Marble Systems Tureks Önce Pazarlama Sonra İhracat Diyerek Büyüdü

By Fortune Türkiye

1980’li yıllara kadar sadece anıtsal yapılarda ve sınırlı alanlarda kullanılan mermeri şekillendiren Marble SystemsTureks, ihracat odaklı yapısı ve perakendeye geçiş vizyonuyla doğal taş pazarının önemli oyuncularından biri konumunda bulunuyor. Tureks Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Cavit Turunç ile şirketin yıllara yayılan gelişimini konuştuk. – Zeynep Aktaş

Doğal taş sektöründe adını kalite ve yenilikle duyuran Marble Systems Tureks, 1980’li yıllardan bu yana ihracat odaklı bir vizyonla büyümeye devam ediyor. Şirketin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Cavit Turunç ile Tureks’in kuruluş hikayesinden kriz dönemlerinde aldıkları kararlara, finansal yapılarından sosyal sorumluluk projelerine kadar pek çok konuyu konuştuk.

Mermer denince akla sadece anıt yapılar gelirdi

Osman Cavit Bey, Tureks’in bugününe gelmeden önce hikayesini merak ediyorum. Tureks ne zaman kuruldu? Kısaca anlatır mısınız?

Osman Cavit Turunç: Elbette, Tureks’in kuruluşu 1986 olsa da hikâyemiz esasen 1982 yılına kadar uzanır. 1988 yılında da şu anda üretim yaptığımız tesislerin bulunduğu yerde temeller atıldı. O dönemlerde Türkiye’de mermer denince akla sadece anıt yapılar ve sınırlı alanda kullanım gelirdi. Ama babam bunun çok daha ötesine geçebileceğini görmüştü. Abim Münir Bey o tarihlerde Amerika’dan mezun olup döndüğünde, ilk etapta pazarlama odaklı bir yapıyla yurt dışına açılma kararı alındı. Bahsettiğimiz tarihlerde Türkiye’de doğal taş sektörü daha çok emekleme aşamasındaydı. 1983-1984 yıllarında fason olarak İtalya’ya girişlerimiz oldu. Ardından Amerika ile ilk pazarlıklar yapıldı.

Yani üretimden önce yurt dışına pazarlama mı vardı?

Aynen öyle. Önce taşı tanıtmak gerekiyordu. Üretim 1986’da şirketimizin kuruluşunun ardından geldi. Ben o dönemde henüz 13 yaşındaydım. O gün bugündür ben de bu işin içindeyim, başka hiçbir işle uğraşmadım.

Söyleminizden yurt dışı pazarı önemsediğinizi anlıyorum. Bugün Tureks’in ihracat oranı nedir?

İhracat oranımız yüzde 95’in üzerinde. Bu bizim temel iş modelimizin dışa açık olduğunun da göstergesi. Amerika’da çok kuvvetli bir yapılanmamız var. Yüzde 100 iştirakimiz Marble Systems üzerinden yürütülen marka faaliyetleri sayesinde, perakende satışta ciddi bir bilinirliğe ulaştık. Aynı yapıyı şimdi Avrupa ve Avustralya’ya da taşımak istiyoruz.

Gelir tablonuza baktığımda yurt içi geliriniz daha yüksek görünüyor? Sebebi nedir?

Haklısınız, gelir tablosunda yurt içi gelirlerimiz 2,26 milyar TL görünüyor. Bunun 2,03 milyar TL’si ABD’de faaliyet gösteren şirketlerimizin Amerika’da gerçekleştirdikleri yurt içi hasılatı gösteriyor. Kalan kısım Türkiye’deki yurt içi hasılattır. Tureks, yurt dışı geliri ağırlıklı bir faaliyet yapısına sahip.

Tureks’i tek cümleyle tanımlayın desem ne dersiniz?

