ATP, Türkiye İle Çin Arasında Teknoloji Temelli Bir Köprü Kuruyor

By Fortune Türkiye

Türkiye bilişim sektöründeki gelişmeleri yakından izleyen, güçlü kadrosu, yenilikçi çözümleri ve süreç mühendisliği odaklı yaklaşımıyla ekosisteme değer katan ATP Yazılım ve Teknoloji, hizmet verdiğimiz kurumların çevikleşmesine ve müşterilerine daha fazla değer sunmalarına katkı sağlıyor. Küresel teknoloji lideri Alibaba Cloud ile imzaladıkları distribütörlük anlaşması kapsamında, Çin merkezli bulut bilişim hizmetlerinin Türkiye’de pazarlanması, satışı, dağıtımı ve teknik desteğini sağladıklarını söyleyen ATP Yazılım Büyümeden Sorumlu Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı Onur Yavuz, “Böylece hem hizmet portföyümüzü genişletiyor hem de Türkiye ile Çin arasında teknoloji temelli bir köprü kurarak iki ülke arasındaki dijital dönüşüm iş birliklerini derinleştiriyoruz” diyor.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Kariyeriniz hakkında bilgi paylaşır mısınız?

2008 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden mezun oldum. Kariyerime Softtech’te Yazılım Mühendisi olarak başladım. Teknolojiye duyduğum ilgiyle birlikte, farklı projelerde aktif rol alarak hem teknik hem de yönetsel anlamda kendimi geliştirme fırsatı buldum. Türkiye ofisinde geçirdiğim 10 yıl boyunca yazılım geliştirme, mimari ve DevOps ekiplerinde yöneticilik görevlerinde bulundum ve pek çok dijital dönüşüm projesine liderlik ettim.

2018 yılında Çin’in Şanghay şehrine yerleşerek Softtech Çin Genel Müdürü görevini üstlendim. Bu dönemde Çin’in hızlı gelişen teknoloji ekosisteminde yer almak ve stratejik projelere yön vermek benim için eşsiz bir deneyimdi. Bankacılıktan otomotive, gıdadan perakendeye kadar birçok sektörde faaliyet gösteren kurumsal müşterilerimizin dijitalleşme ve inovasyon süreçlerine katkı sundum. 2022 yılında ise ATP’nin Çin’deki operasyonlarını yönetmek üzere ATP Çin Genel Müdürlüğü görevini üstlendim.

2025 yılı Haziran ayı itibarıyla, ATP’nin İstanbul’daki genel müdürlük ofisinde Chief Growth Officer (Büyümeden Sorumlu Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı) görevine atanarak, global büyüme stratejilerinden sorumlu oldum. Aynı zamanda TÜSİAD Çin Network’ü ve DTİK Çin Yönetim Kurulu üyeliklerimi sürdürüyor, teknoloji girişimlerine mentorluk desteği vererek ekosisteme katkı sağlamaya devam ediyorum.

Yeni görevinizin kapsamı nedir? Nelere odaklanacaksınız?

Yönetim kurulumuzun kararıyla 23 Haziran 2025 itibarıyla oluşturulan Büyümeden Sorumlu Kıdemli Genel Müdür Yardımcılığı (Chief Growth Officer – CGO) görevine atanmış olmaktan büyük bir gurur duyuyorum. Bu pozisyon, ATP’nin uluslararası pazarlarda yürüttüğü büyüme odaklı stratejilere liderlik edilmesi amacıyla hayata geçirildi.

Yeni görevimdeki öncelikli hedefim; ATP’nin küresel vizyonunu destekleyecek sürdürülebilir büyüme modelleri oluşturmak, farklı coğrafyalarda stratejik iş birlikleri geliştirmek ve yüksek katma değerli projelere öncülük etmek olacak. Çin’de edindiğim saha deneyimini, operasyonel disiplinimi ve kültürel içgörülerimi şimdi daha geniş bir ölçekte global pazarlara aktarma zamanı.

