Adana Lezzet Festivali büyüyor ve şehir dijitalde de kendini anlatmanın yollarını arıyor. Fransa ve Şili’den aldığı nişanlarla uluslararası gastronomi dünyasında saygı gören Oğul Türkkan, gastronomi şehirlerinin, ziyaretçiyi yönlendiren rotalarla anıldığına dikkat çekiyor.
Adana’ya sabah uçağıyla indim. Henüz festival kalabalığı başlamamıştı. Havaalanında karşılaştığım birkaç kişi sohbetlerinde aynı cümleyi kuruyordu:
“Kebap için geldik.”
Kulağa basit gelen bu cümle, aslında bir dönüşümün özeti gibi. İnsanlar yalnızca deniz ya da arkeoloji için değil, lezzet için de yola çıkıyordu.
İşte bu yüzden Adana Lezzet Festivali, şehrin gastronomiyle güçlenen kimliğini her yıl biraz daha belirginleştiriyor.
Bir uzmanın gözünden Adana
Oğul Türkkan’la festival alanında karşılaştık. Dikkatli bir gözlemci. 1997’den bu yana gastronomi dünyasında. Fransa’da gastronomi master’ı, Londra’da eğitim almış bir isim.
Fransız devletinin “Ordre du Mérite Agricole”, Şili’nin “Bernardo O’Higgins” nişanlarıyla onurlandırılmış bir gastronomi uzmanı. Dünyanın birçok ülkesinde festivallere katılmış, sayısız tadım etkinliği yönetmiş biri.
Festivali, şehrin gastronomi kimliğini görünür kılması açısından önemli buluyor.
“Çünkü artık insanlar gastronomi için seyahat ediyor” diyor.
Ona göre mesele sadece kebap değil, bir kültürün kendini fark etmesi.
Lezzetin haritası neden eksik?
Türkkan’ın en net tespiti şu: Adana potansiyeli yüksek olduğu kadar keşif aşamasında olan bir lezzet şehri.
“İnsanlar hâlâ birbirine ‘Nereye gidelim?’ diye soruyor. Oysa dünyada gastronomi şehirleri, ziyaretçiyi yönlendiren rotalarla anlatılır.”
Lyon’da, San Sebastián’da, Bologna’da olduğu gibi.
Ona göre Adana’da da güçlü bir harita olmalı. Yürüyüş rotaları, coğrafi işaretli ürün durakları, sokak lezzeti noktaları…
“Bu tür haritalar belediye veya valilik destekli olabilir. Ziyaretçiye yön gösteren sade ama etkili bir sistem…”
Fikir kulağa uzak görünmese de şehir ekonomisi açısından büyük fark yaratabilecek nitelikte. Neticede gastronomi turizmi artık destinasyon belirleyici bir unsur.
Arama motorlarına “Adana Lezzet Rotası” yazıldığında çıkan ilk sonuç, şehrin algısını şekillendiriyor. Ve bu sadece turist değil, esnaf için de kazanç demek.
Dijitalleşen sofralar
Oğul Türkkan, gençlerin artık yol tarifini değil, deneyim tarifini sosyal medyadan aldığını söylüyor. Bu yüzden sosyal medya, sadece tanıtımın değil sürdürülebilirliğin de bir aracı.
“Adana’nın esnafı, hikâyesini kendisi anlatmalı. Her lokantanın bir sesi olmalı,” diyor.
Bugün bir restoranın başarısı sadece menüsünden değil, ekranına yansıyan hikâyesinden ölçülüyor.
Aynı dönüşümün Adana’da da başlamış olması önemli. Birkaç öncü hesap şehrin lezzet kimliğini dijitalde görünür kılıyor. Olumlu örneklerin daha da artması ise daha da önemli.
Doğru iletişim, bir kenti haritada görünür kılmaya yeter.
Meyan kökü Adana sokaklarında içilir
Adana’nın potansiyeli yalnızca kebapta değil.
Türkkan’ın dikkat çektiği örneklerden biri meyan kökü şerbeti. Sadece Adana’da sokakta rastlayabileceğiniz, neredeyse kaybolmaya yüz tutmuş bir içecek.
Bir diğeri ise cezeriye…
“25 kilo havuçtan 1 kilo cezeriye çıkıyor,” diyor.
“Emeğin karşılığını anlatan muazzam bir örnek.”
Bu sayı üretim oranı kadar, katma değerin de sembolü.
Yerel ürünlerin tanıtımı, şehrin gastronomi ekonomisini büyütmenin en organik yolu. Ancak bunun için ürünleri bir hikâyeye dönüştürecek platformlara ihtiyaç var.
Muzlu süt, narenciye reçelleri, şalgam suyu… Her biri Adana’nın damakta kalan parmak izi.
Bunları ulusal markaya dönüştürebilmek istikrarlı çabayla mümkün.
Türkkan bu noktada net konuşuyor: “Malzeme güzel yeter ki doğru anlatılsın.”
Esnaf sürdürülebilirliğin temelidir
Oğul Türkkan’ın sıkça kullandığı bir ifade var: “Esnaf ahlakı.”
Adanalı ustaların yıllardır koruduğu o sade, dürüst tavır onun için sürdürülebilirliğin de temeli.
“Bir esnaf, kendi şehirlisine nasıl kebap yapıyorsa turist için de aynı özeni göstermeli,” diyor.
Kapasite artınca lezzetin değişmesi, otantikliğin kaybolması riski var. O yüzden önerdiği sistem, sadece harita değil bir tür etik kod da içeriyor.
Bu sayede de festivalin cazibesi yılın geri kalanına yayılabilir.
Paydaşların koordinasyonu gerekir
Her yıl binlerce ziyaretçiyle dolup taşan Adana Lezzet Festivali artık şehir ekonomisinin lokomotiflerinden biri.
Bununla birlikte Türkkan, sürdürülebilir büyüme için festivali takvimden çıkarıp hayata yaymak gerektiğini düşünüyor.
“İnsanlar sadece üç günlüğüne değil, her zaman Adana’ya gelmeli,” diyor.
Bu da koordinasyon gerektiriyor. Oteller, yerel yönetimler, üreticiler ve dijital platformlar arasında.
Adana’nın gastronomi gücü mutfakta olduğu kadar; veride, haritada, ekranlarda.
Adana’nın Tadını Kim Anlatacak?
Adana Lezzet Festivali, Türkiye’nin gastronomi ekonomisinde güçlü noktalardan biri.
Bununla birlikte hikâyenin kalıcı olması için bir sorunun yanıtı hâlâ açık:
Google Maps’te o lezzet rotasını kim çizecek?
Belki bir belediye, belki bir girişimci, belki de mutfağının önünde kendi hikâyesini anlatan bir usta.
Tadın geleceği, kimin elinde olduğu kadar, kimin anlatacağına da bağlı.