Tasarruflu ve güçlü. Yavaş yavaş ve sürekli artarak ilerliyoruz. Aşırı hızlanmak da yavaşlamak da bizim işimize gelmez. Bu istikrarı yıllardır koruyoruz. 1987’den bu yana ihracat ödüllerinde hep ilk beşteyiz. Birinci olduğumuz seneler var, ikinci, üçüncü olduğumuz seneler var. Ama esas olan her yıl ilk beş içinde kalmak. Bizim için önemli olan sürdürülebilir başarıyı devam ettirmek.

O halde ihracattaki başarınız tesadüf değil?

Kuşkusuz, planlı bir süreç. 2004 yılında SAP sistemine geçişimizi başlattık. O zaman Amerika’daki firmamızla Türkiye’deki firmamız ayrıydı. SAP sayesinde bu iki yapıyı dijital olarak birleştirdik. Dijital birleşmenin sağladığı avantajla 2008 krizini de daha rahat atlatmayı başardık. Dijitalleşmeyle tüm satış süreçlerimiz kayıt altında; hangi mermeri kim işledi, hangi kamyonla sevk edildi, hepsi izlenebilir nitelikte. Bu kalite ve izlenebilirlik, ihracat pazarlarında ciddi avantaj sağlıyor. Gerçekleştirdiğimiz entegrasyon, aynı zamanda 2008 krizini de daha rahat atlatmaya imkan verdi.

Toptan satıştan perakendeye geçiş

2008 krizinde nasıl bir yol izlediniz?

Osman Cavit Turunç: 2008 küresel krizi bizi doğrudan etkiledi. ABD başta, tüm satış kanalları kapanmıştı, insanlar yatırım yapmaktan kaçıyordu. Yönetim Kurulu Başkanımız Münir Bey’in kararıyla radikal bir dönüşüm başlattık ve toptan satıştan perakendeye geçiş yaptık. İlk etapta yüzde 50 oranında kapasite düşürmek zorunda kaldık. Ancak hemen ardından, numune ve pazarlama departmanlarını kurarak bu yeni modele uygun altyapıyı inşa ettik. 1-2 yıl içinde yeniden büyüme trendine girdik.

Bu kriz döneminde sizi ayakta tutan neydi?

Aslında en büyük avantajımız, SAP sistemine geçmiş olmamızdı. O sistem sayesinde, kalite standartlarımızı koruyarak üretime devam edebildik. Mermerde hata maliyeti çok yüksek; bu nedenle her şeyin kayıt altında olması büyük bir güven sağlıyor. Ayrıca malzememizi standartlaştırdığımız için dünyanın dört bir yanında aynı kalitede satış yapabiliyoruz. Bu güven, kriz dönemlerinde bile müşterilerimizi elimizde tutmamızı sağladı.

Peki pandemi süreci şirket için nasıl geçti?

Covid dönemi de bizim için öğretici oldu. Hiçbir zaman fabrikamız tamamen kapanmadı ama yüzde 25 personelle üretime devam ettik. Avantajımız şu oldu; pandemi patlamadan hemen önce üretim sistemlerimizi modernize etmiş, enerji ve iş gücü tasarrufu sağlayan yeni kesim makinelerine geçmiştik. Bu da büyük bir imkan yarattı. O süreçte planlı olmanın, kriz anında refleks göstermenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük.

İhracatta standartlaştırma önemli

Mermeri ihraç etmek zor değil mi? Neticede ağır, hacimli bir ürün…

Osman Cavit Turunç: Zor tabii. Özellikle taşı standart hale getirmek, nakliyeden ambalaja kadar her süreci doğru yönetmek gerekiyor. Ama biz yıllar içinde gerekli altyapıyı kurduk. Bugün geldiğimiz noktada dünyanın pek çok ülkesine aynı kaliteyle malzeme gönderebiliyoruz.

Bunu nasıl başarıyorsunuz?

