerçekleşene kadar zaten ben ölmüş olurum” deyip, oy vermeye gitmeyecek. Bu durumda daha pragmatik bir şey yapıyoruz. Şöyle diyoruz: Mevcut yasalar, anlaşmalar çerçevesinde ve var olan kurumlardan da yararlanarak neler yapabiliriz.

    Yani?

    Avrupa Yatırım Bankası’nı ele alalım. Dünya Bankası’nın beş katı büyüklüğünde muhteşem bir kurum.

    Avrupa Yatırım Bankası’nın beş yıl boyunca her yıl 500 milyar euro değerinde tahvil ihraç etmesi ve bunu parası olmasına rağmen hiçbir şey yapmayan insanlara satması gerektiğini söylüyoruz. Avrupa Merkez Bankası’nın bu konudaki şöyle bir çağrısı yeter: Eğer gerekiyorsa bu tahvilleri ikincil piyasada satın alıp değerlerini artırabiliriz. Böylece parası olanlar güvenilir varlık olarak gördükleri bu yatırım tahvillerini alacaklardır.

    Peki Yunanistan’ın borç krizine geri dönelim. Geçmişte Çin’in Yunanistan’a kredi vermek istediğini ama bunun Avrupa tarafından engellendiğini söylemiştiniz.

    Evet bunu kitabımda tam olarak belirtmiştim. Biz seçildiğimizde parti Pire limanının ve Cosco taşımacılık şirketinin özelleştirilmesine karşıydı. O dönemde Çinli elçiyle ve Cosco’nun temsilcileriyle bir araya geldim.

    Onlara niçin yalnızca limanı istiyorsunuz, daha fazlasını istemelisiniz dedim. Yunanistan’da ortaklıklar kuralım, mobil telefonlar ve yeni teknoloji üretelim. Almanya ve Yunanistan arasında hızlı tren rayı döşenmesini teklif ettim.

    Ancak ben istifa ettikten sonra troyka Yunanistan hükümetini demiryolunu 43 milyon euro gibi komik bir rakama İtalyanlara satmaya zorladı. Bunun anlamı şu: Eğer demiryolunun hepsini söküp hurda olarak satsaydık herhalde daha fazla para kazanırdık.

    Bununla birlikte Çin daha fazla yatırım yapmak istiyor ama orada, burada engelleniyor. Buna Yunanistan da dahil.

    Bu Çin karşıtı dalga hastalıklı bir durum. Çinliler işe bakıyor. Kendi çıkarlarını gözetiyor. Sabırlı yatırımcılar. Bu da iyi bir şey. Hemen gelip parayı vuralım, çıkıp gidelim derdinde değiller. Doğu Avrupa’da, Slovenya, Slovakya, İtalya, Yunanistan gibi euro bölgesinin belli ülkelerinde yol yapıyorlarsa bunun nedeni Avrupa’nın yatırım yapmaması. İşte bundan dolayı yatırım bonosunu öneriyoruz. (fortune.com/çev: Anahid Hazaryan)