Çin, Güney Afrika ve Azerbaycan gibi stratejik öneme sahip pazarlardaki faaliyetlerimizi derinleştirirken, ATP’yi yenilikçi ürün ve hizmetleriyle küresel ölçekte daha görünür ve etkili bir oyuncu haline getirmeyi amaçlıyorum.

ATP Yazılım nasıl bir gelişim süreci izliyor, önümüzdeki döneme yönelik hedefleriniz nelerdir?

ATP Yazılım ve Teknoloji A.Ş. olarak, Türkiye bilişim sektöründeki gelişmeleri yakından izliyor, güçlü kadromuz, yenilikçi çözümlerimiz ve süreç mühendisliği odaklı yaklaşımımızla bu ekosisteme değer katıyoruz. 2021 yılında halka arz olarak, şirketimizin büyüme ve globalleşme hedefleri doğrultusunda stratejik bir adım attık. Bu süreçten elde ettiğimiz kaynakları, Ar-Ge çalışmalarımızı genişletmek, yeni yetenekleri bünyemize kazandırmak ve ileri teknoloji yatırımlarımızı artırmak için etkili biçimde değerlendiriyoruz. Bugün özellikle konuk ağırlama, finans ve enerji gibi sektörlerde sunduğumuz yaşamsal çözümlerle müşterilerimize maliyet avantajı ve rekabet gücü kazandırıyoruz. Stratejik BT iş ortağı olarak, hizmet verdiğimiz kurumların çevikleşmesine ve müşterilerine daha fazla değer sunmalarına katkı sağlıyoruz.

Öte yandan, Çin’deki faaliyetlerimiz ise bize önemli bir vizyon ve hız kazandırıyor. Bilişim teknolojilerinde dünyanın en ileri ülkelerinden biri olan Çin’deki gelişmeleri yakından takip ederek, burada edindiğimiz bilgi ve deneyimi süreçlerimize hızla entegre ediyoruz.

Önümüzdeki dönemde yapay zeka, süreç mühendisliği ve bulut bilişim alanlarında derinleşmeyi, bu alanlardaki yetkinliklerimizi çözüm portföyümüze entegre ederek müşterilerimize daha fazla katma değer sunmayı hedefliyoruz. Özellikle Türkiye bulut pazarı, ATP’nin Alibaba Cloud iş birliğiyle girdiği stratejik bir alan. 2024 itibarıyla 800 milyon USD büyüklüğe ulaşan bu pazarın, IDC verilerine göre yıllık %18 bileşik büyümeyle 2028’e kadar 3 milyar USD seviyesine çıkması bekleniyor. ATP olarak, bu büyümeden önemli pay almayı hedefliyoruz. Aynı zamanda uluslararası pazarlarda daha güçlü bir varlık göstermek ve farklı coğrafyalarda stratejik iş birlikleri kurmak da önceliklerimiz arasında yer alıyor. Hedefimiz, hem Türkiye’de hem de globalde güçlü bir teknoloji markası olarak yolumuza emin adımlarla devam etmek.

Türkiye bilişim sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye bilişim sektörünün, daha kapsamlı yazılım ve hizmetler geliştirmeye, daha inovatif yaklaşımlar sergilemeye, Ar-Ge ve insan kaynağına daha fazla yatırım yapmaya başladığını görüyoruz. Bunun sonucunda, yazılım ve hizmet gelirlerindeki büyüme, donanım gelirlerindeki büyümeyi aşıyor. Bilgi teknolojileri alanındaki gelişmeler ise iletişim teknolojilerinin de önüne geçmiş durumda. Bu tablo, sektörün olgunlaştığını ve artık yüksek katma değer üretmeye başladığını gösteriyor. IDC verilerine göre Çin gibi dijitalleşmede öne çıkan pazarlarda yazılım harcamaları, donanımı geride bırakacak şekilde yılda yüzde 19,8 oranında büyüyor. Türkiye’nin de benzer bir doğrultuda ilerlemesi, yazılım ihracatının potansiyelini daha da yukarı taşıyacaktır. Özellikle son yıllarda başta oyun sektörü olmak üzere ülkemizden çıkan unicorn şirketler bunun en elle tutulur göstergesi. Önümüzdeki dönemde daha stratejik ve sürdürülebilir bir yapıya evirileceğini düşünüyorum. ATP olarak biz de bu dönüşümün aktif bir parçası olmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Bilişim sektörünün sağladığı stratejik avantajlar ve doğrudan faydalar, Türk ekonomisine rekabet gücü katan lokomotif görevi görecek.