Bunda kurduğumuz altyapı sistemimizin önemli fonksiyonu var. Bir taşı hangi kişi çıkarmış, hangi kamyonla yüklenmiş, hangi kol tarafından elleçlenmiş, nereye teslim edilmiş, tüm süreci adım adım görebiliyoruz. Böyle detaylı ve güçlü bir kalite kontrol sistemimiz var. Bu, doğal taş gibi kusura açık malzemede çok önemli. Çünkü cam bardaktan da hassas bir üründen bahsediyoruz. En küçük kalite tavizi size büyük maliyet olarak geri dönebilir.

Yani tüm süreç baştan sona denetleniyor diyebilir miyiz?

Kesinlikle öyle. Tureks’in en güçlü yönlerinden biri bu. Öyle projelerimiz oldu ki, 70-80 bin metrekarelik uygulamalarda yalnızca 7 metrekarelik sorun yaşandı. Bu oran bile kalite sürecimizin başarısını gösteriyor. Elbette doğal taşta sıfır problem diye bir şey olmaz, çünkü malzeme zaten doğal. Ama önemli olan bu problemi nasıl yönettiğiniz. Biz bu konuda ciddi bir sistematik geliştirdik. Mesela kalite kontrol sistemimizde ürünler yüzde 5 oranında denetleniyor. Eğer yüzde 0.3 hata oranı geçilirse, Japon kalite standartlarına göre parti iade ediliyor.

Bu kadar detaylı bir kalite kontrol sektörde yaygın mı?

Maalesef değil. Ama bu konuda çok hassasız. Çünkü doğal taş dediğiniz şey, özünde bir mücevher gibi. Öyle sıradan bir malzeme değil. Türkiye bu anlamda da çok özel bir konumda. Dünya doğal taş rezervlerinin yüzde 35 ile yüzde 40’ı Türkiye’de bulunuyor. Zaten bu kadar çok antik kentin bizde olmasının bir sebebi de taş zenginliği. Efes, Afrodisyas, Aizanoi gibi şehirler bu taşlar sayesinde hâlâ ayakta. Sahip olduğumuz kaynakların değerini bilmek gerekiyor.

Ürün çeşidi 850’yi geçti

Tüm satışlarınız mermeri işleyerek mi gerçekleşiyor?

Osman Cavit Turunç: Bizde ham madde satışı çok sınırlı. Hep nihai ürüne odaklandık. Kuruluşumuzdan bu yana son kullanıcıya ulaşan ürünleri üretmek üzerine çalışıyoruz. Şu anda 850’nin üzerinde nihai ürün çeşidimiz var. Bu ürünlerde dünya çapında da oldukça iddialıyız. Tureks’in farkı da burada zaten. Biz süpermarket gibi çalışıyoruz; plakadan mermer fayansa, üç boyutlu özel ürünlerden mozaik ve dekoratif ürünlere kadar her şeyi bizden alabiliyor müşteri.

Çeşitlilik fazla değil mi?

Kuşkusuz öyle. Mesela işler hareketlendiğinde herkes en ucuz kaynağa yöneliyor. Ancak piyasa yavaşladığında alım miktarları düşüyor. Biz bu gibi dönemlerde avantaj sağlıyoruz çünkü hem ürün çeşitliliğimiz hem de üretimimiz çok yönlü. Tek kaynağa veya tek ürüne bağımlı değiliz. Böyle olunca dalgalanmalardan çok daha az etkileniyoruz. Bu da 2008’de aldığımız stratejik kararların meyvesi diyebilirim.

Bahsettiğiniz ürünlerde sizi farkı kılan nedir?

Malzemeyi standartlaştırabilme yeteneğimiz. Mermer çok özel bir malzeme. İpek kumaşa benzetebilirsiniz. Kendine özgü bir dokusu, bakımı ve binalarla birlikte yaşayan bir ruhu var. İmitasyon ürünle onun hissiyatını veremezsiniz. O yüzden doğru zamanda, doğru yerde, doğru şekilde işlemek gerekiyor. Türkiye bu anlamda çok zengin bir ülke. Bizim kaynaklarımız İtalya’daki gibi tek bir noktadan, homojen çıkmıyor. Bizde kaynaklar çok yaygın, çok çeşitli. Dolayısıyla üretimi de buna göre çeşitlendirme imkanı buluyoruz.

