Finansal yönetimlerine yeni yetkinlikler kazandıramayan şirketler için önümüzdeki dönem bu kadar kolay olmayacak. Peki finansal yönetimde kritik seviyede önem kazanan konular nelerdir? Gelin biraz yakından bakalım…
Finansal açıdan sağlam mali yapısını koruyan işletmeler kesintisiz bir şekilde büyüyorlar. Dünyada etkili olan birçok olumsuz koşullardan en az seviyede etkileniyorlar. Bugün giderek daha fazla hissedildiği gibi önümüzdeki yakın gelecekte, şirketlerin finansal fonksiyonunu ilgilendiren çok önemli konular gündeme geliyor. Örneğin çevre-sosyal sorumluluk, yapay zekâ ve makine öğrenmesi uygulamalarının rekabet avantajları, siber güvenlik risklerinin yönetimi, genişleyen yasal düzenleme çerçevesine uyum ve blokzincir gibi finansal varlıkların tanımını genişleten yeniliklerin etkisi şirketlerin finansal yönetimlerinde daha fazla görülecek. Günümüz küresel yatırım ortamı dijital dönüşüm, tedarik zincirinin yeniden yapılanması ve sürdürülebilirlik eksenlerinde yeniden şekillenirken, şirketlerimiz bu dönüşümün aktif bir parçası olmak zorundalar. Artık yenilikçi finansal araçlara ihtiyaç var. Sıradan analizler birbirinin tekrarı raporlar artık yetersiz kalıyor. Hedef pazarlara yönelik derinlemesine bilgiye erişim büyük önem taşıyor. Yurtiçi ya da yurtdışında büyümeyi hedefleyen şirketler, daha fazla öngörüye ihtiyaç duyuyorlar. Geleceğe hazırlanan tüm şirketler bu gerçeklere odaklanıyor. Organizasyonel güncellemelerde finans ve teknoloji kadroları, şirketlerin geleceğine yön verecek en önemli departmanlara dönüştüler.
Hızlı ve Doğru Kararlar
Önümüzdeki on yılda, şirketlerin finansal yönetim ekiplerinin gündeminde giderek daha fazla yer tutacak temel konuların başında sosyal sorumluluk ve toplumsal duyarlılık var. Öyle ya da böyle şirketinizin erişmiş olduğu başarıyı finansal büyüme ya da pazar payınızı artırılmasıyla tanımlamak artık çok gerilerde kaldı. İşgücü yaratılmasına ve faaliyet gösterdiğiniz sektöre sağladınız pozitif etkiler önem kazanıyor. İşletmenizin günlük aktiviteleri sırasında uluslararası sözleşmelere ne kadar uygun olduğu artık tartışmasız bir gerçeğe dönüşüyor. Örneğin karbon ayak izini azaltan şirketlerin, bunu yapmayanlara göre daha fazla finansman olanaklarına üstelik daha düşük maliyetlerle eriştikleri görülüyor. Ayrıca sermaye piyasalarındaki yatırım kararlarında lehlerinde bir pozitif ayrımcılık oluşabilecek. Yapay zekâ uygulamalarını daha etkin kullanan şirketler rekabet avantajlarını artıracaklar. Örneğin faaliyetleriyle ilgili gerçek zamanlı verileri kullananlar çok daha hızlı ve doğru kararlar alacaklar. Diğer tüm alanlarda olduğu gibi finansta da işletmelerin veri analizine odaklanması gerekiyor. Bunu en hızlı yapan ve iyi başaranların etkili bir şekilde büyüdükleri gözlemleniyor. Bu noktada geri kalmamak adına, veri odaklı bir yapıyı iş süreçlerine katmak şart. Aynı zamanda insan kaynaklarının da bu yönde geliştirilmesi gerekiyor. Dünyanın dev online satış siteleri, cirolarının önemli bir kısmını, tavsiye algoritmalarıyla elde ettiklerini hatırlayalım. Türkiye’deki şirketlerin büyük bir kısmının hali hazırda bu dönüşümün aktif bir parçası olduğunu görüyoruz. Ancak neredeyse 30 yıllık ofis programlarıyla iş yapmaya devam edenlerin sayısı da az değil. Üstelik bunlar arasında büyük ölçekli şirketlerde var. Hala bu çeyrek yüzyılı aşan dönemlerden kalan programlarla veri saklama, analiz ve raporlama gibi işlemler yapılıyor.