Aradığınız Enflasyona Erişilemedi, Deflasyona Ne Dersiniz?

0
126

2009 krizi sonrası çok sık duyduğum bir konu olan Fed’in varlık alımları ve hiper-enflasyon korkusu yeniden gündemimize oturdu.
ŞANT MANUKYAN

Pek çok akademisyenin dönemin Fed başkanı Bernanke’ye bir mektup yazarak enflasyonun kontrolsüz yükseleceğine dair uyarılar yaptığı “birinci tur” varlık alımlarının etkisini daha sonra hep beraber gördük. Yükselen hisse endeksleri, kuvvetlenen dolar ve ısrarla yüzde 2 seviyesinin altında kalan bir enflasyon endeksi.
Aslında elimizdeki tek varlık alımı vakası Fed’in yaptıkları değil. Daha önce ve daha büyük miktarda BOJ ve daha sonra ECB tarafından da aynı adımlar atıldı. Sonuç? Japonya deflasyondan kurtulamadığı gibi Yen büyük bir çöküş yaşamadı ve Nikkei de yeni zirveler yapmaktan çok uzakta kaldı. Euro Bölgesi’nde de varlık alımları ve hatta eksi faizler trajediyi değiştirmedi. Düşük büyüme ve enflasyon oranları. Ve hatta getirileri eksi seviyelerde seyreden, 17 trilyon dolarlık bono stoku. Varlık alımları enflasyonistse bunu neden 2009-2019 döneminde göremedik? Ve neden bir kez daha medyada veya raporlarda enflasyonun yükselmesinden doların çöküşünden bahsediliyor?
Faizlerin sıfıra geldiği bir ortamda Fed bir kez daha bankaların bilançosunda bulunan bonoları alarak, yerine rezerv veriyor. Bankaların bilanço büyüklüğü değişmedi ancak kompozisyonu değişti. Şayet piyasada büyük bir kredi talebi olsa ki yatırım için değil ama ayakta kalabilmek için belli ölçüde var, bu rezervler devreye girecek ve bir noktada enflasyondan bahsetmek mümkün olacak. Ama 2008 krizinde olduğu gibi şimdi de özel sektör yatırım yapmakta, tüketici de harcamakta temkinli. Paranın dönüş hızı görülmemiş bir oranda geriliyor. Hertz, JC Penny, Forever 21 gibi şirketler iflas korumasına başvururken, Arjantin de borçlarını yeniden yapılandırmaya gidiyor. Yani sermaye ve kredi imha oluyor, deflasyon hızla ilerliyor. Böyle bir ortamda Jedi akıl oyunlarına başvuran Fed, sizleri bir şeyler yapma gücüne sahip olduğuna inandırabileceği sürece başarılı olabilir. Bu nedenle BOJ veya ECB’nin çok daha fazlasını yaparak neden başarısız olduğunu sorgulamayın…
Öte yandan bu krizde bir öncekinden farklı olarak gerçek anlamda para basarak, özel sektörün ve hane halklarının bilançosunu büyüten mali politikalar izleniyor. Ancak bu politikaların enflasyonist olabilmesi için “kaybedilenden” daha fazlasının basılması lazım. Global çapta bakıldığında bu söz konusu değil. Gel gör ki orta vadede enflasyonu geri getirecek iki dinamikten pek az insan bahsediyor.
İlki yukarıda saydığım deflasyonist nedenlerden bir tanesi olan iflaslar. İflas eden her petrol şirketi, kapatılan her kuyu, her tarla birkaç yıl sonrası için daha az üretim anlamına geliyor. Yani hammadde fiyatları bu yıl önemli bir dip yaptıktan sonra arz kaynaklı sorunlarla yükselmeye başlayacak. Öte yandan geçen sene yaşanan ticaret savaşının çok daha büyüğünü bu yıl Çin ve sadece ABD değil, pek çok ülke arasında yaşayacağız. Stratejik ürünlerin milli üretime dahil olması gerektiği ortaya çıktı. Bu tedarik zincirlerinde değişim ve aynı zamanda da optimal üretimden stratejik üretime kayma anlamına geliyor. Yani hammadde fiyatlarında artış olacağı gibi ara mallar ve tamamlanmış ürünlerin fiyatlarında da üretim girdilerinden kaynaklanan artışlar söz konusu olacaktır. İstenmeyen ve Fed ile bir ilgisi olmayan bir enflasyon tipi. Her iki “—‘flasyon”’da kendine has yatırım kararları gerektiriyor. Korkarım sadece “Fed para basıyor. Altın alın veya hisseler yükselecek” gibi tavsiyeler yetersiz kalacak.