Yani hammaddeler bölgesel olarak farklı ve çeşitliliğe olanak veriyor, doğru mu anlıyorum?

Aynen öyle. İtalya’da Carrara gibi yekpare, asıl bir dağdan çıkan ürünün karakteri belli. Ama bizde çok sayıda farklı bölgede, farklı özellikte kaynaklar var. Biz de üretimimizi buna göre şekillendiriyoruz.

Doğal taşta rakibiniz kendinizsiniz

Rekabet konusuna gelirsek… Doğal taşta rekabet nasıl işliyor?

Osman Cavit Turunç: Mermerde ilginç bir durum var. Aslında en büyük rakibiniz kendinizsiniz. Çünkü bu malzeme parmak izi gibi. Dünyada hiçbir mermer, bir diğerinin birebir aynısı değildir. İspanya’daki Crema Marfil ya da İtalya’daki Carrara gibi örneklerin benzerleri bizde var ama birebir aynısı hiçbir zaman yok. Türkiye’ye has griler, bej ve beyaz renkli mermerler mesela, başka hiçbir ülkede bu zenginlikte yok. Bu yüzden rekabet doğrudan değil. Ancak siz kendi malzemenizi yanlış üretirseniz, kendi kendinize rakip olursunuz.

Yurt içi pazarda nasıl bir tablo görüyorsunuz?

Geçmiş yıllara göre çok daha iyi bir noktadayız. Malzemenin değeri artık daha fazla anlaşılıyor. Özellikle özel projelerde, güzel mekânlarda doğru kullanıldığında insanlar mermerin değerini fark etmeye başladı. Ancak sadece malzemeyi almak değil, doğru uygulamak da çok önemli. Doğru uygulanmadığında, malzemenin potansiyelini tam olarak göremezsiniz.

Sürdürülebilirlik Tureks’in üretiminde nasıl bir yer tutuyor?

Bizim için sürdürülebilirlik sadece çevresel bir mesele değil, aynı zamanda kaynak verimliliği, ürün yönetimi ve uzun vadeli şirket sağlığı anlamına geliyor. Bugün fabrikamızın enerji ihtiyacının tamamını güneş enerjisinden karşılıyoruz. Bu sadece maliyet avantajı değil, çevreye duyarlılığımızın da bir göstergesi. Ayrıca yıllık bütçemizin yaklaşık yüzde 3’ünü Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Önceden bu oran yüzde 5’ti ama ciro büyüdükçe mutlak yatırım miktarı da artmaya devam ediyor.

Verimlilik yüzde 20 artacak

İleri dönüşüm ve verimlilik tarafında neler yapıyorsunuz?

Osman Cavit Turunç: 2025’te tamamlanması planlanan iki önemli projemiz var: İlki, üretimden çıkan kırık ve atık parçaları çok özel dekoratif ürünlere dönüştüren ileri dönüşüm süreci. Bu ürünler özellikle Avrupa ve ABD pazarında ciddi ilgi göarüyor. Diğeri ise özel bir ambalaj ve seleksiyon sistemi. Bu sistem hem ürün kalitesini artıracak hem de lojistik maliyetlerini düşürecek. Bu yatırımların test süreçleri başladı, yılın ilk yarısında etkilerini görmeye başlayacağız.

Bu projelerin yatırım geri dönüş süresi ne kadar?

İlk verimlilik etkilerini altı ay içinde almayı hedefliyoruz. Zaten 2023’te başlayan bu yatırımların ilk fazları devreye girdi. Üretim otomasyonuyla birlikte yüzde 20’ye yakın bir verimlilik artışı öngörüyoruz. Ambalaj ve sınıflandırma sistemi tamamlandığında, sektörde öncü bir örnek oluşturacağımıza inanıyorum. Bu projeler sadece maliyetleri düşürmeyi değil, aynı zamanda üretim kalitesini ve müşteri memnuniyetini artırmayı hedefliyor.