Globaldeki varlığınız Türkiye operasyonlarınızı nasıl etkiliyor?

Globaldeki varlığımız, özellikle Çin’deki operasyonlarımız sayesinde Türkiye’deki çalışmalarımıza hem hız hem de stratejik derinlik kazandırıyor. Çin’de edindiğimiz teknoloji vizyonu, saha deneyimi ve iş ortaklıkları sayesinde, yerel pazarda sunduğumuz çözümleri sürekli olarak güncel tutuyor ve uluslararası düzeyde rekabet avantajı sağlıyoruz.

Bu etkileşimin en somut örneklerinden biri, küresel teknoloji lideri Alibaba Cloud ile imzaladığımız distribütörlük anlaşması. Bu iş birliği kapsamında, Çin merkezli bulut bilişim hizmetlerinin Türkiye’de pazarlanması, satışı, dağıtımı ve teknik desteğini sağlıyoruz. Böylece hem hizmet portföyümüzü genişletiyor hem de Türkiye ile Çin arasında teknoloji temelli bir köprü kurarak iki ülke arasındaki dijital dönüşüm iş birliklerini derinleştiriyoruz.

Ayrıca Çin’deki ileri teknolojiyi ve yeni nesil çözümleri sistemlerimize hızla entegre edebiliyoruz. Bu çeviklik sayesinde Türkiye’deki müşterilerimize, global trendlerle uyumlu ve yenilikçi ürün ve hizmetler sunuyoruz. Özellikle hızlı servis restoran teknolojileri alanında Çin’de edindiğimiz bilgi birikimi ve öncü iş modelleri, hem Türkiye’deki hem de diğer coğrafyalardaki açılımlarımızda önemli bir avantaja dönüşüyor. Robotik sistemler gibi yeni nesil çözümleri de Çinli iş ortaklarımızla geliştirerek, yerli müşterilerimize katma değerli servisler şeklinde sunuyoruz.

Türkiye’nin Batı ile Doğu arasında kurduğu doğal köprü rolü de bu stratejiyi daha anlamlı kılıyor. Profesyonel hayatımın önemli bir bölümünü Çin’de geçirmiş biri olarak, Çinli teknoloji şirketlerinin Türkiye’ye ve çevre bölgelere yönelik yatırım iştahını yerinde gözlemleme fırsatım oldu. Bu ilginin artarak süreceğine ve Türkiye’nin bölgesel teknoloji üssü olma potansiyelinin daha da güçleneceğine inanıyorum. Çin’deki derin pazar bilgimiz, özellikle yapay zekâ alanında önemli içgörüler kazandırıyor. IDC raporuna göre Çin’in yapay zekâ yatırımlarının 2028’e kadar 100 milyar USD’yi aşması bekleniyor. ATP olarak bu gelişmeleri yakından takip ediyor ve yapay zekâ entegrasyonunu Türkiye operasyonlarımıza hızla aktarıyoruz.

CGO olarak liderlik ettiğiniz büyüme stratejisinde başarıyı nasıl tanımlıyorsunuz? Kısa ve orta vadeli hedefleriniz neler?

Başarıyı yalnızca finansal büyüme ya da yeni pazarlara açılmak gibi sayısal göstergelerle sınırlı görmüyorum. Benim için gerçek başarı; organizasyonel dayanıklılığı olan, kültürel olarak bütünleşmiş ve stratejik olarak yönünü net belirlemiş bir yapıyı inşa etmekle başlar. Güçlü bir ekip kültürü oluşturmak, sürdürülebilir değer üreten iş birlikleri kurmak ve müşterilerimize sürekli gelişen, yenilikçi çözümler sunmak bu bakış açısının temel taşlarını oluşturuyor. Bu nedenle hem içeride sağlam bir organizasyonel yapı kurmaya hem de dışarıda güvenilir ve uzun vadeli iş ortağı olmaya öncelik veriyoruz.

