30 milyon dolarlık Ceylan Splend’or Uludağ, Autograph Collection yatırımı, Uludağ’ın üç aylık turizm döngüsünü kırıp yılın geri kalanında da gelir üretebilen bir yapıya geçiş arıyor. Peki bu yeni model, dağ ekonomisini gerçekten dört mevsime yayabilir mi?
Bernaylafem İletişimden Enise Kahyaoğlu’nun davetiyle geldiğim Ceylan Splend’or Uludağ, Autograph Collection’ın lobisindeyim.
Otelin toprak rengi cephesi ve geniş cam yüzeyi, dağın vahşi dokusuna yaslanmayı tercih etmiş. İçerideki sessiz lüks atmosfere tezat, dışarda doğanın sakin ama heybetli duruşu görülüyor.
Büyük pencerelerin ardında gökyüzünün mavisiyle yarışan bulut kümeleri, otelin dik çatılı mimarisinin üzerine adeta bir örtü gibi iniyor. Taze kar çizgisi dağın sırtına inmeye başlamış. Alt kotta ise henüz sonbaharın kahverengi yeşil dokusu hâkim.
Koltuğunda oturduğum 30 milyon dolarlık yatırımın penceresinden manzaraya bakarken soruyorum:
Bir dağ, yılın yalnızca üç ayına sığdırılmış ekonomisini gerçekten dört mevsime yayabilir mi?
Sorumun yanıtı, otelin yatırımcısı Ardeniz Holding Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Ceylan’ın kış uykusundan uyandırmaya çalıştığı ekonomi modelinde gizli.
Bir çiftçi çocuğunun aldığı risk
“Ben bir çiftçi çocuğuyum. Turizmi kendi isteğimle seçtim.”
Ardeniz Holding Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Ceylan, bu sözleriyle aslında klasik bir sermaye hikâyesinin dışında, kişisel bir meydan okumanın portresini çiziyor.
Konya Akşehir’den başlayıp okul kantini işletmeciliğine, oradan Bursa’da uluslararası otel yatırımcılığına uzanan yolculuk, finansal güçle olduğu kadar, kriz anlarında aldığı reflekslerle şekillenmiş.
Antalya’da bir tahsis başvurusu yapıp sonuç alamayınca rotayı Uludağ’a çevirmesi, rasyonel bir yaklaşımla hareket ettiğini gösteriyor.
Fizibilite raporlarının dahi geleceği öngörmekte zorlandığı bir enflasyonist ortamda, inşaatı tamamlamak salt sermaye ile açıklanamaz. Bu durum hedefine duyduğu sarsılmaz inançla alakalı.
“Pek çok kişi ‘Bu dönemde böyle bir yatırım yapılır mı?’ diye sordu ama kararlıydık ve hayata geçirdik.”
Çetin Ceylan’ın sözleri, belirsizlik ortamında frene basmak yerine gaza basmanın arkasındaki vizyonu özetliyor.
Ekonomik koşulların detaylı hesaplamaları zorlaştırdığı bir dönemde, 30 milyon dolarlık bir riski yönetmek, bekle-gör yaklaşımını reddetmek anlamına geliyor.
Ardeniz Holding’in hamlesi, Anadolu sermayesinin global markalarla çalışma kültürüne hızlı biçimde uyum sağladığını gösteriyor. Yatırımın hayata geçmesi ise artık riskin alındığını ve operasyonel sürecin başladığını işaret ediyor.
Kar erimeden gelir yaratma kaygısı geride mi kalıyor?
“Bölgenin sadece üç aylık sezonla sınırlı kalması sürdürülebilir değil.”
Çetin Ceylan’ın dikkat çektiği bu gerçek, Uludağ’ın geleneksel kar varsa turist var denkleminin geride kaldığını gösteriyor.
13 bin metrekarelik alana yayılan ve 85 odaya sahip tesisin, yılın geri kalan 9 ayında boş kalması, yapılan yüksek yatırımın geri dönüş süresini ticari mantıkla izah edilemez seviyelere çekerdi. Bu yüzden Ceylan Splend’or Uludağ, Autograph Collection’ın ekonomik mantığı, destinasyon pazarlaması üzerine kurgulanmış. Oda satışı kadar; gastronomi, sanat etkinlikleri ve wellness hizmetleri devreye girerek, otel bir konaklama noktasından öte yaşayan bir deneyim merkezine dönüştürülüyor.
“Dört mevsim açık, doğayla bütünleşen bir dağ oteli hayal ettim ve bu projeye o niyetle başladım.”
Hedefinin temeli bu cümlede yatıyor. Kar yağmadığında da işleyen bir ekosistem kurmak.
Discover Uludağ platformu üzerinden oluşturulan yürüyüş ve bisiklet rotaları, otelin mevsimsizlik iddiasını somutlaştırıyor.
Ayrıca Bursa’daki yerel üreticilerin ve kadınların el emeği ürünlerinin tedarik zincirine eklenmesi, otelin ekonomik etkisinin sadece kendi kasasıyla sınırlamıyor. Bölge esnafına da yansıtıyor.
Model, Avrupa’daki dağ otelleri örnek alınarak geliştirilen ve Türkiye’de henüz tam karşılığını bulmamış bir deneyim ekonomisi denemesi olarak tarif edilebilir.
Türkiye’de lüks dağ turizmi ekosistemi nasıl kurulur?
“Böyle bir şey gelince ben de niye olmasın dedim.”
Çetin Ceylan’ın samimi sözleri, yerel gücün global know-how ile birleştiği o kritik kırılma anını işaret ediyor.
Lüks bir dağ oteli ekosistemi kurmak, sadece pahalı malzemelerle bina inşa etmek anlamına gelmiyor. Aynı zamanda o binanın içine uluslararası servis standartlarını yerleştirmekten geçiyor.
Marriott International’ın katkısı, yerel bir işletme mantığını Autograph Collection gibi prestijli bir soft brand’e dönüştürerek oteli bağımsız kimliğini koruyarak uluslararası pazara açıyor.
Dağ otelciliğinde şehir otellerindeki gibi standardize edilmiş bir akıştan bahsetmek zor. Aksine anlık krizleri yönetebilecek, 24 saat yaşayan dinamiklere hâkim personele ihtiyaç duyuluyor.
150’den fazla kişiye istihdam sağlayan böylesi bir yapıda, personelin operasyonun bütününü anlaması gerekiyor. Bu yaklaşım, lüks turizmin fiziksel yatırımın yanı sıra, operasyonel zekâ ve çok yönlü insan kaynağıyla mümkün olabileceğini işaret ediyor.
Pencereden dışarı bakıyorum. Rüzgâr yaklaşan karın habercisi gibi sert esiyor. İçeride yanan şöminenin sıcaklığı yüzüme vuruyor.
Ceylan Splend’or Uludağ, Autograph Collection, Uludağ’ın kış odaklı gelir modelini dönüştürmeye aday.
Görünen o ki, bu zirvede artık oyunun kuralı kar kalınlığı yerine, vizyonun derinliğine göre belirlenecek.