Markalaşma sürecinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Doğal taşla markayı birleştirebilmiş çok fazla şirket yok dünyada. Ama Tureks ve Marble Systems bunu başaran firmalardan biri. Bugün Yunanistan’a da gitseniz, Belçika’ya da, Amerika’ya da aynı tepkiyi alıyoruz. Çünkü ürünle birlikte markaya güven duyuluyor. Markalaşma dediğiniz şeyin arkasında kalite, kurumsallık ve sürdürülebilirlik olmak zorunda. Bizim büyümemizin ve ciromuzun arkasındaki en büyük etkenlerden biri de bu yapı oldu.

2025 yılına dair beklentileriniz neler?

Aslında biz 2024 ve 2025’te bir yavaşlama bekliyor, ciro anlamında daha durağan geçeceğini biliyorduk. 2026 ve 2027 için çok daha güçlü hedeflerimiz var. Şartlar değişebilir ama bizim pazarlama alanımız dinamik. Nijerya’daki pazar küçülürse Dubai devreye giriyor. Yarın Ukrayna’daki savaş biterse orada yepyeni bir pazar başlar. Bu akışı iyi takip etmek lazım. Renk trendlerini, talep dalgalarını iki yıl önceden kestirebiliyoruz.

Online satışlar artıyor

Mermerin online satışı bana ilginç geliyor. Bunu nasıl başardınız?

Osman Cavit Turunç: Amerika’daki satışlarımızın yüzde 12’si online. Bu bizim Yönetim Kurulu Başkanımızın şahsi projesiydi. 15 yıl önce “internetten taş mı satılır?” diyerek alay edenler oldu ama bugün geldiğimiz noktada işler değişti. En ilginç kısmı ise şu: fiziksel mağaza satışlarında yüzde 5 oranında iade olabiliyor, ama online satışlarda bu oran sıfır. Çünkü online müşteri ne aldığını çok iyi biliyor. Bu da bizi oldukça şaşırtan ama memnun eden bir gelişme.

Peki Türkiye’de durum nasıl? Burada da online satış yapıyor musunuz?

Evet, Türkiye’de de online taş satıyoruz. Rakamlar büyük değil ama düzenli satış var. Tureks’in kendi web sitesine ek olarak “Mermer Outlet” isminde bir platformumuz daha var. Oradan da oldukça iyi geri dönüşler alıyoruz.

E-ticaretin toplam iş modeline katkısı nasıl?

Şu anda toplam ciro içindeki payı sınırlı ama dijitalleşme, şirketin genel verimliliği ve pazar erişimi açısından çok kıymetli. Hem envanter yönetimi hem de ürün sunumu daha kontrollü hale geliyor. Ayrıca bu yapı, yeni nesil müşterilere erişim konusunda da büyük avantaj sağlıyor. Dijitalleşme sadece satış değil, şirketin tüm süreçlerini etkileyen bir dönüşüm alanı hâline geldi.

Tureks’in finansal yapısını yatırımcı gözüyle değerlendirmenizi istesek, nereden başlarsınız?

Öncelikle sürdürülebilir bir kâr marjına sahibiz. 2024 yılında EBITDA marjımız yüzde 12 seviyelerinde ve bu oran sektör ortalamasının üzerinde. Bizim gibi yüksek katma değerli üretim yapan, geniş ürün gamına sahip firmalar için bu oran sağlıklı kabul edilir. Zaten bu marjı tutturabilmek için iç verimlilik çok önemli; burada da yatırım disiplinimiz devreye giriyor.

Ciro yüzde 60 arttı

Ciro ve kârlılık arasında nasıl bir denge var?