Kısa vadede odaklandığımız alanlar, özellikle yapay zeka, süreç mühendisliği ve bulut bilişim teknolojilerinde derinleşmek. Bu yetkinlikleri mevcut ürün ve hizmet portföyümüze entegre ederek, müşterilerimizin operasyonel verimliliğini artırmayı, karar alma süreçlerini akıllı sistemlerle desteklemeyi ve kullanıcı deneyimini bir üst seviyeye taşımayı hedefliyoruz.

Orta vadede ise ATP’nin güçlü ürün portföyünü mevcut pazarlarda daha etkin kullanmak ve global ölçekte rekabet gücümüzü artırmak temel odaklarımız arasında. Çin, Güney Afrika ve Azerbaycan gibi aktif olduğumuz pazarlardaki etkimizi büyütürken; lokal ihtiyaçlara uyumlu, ölçeklenebilir dijital çözümler üretmeye devam ediyoruz. Ayrıca, benzer dinamiklere sahip coğrafyalardaki stratejik iş birliklerine yönelik gelişmeleri izlemeyi ve uygun fırsatları değerlendirmeyi sürdürüyoruz.

Aynı zamanda, global operasyonlarımızda edinilen deneyimi merkez ofise taşıyarak, İstanbul’un ATP için hem karar alma hem de inovasyonun üretildiği bir merkez olarak konumlanması da stratejik önceliklerimden biri. Bu dönüşüm sürecinde yapay zeka, müşteri içgörüsü ve çok kanallı etkileşim tasarımı gibi alanlar, büyüme stratejimizin merkezinde yer alacak.

Genç teknoloji profesyonellerine ya da girişimcilere ne gibi tavsiyeler verirsiniz?

Genç teknoloji profesyonellerine her şeyden önce merak duygularını kaybetmemelerini ve öğrenmeye açık kalmalarını tavsiye ederim. Teknoloji sektörü, sürekli değişen yapısıyla sadece teknik bilgiye değil; aynı zamanda hızlı adaptasyon yeteneğine, stratejik düşünceye, etkili ekip çalışmasına ve farklı kültürlerle sağlıklı iletişim kurabilme becerilerine ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle çok yönlü gelişim, hem bireysel hem de profesyonel anlamda sürdürülebilir başarı için kritik öneme sahip.

Girişimciler için ise tavsiyem, yola çıkarken sağlam bir problem tanımıyla başlamalarıdır. Gerçek bir ihtiyacı adresleyen, ölçeklenebilir ve sürdürülebilir iş modelleri daima öne çıkar. Bunun yanı sıra, doğru ekip kurmak ve deneyimli isimlerden mentorluk desteği almak başarıyı hızlandıran unsurlar arasında yer alır. Teknoloji, yalnızca bir araçtır; asıl farkı yaratan, o teknolojiyi nasıl kullandığınız ve hangi değeri ortaya koyduğunuzdur.

İnovasyonu sadece bir ürün geliştirme faaliyeti olarak değil; iş yapış biçiminden değer önerisine, organizasyon kültüründen kullanıcı deneyimine kadar her alanda benimsenmesi gereken bütüncül bir bakış açısı olarak görüyorum.

Bugün artık yapay zekâ çağının tam ortasındayız. Veriyi anlamlandırmak, işlemek ve değere dönüştürmek artık en büyük rekabet avantajlarından biri haline geldi. Yapay zekâ araçları sayesinde fikirlerin test edilmesi, prototiplerin oluşturulması ve kullanıcı geri bildirimlerinin analiz edilmesi hiç olmadığı kadar kolay ve hızlı. Bu durum, büyük ve hantal yapılardan çok, çevik ve alan uzmanlığına sahip ekiplerin daha başarılı olacağı bir dönemin başladığını gösteriyor. Geleceğin kazananları, müşterisinin problemini derinlemesine anlayan ve o alanda uzmanlaşabilen “domain expert”ler olacak.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...