Bursa’nın gastronomi kimliğini yerinde görmek için çıktığımız iki günlük rota, kentin tescilli lezzetlerini ve yerel ekonomiye katkı sağlayan üretici hikâyelerini yakından tanımamızı sağladı. 7–8 Ağustos’ta gerçekleşen lansman, 26–28 Eylül’de yapılacak Uluslararası 4. Bursa Gastronomi Festivali’nin yalnızca bir etkinlik değil, Bursa’nın marka değerini büyüten bir ekonomik proje olduğunu işaret ediyor. ZEYNEP AKTAŞ
Bu yıl “Rota Yeniden Oluşturuluyor” temasıyla düzenlenecek Uluslararası 4. Bursa Gastronomi Festivali, 26–28 Eylül’de ziyaretçilerini ağırlayacak. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde planlanan festival; gastro ekonomi ve tarım, sosyal gastronomi, kültür–sanat ve gastro turizm olmak üzere dört ana eksende kurgulanıyor. Bizim de takip ettiğimiz 7–8 Ağustos’taki lansman programı, merkezden kırsala uzanan 13 lezzet durağında hem kentin gastronomi mirasını hem de yerel üretimin ekonomik potansiyelini görmemizi sağladı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, “Mudanya’dan Karacabey’e, İznik’ten Orhaneli’ye kadar tüm ilçelere yayılan bir sahne kuracağız” diyerek hedeflerini özetledi.
Marka gücü artıyor
Yağmur nedeniyle ilk gün şeftali hasadı yerine Merinos Yerleşkesi’ndeki kahvaltıyla başlayan rota, ardından kent merkezindeki lezzet duraklarına yöneldi. İskender Mavi Dükkan’da 1867’den bu yana bilinen Bursa Döner Kebabı, Kardelen Kestane Şekeri mağazasında Uludağ kestanelerinden üretilen tatlı ve Emir Han’da koruk suyu tadıldı. Her biri, Bursa’nın coğrafi işaretli ürünleriyle turizm gelirine katkı sağlayan örneklerdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi ile bu değerlerin ticarileşme sürecini ve marka gücünü artıracaklarını, belirtti.
Bursa şeftalisi koruma altında
İkinci gün, 2016’dan bu yana kolektif üretim yapan 28 kadının işlettiği Doğancı Kadınlar Köy Sofrası’nda başladı. Burada tamamen köy üretimi reçeller, salçalar, tereyağı ve zeytinlerle hazırlanan kahvaltı sunuldu. Bu model, yalnızca turistik bir deneyim değil; kadın emeğinin gelir yaratan sürdürülebilir bir yapıya dönüşmesi açısından önemli. Armutköy’de ise 2019’da coğrafi işaret alan ve 2024’te uluslararası koruma altına giren Bursa şeftalisinin hasadı yapıldı.
Lokantalara Güvenilirlik Sertifikası verilecek
Lansman kapsamında hanlar bölgesinde yapılan yürüyüş, Bursa’nın ticaret ve kültür tarihini hissettirdi. Hacivat–Karagöz gösterisinin ardından Abidin Usta Lokantası’nda tescilli süt helvası, Yeşil Pideli Köfte’de pideli köfte ve Acı Dayı Cantık’ta coğrafi işaretli cantık tadıldı. “Bursa Lezzet Durağı” projesiyle belirlenen kriterlere uygun işletmelere “Güvenilirlik Sertifikası” verilecek. Bu yaklaşım, gastronomiyi yalnızca damakta değil, kültürel mirasın korunmasında da konumlandırıyor.
Sektörün bilinen isimleri oradaydı
Festivalin gastro turizm ekseni, yalnızca yerli değil, yabancı ziyaretçileri de hedefliyor. İstanbul, İzmir, Antalya, Hatay ve Bursa’daki gastronomi okullarından öğrenciler festival öncesi köylerde saha çalışması yapacak. Uluslararası şeflerin sahneleri, UNESCO şehirlerinden konuklarla iş birlikleri ve açık hava sinema gösterimleri programda yer alacak. Şef Atakan Özen’in “Modern Bursa Mutfağı” sunumu, yerel ürünlerin çağdaş tabaklara dönüşümünü örnekledi. Bursalı yerel şef ve ustaların da yer aldığı iki günlük etkinliğe gastronomi dünyasının tanınmış isimlerinden Yunus Emre Akkor, Cüneyt Asan ve Rafet İnce de katıldı.
Festival ekonomiyi destekliyor
Festival, turizmden tarıma, zanaatten perakendeye uzanan geniş bir ekonomik etki yaratmayı hedefliyor. Coğrafi işaretli ürünlerin tescil yılları ve uluslararası koruma statüleri, yalnızca marka bilinirliği değil, ihracat potansiyeli açısından da önem taşıyor. Yerel üreticinin ulusal pazara açılması, kadın kooperatiflerinin gelirlerini artırması ve şehrin turizm gelirine yeni bir kanal eklenmesi bekleniyor.
Bıçaktan tahinli pideye
Pirge Bıçak ustalığından Tarihi Taş Fırın’ın tahinli pidesine uzanan 13 durak, festivalin yalnızca bir tanıtım etkinliği olmadığını; tarım, zanaat, turizm ve kültürün birleşerek yerel ekonomiyi güçlendirecek bir modele dönüştüğünü gösteriyor. 26–28 Eylül’deki asıl organizasyon, bu modelin geniş kitlelere ulaştırılması açısından önemli bir sınav olacak.