Osman Cavit Turunç: Geçen yıl ciroda yaklaşık yüzde 60’lık bir artış yakaladık. Ancak Türkiye’deki maliyet baskısı nedeniyle net kârlılık aynı seviyelerde kaldı. Asgari ücretin dolar bazında yüzde 27 artması gibi gelişmeler doğrudan üretim maliyetlerini etkiliyor. Enerji, personel ve nakliye şu anda en büyük gider kalemlerimiz. Personel giderleri şu an ikinci sıraya yükselmiş durumda. Ama buna rağmen, şirket verimlilik odaklı projelerle bu baskıyı dengelemeye çalışıyor.

Brüt kâr marjı anlamında nasıl bir yapıdan söz edebilirsiniz?

Bir ürünün satışa hazır hale gelene kadarki tüm sürecinde yüzde 25-30 arasında bir brüt marj hedefliyoruz. Bu da net kârlılığı yüzde 15 bandına taşımamızı sağlıyor. Gider yapısındaki kontrolümüz, özellikle yüksek hacimli ihracat sayesinde istikrar kazanıyor. Tureks olarak hedefimiz her zaman yüzde 15’in altına düşmeyen bir kârlılıkla, çift haneli büyüme oranlarını korumak.

Konyalı Behram Usta’nın adını kimse bilmez

Biraz da sosyal sorumluluk projelerinizden bahseder misiniz?

Osman Cavit Turunç: Sosyal sorumluluk çalışmalarımızı farklı katmanlardan yürütüyoruz. Bunlardan ilki sektörel olan. “Mermercinin Gözünden” adlı projemiz tam da bu amaçla başladı. Mermerin tarihsel önemini, bu coğrafyadaki taş ustalarının hakkının teslim edilmesini çok önemsiyorum. Süleymaniye Camii’nin minberini yapan Konyalı Behram Usta’nın adını kimse bilmez ama caminin yüzde 85’i taş. Aynı şekilde Aizonai Antik Kenti’ni bir kez gören biri, Atina’daki Apollon Tapınağı’nı unutur. Biz bu tarihsel değerleri hatırlatmak istiyoruz.

Bu proje YouTube kanalınızda mı yer alıyor?

Evet, Tureks’in YouTube kanalında yayınlıyoruz. Orada mermerin geçmişten bugüne kullanımını anlatıyoruz. Efes’ten Aizonai’ye, Verona’daki arena taşlarından Türkiye’deki antik ocaklara kadar uzanan bir anlatı bu. Bugün biz o mermeri üretseydik nasıl üretirdik, o zamanın ustaları bunu nasıl başardı, neyle işlediler? Tüm bu soruları yanıtlamaya çalışıyoruz. Amacımız, Türkiye’nin bu anlamda ne kadar büyük bir hazineye sahip olduğunu göstermek.

Peki ya diğer sosyal projeler?

Aynı zamanda “Artı 1 Farkla Koşuyoruz” projemizle özel çocuklarımızın spor ve üretimle hayata daha fazla katılmalarını sağlıyoruz. Bu çocuklarla mozaik atölyeleri düzenliyoruz, trekking yaparken doğayı temizliyoruz. Frig Vadisi’nde düzenlenen maratona özel çocuklarla birlikte katılıyoruz. Bu, sadece yardım değil; onları toplumun üretken bireyleri hâline getirmek adına bir sorumluluk.

Tureks Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Cavit Turunç’un anlattıkları, Tureks’in yalnızca bir mermer üreticisi olmadığını; aynı zamanda verimlilik, kalite, sürdürülebilirlik ve kurumsallaşma temelinde yükselen bir yapı olduğunu gösteriyor. Aile şirketi olmanın avantajlarını profesyonel bir sistemle birleştiren Marble Systems Tureks, uzun vadeli büyüme hedefiyle hareket ediyor. Gerek ihracattaki güçlü pozisyonu gerekse dijitalleşme ve ileri dönüşüm gibi alanlara yaptığı yatırımlar, şirketin büyümesini destekleyen gelişmeler olarak öne çıkıyor.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...